Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
merkezinde, resul, sevginin

Sevginin Merkezinde Ki Resul

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sevginin Merkezinde Ki Resul



Sevginin merkezinde ki resul



Temizdi, paktı
Ap-ak giyinirdi Saçı düzenli, temiz ve taranmış olurdu
Her şeyin güzelini sevdiği gibi, kokunun güzelini de severdi
Dünya, diş temizliğinin önemini ondan öğrendi
“Size zor gelmeyeceğini bilseydim,
günde beş defa dişlerinizi temizlemenizi isterdim ” buyurdu
Çok güzel konuşurdu
Asla kırıcı, hakaret edici, küçümseyici olmazdı
Bu tür davranışlardan da hoşlanmazdı
Bütün büyüklüğüne rağmen, büyüklük taslamazdı
Yanında sıkılan ve heyecanlanan birine, şöyle demişti:
- “Ben kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum Yanımda rahat ol… ”
Kendisi girdiği zaman, oturanların ayağa kalkmasını istemezdi
Cemaat içinde öyle otururdu ki, insanlar onu ancak sorarak öğrenirlerdi
Tahtı, tacı, özel ve ihtişamlı elbisesi yoktu
***
İnsanlarla selamlaşırdı
- “Selamı yayınız Çünkü selam aranızda muhabbeti artırır” buyururdu
Verilen selamı, ya aynen, ya da daha iyi dilekler ekleyerek almamızı tavsiye ederdi
Kendisine, ”Esselamü aleyküm- Selam üzerinize olsun “ yerine,
”Essamü aleyküm-Bela ve musibet üzerinize olsun” diyen Yahudilere
- “Ve aleyküm- sizin de üzerinize olsun…” cevabını vermiş, onların
bu beddualarını yüzlerine vurmamıştır
“Bela, musibet üzerinize olsun” diyen bu adamlara, neden hakettikleri karşılığı vermiyorsunuz diyen
Hz Aişe validemize, O GÜZELLER GÜZELİ, “Aynen iade ediyorum,
sizin de üzerinize olsun diyorum ya…” demişti
İnsanlarla tokalaşır, hal hatır sorardı
Uzaktan gelenlere sarılırdı Tokalaşırken, karşısındaki kişi elini çekmedikçe,
kendisi de onun elini bırakmazdı
***
En katı ve kaba insanlara karşı bile çok nazik ve sabırlı davranırdı
Bir gün, bir bedevi Arap gelmişti Bedevî demek, çölde, dağda yaşayan,
kültür seviyesi düşük, bilgisiz kişi demekti
Bu bedevi, Efendimiz (sav)e âdeta emir verir gibi şöyle seslendi:
- “Hemen bir atıma arpa, diğerine de hurma yükle! Zaten vereceğin şeyler de
senin babanın malı değil, devletindir!”
Bu sert ve yakışıksız sözleri söylerken, bir yandan da cübbesinin yakasını
öyle haşin bir şekilde çekiyordu ki, deri olan yaka kısmı,
Efendimizin boynuna oturmuş, damarlarını şişirmişti
Bu çok çirkin sözlere ve harekete rağmen, EFENDİLER EFENDİSİ, efendiliğini bozmadı
Sadece, adamın elinden yakasını kurtarmaya çalıştı
Ve ona, daha nazik olma tavsiyesinde bulundu Yani, sadece öğretmenlik
görevini yapmaya devam etti
***
Allahın Rasûlü hiç kimseyi incitmemiştir
Herkese, kendi miktarınca ve anlayışınca, iyi davranmıştır
Kimseyi kendi konumunun altında, ya da üstünde kabul ederek davranmamıştır
Bu sebeble, herkes onun yanında çok mutlu olmuş ve kabiliyetine göre istifade etmiştir
***
Efendimiz, hayatın normal akışını zorlamaz, fıtratlara hürmetkar davranırdı
Bir gün hanımlarıyla sohbet ediyordu Bu sırada, Hz Ömer (ra) geldi
Hz Ömerin geldiğini gören hanımlarının her biri bir yana kaçıştılar
Rasûlullah (sav) da bu manzara karşısında gülmeye başladı
Hz Ömer (ra):
- “Ey Allahın Rasûlü! Allah sizi hep güldürsün, niçin gülüyorsunuz?” dedi
Efendimiz de, hanımlarının Ömerden çekinerek kaçıştıklarını gülerek açıkladı
”Senin kırıcı davrandığını söylüyorlar” dedi
Bu ne güzel, ne candan, ne öğretici bir davranıştır
***
Efendimiz (sav) hesaba katılmadan, barıştan ve huzurdan sözedilemez
Çünkü O, hem ilk defa, çok açık ve kesin bir dille barışı prensip ettiğini ifade etmiş;
hem de, dâima barıştan yana olarak samimiyetini göstermiştir
- “Sulh (barış) hükümlerin efendisidir” buyuran Odur
Barışı bütün hükümlerin efendisi ilan eden, hem de her hükmün özüne barışı koyan bir anlayışın
eşsiz temsilcisi Bu tavrıyla savaşa bile barış getirmiş, öldürmeyi bile insanileştirmiştir
Savaşmak zorunda kalındığında, yani sadece savunma savaşı yapılmak mecburiyeti doğduğunda,
hukuk yine devrededir Müslüman, girmek zorunda kaldığı savaşta bile, acımasızlaşamaz,
gaddarlaşamaz, vahşileşemez
Onu sevenler, savaşta öldürmek zorunda kaldıkları zaman dahi, güzel öldürmek gerektiğini unutmamışlardır
Çünkü, savaş hukuku dünyada ilk defa Kuranla düzenlenmiş ve GÜZELLER GÜZELİ
ile uygulamaya konulmuştur
Savaşmak zorunda kalanlar, işkence edemezler Organ keserek acıyı çoğaltamazlar
Teslim olan esire, misafir muamelesi yaparlar Rasûlullah (sav), Bedir esirlerini,
10 Müslüman çocuğa okuma yazma öğretmeleri şartıyla salıvermiştir
Bir kısmını da, belli bir savaş tazminatı ödemek kaydıyla serbest bırakmıştır
Halbuki onların düşmanlıkları devam ediyordu ve tekrar Medineye gelip saldırmaları da
çok büyük bir ihtimaldi Buna rağmen, onların öldürülmesini asla düşünmedi
Oysa ki, o günkü dünya düzeninde esirlerin, işkence edilerek öldürülmesi çok olağan bir durumdu
Onun talebeleri de bu konuda en güzel imtihanı vermişlerdir Savaşa çıkıldığında,
karşılıklı duran askerler arasından en cengaverleri önce teke tek çarpışırlardı
Hangi tarafın adamı galip gelirse, o taraf büyük bir moral kazanırdı
Savaş bu tek çarpışmaları seyreden askerlerin heyecanıyla başlardı
Hz Ali (ra) ne zaman böyle teke tek çarpışmak için meydana çıksa,
hemen saldırmaz, karşısındaki rakibinin hamlesini beklerdi
Eğer rakibi de beklerse, ona, ”Saldır, ya kafir!” diye seslenirdi
Bu davranışıyla, başlamış olan bir savaşta bile, ilk vuran olmak istemediğini gösterirdi
Daha sonraları da, bu tavır hep devam ettirildi Yani Müslümanlar,
“SULH (Barış), HÜKÜMLERİN EFENDİSİDİR” hadisini asla unutmadılar
***
Savaşa bile sevgi getiren, başlamış savaşta bile savaşı sevmediğini
gösteren bir anlayış, İslamdan başka hangi inanışta, hangi anlayışta vardır?
İşte bu anlayış sayesindedir ki, Müslümanlar, bugün hâlâ en kanlı katliamlarda
bile insan kalabiliyorlar Mesela Bosnada insanı, hayvanı, tarihi eseri,
kütüphaneyi, mabedi bile tahrip eden düşmana karşı, insan kalan Boşnakların Sırplardan farkı ne idi?
***
Asla komşuları olan Sırplar ve Hırvatlar gibi davranmadılar Aynı şehirde bulunan cami,
top ve tüfek atışıyla delik deşik edilirken, yanı başındaki kiliseye dokunulmamış olması nasıl yorumlanabilir ?
Alınan esirlere yapılan muamele farkı da, İslam ile diğer inanışların bugünkü farkını göstermektedir
Bosna sadece canlı ve yakın bir misaldir Durum; Çeçenistanda, Filistinde ve diğer
kavgalı yerlerde de başka türlü değildir
Bizim yakın tarihimizde de aynı örnekler yaşanmıştır Mesela Çanakkalede,
Mehmetçik aldığı esirlere misafir muamelesi yaparken, İngiliz, her türlü işkenceyi
yapmaktan çekinmemiş, hatta yüzlerce esir Mehmetçiki barakalara toplayıp yakabilmiştir
Bosna savaşı sırasında, materyalizmin kıskacında kıvranan ve insanlığından çok
şey kaybeden insanlar, safari seferleri düzenlemişler… Gruplar halinde turistik seferlerle
Bosnaya geliyorlar, keskin Sırp nişancılarının dağlardan atıp vurdukları
oşnakları seyrediyorlar Bazan da kendileri bu atışı bizzat yapıyorlar ve kelle başına para ödüyorlar
Böyle bir vahşet, Efendimizin muhabbet sancağının gölgesinde bulunanlarda asla görülmemiştir
***
Bir savaşta, Hz Ali (ra) epeyce zorlandığı bir rakibini, nihayet, sırtüstü yere düşürür
Kılıcını kaldırır ve tam indirmek üzereyken, adam yattığı yerden ona tükürür
Hz Ali, kılıcını indiremez Adama kalkmasını söyler Büyük bir şaşkınlık içinde yerden
kalkan adam, Hz Aliye bu tavrının sebebini sorar Aldığı cevap, altın harflerle yazılmaya layık güzelliktedir:
- “Ben seni Allah için, savaş durumu sebebiyle öldürecektim Fakat şimdi sen bana tükürünce, i
şin içine nefsim karıştı Bu duygularımla seni öldürürsem, Allah için değil, kendim için öldürmüş olurum
Bu da bana helal olmaz
Bir kan ve can pazarında seslendirilmiş olan bu derin tefekkür, o kişinin Müslüman olmasına sebeb olmuş…
***
Bir bu savaş içi düşünceye bakınız, bir de günümüz uygarlığının savaş adı altında hiç çekinmediği vahşiliklerine…
Bir başka savaş manzarası da şu ilginç ve ibretli tabloyu gözlerimizin önüne seriyor:
Sahabeden bir zat, savaş içinde kendisini bir hayli zorlayan rakibini güç hal ile, yere indirmiş ve kılıcını kaldırmış…
Tam bu sırada, yerdeki adam, şehadet getirmeye başlamış Sahabenin yüreği bir an onu durdurmuş ama, aklı kılıcı indirmesine izin vermiş Çünkü, bu adamın ölüm korkusuyla şehadet çektiğini, aslında samimi bir duyguyla o sırada Müslüman olamayacağını düşünmüş…
Evet, kılıcını indirmiş ve adamı öldürmüş
Bu vaziyeti görenler, durumu Rasûlullah (sav)a arzedip, doğrusunun ne olduğunu öğrenmek istemişler
asûlullah durumu bir de failinin ağzından dinlemiş O GÜZELLER GÜZELİ, niçin şehadet çekip
Müslüman olduğunu açıklayan birini öldürdüğünü sormuş… O mübarek zat da,
- “Ey Allahın Rasûlü! Bir an ben de tereddüt ettim ama, bu adamın korkudan iman etmiş olduğuna kanaat getirdim
Bu sebeble de öldürdüm” demiş
O GÜZELLER GÜZELİ, O HİÇ KIZMAYAN ADAM, kızmış ve tam üç kere şu cümleyi tekrarlamış
- “Kalbini yarıp baktın mı?”
***
Bu tavır, insana ve onun ifadesine verilen değeri gösteriyor Dolayısıyla Müslüman,
kimsenin kalbini okumakla vazifeli değildir Zahire göre, yani dışarıdan görünene, söze ve
yaşayışa göre hüküm vermek zorundadır
****
Kimse, kimsenin derûnunu, kalbini okumak ve anlamak zorunda değildir
Çünkü insanlar asıl hesabı Allaha vereceklerdir Ancak bu ölçüyü savaşta bile uygulayabilmek,
ancak Gerçek Efendinin candan bağlılarına nasip olmuştur
Dünya yeniden barış ve huzur bulacaksa, Ona muhtaçtır Zira Onun getirip bin dört yüz senedir
yerleştirdiği ölçüler, barışın ve mutluluğun ölçüleridir
İnsan haklarını arayan, sevgiyi, şefkati arayan, dostluk ve kardeşlik arayışında samimi olan,
önünde sonunda Onu bulacaktır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.