Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fatih, mehmet`, sadaka, sultan, taşları, vasiyeti

Fatih Sultan Mehmet` İn Vasiyeti Ve Sadaka Taşları

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fatih Sultan Mehmet` İn Vasiyeti Ve Sadaka Taşları





İstanbul'un Fatihi, Sultan Mehmet Han'ın ibretlik vasiyeti, Osmanlı Devleti'nin yardımlaşma adabını çok net bir şekilde ortaya koyuyor

Yardımlaşmanın ayrı bir önem kazandığı bu mübarek ayda, Sultan Fatih'in ders niteliğindeki öğütleri, adeta yol haritası gibi İşte dünyaya hükmeden Büyük Sultan'ın, devlet yönetme ve ihtiyaç sahiplerine el uzatma anlayışı

"Ben ki, İstanbul'u fetheden aciz bir kul olan Fatih Sultan Mehmet" diye sözlerine başlayan İstanbul'un büyük Fatihi, Dünyaya ders olacak o ibretlik vasiyeti ile bize sesleniyor

"ON CERRAH, ON HATİP, ÜÇ DE HASTA BAKICI TAYİN ETTİM BUNLAR, AYIN MUAYYEN GÜNLERİNDE İSTANBUL'U GEZECEKLER! İSTİNASIZ HER KAPIYI ÇALACAK VE İÇERİDE HASTA OLUP OLMADIĞINI SORACAKLAR; VAR İSE, HASTANIN ŞİFA BULMASINI SAĞLAYACAKLAR! DURUMLARI CİDDİ İSE HİÇBİR MASRAF ETTİRMEDEN HASTANEYE KALDIRIP TEDAVİ ETTİRECEKLER!

Yönettiği devlet sınırları içerisinde tek bir vatandaşının dahi aç ve muhtaç duruma düşmesine razı olmayan Fatih Sultan Mehmet, yaklaşık beş yüz yıl öncesinden günümüze mesaj gönderiyor Yardımların arttığı, açların doyduğu bu mübarek ayda, Sultan Fatih'in şu sözleri "bir elin sunduğunu diğer el bilmeyecek" düsturunu en güzel biçimde yansıtıyor

KÜLLİYEMDE İNŞA ETTİRDİĞİM İMARETHANEDE ŞEHİTLERİMİZİN AİLELERİ VE İSTANBUL'UN FAKİRLERİ YEMEK YİYECEKLERDİR! YEMEK YEMEYE VEYA ALMAYA GELEMEYEN OLURSA, BİZZAT GÖREVLİLER YEMEKLERİ HAVA AYDINLANMADAN, KİMSENİN SOKAKLARDA OLMADIĞI ZAMANLARDA, KAPALI KAPLARLA EVLERİNE GÖTÜRECEKLERDİR!

Osmanlı'da devlet büyüklerinin bu hassasiyetleri, halkta da fazlasıyla vardı Şehrin farklı yerlerine konulan sadaka taşları sayesinde, ihtiyaç sahiplerinin rencide olmadan ihtiyaçları karşılanıyordu İstanbul Üsküdar'da bulunan ve ayakta kalan son sadaka taşı, ecdadımızın yardım adabını günümüze taşıyor

Bu ahlak ve edep anlayışı içindeki Osmanlı'da öyle bir dönemi geldi ki sadaka taşlarındaki paralar taşar oldu Muhtaçlar kimsenin görmemesine rağmen sadece ihtiyacı kadar parayı alırdı sadaka taşlarından Alanın vereni bilmediği, verenin de alanı görmediği bu uygulama sayesinde ülkede uzunca yıllar tek bir yoksul bile kalmadı

SAMANYOLU HABER

Sadaka Taşları

(Süheyl Ünver)

BENİM ALİCENAB, İstanbul’un eski zaman efendisi üstadım, ressam ve hattat Murtaza Ekler, uzun seneler Üsküdar’da, İmrahor Caddesi’nde oturmuşlardır Bana, mevlevihanenin karşı sırasında, bir sadaka taşını haber verdiler Mehmed Türkmenoğlu dostumuzla, birlikte isimlerini almışlar Şöyle tarif ediyorlardı:
“Sadaka taşı, iki metre boyunda mermer bir sütun Üstünde bir çukur var Geçen asırda, yolu buraya düşenlerden hal ve vakti yerinde olanlar, mermerin üstündeki çukura birer miktar para bırakırmış
“Derdini kimseye açamayan hakiki bir fakir ihtiyacı olunca oradaki parayı alır O günkü ihtiyacı bir kuruş mu? Yüz para mı? Onu ayırır, kalanını, kendisi gibi ihtiyacı olanları düşünme terbiyesi icabı çukuruna kor ve meçhul sadakacıya içinin memnunluğunu kalbinden ulaştırır ve dönermiş

“Böyle bir sadaka taşı da Üsküdar çarşısında Koca Mimar Sinan’ın yaptığı hamamın karşısında, Gülfem Hatun Camii’nde varmış Fakat böyle bir taşı hatırlayana rastlamadım Bir zaman durmuş Sonra bu caminin etrafına kötü bir duvar çekenler tarafından yok edilmiş olmalıdır
Bu bilgilere ve resme ne kadar sevindim, tahmin edemezsiniz Kendilerine, vaktiyle Karacaahmet’te, Bağdat yolu üzerinde ‘Miskinler Tekkesi’ denen, Yavuz Sultan Selim vaktinde yapılan, İkinci Sultan Mahmud vaktinde onarılan binada ufak boyda köşeli yedi sütun gördüğümü naklettim vaktinde resimlerini de almıştım
Bundan bir asır öncesine kadar, yüzlerce yıl ilk menzil şehri olan Üsküdar’dan yürüyerek, atla veya tahtırevanla yola çıkanlar mutlaka miskinler yurdunun önünden geçerdi Cüzzamlılarla temas edilmeme itiyadı olduğundan gidiş ve dönüşte yol selameti için bu taşların üstlerindeki çukurlara birer miktar bozuk para bırakılırmış Kapıda nöbet bekleyen hastalardan biri mırıldanarak, güya dua eder, akşamları da bu paraları toplayıp, aralarında taksim ederlermiş
Demek ki, biri rivayete dayanmak üzere, üç yerde sadaka taşı olduğunu anlıyoruz İhtimal vermek zoru ile, bir dördüncüsünün de, asırlardır hep sabırlı fakirlerin penahı olan Kocamustafapaşa’da olabileceğine hüküm vermek durumundayım
Semtten Çınar’a dönerken köşebaşında bir bakkal dükkanı vardır Bu dükkanın kapısı yanında yere eğri olarak gömülmüş bir porfir sütun gördüm 30-40 santimi meydanda olan bu taşın aynı evsafta olacağını tahmin ediyorum
Bu gibi sadaka taşlarının, yalnız Üsküdar’a mahsus olmayıp, diğer semtlerde bulunabileceğine de inanıyorum
Ufak ve büyük camilerimizin bulunduğu sitelerimizde tek başına, yarı veya ucu kalacak derecede batmış veya ayakta tam veya yarım sütunları her yerde arayarak bu bahsi zenginleştirelim Ve bütün dünyaya duyuralım
Düşünüyorum: Biz ne necip, ne yüksek duygulu bir milletmişiz Şu sosyal adalet ile tarihte, para ve ayni yardımlar, yemek de dağıtan imaretler yanında hakiki fakirlere böylece hizmet edildiğini gözlerim yaşararak hatırlarım
Bizler bu gibi hizmetlerimizle milletimizi bugüne kadar getirmişiz Eğer umumi idaremiz, tarihte bilgisizlikleriyle, bilerek ve bilmeyerek geçmiş asırlarda fenalık yapan politikacılara kalsaydık, çoktan dünya yüzünden silinmiş olurduk
Bu gibi hususi ve umumi vakıflarımızdan başka, halkımızın orta hallilerinin ve hatta fakirlerinin, kendilerinden daha çok fakirlerine muavenet ellerini uzatmaları hizmetlerini, [yazılı] tarihlerimize intikal ettirmediğimiz için, dünyamızın dört bucağına duyurmamışız
Her güzel ve iyi şeyi ciddi olarak tarihimize mal edememenin ıstırabını çekiyor ve bunu bizler dahi bilmiyor ve bu konuları asla benimsemiyoruz
Birleşik Amerika bilginleri yeni bir çalışma ve ellerine nadir geçen vesikaları değerlendirme yolundadırlar Bizler ise, sanki milletimizin büyüklükleri üzerinde durulmazmış gibi, belki nadir bile olsa bunları işitir ama soruşturmaya asla heves etmez ve nemize lâzım der, geçeriz
Benim aziz ve düşünceli eşimin şu sözünü daima hatırlarım: Bizim memlekette fakirin fakiri vardır Memleketimizde hâlâ fakirler vardır Ama meydana çıkamazlar Dertleri yalnız maddî değil, manevîdir de Şimdi fakir olmayan ve çalışmak kudretinde olabilen dilenciler çoğalmıştır
Çalışmadan, havadan para kazananlar cemiyetin kanserleşmiş hücreleridir Bunların metastazları âhengimizi bozar İşte bugün ihyasına imkân olmayan bir eski içtimaî âdetimizi ibretle değerlendirip kendimize yeni bir düzen vermeliyiz

Oncelikle konu daha once verilmisti demeyin kesinlikle Hepsini arastirdim Farkli anlatimlardir Sadaka tasi ayrintili anlatilmis, vasiyete uyumlulugu aksedilmistir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.