Prof. Dr. Sinsi
|
Tabgaç Devleti
Tabgaç Devleti
IV yüzyıl sonlarına doğru Kuzey Çin?de kudretli bir siyasî teşekkül meydana getiren, Çinliler?in T?o-ba dedikleri topluluğu Türkler ?Tabgaç? diye anmışlardır Orhun kitabelerinde sık sık adı geçen ve Gök-Türk yolu ile Bizans kaynaklarına da intikal eden (Taugast) = Tabgaç kelimesi ?Çin? manasına da alınmıştır Çünkü Göktürkler?in ilk zamanlarında Türkler?ce ?büyük? tanınan bu sülale Çin?de hüküm sürmekte idi
Aslında Türkçe olup, ?ulu, muhterem, saygıdeğer? manasını ifade eden Tabgaç tabiri bazı Karahanlı hükümdarları tarafından unvan olarak (Tafgaç, Tamgaç) kullanılmıştır Kaşgarlı Mahmud?un, Türkler?den bir bölük olduğunu kaydettiği Tabgaç?lar Çin yıllıklarına göre Asya Hunları?ndan bir kısımdır Sülalenin resmî tarihinde (Wei-shu) de Mete Han eski T?o-ba (Tabgaç) hükümdarı olarak gösterilmiştir
Ayrıca Tabgaçlar?ın örf-adet ve geleneklerinden çoğu: Kurt efsanesi, mağara, dağ, orman kültleri, göç efsanesi vb Türkler?le ilgili bulunduğu gibi, dillerinin de Türkçe olduğunu ortaya koyan deliler vardır: Bitegçin (Bitikçi, kâtip, hariciye nazırı), kapugçin (kapıcı, hacib), atlaçın (atlı, süvari birliği), tabagaçın (yaya, piyade birliği), kurakçın (koruyucu, muhafız kıtaları), yamçın (posta sürücüsü), aşçın (aşçı, matbahçı başı), törü (kanun töre) vb Çin kaynaklarında geçen bu kelime ve tabirler aynı zamanda Tabgaçlar?ın devlet idaresi ve ordu kuruluşları hakkında da bilgi verir durumdadır
Bununla beraber, bu Türk devletinde oldukça büyük ölçüde Moğollar?ın da yer aldığı anlaşılıyor Araştırmalarda Tabgaçlar?a bağlı kabilelerden kimlikleri tespit edilebilenlerin yarısından fazlasının Moğol menşeli olduğu neticesine varılmıştır Ancak Moğollar, diğer Çinli halk ile birlikte şüphesiz teb?a durumundadır
Çinli?lerin ?Wei? adını verdikleri bu sülalenin kurucusu olarak bilinen Şa-mo han?dan itibaren 70 yıl kadar uğraşarak Ta-t?ong bölgesindeki mahalli hükümetçikleri idareleri altına alan Tabgaçlar?ın büyük devlet halinde gelişmesi Kuei vaktinde (385-409) verimli topraklara sahip Doğu Çin?in Hsien-pi?lerden zapt edilmesi ile (409) olmuştur Başkenti P?ing-Ç?eng şehri (kuzey Şan-si?de Tai bölgesinde) olan devlet bir yandan Pekin yakınlarına, bir yandan Huang-ho nehri dirseğinin güneyine kadar uzanmıştı
Kuzey istikametinde, kudretli bir siyasî teşekkül halinde beliren H?yen-bi (Hsien-pi)?lerin varisi Moğol menşeli, Juan-Juan?lar yüzünden, ciddî bir genişleme olamıyordu İki devlet arasında, bazen çok şiddetli mücadele 150 yıl kadar sürmüştür
Hükümdar Sseu (409-423)?den sonra Çin?in başkentleri Lo-yang ve Cha?ang-an bugün (Si-ngan-fu)?ı ele geçirerek hakimiyetini sarı Nehir bölgesine yayan ve bütün Kuzey Çin?i tek idarede birleştiren büyük hükümdar T?a-o (T?ai-wu) devrinde (424-452) Tabgaç Devleti en parlak çağını yaşadı
427?de Hun Hia krallığını alan ve Juan-juan?ları mağlup ederek bugünkü İç Moğolistan?ı istila eden (436) T?ai-wu, 439?da Kansu?daki son Hun Krallığını (Pei-Liang) ortadan kaldırdıktan sonra, İç Asya?ya yönelerek Karaşar, Kuça şehirlerini himayesine bağladı (448) Böylece ünlü ipek yolu güzergahı tekrar Türk hakimiyetine girmiş oldu T?ai-wu, Çin askerinin ?taydan ve düveden farksız? olduğunu söylüyor ve kendisi ?Börü? (= Kurt, Çince şekli Fo-li) lakabını taşıyordu
İmparatorluk merkezini Türk hayat şartlarına oldukça uygun gelen bozkır bölgesinde (kuzey Şan-si) tutan T?ai-wu, o sıralarda Çin?de yayılmakta olan Budizm?in Türkler arasında nüfuz kazanmasını önlemeğe çalışıyor, idaresi altındaki Çin topraklarında bile Budistlerin dini faaliyetlerini kontrol ediyordu Tapınaklarda âyinler dışında din propagandasını yasaklayan bir emirname çıkarmış (438) ve 446?da emre riayet etmeyenlerin şiddetle takibini emretmişti T?ai-wu?nun Türk bünyesini ve seciyesini Budizm?in bozucu tesirinden korumak maksadını güden bu tutumun mana ve değeri daha sonra anlaşıldı
Tedbirlerin ehemmiyetini fark edemeyen halefleri vaktinde, hatta Budizm?in himayesi cihetine gidildi İmparator Siun (452-465) ile gelişmeğe başlayan bu durum, daha sonra büsbütün hızlanarak Tabgaç topluluğunun Çinlileşmesine zemin hazırladı 493?te başkenti bozkır bölgesinden eski Çin merkezi Lo-yang?a nakleden İmparator Hong (471-499), Türk töresine karşı ağırlık verdiği soysuzlaşmayı 495 yılında Türk örf, adet, geleneklerini, Tabgaç dilini ve hatta yazışmalarda Türkçe tabirlerin kullanılmasını yasaklamakla tamamladı
Buna karşı çeyrek asır kadar devam eden tepkiler bastırıldı Kiao (499-517)?dan sonra idareyi devir alan imparatoriçe Hu (ölm 528) Budizm?e o kadar düşkün idi ki, yabancı memleketlerdeki ?dindaşları? ile de alakalanıyordu 520?ye doğru Hindistan?da Ak-Hun hükümdarı Mihiragula?yı ziyaret ettiğini gördüğümüz Çinli Budist rahip bu kraliçenin arzusu ile seyahat ediyordu Tabiatıyla Tabgaç iktidarı da gittikçe gücünden kaybetmekte idi Devlet 535?e doğru Kuzey (Tai?de) ve Batı (Cha?ang-an?da) Weileri adı ile ikiye ayrıldı ve aralarında mücadele başladı Kısa zaman sonra bütün arazileri Çinli hanedanlara intikal etti (550-556)
|