|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
allah, allahi, yaratti, öyleyse |
![]() |
Bütün Herkesi Allah Yaratti, Öyleyse Allahi Kim Yaratti.... |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bütün Herkesi Allah Yaratti, Öyleyse Allahi Kim Yaratti....Zamanımızda saf zihinleri bulandırmak, körpe dimağları ifsat etmek için ortaya atılan sorulardan biri de “Bu mahlûkatı Allah yarattı, peki ya Allahı -hâşâ- kim yarattı?” sorusudur ![]() Aynı soru müşrikler tarafından bizzat Peygamber Efendimize (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Biz de Resûlulluha (s ![]() ![]() ![]() ![]() “De ki O Allahdır, bir tektir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sûre Allahın varlığının, birliğinin, eşi ve dengi olmadığının en güzel, en câmi, en güzel bir ifadesidir ve Kurân-ı Kerîmin tevhid noktasında bir özeti gibidir ![]() ![]() “De ki: O Allahtır, Ehaddir ![]() Âyet-i kerîmedeki Allah lâfzı Cenâb-ı Hakkın zâtına işaret etmekte, Ehad ise, Onun birliğini ifade etmektedir ![]() ![]() ![]() Cenâb-ı Hakkın zâtının bir olduğunu, kudsî mahiyetinin hiçbir mahiyete benzemediğini, mekândan ve zamandan, cisimden ve cisme ait bütün özelliklerden münezzeh olduğunu ifade eder ![]() Cenâb-ı Hakkı “Ehad” olarak bilen bir insan Onu kimin yarattığı gibi bir sorunun ne kadar saçma olduğunu hemen anlar ![]() ![]() “Allah Sameddir ![]() Yâni, O hiçbir şeye muhtaç değildir, herşey Ona muhtaçtır ![]() ![]() “Lem yelid” Yani, Ehad ve Samed olan Allahü Teâlâ, evlâd sahibi olmaktan, doğurmaktan ve bölünüp – parçalanmaktan münezzehtir ![]() “Allahü Teâlâ, Ehad, Samed olduğu için tecezzi etmez, Ondan ne bir cüz, ne bir cevher, ne bir madde kopup ayrılmaz, çıkmaz ve Onun cinsi, nevi, benzeri olmaz, hiçbir ihtiyacı eksiği, gediği bulunmaz ![]() ![]() ![]() O Vahid-i Ehad bölünme ve parçalanmadan münezzeh olduğu için, kendi zâtından bir ilâh sudur etmesi muhaldir ![]() ![]() ![]() “Ve lemyuled” Yâni, bir başkasından doğmamıştır, sonradan olmamıştır; evveli yoktur, ezelîdir ![]() ![]() Bu ayet, Allahü Teâlâ hakkında babalığı, analığı, başkasından doğmuş olmayı reddetmekle, başta Hıristiyanların “teslis” akidesi olmak üzere her türlü velediyet fikrini reddeder ![]() “Ve lemyekün lehu küfüven ehad ![]() Yâni, hiçbir şey Onun dengi (ve benzeri) değildir ![]() “Ne evvelinde doğuran bir sabıkı, mafevki, ne de âhirinde doğmuş, doğacak bir lâhiki, matahtı olmadığı gibi, Ona kadr ü şânında beraber olacak hiçbir vech ile hiçbir denk, ne zâtta, ne sıfatta hiçbir müsavi, hiçbir mümasil; ne zıtlaşacak, ne birleşecek hiçbir eş, ne arkadaş, ne rakip hiçbir şerik ü nazır olmamıştır ve olamaz ![]() ![]() ![]() ![]() Sûrenin önceki âyetleri tevhidin bütün mertebelerini özet olarak ifade ettiği gibi, bu âyet-i kerîme de Cenâb-ı Hakkın Zâtında benzeri, fiillerinde ortağı ve sıfatında benzeri bulunmadığını beyan ile şirkin akla gelebilecek bütün türlerini reddetmektedir ![]() İhlas suresinin kısa bir açıklamasını verdirten sonra söz konusu soru hakında şunları da ifade etmekte fayda görüyoruz: Şu varlık âleminin yaratıcısı ancak ve ancak vücudu vâcib, ezelî ve ebedî, zâtında ve sıfatlarında benzeri bulunmayan Allahdır ![]() ![]() ![]() Allahü Teâlâ Ehaddir; birdir, zatında şeriki yoktur ![]() Allahü Teâlâ Sameddir ![]() ![]() ![]() Allahü Azîmüşşân doğmadan ve doğurulmadan münezzehtir ![]() Allahü Teâlânın eşi, benzeri, dengi ve küfüvvü yoktur ![]() ![]() ![]() Evet, “Cenâb-ı Hakkı -hâşâ- kim yarattı?” sorusunda açık bir çelişki vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Soru bu hakikatin ışığında incelendiğinde şu tezatlar ortaya çıkar: Allahü Teâlânın -hâşâ- yaratıldığı vehmedilirse o halde, O Zât-ı Mukaddesin hem ezelî, hem hadis (sonradan yaratılmış), hem Hâlık, hem mahlûk, hem sonsuz kadir, hem sonsuz âciz, kısacası, hem ulûhiyetin sonsuz kemâl sıfatlarına, hem de mahlûkiyetin sonsuz eksik sıfatlarına sahip olması lâzım gelir ![]() Soru böyle sonsuz çelişki ve zıtlıklar taşıdığı gibi, birçok imkansızlıkları da içine almaktadır ![]() ![]() Bir an için O Vâcibül-Vücud hakkında böyle bir soru sorulduğu farzedilse, o zaman bu soru o noktada kalmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Teselsülün muhal olduğuna dair bazı misaller takdim edelim: On-onbeş vagonlu bir tren düşününüz ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı şekilde, bir şekerin nasıl yapıldığını sorsak, bize cevaben, şeker fabrikasında yapıldığı söylenecektir ![]() ![]() ![]() Diğer taraftan bir elma, tabiri caiz ise, elma fabrikası olan ağacında yapılmaktadır ![]() ![]() ![]() Bir nefer emri onbaşıdan, o da yüzbaşıdan ve başkumandan da padişahtan alır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu misâllerden anlaşıldığı gibi, bu kâinatın yaratılışının; zâtı, esması ve sıfatlarıyla ezelî ve ebedî olan Allahın ilim, irade ve kudretine dayanması zaruridir ![]() “Cenâb-ı Hakkı -hâşâ- kim yarattı?” diye firavunâne soru soranlar, “teselsülün muhal oduğunu” bilmediklerini ve nefisleriyle bir demogoji yaptıklarını açığa vurmuş olurlar ![]() |
![]() |
![]() |
|