Şengül Şirin
|
Fatih"in Güney Siyaseti
FÂTIH'IN GÜNEY SIYASETI
Cihan tarihinin gördügü en büyük hükümdarlardan biri olan Fâtih Sultan Mehmed'in, Anadolu birligini saglamak ve hatta bir bakima Islâm birligini temin için büyük bir gayret içinde oldugu kabul edilmelidir Onun, Osmanli devlet sinirlarini Tuna ve Italya'ya dayamak istedigi kesinlik kazanmis görünmektedir Karadeniz'in bütün sahillerini almak ise, onun düsüncelerinin basinda gelmekte idi Bununla beraber, kendi ülkesinin güneyinde uzanan topraklar üzerinde, verilmis bir kararinin olup olmadigini söylemek pek mümkün degildir Zira hâdiseler, Fâtih Sultan Mehmed'in bu bölgelerle ilgilenmesine imkân vermemisti Serbest kalip buralarla mesgul olmaya basladigi siralarda, bu sefer de ölüm, ona bu yolda yürümeye izin vermemisti
Fâtih'in, Hicaz su yollari ile ilgilenmesi, basit bir hadise olmadigi gibi yadirganacak bir hadise de degildir Zira bu suretle o, bütün Müslümanlara ait olabilcek bir ise parmagini koymus oluyordu Bu hadise su idi: Hicaz'a giden bir Osmanli hacisi, yollardaki su kuyularinin (birke) harab oldugunu ve hacilarin bu yüzden sikintiya düstüklerini görmüstü Hac farizasini eda edip döndükten sonra, durumu hükümdara bildirmisti Bunun üzerine pâdisah, bu kuyulari tamir etmek için bazi adamlari görevlendirmisti Misir hakim ve nâiblerine de bu adamlara yardim etmeleri için mektuplar göndermisti Âsik Pasazâde'nin ifadesine göre Karamanoglu da Misir Sultani'na bir elçi göndererek, Fâtih'in su yollari bahanesi ile Mekke Sultanina yüklerle flori gönderdigini ve onu Misir'a karsi isyana tesvik ettigini yazmisti
Karamanoglu'nun bu yalan haberine inanan Misirlilar, "biz âcizmiyiz kim birkemizi ol meremmet ide" diyerek Osmanlilari geri çevirmislerdi Meseleyi kendi iç isleri olarak kabul eden Memlûklerin, Karamanoglu'nun verdigi bu haber üzerine Osmanli ustalarini hakaretle geri göndermeleri, iki devletin arasinda serin bir havanin esmesine sebep oldu Halbuki Pâdisahin onlarin iç islerine karismak gibi bir niyeti yoktu Zira Âsik Pasazâde bize bu konuda çok net bilgiler vermektedir ona göre Fâtih, bu kuyular için vakiflar düzenleyecek ve bu vakiflarin geliri sayesinde bölgedeki Araplar, bu kuyulari koruyacaklardir Böylece vakiflarin geliri ile tamir edilecek olan bu kuyulardan, özellikle kuzeyden Hacca gidecek olanlar istifade edeceklerdi
Isin iç yüzüne bakildigi zaman, Memlûklularin, Osmanlilari çok yakindan takip ettikleri anlasilacaktir Onlar, Anadolu'da Türk birligini kurmaya çalisan ve bu konuda kendilerine engel olan kuvvetleri teker teker ortadan kaldiran Osmanogullarinin, Toros'larin güneyine inmelerine pek taraftar degillerdi Bu yüzden Karamanogullarina yardim ediyorlardi Sonuç olarak Misir'dan, Dulkadir topraklarina kadar uzanan zengin Misir Memlûkleri Devleti, gelecekte kendisi için büyük bir tehlike olacagi anlasilan Osmanli Devleti'ni, sinirlarina yaklastirmamak ve onunla kendi arasinda zayif ta olsa tampon bazi tesekküller bulundurmak arzusunda idi Iste bu sekildeki hareket tarzi, Fâtih'i, güneye giden yol üstünde bulunan Dulkadir isleri ile ilgilenmeye sevketti
Memlûk sultanlari ile Osmanlilarin arasinin açilmasina sebep olan daha baska olaylar da vardi Nitekim Fâtih, Trabzon seferinden zaferle döndügü vakit, zaferi tebrik için her taraftan elçiler geldigi halde, Misirlilar buna lüzum görmemislerdi Bu durum, aradaki dostluk hislerinin sarsilmasina sebep oldu Bu yüzden, "Hoskadem" Misir sultani oldugu zaman, Fatih de onu tebrik etmemisti Âsik Pasazâde bu konuyu su ifadelerle dile getirir: "Her tarafin pâdisahlarindan elçi geldi, Han'a vilayet (Trabzon) mübarek olsun diye, Ancak Misir sultanindan elçi gelmedi
Âdet-i muhabbet terk olundu Adavete (düsmanliga) bir bahane bu oldu  Pâdisah dahi buna bir pare (parça) melûl oldu Sonra mezkur (adi geçen) Hoskadem dahi Misir'a sultan oldu Pâdisah dahi taht mübarek olsun diye elçi göndermedi Âdet bu idi ki gönderileydi Iki taraftan âdet terk olundu Ve muhabbet kesilmeye basladi " Dulkadirogullari münasebetiyle bozulan iliskilere ragmen Sultan Kayitbay zamaninda Fâtih, Âsik Pasazâde'nin ifadesiyle "Taht mübarek olsun diye elçi gönderdi Iyi hediyelerle Çavusbasini elçi gönderdi Elçi kim Misir'a vardi yine kanun üzre hürmet etmediler, elçi müsteki geldi pâdisahina haber verdi
Rum Pâdisahi (Anadolu'ya baslangiçta Rumeli dendigi için Pâdisahina da Rum pâdisahi, yani Rum ülkesinin pâdisahi dendi) buna dahi melûl oldu Âhir, Misir sultani dahi bu elçinin ardinca bir elçi gönderdi Misir'in muhtesibini* gönderdi Bu muhtesibin gelmesi pâdisaha hos gelmedi " Gerçekten, Fâtih Sultan Mehmed, Misir muhtesibinin elçi olarak gönderilmesine kizmistir Zira böyle bir elçi, devletler arasindaki protokolün çignenmesi demekti Çünkü "o, çarsi ehlinin büyügüdür, pâdisahlara elçi olarak gönderilmez, bu bir hafifliktir " sözleri ile ifade edilen anlayis, bunu açikça ortaya koymaktadir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|