![]() |
İslam Ansiklöpedisi (D) |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (D)İslam Ansiklöpedisi Dövme İnsan vücudunun muhtelif yerlerine yüze, kola, ele, göğse, derinin iğne vb ![]() ![]() ![]() Dövme süs olarak yapılırdı ![]() ![]() ![]() ![]() Eski Trakyalılarda dövme asalet nişanesi, eski Yunanlılarda da ahlâksızlık damgası sayılırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eski çağlardan türlü şekillere bürünerek zamanımıza kadar gelen dövme geleneği bugün bile garip şekillerde sürmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Dövme, domuz yahut balık ödü, is karası, susam yağı gibi ilaçlarla yapılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Veşm; hem eziyet, hem de Allah'ın yarattığı güzel sûreti değiştirip bozmak olduğu için çirkin bir harekettir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bazı âlimler dövme yaptırmayı büyük günahlardan saymışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dövme günümüzde birçok ülkelerde bilhassa Afrika'da yaygın haldedir ![]() ![]() ![]() Ali Rıza TEMEL DUA Seslenmek, çağırmak, yardıma çağırmak, Allah'a yalvarmak, O'ndan dilekte bulunmak, O'na yakarmak ![]() Dua, insanda fıtrî bir olgudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "(Denizde) onları gölgeler gibi dalgalar sardığı zaman dîni yalnız kendisine has kılarak Allah'a yalvarırlar ![]() ![]() ![]() Bu âyetlerden de anlaşıldığı gibi dua, insanda fıtrîdir ve özellikle sıkıntılı anlarda Allah'a dua etmek, sadece samimî olarak Allah'a inananlara has bir durum değildir ![]() ![]() Dua ettikten sonra insan gönlünde bir ferahlık ve serinlik hisseder ![]() ![]() ![]() ![]() Âyet ve hadîslerde dua teşvik edilmiştir: "Rabbiniz, şöyle buyurdu: Bana dua edin, size cevap vereyim (duanızı kabul edeyim)" (Mü'minûn, 23/60) ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O halde dua sadece Allah'a yapılmalı, araya başka biri aracı olarak sokulmamalıdır ![]() ![]() ![]() Kullardan istenecek yardım, onların güçleri dahilinde olan bir şey olmalıdır ![]() ![]() ![]() Allah insana şahdamarından daha yakındır ve O'nun insana merhameti, bir annenin çocuğuna merhametinden çok fazladır ![]() ![]() ![]() Duanın muhteviyatı, Allah'tan istenen meseleyle ilgili olmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dua eden kişi gönülden etmeli, duasında iyi şeyleri isteyerek kendisi de o doğrultuda çaba sarfetmelidir ![]() ![]() ![]() "Biliniz ki, Allahu Teâlâ, kendisinden gafil bir kalbin duasını kabul etmez ![]() Şüphesiz ki Allah insanın kalbinden geçenleri ve ihtiyaçlarını bilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ya Rabbi, gerçekten benim başıma bela geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmam Ahmed b ![]() ![]() ![]() ![]() Dua yalnız Allah'a yapılır; istek ve yardım sadece Allah'tan istenir ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müslüman müslüman kardeşi için dua edebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Doğrusu benim Rabbim duayı işiticidir" (İbrahim,14/39) demiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ya Rabbi, Ya Rabbi" diye duaya başlanır, bazılarının yaptığı gibi "Ya Hannân, ya Mennân" denilmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dua Âdâbı Hz ![]() ![]() "Kullarım sana beni sorduklarında: Ben muhakkak ki, yakınım, bana dua ettiğinde dua edenin duasına icâbet ederim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gönülden, gizlice, bağırmadan, samimiyetle dua edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sünnet olan dualar Uykudan önce: "Ey Allah'ım senin adınla ölür ve dirilirim ![]() Uykudan sonra: "Bizi uyku gibi bir ölümle öldürdükten sonra dirilten Allah'a hamd olsun ![]() ![]() Sabahleyin: "Allah'ım senin yardımınla sabaha çıktık, senin yardımınla akşamladık, senin yardımınla yaşıyor, senin yardımınla ölüyoruz ![]() ![]() Akşamleyin: "Allah'ım, senden dünya ve âhirette selâmet isterim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evden Çıkarken: "Allah'ın ismiyle Allah'a güvendim ![]() ![]() Ezandan sonra: Ezanı tekrarlamak, salât ve selâm etmek ve "Allah'tan başka ilâh yoktur o tektir ortağı yoktur, Muhammed kulu ve Resûlüdür, Rab olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, peygamber olarak Muhammed'e râzı oldum" demek ![]() İstihârede: bk ![]() ![]() Sıkıntılarda: "Senden başka ilâh yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() M ![]() DUHA NAMAZI Kuşluk vaktinde kılınan sünnet namazı ![]() Duha, Arapça bir kelime olarak lûğatte, "güneş isabet etmek, terletmek, kuşluk yemeği yemek" manalarına gelir ![]() ![]() ![]() 1- "Yahut kasabaların halkı duha (kuşluk) vakti eğlenirken azabımızın kendilerine gelmesinden güvende miydiler?" (el-Â'râf, 7/98) 2- Hz ![]() ![]() 3- "Kuşluk vaktine andolsun " (ed-Duha, 93/1) 4- "Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir duhâ (kuşluk) vakti kalmış olduklarını sanırlar ![]() Fıkhî ıstılahta duhâ vakti güneşin doğuşundan takriben iki saat sonra giren zamana denir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca yine duhâ namazı konusunda Ummu Hâni'den; "Rasûlullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Duhâ (kuşluk) namazının fıkhî hükümlerine gelince: Bu namazı dört rekât ve daha fazla kılmak menduptur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Duhâ (kuşluk) namazının vaktine gelince; bu vakit güneşin doğuşundan, yaklaşık iki saat sonra başlar ve güneşin semanın ortasından batıya hafif yönelmesinden az önceki zamana kadar devam eder ![]() Halid ÜNAL DUHA SÛRESİ Kur'ân-ı Kerim'in doksanüçüncü sûresi ![]() ![]() ![]() ![]() Sûrenin muhtevasından, Mekke dönemi başlarında nazil olduğu açıkça anlaşılmaktadır ![]() Rivâyetler; Rasûlullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Teblîğ görevine başladığından beri müşriklerin sert tepkileriyle karşılaşan Rasûlullah, bu defa onların alaylarına muhatap oluyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sûre şöyle başlıyor: "Andolsun kuşluk vaktine! Sükuna vardığında geceye (ki), Rabbın seni ne terk etti ne de darıldı ![]() Yüce Rabbimiz, kuşluk vaktine ve sükûna vardığı zaman geceye yemin ederek başlıyor ![]() ![]() ![]() ![]() "Rabbi O'nu terketti ![]() ![]() Onların iddia ettikleri gibi Rabbin seni asla terk etmez ![]() ![]() Rabbin, sana bu dünyada da verecek ![]() "Şüphesiz Rabbin sana verecek ve sen hoşnut olacaksın ![]() Rabbin, senin için, hoşlanacağın herşeyi hazırlamıştır ![]() ![]() ![]() "O, seni öksüzken barındırmadı mı? Sen bilmezken doğru yola eriştirmedi mi? Fakirken zenginleştirmedi mi?" (6-8) Evet, Cenâb-ı Allah, sevgili Peygamberine, geçmişine şöyle bir bakmasını tavsiye ediyor ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamberlik görevini yaparken, kendisini engellemek isteyen müşriklere karşı, amcası Ebu Tâlib'i kendisine yardımcı kılmış, mal bakımından fakir olmasına rağmen gönülce zenginlerin en zengini yapmıştır ![]() Sûrenin buraya kadar olan kısmı, müşriklerin, "Rabbi Muhammed'e küstü, O'nu terketti" gibi iftiralarına bir cevap ve vahyin yalnızca Allah'tan olduğunu beyan eder mahiyettedir ![]() "O halde yetime zulm etme ![]() ![]() ![]() Rabbi onu yetimken koruduğunu, kararsız iken onu hidâyete erdirdiğini, fakir iken zenginleştirdiğini belirtmişken, hem kendisini hem de peşinden giden ümmetini, her yetimi korumaya, her muhtaca destek olmaya ve Allah'ın üzerlerindeki nimetini hatırlamaya yöneltiyor ![]() Yetime zulmetmekten nehyettiği gibi, ikram edilmesini de emrediyor ![]() ![]() Halit ERBOĞA |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (D) |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (D)Duhân Duhân; lügatta, "duman" anlamındadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Duhân sûresinin "Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır" (10-11) âyetlerinde zikredilen dumanın, bazı âlimler, kıyâmet kopmadan önce zuhur edecek kıyâmet alâmetlerinden birisi olduğunu söylemişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullâh b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Duhân sûresinde geçen duman gerçek duman olmayıp, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mehmet BULUT DUHÂN SÛRESİ Kur'ân'ın kırkdördüncü sûresi ![]() ![]() ![]() ![]() Sûre; onuncu âyetinde geçen "duhân" kelimesinden dolayı bu isimle adlandırılmıştır ![]() Duman anlamına gelen "duhân" hakkında iki temel görüş vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Göğün, apaçık görülecek bir duman çıkaracağı günü gözle ![]() ![]() ![]() Bu durum üzerine Rasûlullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci görüşe göre; burada sözü edilen "duhân", kıyâmet alâmetlerinden biri olup henüz vuku bulmamıştır ![]() ![]() Mekkî sûrelerin ortak özelliğini taşıyan bu sûrenin temel konusu, inkârcıların, Allah'ın gönderdiği "Kitab''a, Rasûlüne ve tekrar dirilmeye inanmayı reddetmelerini ve başlarına gelecekleri dile getirmektedir ![]() Sûre, herşeyin hikmetli bir şekilde ayırdedildiği mübarek bir gecede, Allah tarafından, kullarına rahmet olması ve onları uyarması için indirilen "Kitab"a and içerek başlıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Göğün, apaçık görülecek bir duman çıkaracağı günü gözle ![]() ![]() Bu arada aniden geliveren o günün azabım kaldırması için Allah'a: " Rabbimiz bu azabı bizden kaldır ![]() ![]() Allah'u Teâlâ, onların durumlarını çok iyi bilmektedir ![]() ![]() ![]() Evet varsınlar öğüt almasınlar, inkâr ve küfürlerine devam etsinler: "Onları şiddetli bir şekilde çarpacağımız gün, şüphesiz intikam alırız ![]() Sûre, bundan sonra sözü, Firavun ve kavmine getiriyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onların başına gelenler işte bundan sonra olmuş, o azgınlığın ve büyüklenmenin sonu aşağılanma ve felaket olmuştur: "Onlar nice nice başları, pınarları bırakmışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbret alanlar için, bu duygu yüklü tabloları gözler önüne serdikten sonra âyet, âhireti yalanlayanların ve: "Ölüm bir defadır, terrar diriltilmeyeceğiz ![]() ![]() ![]() Bilahare, öldükten sonra dirilmeyle, Allah'ın gökleri ve yeri yaratışındaki hikmeti arasında bağlantı kuruyor: "Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları oyun olsun diye yaratmadık ![]() ![]() ![]() Ve ardından onlara, herşeyin ayırdedileceği " ve hepsinin bir arada bulunacağı vakit" (40)'ten söz etmekte: "O gün dostun dosta hiçbir faydası " (41)'nın olmayacağı, "ancak Allah'ın merhamet ettiği kimse(nin) müstesna" (42) olduğu belirtilmektedir ![]() ![]() O gün onlara: "Tat bakalım! hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin ![]() ![]() ![]() Bu azab sahnesinden sonra Allah'u Teâlâ, müttakiler için hazırlanan mükâfatlardan söz etmektedir: "Müttakîler ise muhakkak ki emîn makamdadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet sûre başladığı gibi yine Kur'ân'dan söz ederek son bulmaktadır: "Biz onu öğüt alırlar diye senin dilinde indirerek kolaylaştırdık ![]() Ve bunun yanı sıra, hâlâ öğüt alıp akıllanmayanlara inadlarına devam edenlere korku dolu bir tehdit: "Öyleyse bekle, onlar da beklemektedirler ![]() Halid ERBOĞA DÛMETÜ'L-CENDEL OLAYI Dûmetü'l-Cendel, Tebük'e yakın, Şam'a beş gecelik mesafede bir yerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hâlid b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rasûlullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hamdi DÖNDÜREN DÜĞÜN Evlilik münasebetiyle düzenlenen tören ve merasimler ![]() ![]() ![]() Evlilik gibi mühim bir hadisenin başlangıcı olan düğün konusunda İslâm'ın görüşü sorulagelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evlenen çiftlerin yeni hayata neşe içinde geçmeleri, eş-dost ve akrabalarının, hatta tüm din kardeşlerinin bu sevinçlerinde onlara katılabilmeleri için düğün yapmayı Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düğün ve düğün esnasında uyulacak esas; her işimizde olduğu gibi helâl ve haram sınırını gözetmektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düğünlerimizde makûl ölçüde şarkıya ve çalgıya izin verilmişse de bu gibi şeylerde aşırıya kaçmak insanı harama düşme tehlikesiyle karşı karşıya bırakır ![]() ![]() ![]() Habil NAZLIGÜL |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (D) |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (D)Duhân Duhân; lügatta, "duman" anlamındadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Duhân sûresinin "Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır" (10-11) âyetlerinde zikredilen dumanın, bazı âlimler, kıyâmet kopmadan önce zuhur edecek kıyâmet alâmetlerinden birisi olduğunu söylemişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullâh b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Duhân sûresinde geçen duman gerçek duman olmayıp, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mehmet BULUT DUHÂN SÛRESİ Kur'ân'ın kırkdördüncü sûresi ![]() ![]() ![]() ![]() Sûre; onuncu âyetinde geçen "duhân" kelimesinden dolayı bu isimle adlandırılmıştır ![]() Duman anlamına gelen "duhân" hakkında iki temel görüş vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Göğün, apaçık görülecek bir duman çıkaracağı günü gözle ![]() ![]() ![]() Bu durum üzerine Rasûlullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci görüşe göre; burada sözü edilen "duhân", kıyâmet alâmetlerinden biri olup henüz vuku bulmamıştır ![]() ![]() Mekkî sûrelerin ortak özelliğini taşıyan bu sûrenin temel konusu, inkârcıların, Allah'ın gönderdiği "Kitab''a, Rasûlüne ve tekrar dirilmeye inanmayı reddetmelerini ve başlarına gelecekleri dile getirmektedir ![]() Sûre, herşeyin hikmetli bir şekilde ayırdedildiği mübarek bir gecede, Allah tarafından, kullarına rahmet olması ve onları uyarması için indirilen "Kitab"a and içerek başlıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Göğün, apaçık görülecek bir duman çıkaracağı günü gözle ![]() ![]() Bu arada aniden geliveren o günün azabım kaldırması için Allah'a: " Rabbimiz bu azabı bizden kaldır ![]() ![]() Allah'u Teâlâ, onların durumlarını çok iyi bilmektedir ![]() ![]() ![]() Evet varsınlar öğüt almasınlar, inkâr ve küfürlerine devam etsinler: "Onları şiddetli bir şekilde çarpacağımız gün, şüphesiz intikam alırız ![]() Sûre, bundan sonra sözü, Firavun ve kavmine getiriyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onların başına gelenler işte bundan sonra olmuş, o azgınlığın ve büyüklenmenin sonu aşağılanma ve felaket olmuştur: "Onlar nice nice başları, pınarları bırakmışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbret alanlar için, bu duygu yüklü tabloları gözler önüne serdikten sonra âyet, âhireti yalanlayanların ve: "Ölüm bir defadır, terrar diriltilmeyeceğiz ![]() ![]() ![]() Bilahare, öldükten sonra dirilmeyle, Allah'ın gökleri ve yeri yaratışındaki hikmeti arasında bağlantı kuruyor: "Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları oyun olsun diye yaratmadık ![]() ![]() ![]() Ve ardından onlara, herşeyin ayırdedileceği " ve hepsinin bir arada bulunacağı vakit" (40)'ten söz etmekte: "O gün dostun dosta hiçbir faydası " (41)'nın olmayacağı, "ancak Allah'ın merhamet ettiği kimse(nin) müstesna" (42) olduğu belirtilmektedir ![]() ![]() O gün onlara: "Tat bakalım! hani şerefli olan, değerli olan yalnız sendin ![]() ![]() ![]() Bu azab sahnesinden sonra Allah'u Teâlâ, müttakiler için hazırlanan mükâfatlardan söz etmektedir: "Müttakîler ise muhakkak ki emîn makamdadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet sûre başladığı gibi yine Kur'ân'dan söz ederek son bulmaktadır: "Biz onu öğüt alırlar diye senin dilinde indirerek kolaylaştırdık ![]() Ve bunun yanı sıra, hâlâ öğüt alıp akıllanmayanlara inadlarına devam edenlere korku dolu bir tehdit: "Öyleyse bekle, onlar da beklemektedirler ![]() Halid ERBOĞA DÛMETÜ'L-CENDEL OLAYI Dûmetü'l-Cendel, Tebük'e yakın, Şam'a beş gecelik mesafede bir yerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hâlid b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rasûlullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hamdi DÖNDÜREN DÜĞÜN Evlilik münasebetiyle düzenlenen tören ve merasimler ![]() ![]() ![]() Evlilik gibi mühim bir hadisenin başlangıcı olan düğün konusunda İslâm'ın görüşü sorulagelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evlenen çiftlerin yeni hayata neşe içinde geçmeleri, eş-dost ve akrabalarının, hatta tüm din kardeşlerinin bu sevinçlerinde onlara katılabilmeleri için düğün yapmayı Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düğün ve düğün esnasında uyulacak esas; her işimizde olduğu gibi helâl ve haram sınırını gözetmektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düğünlerimizde makûl ölçüde şarkıya ve çalgıya izin verilmişse de bu gibi şeylerde aşırıya kaçmak insanı harama düşme tehlikesiyle karşı karşıya bırakır ![]() ![]() ![]() Habil NAZLIGÜL |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (D) |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (D)Dünya Hayati İnsanın doğumundan ölümüne kadar yaşadığı süre, ömür ![]() ![]() ![]() ![]() "Hayat" hakkında tarih boyunca birçok felsefî nazariye ortaya atılmış; hayatın başlangıcı, gayesi, anlamı konularında tutarsız ve insanı tatmin etmekten uzak çeşitli yorumlar yapılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Âyetlerde bahsedilen inanç sahipleri "hayatın sadece bu dünya hayatından ibaret olduğunu" zanneden, öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden ateist (dinsiz) ve materyalistlerdir ![]() "Dünya Hayatı" konusunda en açık ve doyurucu bilgiyi Kur'ân-ı Kerim ve Hadîs-i Şerifler vermektedir ![]() ![]() ![]() İlk insan ve ilk peygamber Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı Kerim, dünya hayatını şöyle tarif ve tasvir ediyor: "Bilin ki, dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, kendi aranızda (birbirinize karşı) övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışıdır ![]() ![]() ![]() "Onlara dünya hayalının tıpkı Şöyle olduğunu anlat: (Dünya hayatı) gökten indirdiğimiz bir su gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() "Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir ![]() Allah, ölümü ve hayatı insanları imtihan etmek için yarattığını şöyle ifade ediyor: "O hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı ![]() "Andolsun, sizi korku, açlık, mallardan canlardan ve ürünlerden eksiltme gibi şeylerle deneriz; sabredenleri müjdele" (el-Bakara, 2/155) Allah, yapacağımız işlere göre bizi hesaba çekmek, iyi işlere mükâfat, kötü işlere ceza vermek üzere bu dünya hayatını yarattığından iyi ve kötü işleri peygamberleri ve kitapları aracılığıyla insanlara bildirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'ın bildirdiği emir-yasak ve tavsiyeler aklı selim ile birlikte insanı sırat-ı müstakime (doğru yola) götürür ![]() ![]() ![]() Dünyanın insanı cezbeden ı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() "Mal ve oğullar dünya hayatının süsüdür ![]() Dünya (ı)nın ne olduğu hakkında hadis-i şerifler de vardır: Buna göre nefse hoş gelen, insanı cezbeden şeyler dünya ıdır: "Dünya tatlı ve hoş manzaralıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dünya hayatından sonra ebedî olan âhiret hayatı vardır: Orası çalışma yeri değil, dünyadaki çalışmaların karşılığını görme yeridir ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı Kerim bize çalışmayı emretmiş, dünya nimetlerinden meşru şekilde istifade etmemizi tavsîye etmiştir: "Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayın ![]() "İnsana çalışmasından başka bir şey yoktur ![]() Müslüman herşeyi yerli yerinde yapar, dünya hayatını iyi işle (salih amel) değerlendirir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah Teâlâ düşmana karşı güçlü olmamızı, üstün silahlar hazırlamamızı, böylece Allah'ın düşmanlarını korkutmamızı istemiştir: "Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihat için bağlanıp beslenen atlar (savaş araçları) hazırlayın ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı Kerim bizi esas olarak âhiret amellerine teşvik ediyor, fakat dünyadan da nasibimizi unutmamamızı hatırlatıyor ![]() "Artık kim zerre ağırlığınca hayır yapmışsa onu görür ![]() ![]() ![]() "Rabbinizden bir bağışa ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, takva sahipleri için hazırlanmış bulunan Cennet'e koşun" (Âlu İmrân, 3/133) " Allah'ın sana verdiği (bu servet) içinde âhiret yurdunu ara; dünyadan da nasibini unutma ![]() ![]() ![]() Mal ve evlâd dünya hayatında insani en çok meşgul eden iki nimet olduğundan bunların tehlikesine işaret edilmiş, bunların Allah'a ibadete engel olmaması istenmiştir: "Bilin ki mallarınız ve çocuklarınız birer fitne (imtihan)dir ![]() ![]() "Ey inananlar, mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın ![]() ![]() "Ey insanlar, Allah'ın va'di gerçektir sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (Şeytan) Allah'ın affına güvendirmek sureti ile sizi aldatmasın " (el-Fâtır, 35/5) Hadîs-i Şeriflerde de dünya hayatının aldatıcılığı ve fânîliği üzerinde durulmuş, buna karşı insanlar uyarılmıştır: "Haberdar olun! Dünya mel'undur ![]() "Siz akar edinip de dünyaya rağbet etmeyiniz ![]() "Şayet dünya, Allah katında sivrisineğin kanadına denk olsaydı, O (Allah) hiçbir kâfire ondan bir yudum su bile içirmezdi ![]() "Ademoğlu, malım malım diyor ![]() Abdullah b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı Kerim Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halit ÜNAL DÜRZÎ, DÜRZÎLİK Fatımî halifelerinden el-Hâkim biemrillah el-Mansur b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Altıncı Fâtımî halîfesi el-Hâkim, ulûhiyet (tanrılık) dâvâsında bulunarak mektuplara "bismil-Hâkim er-Rahmanir-Rahim" yazdırıyor, hutbede kendi ismi okunduğunda halkı ayağa kaldırıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dürzîler Haçlı saferlerinde hristiyanlarla işbirliği yaparak müslümanlara karşı savaşmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dürzîlik, Kur'ân'da "sırat-ı müstakim"* diye adlandırılan "doğru yol"un dışındaki bâtıl yotlardan birisidir ![]() ![]() Kendilerini gerçek tevhid inancına sahip (Muvahhidun) olarak gören Dürzîlerin Allah hakkında tecessüm (Allah'ı cisim olarak tasvir etme), hulûl (ruhun bir canlıdan başka bir canlıya geçmesi) gibi inançları ve bunların çok karışık yorumları vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görüldüğü gibi bu mezhep mensupları İslâm'ın saf ve temiz tevhid akîdesini, nefs ve hevâlarına tâbi olan akıllarıyla bulandırmışlar, lâyık olmayan sıfatları Allah'a izafe etmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dürzîliğin, Hamza b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dürzîlere göre âhiret ve âhiretle ilgili Cennet, Cehennem, Arş, Kürsî, hesap, ceza, mükâfat gibi şeyler hep bu dünyadadır ![]() Dînî bakımdan Dürzîler, Akıllılar ve Cahiller olarak ikiye ayrılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Misafirperverlik, israftan sakınmak, ahlâkî değerlere önem vermek gibi özellikleri bulunan Dürzîler, "İslâm esaslarını hiçe saydıkları ve iman esaslarını da keyfi olarak tahrif ve tağyir ettikleri için" müslüman sayılmazlar ![]() Halit ÜNAL DÜŞÜK YAPMA Kürtaj, ana rahmindeki "cenin"* in herhangi bir dış etkiyle düşmesi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tıpta kullanılan "kürtaj" terimi ana rahminin içini kazıyarak oniki haftaya kadar olan gebeliklerin sona erdirilmesi anlamına gelmektedir ![]() Kürtaj, istenmeyen gebeliği sona erdirmek için kullanılan bir metoddur; İslâm dışı yaşama biçimini benimsemiş toplumların bir ürünüdür ![]() 1- Gayr-i meşrû gebelikler, 2- Çocuğun beslenmesi, eğitimi gibi ebeveyni sıkıntıya düşüreceği sanılan hususlar ![]() 1- İslâm'ı yaşama biçimi olarak benimsemiş bir toplumda zina ve zinaya götüren bütün ilişkiler haramdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2- Geleceğe ait düşünceler, vehim ve asılsız endişeden başka bir şey değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Kim Allah'tan korkarsın, (Allah) ona bir çıkış (yolu) yaratır ve onu ummadığı yerden rızıklandırır ![]() ![]() ![]() ![]() Bir ülkenin hammadde kaynaklarının gelecekte o ülke nüfusuna yetmeyeceği hesabı, materyalist-sömürgeci devletlerin kendi menfaatlerine göre yaptıkları bir hesaptır ![]() ![]() "Aile plânlaması", adıyla emperyalist ülkeler tarafından azgelişmiş ülkelere empoze ve tatbik edilen "nüfus artışının önlenmesi" programı, kürtaja yol açan nedenlerden biridir: Basın-yayın yoluyla yapılan "aile plânlaması" hakkındaki telkinler (propaganda), İslâmî şuurdan yoksun olan genç hanımlar üzerinde etkili olabilmektedir ![]() ![]() Nüfus artışını önlemek için gerekli ilaç ve malzemenin başta ABD olmak üzere hristiyan Batı ülkeleri tarafından Türkiye'ye parasız (yardım!) olarak verildiği, artık herkes tarafından bilinmektedir ![]() ![]() ![]() İlaç kullanarak, rahimde hilkati tamamlanmış (yaklaşık dört aylık) bir çocuğu düşürmenin veya kürtaj yoluyla böyle bir çocuğu aldırmanın dinimizde hiçbir meşrû mazereti yoktur, haramdır ![]() ![]() ![]() İslâm'da geçim korkusundan dolayı çocukların öldürülmesi kesin olarak yasaklanmış, rızık vermenin Allah'a ait olduğu bildirilmiştir: "Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin ![]() ![]() ![]() "De ki: Gelin, Rabbinizin size (neleri) haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin; sizi de onları da biz besliyoruz ![]() ![]() ![]() Cahiliye döneminde Araplar kız çocuklarını öldürüyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğan her çocuk rızkını da beraber getirmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dînimiz insana değer verdiği için ana rahmindeki cenine ait hükümler koymuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Düşük cenin, ister annesi öldükten sonra düşsün; ister o hayatta iken düşsün, ister diri düşsün, ister ölü düşsün, uzman hekimler onun işlenen fiil sebebiyle düştüğünü tespit ederlerse, o takdirde cinayet sayılır ve ceza uygulanır ![]() Cenînin ana rahminden ölü olarak düşmesine sebep olan kimseye beş deve veya bu kıymette para diyet olarak ödettirilir ![]() ![]() ![]() Kadın, çocuğunu düşürdükten sonra ölürse, çocuk için ayrı bir diyet, kadın için hata ile öldürülmüşse ayrı bir diyet gerekir ![]() ![]() Cenin diri olarak düşer ve yaşarsa caniye tazir cezası gerekir ![]() Müslümanların temelde kürtaj gibi bir problemi yoktur: Onlar "çocuklarını geçindirememek" endişesi taşımazlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halid ÜNAL |
![]() |
![]() |
![]() |
İslam Ansiklöpedisi (D) |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() İslam Ansiklöpedisi (D)Ebabil Kuşları Kâbe'yi yıkmak üzere büyük bir orduyla gelen Yemen valisi Ebrehe'nin ordusuna saldıran kuşlar ![]() Ebâbil, Arapça'da "bölükler, sürü, sürüler" demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu olay Hz ![]() ![]() Habeşistan Kralı Necâşi Ashame'nin, Yemen'e hükümdar tâyin ettiği Ebrehe b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebrehe yolda Yemen kralı Zû Neferi bozguna uğrattı, ardından Has'amlıları yendi ve bunların Nufeyl b ![]() ![]() ![]() ![]() Mekke yakınında Mugammes denilen yerde Ebrehe ordusu çadırlarını kurdu ve çevredeki Mekke'lilere âit develeri yağmaladılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülmuttalib, "Biz onunla savaşmak istemiyoruz, buna gücümüz de yetmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülmuttalib develerini alıp Kureyş'lilerin yanına döndü, onlara olup biteni anlattı ve hepsi, muhtemel bir katliâma karşı Mekke'den ayrılıp dağlara çekildiler ![]() Sabaha karşı Ebrehe, Mekke'ye ilerledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebrehe ordusu Mekke'ye girerken deniz tarafından, dahâ önce o bölgede hiç görülmemiş, kırlangıca benzer kuş sürüleri bir anda ortaya çıkarak Ebrehe ordusuna saldırdılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuşlar ve attıkları taşlar hakkında çeşitli rivâyetler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu tefsirde önemli olan husus; Muhammed Abduh, Reşid Rıza, ve diğer bazı müfessirlerin, Allah'ın, olağanüstü, fevkalâde, harikulâde mucizesi ile bu Allah düşmanı orduyu helâk edişini dile getirmeleridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Siccil" kelimesi, taş ve çamur demektir ![]() ![]() ![]() ![]() Sûrenin anlamı; Allah'ın, Kâbe'nin müdafaasını müşriklere bırakmadığını, saldırganları alışılmadık şekilde helâk ettiğini bize anlatmaktadır ![]() Fil olayı, Müzdelife ve Mina arasındaki Muhassab vadisi arasında bulunan Muassıb'da meydana gelmiştir ![]() ![]() ![]() İmam Mâlik de Hz ![]() ![]() Müşrik Kureyşlileri bu olay o kadar etkilemiştir ki, üç yüz altmıştan fazla Kâbe putunu unutup yedi yahut on sene Allah'a tapmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() M ![]() EBÂN B ![]() ![]() İsmi; Ebân, Nesebi; Ebân b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'dan önce Ebân'ın ailesi iki zümreye ayrılmış ve bu iki zümre arasında ihtilâf çıkmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebân, Bedir gazvesinde müslümanlara karşı savaşan müşriklerle beraberdi ![]() ![]() Hudeybiye sulhu sırasında Rasûlullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebân, müslüman olmadan önce Rasûlullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebân bu sözleri dinledikten sonra rahibe; "Saydığın bu hususların hepsi o zatta mevcuttur" dedi ![]() ![]() ![]() ![]() Ebân, Mekke'ye geri döndüğü zaman artık değişmişti ![]() ![]() Bir müddet böyle devam ettiği halde, Ebân hâlâ Atalar dininin hürmetini, rakiplerinin tavrını düşünerek konuştuğu rahibin söylediklerini de bir tarafa bırakmıştı ![]() ![]() ![]() Rasûlullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rasûlullah (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() İA EBCED Cümel, Cifr, Sayı sembolizmi ![]() Ebced veya Ebûced, Arap alfabesindeki harflerin kolaylıkla hatırda kalması için düzenlenen bir hârf dizisi ile bu harf dizisinin her birine tekabül eden bir rakam değeri sistemi ve diziyi oluşturan sekiz kelimenin ilkinin adıdır ![]() Harflerin her birine 1'den 1000'e kadar matematik değerler verilmiştir ![]() Bu sekiz temel kelime şöyledir: "Ebced, Hevvez, Huttiy, Kelemen, Se'fes, Karaşet, Sehaz, Dazığ" ![]() Bu kelimeler aslında İbrânî, Ârâmî Süryâni alfabelerinin harfleriyle -sessiz harfleri dikkate alınarak aynıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Yalnız başlarına hiçbir anlamı olmayan ve sadece ezberleme işini kolaylaştıran bu sembolik sekiz kelimeden başka harflerin sırası ve bunların sayıları göstermekte kullanılmaları bakımından İbrânî ve Ârâmî dillerindekiyle aynıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rakam değerli harf sistemi, çivi yazısının kullanıldığı döneme kadar inen bir tarihi kökene sahiptir ![]() ![]() Cürhümî alfabesi temeline dayanan Arapça harfler diğer Sâmi dillerinden farklı olarak sıralanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() Bu iddiaların hepsi de İsrailiyattan ibârettir ve uydurmadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bazı âlimlerin de yalnız fonetik fizyolojisi ilkelerine göre tanzim edilmiş bir alfabe sistemi vardır ![]() ![]() ![]() (ayn-ha-lamelif-gayn-gaf-kef-şın-sad-dad-sin-ra-tı-dal-te-zı-zel-se-ra-lam-nun-fe-be-mim-vav-elif-ye) Bu sıra el-Ezherî'nin "Tehzib"inde ve İbn Sîde'nin " el-Muhkem"inde de aynıdır ![]() Hvaş erbâbı harflerin âdedlere delâlet etmek özelliğine dayânarak eski devirlerde Ebced vb ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebced hesabı Fars ve eski Türk edebiyatında tarih düşürmede de kullanılmıştır ![]() ![]() (elif+gayn+ra+vav+nun)=1+600+200+6+50=857 çıkmaktadır ve bu tarih Hicri 857 (M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca şâir Fuzûli, Kanunî Sultan Süleyman'ın Bağdat'ı fetih tarihi olan 941 H ![]() ![]() ![]() Hatta bazen halk arasında dolaşan ve Kur'an-ı Kerim'in şifa ile ilgili âyetlerinin ebced hesabına göre rakamların yazılıp bunlarla yapılan muskalar bulunmaktadır ki, bu rakamların şifa vereceğine inanmak küfürdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün hurûf-û hecâ denilen yirmi sekiz harfi içine alan Ebced harf tertibinde harflerin sayısal değerleri şöyledir: Ebced: Elif : 1, Ba : 2, Cim:3, Dal:4 Hevvez: He : 5, Vav : 6, Ze : 7 Hutti: Ha : 8, Tı : 9, Ya : 10 Kelemen: Kef : 20, Lam : 30, Mim : 40, Nun : 50 Se'fes: Sin : 60, Âyn : 70, Fe : 80, Sad : 90 Karaset: Kaf : 100, Rı : 200, Şın : 3002 Te : 400 Sehaz: Se 500, Hı: 600, Zel : 700, Dazığ: Dad : 800, Zı : 900, Ğaym 1000 ![]() Bugün ancak eski kitâbelerde ebced hesaplarına rastlanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şâmil İA EBEDÎ Sonu olmamak, daima var olmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müminler için ebedi hayat cennettedir: " ![]() ![]() ![]() ![]() Felsefe ve bilim, her cismin sonlu olduğunu kanıtlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rasûlullah şöyle dua etmiştir: "Allah'ım, Sen Evvel'sin ki, senden önce birşey yoktur ![]() ![]() Hakikatte "O evveldir, âhirdir" (el-Hadid, 57/3) âyeti, şöyle tefsir edilmiştir: Evvellik sonluk, sonluk evvellik; zâhirlik bâtınlık, bâtınlık zâhirliktir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sait KIZILIRMAK EBRÂR Özü, sözü doğru olanlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca "birr" sözcüğünde "şuurlu ve delillere dayalı iyilik etme" anlamı mevcuttur ![]() ![]() ![]() ![]() Kıble değişikliğinden sonra ehl-i kitap bu mesele hakkında ileri-geri birçok şey söylediler ![]() ![]() ![]() Bu âyetle yüce Allah, şeklî meselelerden önce şirkten arınmış temiz ve sağlam bir itikadın gerekli olduğunu; şeklî meselelerin ise bundan sonra geldiğini anlatmaktadır ![]() Bu âyet ışığında "Ebrâr"ı değerlendirdiğimizde; onlar, önce sağlam her türlü şâibeden uzak bir inanca sahip olup sonra da kalplerine yerleşmiş, taklitten uzak ve bu itikadla birlikte salih amel işleyen kimselerdir ![]() Kur'ân'ın kendine has terimlerinden birisi olan ebrâr kelimesi "Mutaffifin" ve "Füccâr" kelimelerinin karşıtıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebrâr; doğru sözlü, faziletli, Allah'ın iyi kullarının tamamını içine alan bir kelimedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Onları yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın", "Sonunda misk kokusu kalan, mühürlenmiş saf bir içecekten içerler", "İyi şeylere imrenenler, buna imrensinler" ![]() Bu vasıflarla vasıflanmış kimseleri Cenâb-ı Hak, ebrâr olarak adlandırmıştır ![]() ![]() ![]() Kur'an-ı Kerfin'de melekler hakkında "ebrâr" ile aynı kökten gelen "berere" sözcüğü kullanılmaktadır ki "ebrâr" sözünden mânâca daha kuvvetlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ebrâr", bütün iyi hasletleri kendilerinde toplayan, sağlam bir itikada sahip olan, doğru sözlü, ibâdetlerinde samimi kimseler hakkında kullanılır ![]() ![]() M ![]() |
![]() |
![]() |
|