Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fizilalil, insikak, kuran, kutub, seyyid, suresi, tefsiri

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



Fizilal-il Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

1- Gök yarıldığı,
2- Rabbini dinleyip O'na yaraşır şekilde boyun eğdiği zaman!
3- Yer uzatılarak dümdüz yapıldığı,
4- İçindekileri dışarı atıp boşaldığı,
5- Ve Rabbine yaraştığı şekilde O'na kulak verip boyun eğdiği zaman
6- Ey insanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalayacak, sonunda O'na kavuşacaksın
Göğün yarılmasına ilişkin açıklamalar daha önceki surelerde geçmişti Burada yeni olan göğün Rabbine teslim oluşudur Hakkın onun üzerine egemenliğidir Göğünde bu hakkın egemenliğine boyun eğmesi ve ona itaat etmesidir "Rabbini dinleyip ona yaraşır şekilde boyun eğdiği zaman!"
Göğün Rabbine boyun eğmesi, Rabbinin yarılmaya ilişkin emrine teslim oluşu ve itaat edişidir "Hukkat" yani hak üzerine çöktü O da Rabbine teslim olduğunu, boyun eğdiğini kabul etti demektir Bu da boyun eğişin göstergelerinden biridir Çünkü bu onun üzerine bir haktır O da, bu hakkı teslim etmektedir Yine burada yeni olan bir konu da yerin uzatılmasıdır "Yer uzatılarak dümdüz yapıldığı zaman" Bu yerin şeklinin ve hacminin yayılıp uzaması anlamına gelebilir Dünyayı bu şekilde tutan ve ona hükmeden evrensel yasaların işlemesi neticesinde bu tür olayların meydana geldiği ifade edilmek istenmiş olabilir Bu konuda dünyanın küre halinde veya elips şeklinde atması bu yasalara bağlıdır Kur'an'ın ifadesi, dünyada meydana gelecek bu değişikliğin dıştan gelen bir etki ile olacağını ifade etmektedir Zira burada kullanılan fiil edilgen biçimde kullanılmıştır "uzatıldı"
"İçindekileri dışarı atıp boşaldığı zaman" Bu ifade dünyayı canlı, bir varlık gibi tasvir etmektedir İçindekileri dışarı atan ve herşeyini boşaltan canlı bir varlık gibi Dünyanın içinde yer alan şeyler ise pek çoktur İşte şu haddi hesabı olmayan yaratıklar dünyanın içindedir Nesiller boyunca yerin, içine Alıp üzerini kapattığı varlıklar Allah'tan başka kimse bilemez Yerin içinde gizli olan diğer varlıkları, madenleri, suları ve gizlilikleri Allah'tan başka kimse bilemez Bunları yeryüzü bize, Kuşaktan kuşağa, nesilden nesile asırlar boyunca taşıp getirmiştir O gün gelip çatana kadar: "İçindekileri dışarı atıp boşaldığı zaman"
"Ve Rabbine yaraştığı şekilde O'na kulak verip boyun eğdiği zaman:' Nasıl ki gök Rabbine boyun eğmiş ve yaratılış gayesine teslim olmuşsa, onun emrine isteyerek bağlanıp itaat etmişse, bunu boynuna borç kabul etmiş ve bu hakkından dolayı Rabbinin emrine bağlanmışsa yerde aynı şekilde Rabbine boyun eğip bağlanmıştır
Bu tasvir edici ayetler yeri ve göğü ruh sahibi varlıklar halinde göstermektedirler Yer ve gök canlı iki varlıktır Emre kulak veriyorlar Derhal onu yerine getiriyorlar Hakkı kabul eden, sonucuna hiçbir dönekliğe yeltenmeden, zorlanmadan, teslim olan insan gibi teslim oluyorlar
Bu sahne evrenin o günkü değişim sahnelerinden biri olmasına rağmen bu suredeki anlatımı üzerinde boyun eğişin, yüceliğin ağır başlılığın ve derin bir sükunetin izlerini taşımaktadır Bu isé insanın düşüncesi üzerinde hiçbir zorlamanın, karşı koymanın ve tereddüdün yer almadığı derin bir saygıyla teslim oluşun ve bağlanmanın gerekliliğine işaret etmektedir
Bu boyun eğiş ve bağlanış havasının egemen olduğu bir ortamda insana yüce bir çağrı yapılmaktadır Burada insanın önünde yeri ve göğü ile rabbine bu şekilde teslim olmuş koca bir evren durmaktadır
"Ey insanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalayacak, sonunda O'na kavuşacaksın"
"Ey insan!" Ey Rabbinin güzellikle kendisini yarattığı ve "insanlık" özelliği ile diğer varlıklardan ayırdığı insan Sen evrende bu müstesna özelliklerinle Rabbini daha iyi tanımalısın Yerden ve gökten daha çok O'nun emrine bağlanmalısın Zira O sana ruhundan bir soluk üfürmüştür O'nunla iletişim kurma gücünü vermiştir sana O'nun nurundan bir parça alabilir, O'nun biricik emirlerini karşılama ile sevinebilirsin Onlarla arınabilir, sınırsız bir şekilde yükselebilirsin İnsan için takdir edilen olgunluğa kadar ilerleyebilirsin Bu kemalin, bu olgunluğun ufukları çok yücedir, çok uzaklardadır!
"Ey insanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp, çabalayacak, sonunda O'na kavuşacaksın: ' Ey insan! Yeryüzündeki hayat yolculuğunu yorularak geçireceksin Ağırlığını taşıyacak, var gücünü kullanacak binbir güçlükle yolunu yarıp gideceksin, sonunda Rabbine ulaşmak için Zira dönüş O'nadır Herşey O'na varır Çaba ve gayretten, eziyet ve cihattan sonra
Ey insan! Sen dünya nimetleri için yorulmaktasın Bu nimetlere ulaşabilmen için bir dizi zorluk ve sıkıntı çekmektesin Bedensel ve fiziksel yönünden çaba ve yorgunluğun olmasa dahi düşünce yönünden yoruluyor, düşüncelerinle çabalıyorsun Fakat sonuçta bolluk içinde olan ile yoksulluk içinde olan aynı durumdadır Çabanın çeşidi ve zorluğun türü değişmektedir sadece Ama çaba ve yorgunluk insan hayatına iyice kök salmış bir gerçekliktir Yolun sonunda herkes Aynı şekilde Allah'ın huzuruna varacaktır
Ey insan! Sen dünyada asla rahat yüzü görmeyeceksin Rahat ancak oradadır, ahirettedir Oraya daha önceden teslimiyeti ve itaati ile hazırlık yapanlara, rengi ve tadı değişse de yorgunluk birdir Çaba ve gayret birdir Fakat Rabbine ulaştığında sonuç değişmektedir İnsanlardan biri bu dünyanın zorluğundan çok öte bir zorlukla karşılaşacaktır Biri de o güzelim nimetlere kavuşacaktır Öyle ki bu nimetlere kavuşan insan bir çırpıda yeryüzündeki tüm acılarını unutacak ve bu onu hiç çaba göstermemiş, hiç yorulmamış gibi hissettirecektir
Ey "insan", özellikleriyle farklı bir konuma gelen insan Dikkat et! Yüce Allah'ın sana verdiği bu özelliklere ve ayrıcalıklara yakışacak olanı kendine seç Onun huzuruna çıktığın anda, seni yorgunluktan kurtaracak, rahata kavuşturacak yolu seç kendine
Bu çağrıdaki gizli dokunuş ve mesaj nedeni ile hemen ardından Allah davasında yorulanların yolun sonuna vardıkları, sıkıntı ve zorluklara göğüs gerdikten sonra Rabblerinin huzuruna çıktıkları sıradaki sonlarına ilişkin açıklamaya geçilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



7- O zaman kimin kitabı sağından verilirse,
8- O kolay bir hesaba çekilecek
9- Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir
10- Kimin kitabı da sırtının arkasından verilirse
11- O, ölümü çağıracak
12- Ve çılgın alevli cehenneme girecektir
13- Çünkü o, dünyada ailesi arasında sevinç içinde idi
14- Rabbine hiç dönmeyeceğini sanmıştı
15- Aksine Rabbi onu görmekte idi
Kitabı sağından verilen hoşnut ve mutludur Bu iman eden ve iyilik yapan kimsedir Allah ondan razı olmuş ve onun kurtarılmasını takdir etmiştir O kolay bir hesaptan geçirilecektir Tartışma yapılmayacak ve hesapta herşeyi incelenmeyecektir Bu hesap gününe ilişkin tablolar Hz Peygamberden gelen rivayetlerle tasvir edilmektedir ve bu bize yeterlidir
Hz Aişe'den gelen bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: "Kimin hesabı ince elekten geçirilirse o kişi cezaya çarptırılır" Hz Aişe der ki; ben "o kolay bir hesaptan geçirilecektir" buyurmuyor mu yüce Allah dedim Buyurdu ki; "Bu hesaba çekilmek değildir Sadece arz olunmaktır Kıyamet günü kimin hesabı ince elekten geçirilirse o cezaya çarptırılır"(Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei)
Yine Hz Aişe'den gelen bir rivayette deniyor ki; Hz Peygamberin bazı namazlarda şöyle dediğini işittim: "Allah'ım beni kolay hesapla hesaba çek" Namazı bitirince, " Ey Allah'ın elçisi kolay hesap nedir?" diye sordum Buyurdu ki; "Allah'ın kitabına bakması ve üzerinde durmadan geçmesidir Ey Aişe o gün hesabı ince elekten geçirilen kişi mahvolur"( İmam Ahmed kendi isnadı ile Abdullah İbni Zübeyr Hz Aişe'den rivayet etmiştir Bu rivayet Müslim'e göre "sahih"tir Fakat Müslim bunu "Sahih"ine almamıştır)
İşte insanın karşılaşacağı kolay hesap budur Sonra kurtulur "Ve sevinç içinde ailesine döner" Yani ailesinden kurtulup cennete gidenlerine kavuşur Bu ifade iman ve salih amel konusunda aynı olsun, aynı çizgiye sahip herkesin cennette birbiri ile buluşacağını dile getirmektedir Ailesinden ve arkadaşlarından sevdiği herkesle buluşacağını anlatmaktadır Hesaptan kurtulan insanın bu çetin bekleyişten sonra Alıştığı yuvasına dönüşünü tasvir etmektedir Kurtuluşun ve cennette buluşmanın verdiği sevinç, ferahlık ve mutluluk içindeki dönüşümü anlat-maktadır
Bu kitabı istenmeyerek kendisine verilen, kötü işlerinden dolayı cezaya çarptırılan yıkılmış ve azaba uğramış adamın durumunu karşılayan bir sahnedir
"Kimin defteri de sırtının arkasından verilirse o ölümü çağıracak Ve çılgın alevli cehenneme girecektir"
Kur'an'ın daha önce Alıştığımız ifadeleri sağın defteri ve solun defteri idi Burada ise yeni bir tablo var Bu tablo kitabın sırtın arka tarafından verilmesidir Defteri soldan verilenlerin aynı zamanda sırtının arkasından verilenlerin aynısı olduğunu söylemek mümkündür Zira bu karşılaşılmaktan hoşlanmayan kendisi de karşılaşmaktan kaçan aşağılanmış insanın halidir
Defterin gerçek içeriğini ve onun sağdan veya soldan veya sırtın arkasından nasıl verileceğini bilemiyoruz Bildiğimiz özetle şudur: Birinci ifade ile verilmek istenen onların kurtulacağı gerçeğidir İkinci ifade ile ise onların mahvolacağı gerçeği dile getirilmektedir İşte özellikle seçilen ve kesin bir biçimde kavramamız istenen bu iki gerçektir Bunun ötesindeki şekiller ise sahneyi canlandırmak ve duygular üzerindeki etkisini derinleştirmek içindir Yüce Allah, olan ve olacak herşeyin biçimini en iyi bilendir
Yeryüzündeki hayatını zorluklarla noktalayan, Rabbine giden yolu zorluklarla bitiren ve onu günah isyankarı ve sapıklık içinde tüketen bu yıkılmış adam sonunu görmektedir Akıbeti ile yüzyüze gelmiştir artık Bu kadar acıların ve bu kadar zorlukların artık durdurulamayacağını ve onların sona erdirilemeyeceğini iyiden iyiye anlamış bulunmaktadır Ölümü istemektedir Yıkıma seslenmektedir Belki bunlar kendisini bekleyen bedbahtlıktan kurtarabilirler insanın, kurtulması için helaki ve yıkımı çağırdığı bundan başka bir koruyucunun kalmadığı anlamına gelmektedir Öyle ki adam yıkımı,umutlarının en yücesi olarak görebilmektedir İşte Mütenebbi de aşağıdaki satırlarda bu gerçeği dile getirmektedir
"Ölümü paklar görmen dert olarak yeter Umutlarının ütopya olmaları yeter onlara"
İşte bu ötesinde hiçbir şeyin olmadığı gerçek bir yıkımdır Ötesinde bedbahtlığın artık tükendiği gerçek bedbahtlıktır "Ve çılgın alevli cehenneme girecektir" İşte yıkımı, kendisini kurtarması için çağıran bu kimsedir Yazık çok yazık
Bu kahrediş sahnesinin önünde ayetlerin akışı hemen bu bedbaht insanın geçmişine dönüyor Onu bu mutsuzluğa mahkum eden geçmişine
"Çünkü o dünyada ailesi arasında sevinç içinde idi Rabbine hiç dönmeyeceğini sanmıştı"
Tabi bu, dünyada böyle idi Evet olan olmuştu Fakat şimdi biz Kur'an'la beraber hesap ve ceza günündeyiz Zaman ve mekan olarak dünyayı çoktan uzaklarda bıraktık
"Çünkü o dünyada ailesi arasında sevinç içinde idi" İçinde bulunduğu zevk aleminin gerisinden habersizdi Ahiret yurdunda kendisini bekleyenlere ilgisizdi, duyarsızdı Onu hiç hesaba katmıyor ve ona hiçbir azık hazırlamıyordu "Rabbine hiç dönmeyeceğini sanmıştı" Rabbine dönüşünü, yaratıcısına geri gelişini düşünmüyordu Eğer eninde sonunda O'na döneceğini görebilseydi yolluğuna biraz da olsa azık koyar, hesap için birşeyler biriktirirdi!
"Aksine Rabbi onu görmekte idi"
O asla dirilmeyeceğini sanmıştı Fakat gerçek şu ki Rabbi onun durumunu biliyordu Bütün gerçekliği ile yapısını kuşatmıştı Hareketlerini ve adımlarını bir bir biliyordu Kendisine dönüp geleceğini ve yaptıkları ile onu cezalandıracağını çok iyi biliyordu Öyle de oldu Eninde sonunda Allah'ın bilgisi dâhilinde belirlenen noktaya geldi Zaten onun böyle olması kaçınılmazdı
Çeşit çeşit zorluklar ve sıkıntılarla dolu olan şu kısacık dünya hayatında ailesine dönerken şen şakrak bir şekilde dönen bu insanın, ahiretteki yıkılmış hali karşısında mutlu insanın tablosu yer almaktadır Bu insan sonsuzluğa doğru uzayıp giden, özgürlük, mutluluk, güzellik içinde ve hüzün dolu zorluğun ve sıkıntının her tür şaibesinden arındırılmış olarak ahiret hayatında ailesine şen şakrak bir şekilde dönmektedir Ve bu, karşıt bir sahnede canlandırılmaktadır
Sahneleri ve pekçok dokunuşları ile derin izler ve etkiler bırakan bu büyük gezintiden sonra surenin akışı insanların içinde hayatlarını yaşadıkları bu evrenden birtakım gerçeklere parmak basmaya geçmektedir Bu işaretlerin parmak bastıkları evrensel gerçekler insanın hayatını da kuşatmaktadır Onların bir bir yaşadıkları hallerini düzenli-sağlam biçimde belirlemektedir Halbuki insanlar bunlardan habersizdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



16- Akşamın alaca karanlığına,
17- Geceye ve gecenin içinde barındırdığına
18- Dolunay halindeki Ay'a andolsun ki,
19- Şüphesiz siz bir durumdan diğerine uğrayacaksınız
Yeminlerle kendilerine işaret edilen, bu evrensel dokunuşlar, insanın kalbini bu gerçeklere yöneltmekte, onlara mesajlar sunmakta ve derin etkiler bırakmaktadır Bunlar kendilerine has özellikleri bulunan dokunuşlardır Sakin olan boyun eğiş ile, ürperti veren saygıyı bütünleştiren bir karaktere sahiptir Bu mesajları ve imajlarıyla surenin girişindeki mesajlara ve sahnelere ana hatlarıyla uyum sağlamaktadır
Ayet-i Kerimede geçen şafak kavramı, güneşin batmasından sonraki korku ve ürperi dolu zamanı ifade etmektedir Güneşin batmasından sonra insanı, sessiz, derin bir korku, bir ürperti sarsıverir Kalp, ayrılışın ve ondaki sessiz üzüntünün, derin Hayranlığın etkisini hisseder Bunun yanında gelmekte olan gecenin korkusunu ve karanlığın her tarafı kuşatan tedirginliğini de hisseder Sonunda gönülden gelen bir boyun eğiş; gizli bir korku ve sessizlik, sakinlik onu bütünüyle kuşatır
"Geceye ve gecenin içinde barındırdığına andolsun"
Bu gece ve gecenin topladığı, taşıdığı şeylerdir Kur'an onu böyle bir genellik, böyle bir gizemlilik ve böyle bir korku ile vermektedir Gece, gerçekten çok şeyi toplamakta, kapsamakta ve barındırmaktadır Gecenin barındırdığı, kapsadığı ve topladığı eşyayı, canlıları, olayları ve duyguları düşünen, gizli ve kapalı dünyaları zihninde canlandıran herkes derin düşüncelere dalar Bütün yeryüzüne yayılır, vicdanın enginliğinde dolaşır Ardından döner bu upuzun yolculuğundan fakat Kur'an-ı Kerim'in çok kısa bir cümleyle ifade ettiği bu tabloya asla ulaşamaz: "Geceye ve gecenin içinde barındığına andolsun" Bu derin anlamlı Hayret verici ifade insanın gönlüne bir korku ve ürperiş,bir boyun eğiş ve sükunet zerk etmektedir Buda şafak ile ve onun yaydığı boyun eğiş, korku ve sakinlik havasıyla uyum içinde girmektedir!
"Dolunay halindeki Ay'a andolsun ki!" Bu da gerçekten göz kamaştırıcı, büyüleyici sakin bir sahnedir Dolunay devresinde Ay, yeryüzüne rüyaları andıran, içten boyun eğmeyi sağlayan derin sessizliği, görülen dünyalardaki ve duygularda gizli alemlere doğru uzanan serapa yolculuğu ile aydınlığını dünyaya yaymaktadır Bu havada şafağın havasıyla gece ve içindekileriyle gizli bir bağı bulunan bir atmosferdir Bunların üçü yücelik; Hayranlık ve sakinlikte aynı şeyleri çağrıştırmaktadır
Evrene ait bu güzel, Hayranlık verici, göz kamaştırıcı, ürpertici ve mesaj yüklü işaretleri Kur'an-ı Kerim, hızla geçen bir üslupla sergilemekte ve bunlarla evrensel mesajından habersiz olan insanın kalbine hitap etmektedir Buna bir de yemin ilave ederek onları bütün güzellikleri, mesajları, etkileri ve canlılığıyla duygulara ve vicdanlara arzetmektedir Bu evrenin kaderini elinde tutan, adımlarını belirleyen, durumlarını değiştiren Allah'ın kudretine birer delil olduklarını dile getirmektedir Ne yazık ki insanlar kendileri de dahil bütün evrenin dizginini elinde bulunduran Allah'ın kudretinden habersiz bulunmaktadırlar
"Hiç şüphesiz siz bir durumdan diğerine uğrayacaksınız"
Yani siz, sizin için belirlenen şartlara ve planlamalara uygun bir şekilde halden hale dönerek zorluklarla karşılaşacaksınız Geçiş, ardarda değişiklikler sırasında karşılaşılan zorluklar, böylece dile getirilmiş olmaktadır Arap edebiyatında işlerin tehlikelerin, korkuların ve değişikliklerin sardırma, bindirme anlamına gelen "rukub" ile ifade edilmesi bilinen birşeydir: "Daha düşen, bile bile zor işlere kalkışır, zora biner" Sanki bu haller, teker teker insanların bindikleri birer binektir Herkes kendisini ve tüm varlıkları, olayları ve durumları sürekli biçimde yönlendiren kaderin dilemesine uygun olarak bu bineklerle yoluna devam etmektedir Herbiri onu yeni bir aşamanın eşiğine kadar taşıyıp götürmekte, belirlenmiş ve çizilmiş yerde bırakmaktadır Tıpkı bu evrende birbirini izleyen olaylar gibi Şafak, gecenin karanlığı ve içinde gizledikleri ay ve on dördündeki hali gibi Olaylar böylece onu Rabbine doğru götürmektedir Nitekim önceki bölümde ondan söz edilmişti Surenin bölümlerindeki bu uyumlu diziliş; bir olgudan diğerine bir gezintiden diğerine bir özellikten başka bir özelliğe yapılan bu şahane geçiş; Kur'an-ı Kerim'in apaçık mucizelerinden biridir
Bu son dokunuşlar ve daha önce surede yer alan sahneler ve gezintilerin tesiri devam ederken iman etmeyenlerin Hayret verici tutumlarına değiniliyor Halbuki bu inanmayanların önünde imanın mesajlarını ve delillerini taşıyan yığınlarca gerçek, hem onların bedenlerinde hem de evren gerçeğinde, gözlerinin önüne serilmiştir:

Alıntı Yaparak Cevapla

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



20- Onlara ne oluyor da inanmıyorlar?
21- Kendilerine Kur ân okunduğu zaman secde etmiyorlar?
Evet onlara ne oluyor? Niçin iman etmiyorlar? Evrenin her tarafından ve insanın her durumunda imanın mesajları ve delilleri pek çoktur Nereye yönelirse yönelsin, insanın kalbi bu delillerle yüzyüze gelir Nerede olursa olsun, onların pek çoğuyla karşı karşıyadır imana çağıran bu mesajlar o kadar köklü, güçlü ve hakikat terazisinde ağırdırlar ki, insan yönelmek istediğinde onlar insanın kalbini hemen kuşatırlar Kalbini ve kulağını nerede onlara yöneltecek olsa onların niyazlarını, terennümlerini ve çağrılarını duyacaktır!
"Onlara neler oluyor da, inanmıyorlar? Kendilerine Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar?"
Onlara fıtratın dili ile hitap etmektedir Kalplerini içteki ve dıştaki imana davet eden mesajlara ve delillere yöneltmektedir ve bu kalplere bütün bir evrenin yaratıcısının korkusunu, ona boyun eğişi, bağlanışı ve ürperiş duygusunu yerleştirmektedir Bu da "secde"dir
Şüphesiz bu evren güzeldir Mesajı yüklüdür insanın kalbini harekete geçirebilecek, kabul edip boyun eğdirecek ve en içten duyguları harekete geçirecek işaretler, mesajlar, deliller ve niyazlarla doludur
Bu Kur'an güzeldir, mesajlar yüklüdür insanın kalbini güzel olan kainata ve kainatı yüce yaratıcısına bağlayan dokunuşlar ve mesajlarla doludur Mesaj yüklü bu koca evren, onu yüce yaratıcısına götürmektedir "Onlara neler oluyor da inanmıyorlar? Kendilerine Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar"
Bu gerçekten Hayret edilecek bir durumdur Ayetlerin akışı burada konuyu kesip kafirlerin gerçek halini ve onları bekleyen akıbeti açıklamaya geçmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - İnsikak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



22- Aksine kafir olanlar yalanlıyorlar
23- Oysa Allah onların içinde gizlediklerini biliyor
24- Onları acıklı bir azab ile müjdele
25- İman edenler ve salih ameller işleyenler hariç Onlar için bitip tükenmeyen mükafat vardır
Aksine kafir olanlar yalanlıyorlar Her şeyi yalanlıyorlar Yani yalanlamak onların temel karakterleri, huyları ve en belirgin özellikleri olmuştur Halbuki yüce Allah onların içlerinde sakladıklarını, gizlemeye çalıştıklarını; tüm kötülüğü, çirkinliği ve bu yalanlamanın tüm etkenlerini çok iyi bilmektedir
Onlardan söz etme burada kesilerek hitab Hz Peygambere yöneltiliyor: "Onları acıklı bir azap ile müjdele!" Ne çare ki bu sevindirici bir müjde değildir ve sevindirici haber bekleyen bir kimsenin hoşuna gidebilecek bir niteliği yoktur!
Aynı zamanda yalanlamayan ve geleceklerine amel-i sAlih ile hazırlık yapan müminleri bekleyen akıbeti de sergilemektedir Surenin akışı içinde müminlerin bu akıbeti herşeyi yalanlayan kafirlerin akıbeti içinde bir istisna niteliğindedir
Dilbilgisinde bu tür istisnaya "munkatı istisna" adı verilmektedir Yani iman edip sAlih amel işleyenler başta bu kara haberin kapsamından değillerdi Sonradan istisna edilmemişlerdi Fakat olayın bu şekilde ifade edilişi istisna edilen şeye daha fazla dikkat çekmektedir
Ayet-i kerimede geçen; "sürekli mükafat" ebedi ve sonsuz yurt olan ahiretteki kesilmeyen, eksilmeyen sürekli ödül demektir
Bu kesin ve kısa vurgu ile, evrene ve vicdana ilişkin, derin anlamlar ifade eden bu sure sona ermektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.