Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
alâkalı, hadisi, ile, tevbe, şerifler

Tevbe İle Alakalı Hadis-İ Şerifler

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tevbe İle Alakalı Hadis-İ Şerifler



Tevbe ile alakalı hadis-i şerifler

Abdullah b Mesûd (ra) şöyle anlatır:
Ben, Abdullah hasta iken onu ziyaret etmek maksadıyle yanına girdim Kendisi bize biri kendinden, biri de Allah Resulü'nden olmak üzere iki hadis söyledi: Allah Resulü'nü (as) şöyle buyururken işittiğini söyledi: "Muhakkak Allah mümin kulunun tevbesi sebebiyle şu kimseden daha fazla sevinir: Öyle bir kimse ki çorak bir arazide devesi ile birlikte bulunuyor Devesinin üzerinde yiyeceği ve içeceği vardır Derken uyuya kalır Uyandığında bir de bakar ki devesi gitmiş Devesini aradı Nihayet kendisine şiddetli bir susuzluk erişti Sonra kendi kendine: Artık ben ilk bulunduğum yere döneyim de orada ölünceye kadar uyuyayım dedi Gitti, ölmek üzere başını kolunun üzerine koydu Bir aralık uyandı Bir de baktı ki devesi yanıbaşında Bütün azığı, yiyeceği ve içeceği de devenin üzerinde! İşte Allah mümin kulunun tevbesine bu kimsenin devesini ve azıklarını bulması anındaki sevincinden daha fazla sevinir"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4929

Enes b Malik (ra)
Allah Resulü'nün (as) şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Allah'ın, kulu kendisine tevbe ettiğinde sevinmesi: Birinizin, çorak bir arazide devesi üzerinde bulunduğunda, üzerinde yiyeceği ve içeceğinin bulunduğu devesi kaçar Devesini bulmaktan ümidi kesip de nihayet bir ağacın gölgesinde yatar; devesinden ümidini kesmiştir Tam bu haldeyken birdenbire devesini yanıbaşında dikiliyor bulur Hemen devesinin ipini tutar Sonra sevincinin şiddetinden dolayı: Allahım! Sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim! diyerek sevincinin şiddetinden dolayı böyle hata etmesindeki sevincinden daha fazladır"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4932Ebu Hureyre'nin (ra) ifade ettiğine göre:
Hz Peygamber (as) şöyle buyurmuştur: "Allah mahlûkatı yarattığı zaman kendi nezdinde Arş'ın üzerinde bulunan kitabına: "Muhakkak benim rahmetim gazabıma üstün gelir" yazmıştır
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4939

Ebu Hureyre (ra)
Allah Resulü'nden (as) şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Yüce Allah rahmetini yüz parçaya ayırıp doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu, bir parçasını da yer yüzüne indirdi İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün mahluklar birbirlerine merhamet ederler Hatta hayvan, üzerine basarım endişesiyle ayağını yavrusundan kaldırır"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4942

Ömer b Hattab (ra) şöyle anlatır:
Allah Resulü'nün huzuruna bir takım esirler gelmişti Bunların içinde bir kadın vardı ki çocuğunu aramakta idi Kadın esirler arasında çocuğu bulunca hemen onu aldı bağrına bastı ve emzirmeye koyuldu Allah Resulü (as) bize: "Şu kadının, kendi çocuğunu ateşe atacağını sanır mısınız?" dedi Biz de: Hayır vallahi Atmamak elinden geldiği sürece atmaz, dedik Bunun üzerine Allah Resulü: "İşte muhakkak ki yüce Allah, kullarına bu kadının çocuğuna acımasından daha merhametlidir" buyurdu
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4947

Ebu Hureyre'den (ra) bildirildiğine göre:
Allah Resulü (as) şöyle buyurmuştur: "Asla hiçbir iyilik yapmamış olan bir adam ailesine: Öldüğüm zaman beni yakın Sonra külünün yarısını karaya, yarısını da denize doğru savurun Allah'a yemin ederim ki eğer Allah ele geçirmeğe kadir olursa alemlerden hiç bir kimseye azap etmediği bir azaba çekecektir, dedi Bu kimse öldüğü zaman emrettiği işleri yaptılar Neticede Allah karaya emretti Kara hemen kendisinde bulunanları topladı Allah deryaya emretti, o da derhal kendisinde bulunanları toplayıverdi Sonra Allah o kimseye: Bunu niçin yaptın? diye sordu Adam: Senden korktuğumdan dolayı ya Rabb! Sen daha iyi bilirsin! dedi Bunun üzerine Allah onu affetti"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4949

Alıntı Yaparak Cevapla

Tevbe İle Alakalı Hadis-İ Şerifler

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tevbe İle Alakalı Hadis-İ Şerifler



Ebu Saîd Hudrî (ra)
Hz Peygamber'den (as) şunları nakletmiştir: Sizden önceki ümmetlerden bir kimse vardı Allah ona mal ve evlat ihsan etmişti Bir gün evladına hitaben: Vallahi ya benim emredeceğim şeyi yaparsınız, yahut da ben mirasımı sizden başkalarına vasiyet ederim: Öldüğüm zaman beni yakınız (Zannederim şunu da söylemiştir:) Sonra beni öğütüp rüzgârda savurunuz Çünkü ben Allah katında hiç bir hayır biriktirmedim Şüphe yok ki Allah beni azap etmeğe kadirdir, diyerek bu hususta çocuklarından söz aldı Rabbime yemin ediyorum ki çocukları da vasiyet ettiği şeyleri yaptılar Nihayet yüce Allah; Bu yaptığına seni sevk eden nedir? diye sordu O zat: Senden korktum, dedi Allah Teala: "Zaten bunu da başkası affedemez dedi"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4952

Ebu Hureyre (ra)
Hz Peygamber'in (as) Aziz ve Celil olan Rabbından rivayet ederek şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir kul bir günah işledi Müteâkiben: Allahım! Günahımı bağışla, dedi Yüce Allah: Kulum bir günah işledi, fakat günahı mağfiret eden ve günah sebebiyle cezalandıracak bir Rabbı olduğunu bildi buyurdu Sonra kul tekrar dönüp günah işledi Ardından: Ey Rabbim! Günahımı affet diye yalvardı Yüce Allah yine: Kulum bir günah işledi, fakat günahı mağfiret eden ve günah sebebiyle cezalandıracak bir Rabbı olduğunu bildi buyurdu Sonra kul tekrar dönüp günah işledi Ve: Ey Rabbim! Günahımı mağfiret et diye yalvardı Yüce Allah bu sefer yine: Kulum bir günah işledi, fakat günahı mağfiret eden, günah sebebiyle ceza veren bir Rabbı olduğunu gereği gibi bildi Sen istediğini yap, ben seni mağfiret ettim, buyurdu" Ravi Abdul Ala "İstediğini yap!" sözünü üçüncü yahut dördüncü defa da mı söyledi, bilmiyorum dedi
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4953

Abdullah b Mesûd (ra)
Allah Resulü (as) şöyle buyurdu demiştir: "Allah kadar medh ve sena olunmayı seven hiç bir kimse yoktur Bunun için Allah kendisini medh etmiştir Allah'tan daha kıskanç hiç bir kimse de yoktur Bundan dolayı Yüce Allah bütün çirkin fiilleri haram kılmıştır"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4955

Ebu Hureyre'nin (ra) anlattığına göre:
Allah Resulü (as) şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki Allah kıskanır Mümin de kıskanır Allah'ın kıskanması, haram kıldığı şeyleri müminin işlemesidir"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4959

Abdullah b Mesûd'un (ra) anlattığına göre:
Yabancı bir kadını öpen biri Hz Peygamber'e geldi ve olayı anlattı Bunun üzerine: Gündüzün iki tarafında ve gecenin bazı saatlerinde dosdoğru namaz kıl Şüphesiz ki iyilikler kötülükleri giderir Bu, öğüt almak isteyenlere büyük bir hatırlatmadırayeti nazil olunca o zat: Ey Allah'ın Resulü! Bu yalnız benim için mi? diye sordu Allah Resulü (as): "Ümmetimden onu yapan herkes içindir" buyurdu
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4963

Enes b Malik'in (ra) anlattığına göre:
Hz Peygamber'e bir adam geldi ve: Ey Allah'ın Resulü! Ben had cezası gerektirecek bir kabahat işledim O cezayı bana tatbik et dedi Ravi der ki: Bu anda namaz vakti de gelmişti Adam da Allah Resulü ile beraber namaz kıldı Namaz bitince yine: Ey Allah'ın Resulü! Ben ceza gerektirecek bir kabahat işledim Binaenaleyh hakkımda Allah'ın Kitabı'nı tatbik eyle! dedi Allah Resulü (as): "Sen bizimle birlikte namazda bulundun mu?" diye sordu Evet bulundum dedi Allah Resulü: "Sen affolundun" buyurdu
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4965
Ebu Saîd Hudrî'den (ra) rivayet edildiğine göre:
Allah'ın Peygamber'i (as) şöyle buyurdu: "Sizden evvelki ümmetler içinde bir adam vardı ki doksan dokuz insan öldürmüştü Bu zat, yeryüzü insanlarının en aliminin kim olduğunu sordu Kendisine bir rahip gösterildi O da rahibe gelerek kendisinin doksan dokuz kişi öldürdüğünü ve tevbesinin kabul edilip edilmeyeceğini sordu Rahip: Hayır, edilmez diye cevap verdi Bu cevap üzerine katil o rahibi de öldürdü Bununla sayıyı yüze tamamladı Sonra yine yeryüzü halkının en alimini sordu Alim bir kimse gösterildi Onun yanına gelince: Bu adam yüz tane insan öldürmüştür Acaba Onun için bir tevbe yolu var mıdır? dedi O: Evet vardır, insan ile tevbesi arasına kim girebilir? Sen filan yere git Çünkü orada Allah'a ibadet etmekte olan bir takım insanlar vardır Sen de onlarla beraber Allah'a ibadet et ve sakın bir daha kendi memleketine dönme Çünkü orası kötü bir çevredir, dedi Bunun üzerine adam gitti Nihayet yolun yarısına vardığı zaman eceli geldi Bu sefer rahmet melekleri ile azap melekleri çekişmeye başladılar: Rahmet melekleri: Bu adam tevbe ederek ve kalbi ile Allah'a yönelerek geldi dediler Azap melekleri de: Bu adam hiç bir hayır işlememiştir dediler Bu sırada insan kılığında başka bir melek geldi Her iki taraf bu meleği aralarında hakem yaptılar O melek: Şimdi siz buradan itibaren geldiği yer ile gideceği yerin mesafesini ölçün Bulunduğu bu yer, hangisine daha yakın ise bu kimse oraya ait olur dedi Melekler mesafeleri ölçtüler ve adamın gitmek istediği yere daha yakın olduğunu gördüler Bunun üzerine onun ruhunu rahmet melekleri aldılar"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4967

Alıntı Yaparak Cevapla

Tevbe İle Alakalı Hadis-İ Şerifler

Eski 11-04-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tevbe İle Alakalı Hadis-İ Şerifler



Hz Aişe (rah) şöyle anlatır:
Allah Resulü (as) bir sefere çıkmak istediği zaman kadınları arasında kura çekerdi Kura kime düşerse Allah Resulü onunla birlikte sefere çıkardı Aişe devamla: Gazaya gitmek istediği bir gazvede de aramızda kura attı ve bu kurada benim ismim çıktı Ben Resulüllah ile beraber sefere çıktım Bu sefer, hicap ayeti indirildikten sonra idi Ben havdecimin içinde bindirilir ve (konak yerine) onun içinde indirilirdim Bütün yolculuğumuzda böyle oldu Nihayet Resulüllah bu gazasından ayrılıp da döndüğü ve Medine'ye yaklaştığımızda bir gece yürüyüşü bildirdi Hareket izni verildiği zaman ben kalkıp yürüdüm Hatta orduyu geçtim Hacetimi yerine getirdiğim zaman dönüp yerime geldim Bir de göğsümü yokladım Baktım ki Yemen'in gözboncuğundan dizilmiş gerdanlığım kopup düşmüş Hemen dönüp gerdanlığımı aradım Fakat onu aramak beni yoldan alıkoymuştu Benim devemi hazırlayan kimseler gelip havdecimi yüklemişler ve havdecimi bindiğim deve üzerinde götürmüşlerdi Onlar beni havdecin içinde sanıyorlarmış O zaman kadınlar hafif idiler, şişmanlamazlardı Et ve yağ onları bürüyüp kaplamazdı Çünkü onlar az yemek yerlerdi Bu cihetle bana hizmet edenler havdeci yüklemek üzere kaldırdıklarında havdecin ağırlık derecesinin farkına varmayarak yüklemişler Bilhassa ben küçük yaşta genç bir kadındım Deveyi kaldırmışlar ve gitmişler Ordu gittikten sonra ben gerdanlığımı buldum Akabinde konakladıkları yerlere geldim fakat oralarda ne bir çağıran, ne de bir cevap veren kalmıştı Bunun üzerine ben orada evvelce bulunduğum konak yerime geldim Ve onlar beni havdecde bulamazlar da beni aramak üzere dönüp yanıma gelirler diye düşündüm Yerimde otururken uykum geldi ve uyumuşum Safvan b Muattal Sulemi sonra Zekvani, ordunun arkasında mola vermişti Bu zat sabaha yakın yürümüş, benim bulunduğum yere gelmiş, uyuyan bir insan karaltısı görünce benim yanıma gelmiş ve beni görünce tanımış Beni tesettür farz kılınmadan önce görür idi Ben onun beni tanıdığı sırada onun istirca sözlerini söylemesi ile uyandım Uyanınca hemen çarşafıma bürünüp yüzümü örttüm Allah'a yemin ediyorum ki o bana bir tek kelime söylemiyordu Ben ondan, istirca sözünden başka hiç bir kelime işitmedim Devesini ıhtırıp çöktürdü, ön ayağına bastı Ben de deveye bindim Safvan bindiğim deveyi önünden çekerek yürüdü Nihayet kafile konak yerine indikten sonra öğlen sıcağında orduya yetiştik Bu sırada benim yüzümden helak olan helak olmuştu İftiranın çoğunu Abdullah b Ubey b Selül yapmıştı Müteâkiben Medine'ye geldik Medine'ye geldiğimizde ben bir ay hasta oldum Meğer bu sırada halk iftiracıların sözlerine dalmışlar Ben ise bunlardan hiç bir şeyin farkında değildim Yalnız hastalığımda beni işkillendiren bir cihet vardı: Peygamber'den, hastalandığım başka zamanlarda gördüğüm lutuf ve şefkâti bu hastalığımda görmüyordum Ancak yanıma giriyor, selam veriyor, sonra da: "Nasılsınız?" diyordu Bu hâl beni işkillendiriyordu Fakat bir kötülük hissetmiyordum Nihayet iyileştikten sonra dışarıya çıktım Benimle beraber Mistah'ın annesi de çıktı Biz, Menası tarafına doğru çıktık Bu yer bizim helamızdı Buraya biz ancak geceden geceye çıkardık Bu âdet evlerimizin yakınında helalar edinmemizden önce idi O zamanlar bizim hâlimiz ilk Arapların âdeti idi Biz evlerimizin yakınında helalar yapmaktan eziyet duyardık İşte ben Mistah'ın annesi ile dışarı çıkıp gittim Bu kadın, Ebu Ruhm b Muttalib b Abdu Menafın kızıdır Annesi de Sahr b Âmir'in kızıdır ki bu kadın da Ebu Bekr Sıddık'ın teyzesidir Ebu Ruhm kızının oğlu da Mistah b Usase b Abbad b Muttalib'dir Orada hacetimizi gördükten sonra ben ve Ebu Ruhm kızı evimden tarafa dönüp gelirken Mistah'ın annesinin ayağı çarşafı içinde sürçtü Kadın: Mistah helak olsun! dedi Ne fena söyledin! Bedir'de hazır bulunan bir kimseye mi sövüyorsun? dedim Kadın bana: Ah kadın! Sen onun söylediği sözü duymadın mı? dedi Ben: O ne dedi ki? diye sordum Bunun üzerine o bana iftiracıların sözünü haber verdi Artık hastalığım kat kat arttı Evime dönünce yanıma Allah Resulü geldi Selam verdikten sonra: Nasılsınız? diye sordu Ben de: Ebeveynimin yanına gitmek üzere bana izin verir misin? dedim Ben o sırada bu haberi ebeveynim tarafımdan tahkik etmek istiyordum demiştir Allah Resulü bana izin verdi Ben de ebeveynimin yanına gittim ve anneme: Ey anneciğim! İnsanlar ne konuşuyorlar? dedim Annem: Ey yavrucuğum! Sakin ol Vallahi bir erkeğin yanında sevgili, parlak, güzel bir kadın olsun ve onun bir çok ortakları bulunsun da onun aleyhinde çok laf etmesinler pek nadirdir dedi Ben de: Subhanallah! İnsanlar bunu mu konuşuyorlarmış? dedim Bunun üzerine bütün gece ağladım Sabaha kadar gözümün yaşı dinmiyor, gözüme de uyku girmiyordu Sonra ağlayarak sabahladım Allah Resulü de o sabah Ali b Ebu Talib'i ve Usame b Zeyd'i yanına çağırmıştı Vahy gecikince ailesi ile ayrılması hususunda onlarla istişare etmişti Usame b Zeyd, Peygamber'in ailesinin beraatını bildiğini ve onlara karşı beslediği sevgiye işaret ederek: Ey Allah'ın Resulü! Onlar senin ailendir Biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz dedi Ali b Ebu Talib'e gelince, o da: Allah senin başını dara sokmaz Aişe'den başka kadınlar çoktur Cariyeye de sorsan sana doğruyu söyler demişti Bunun üzerine Allah Resulü Berire'yi çağırıp: Ey Berire Aişe'de sana şüphe veren bir hâl gördün mü? diye sordu Berire de: Seni Hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki ben Aişe'den kendisini ayıplayabileceğim hiç bir şey görmüş değilim: Yalnız, Aişe yaşı küçük, genç bir kadındı Ailesinin hamurunu yoğururken uyurdu da evin besi koyunu gelir hamuru yerdi demiş Bunun akabinde Allah Resulü minber üzerinde ayağa kalktı ve Abdullah b Ubey b Selul'den özür dilemesini istedi Kendisi minber üzerinde şöyle hitabetti: Ey Müslümanlar topluluğu! Ev halkıma verdiği ezası son dereceye varan bir şahıs için bana kim yardım eder? Vallahi ben ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiş değilim Bir adamın da ismini ortaya koydular ki bu zat hakkında da ben hayırdan başka bir şey bilmiyorum Bu kimse ailemin yanına da ancak benimle beraber girerdi Bunun üzerine Ensar'dan Sa'd b Muaz ayağa kalkarak: Ey Allah'ın Resulü! O kimseye karşı sana ben yardım edeceğim Eğer Evs'ten ise biz onun boynunu vururuz Eğer Hazrec kardeşlerimizden ise yapılacak işi sen bize emredersin biz de emrini yerine getiririz demiş Bu defa Sa'd b Ubade ayağa kalkmış Bu da Hazrec kabilesinin büyüğü idi Ve bu vakıadan evvel iyi bir kimse idi Fakat bu defa kabile hamiyeti onu cahilliğe sürükledi de Sa'd b Muaz'a karşı: Sen yalan söylüyorsun Allah'ın ebediyetine yemin ediyorum ki sen onu (yani Abdullah b Ubey'i) öldüremezsin ve onu öldürmeye muktedir olamazsın! demiş Bu defa da Sa'd b Muaz'ın amcasının oğlu olan Useyd b Hudayr ayağa kalkarak Sa'd b Ubade'ye karşı: Allah'ın beka ve ebediyetine yemin ediyorum ki sen yalan söylüyorsun Vallahi biz onu elbette öldürürüz Sen mutlaka münafıksın ki, münafıklar hesabına bizimle mücadele ediyorsun diye mukabele etmiş Bu suretle Evs ve Hazrec kabileleri ayaklanmışlar Hatta birbirleri ile vuruşmaya niyetlenmişler Allah Resulü ise henüz minber üzerinde ayakta duruyordu Allah Resulü onları yatıştırmaya devam etti Nihayet onlar susunca sustu (Bana gelince:) Ben o gün ağladım Ne gözümün yaşı dindi, ne de gözüme bir uyku girdi Sonra ertesi gecemde de ağladım Yine gözümün yaşı dinmiyor gözüme hiç uyku girmiyordu Babam ile anam, ağlamak ciğerimi parçalayacak sanıyorlardı Bu şekilde Ebeveynim yanımda oturdukları, ben de ağlamakta bulunduğum sırada Ensar'dan bir kadın izin istemişti Ben de o kadına izin vermiştim O da oturup benimle ağlıyordu Biz bu hâl üzere iken Allah Resulü yanımıza girdi, selam verdikten sonra oturdu Halbuki Allah Resulü bundan evvel hakkımda dedikodu başladığı günden beri yanımda oturmamıştı Ve Allah Resulü bir ay beklediği halde kendisine hakkımda bir şey vahyolunmamıştı Allah Resulü oturduğu zaman, şahadet kelimelerini söyledikten sonra: Ey Aişe! Hakkında bana şöyle şöyle sözler geldi Eğer suçsuz isen yakında Allah seni muhakkak beraat ettirecektir Yok eğer bir günah işledinse Allah'tan mağfiret dile ve Allah'a tevbe et! Çünkü kul, günahını itiraf ve sonra tevbe edince Allah da onun tevbesini kabul edip mağfiret buyurur dedi Allah Resulü sözlerini bitirince gözümün yaşı kesildi Hatta göz yaşından bir damla bulamıyordum Hemen babama: Allah Resulü'nün söylediği sözlere benim adıma cevap ver dedim Babam: Vallahi Allah Resulü'ne ne diyeceğimi bilmiyorum dedi Sonra Anneme: Allah Resulü'nün söylediği söze benim adıma cevap ver dedim O da: Vallahi Allah Resulü'ne ne diyeceğimi bilmiyorum dedi Bunun üzerine ben, henüz Kur'an'dan çok şey bilmeyen küçük yaşta bir genç olduğum halde şöyle dedim: Vallahi ben kesinlikle anladım ki siz bu dedikoduyu işitmişsiniz Hatta bu söz sizin gönüllerinizde yer etmiş ve ona inanmışsınız Şimdi ben size suçsuzum desem (ki Allah suçsuzluğumu biliyor) bu konuda bana inanmazsınız Ve eğer ben size bir itirafta bulunsam (ki Allah suçsuz olduğumu bilir) sizler beni hemen tasdik edeceksiniz Vallahi ben kendimde size verecek bir misal bulamıyorum Ancak Yusuf'un babasının dediği gibi: Artık (bana düşen) hakkıyla sabretmektir Sizin şu söylediklerinize karşı yardımına sığınılacak ancak Allah'tırAişe şöyle devam etmiştir: Sonra dönüp yatağıma yattım Halbuki vallahi o zaman ben suçsuz olduğumu ve Allah'ın da muhakkak beni temize çıkaracağını biliyordum Lâkin vallahi hakkımda okunan bir vahy indirileceğini hiç zannetmiyordum Benim hâlim de kendimce Aziz ve Celil Allah'ın hakkımda okunan bir şeyle konuşmasından daha aşağı idi Lâkin Allah Resulü'nün uykuda bir rüya göreceğini ve Allah'ın da o rüya ile beni beraat ettireceğini umuyordum Vallahi Allah Resulü oturduğu yerden kalkmamıştı Ev halkından bir kimse de dışarı çıkmamıştı Aziz ve Celil Allah Peygamber'ine vahy indiriverdi Kendisini vahy inerken basan şiddet yine bastı Kendisine indirilen kelamın ağırlığından kış gününde bile inci tanesi gibi ter dökülürdü Allah Resulünden vahy hâli kalkınca kendisi sevincinden gülüyordu Söylediği ilk söz şu oldu: "Müjde ya Aişe! Allah seni beraat ettirdi" Bunun üzerine annem bana: Kalk, O'nun yanına git, dedi Ben: Vallahi ne ona kalkarım, ne de beraatımı indiren Allah'tan başkasına hamd ederim dedim Aziz ve Celil Allah şu on ayeti indirdi: "O uydurma haberi getirenler içinizden bir cemaattir(ayetinden itibaren) on ayet indirdi (Nûr, 11-21) Aziz ve Celil Allah işte bu ayetleri benim beraatım hakkında indirmiştir Ebu Bekr, akrabalığından ve fakirliğinden dolayı infak etmekte bulunduğu Mistah b Usame için: Aişe hakkında bunları söyledikten sonra vallahi ben de Mistah'a bir şey vermem! diye yemin etti Bunun üzerine de Aziz ve Celil Allah: Sizden fazilet ve servet sahibi olanlar, akrabasına, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere yardımda bulunmayacağına yemin etmesin"ayetini, "Allah'ın size mağfiret etmesini arzu etmez misiniz?" sözüne kadarindirdi Hibban b Musa'nın dediğine göre, Abdullah b Mübarek İşte bu, Allah'ın kitabı içinde en ümit bahşeden ayettir, demiştir Bunun üzerine Ebu Bekr Vallahi, ben Allah'ın beni mağfiret etmesini isterim, dedi ve Mistah'a veregeldiği yardımı tekrar vermeye başladı ve: Ben bunu ondan ebediyen kesmem dedi Aişe Allah Resulü, zevcesi Zeynep bt Cahş'a benim durumumu sormuş: Ne bilirsin, ne gördün? demişti O da: Ey Allah'ın Resulü! Ben kulağımı, gözümü muhafaza ederim Vallahi hayırdan başka bir şey bilmem, diye cevap verdi Bu hususta Aişe Zeynep, Peygamber'in hanımları arasında bana rekabet eden bir kadındı Fakat Allah onu vera ve takvası sebebiyle muhafaza buyurdu Kızkardeşi Hamne bt Cahş ise onunla mücadele etmeye başladı da bu sebeple helak olanlar içinde helak oldu
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4974

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.