Prof. Dr. Sinsi
|
Mitoloji Ve Teoloji'de Şeytân
Mitoloji ve Teoloji'de Şeytân
Şeytân, birçok dinde insanları kötülüğe teşvik eden, adaletsizliğin önderi bir varlığın ismidir Şeytan, rakip, muhâlif, bozucu ve bozguncu gibi anlamlara gelen İbrânice bir kelime olan "Satan"dan ya da Arapça kökü "rahmetten uzaklaştı, Hak'tan uzak oldu " anlamlarına gelen "şetâne"'den gelmektedir
Modern dinlerde ya da mitolojilerde; Şeytân, genellikle, doğaüstü güçlere sahip, sürekli insanları dinden, dolayısıyla yaratıcısının emirlerinden uzaklaştırmaya çalışan bir varlık olarak düşünülmüştür Latincede "Diábolus, Diaboli", Yunancada "Diabolos", "Karanlıkların Efendisi," "Beelzebub" (Sinek Kral), "Belial", "Mephisto", ya da "Lucifer" olarak geçer Talmud ya da Kabbala felsefesinde "Samael" olarak geçer (Yahudi inanışında Samael başka bir melektir) İslam'da "İblis" (إبليس) olarak bilinir; ancak Kurân-ı Kerim'de "Şeytân" kelimesi (87 kez), "iblis"ten daha fazla kullanılmıştır Şeytan ayrıca "Azazel" olarak da anılmıştır

Eski Antlaşma'da (Tevrat ve Zebur'da) Şeytan
Eski Antlaşma'da Şeytân, Hrıstiyanlıktaki gibi korkulan bir mahluk değildir ve kötülüklerin temelini oluşturmaz Çünkü musevilikte (İslamiyet'teki gibi) hayrın da, şerrin de Tanrı'dan geldiği inancı vardır Bu sebeple Satan ya da Samael adı verilen Şeytan'nın hile ve aldatmacalarına karşı dikkatli olunmalıdır
Yine Talmud, Bava Batra Bölümü, Daf 16a 'ya göre:
(הוא שטן הוא יצר הרע הוא מלאך המות הוא שטן דכתיב )Şeytan, kötü dürtüler ve Ölüm Meleği aynı şahsiyetlerdir
Ezekiel 28:12–19: " güzellerin ve bilgelerin en mükemmeliydin Aden'de, Tanrı'nın bahçesindeydin Giysilerin hep güzel taşlarla – yakut, zümrüt, aytaşı, beril, onix, safir, turkuazla - ve altın işlemelerle süslüydü Bunlar sana sen yaratıldığın gün verildi Seni kudretinle ve gücünle bekçim yaptım Tanrının kutsal dağına gidebiliyor ve ateş tarlalarında yürüyebiliyordun Yaptıklarından tamamen muaf tutulurdun ta ki için kötülükle dolana dek Bu varlık içinde bile daha büyük şiddet yarattın ve günahkâr oldun Seni Tanrı'nın dağından men ettim ve seni bekçilik ettiğin ateş tarlalarından sürgün ettim Güzelliğin yüzünden için kibirle doldu ve bilgeliğini kendi ünün için harcadın Seni içine hapsettiğim ateşle beraber dünyaya attım Seni takip edenlerle beraber sonunuz ateşler içinde küle dönecek Çok feci bir sona geldin "

Yeni Antlaşma'da (İncil'de) Şeytan
Şeytân, özellikle Yeni Antlaşma'da ve Hıristiyan inancında kendisine daha çok yer bulmuştur Özellikle Hz İsa'yı sürekli olarak kışkırtır (ayartır) Ancak Şeytanın kişiliğinin kaynağı İncil değil, Hıristiyan edebiyatıdır John Milton'nun epik bir şiirinde Şeytân'ın en üst düzeyde bir melekken insanı ve kendini yaratan Tanrı'ya karşı düşmanlığa yönelen bir kişilik olduğu anlatılır Ancak Şeytân, kesinlikle cehennemde hapsolmuş biri değildir; aksine istediği her yere - dünyaya hatta cennete bile - girip çıkabilir Bu özellikleriyle Şeytanın nihâi amacı, insanlığı yaratıcının yolundan saptırmaktır Bu anlamda kendisini tanrıya bir rakip olarak kabul ettirme gayreti içindedir Kendisine bir süre verilmiş ve bu sürenin dolmasına kadar yaratıcıya karşı açtığı savaşın sonucunu beklemektedir
Yaradılış (Genesis) bölümünde, Âdem ve Havva'yı kışkırtan yılan figürü, Tevrat'taki anlatımın aksine daha sonraları Hristiyan uleması tarafından Şeytân olarak değerlendirilmiştir Doğu (Ortodoks) Kilisesine göre Şeytân, insanın üç düşmanından (Günah-Ölüm) birisidir Bütün Hristiyan inanışlarında Şeytân, Hz İsa'ya ve Hz İsa figüründe Tanrı'ya karşı son bir savaş (Armageddon) açacaktır Bu savaş, aynı zamanda Şeytân'a verilen sürenin de (aeonios) sonuna çok yaklaşıldığını gösterecektir Üniteryen Kilisesi'ne göre; Şeytân, bu zaman geldiğinde tekrar iyi olacak ve melek özelliklerine kavuşacaktır Bu sürenin nasıl işleyeceği her kilisede farklılıklar gösterir Neticede; dünya, tüm şeytanlıklardan arınır ve tıpkı cennet gibi günâhsız bir yere dönüşür
Ortaçağ'da Şeytân, bir keçi gibi sakallı ve boynuzlu, elinde çatal ve kuyruklu olarak tasfir edilirdi Bu görüntünün oluşmasının sebebi, İncil değildir ve hristiyanlıktan önceki pagan inanışlarda simgelenen bazı tanrı figürlerinden (Pan, Dionysus) kaynaklanır

Kurân-ı Kerim'de Şeytân
Şeytân, İslamiyet'e göre cin (diğeri melek) türünden bir varlıktır Cinler, meleklerden farklı olarak irâde sahibidir Yaratılışının en büyük nedeni, kıyamete kadar insan iradesinin sınanmasıdır Bu sınavı geçenler, ödüllendirilecek; geçemeyenler ise cezâlandırılacaktır Kurân-ı Kerim'de Şeytân'dan bahsedilen ayetlerde, insanlar onunla birlikte hareket etmemeleri konusunda uyarılmıştır Şeytân'ın önceleri bilgeliğinden yararlanılan ve sayılan biriyken, Allah'ın huzurundan kovulma aşamasına nasıl geldiği, Araf Suresi'nde anlatılır Hıristiyanlık ve İslâmiyet, Şeytân'ın bir zamanlar Allah'ın sevdiği bir hizmetkârı olduğu konusunda hemfikirdir
Araf (11-25): "Andolsun, size yeryüzünde imkan ve iktidar verdik Sizin için orada birçok geçim imkanları da yarattık Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz! Andolsun, sizi yarattık Sonra size şekil verdik Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler O, saygı ile eğilenlerden olmadı Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi (O da) “Ben ondan hayırlıyım Çünkü beni ateşten yarattın Onu ise çamurdan yarattın” dedi Allah, “Şimdi in aşağı oradan Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver ” Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım ” “Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın ” Allah dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum ” “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın Dilediğiniz yerden yiyin Fakat şu ağaca yaklaşmayın Yoksa zalimlerden olursunuz ” Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı ” “Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim” diye de onlara yemin etti Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar Rableri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz ” Allah dedi ki: “Birbirinizin düşmanı olarak inin (oradan) Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır ” Allah dedi ki: “Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (mahşere) çıkarılacaksınız ”

Yehova Şahitliğinde Şeytan
Yehova Şahitleri, Şeytân'ın aslında gerçek bir insan olduğuna ve mükemmel ruh özelliklerine sahip olarak yaratıldığına inanır Ancak Âdem ve Havva'nın, Tanrı Yehova yerine kendisine inanmalarını sağlamaya çalışmasıyla Şeytân'a dönüşmüştür Lucifer adı verilmiştir
Lucifer, Cennet'te kendisine yasaklanan meyveyi yemesi için Havva'yı kışkırtmış (ayartmış) ve onu meyveyi yerse tıpkı tanrı gibi olacağına inandırmıştır Yehova Şahitleri, bu dünyayı Şeytân'ın yönettiğine inanır

Yezidilik
Şeytan figürünün Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet'teki bir benzeri Yezidilikte de bulunmaktadır Ancak burada Şeytân'ın sahip olduğu özellikler diğer dinlerden farklıdır Yezidilikte Tanrı, dünyanın sadece yaratıcısıdır; ancak sürdürücüsü değildir Tanrısal iradenin vücut bulması için Şeytân, bir nevi aracılık rolü üslenmiştir Şeytân, "Tavus" olarak adlandırılır ve bir tavus kuşu ile simgelenir Tanrı özünde iyilikle dolu olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez Aksine ibadetin ona değil içi kötülüklerle dolu olana, Tavus'a yapılması ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur Bu anlamda iyilik ve kötülüğün kaynağı aslında Melek Tavus'tur Ahiret inancı gibi sonradan hesap verilecek bir yerin varlığı söz konusu değildir İnsanın inanışına ve yaşayışına göre dünya cennete de cehenneme de dönüşebilir Melek Tavus, bütün bu işlerin denetleyicisi ve tanrının bu dünyadaki gölgesidir
Yezidilikten önceki ilâhi dinlerde anlatılan Şeytân'ın, Yaratıcı'nın buyruğuna rağmen insan karşısında eğilmeyip saygı göstermemesi, onun aslında ne kadar asil olduğunun tüm evrene ispatıdır ve Yaratıcı tarafından sınanmıştır İşte bu sınavı başarı ile verip tüm insanlığın ve dünya işlerinin başına geçme hakkını kazanmıştır

Satanizm
Satanizm, Şeytân'ı yaratıcı ve hükmedici bir figür olarak gören inanç sistemidir Tam olarak bir din değil, mevcut dinlere alternatif ya da muhalif bir hareketin temeli, bir yarı-din ya da felsefe olarak da görülür İlâhi dinlerce emredilen dini ve toplumca kabul görmüş tüm kurallar reddedilir Örneğin ilahi dinlerde yasaklanan intihar, ibadet sayılmaktadır
Diğer dinlerdeki tanrı figürü ile Şeytân figürü Satanizm'de yer değiştirmiştir Bu açıdan diğer dinlerdeki ibadet amaçlarının ve davranış hedeflerinin Şeytân merkezli olarak yeniden tanımlanmasıdır 
Edebiyatta Şeytan
Edebiyatın ve dinin kesiştiği birçok noktada Şeytân, olayların gelişmesinde, sonuçlanmasında ya da dallanmasında temel bir figür olarak, tıpkı hayattaki kaosun açıklanmasında olduğu gibi, yazarlarca kullanılmıştır Şeytân'ın kahramanı oynadığı en önemli eserlerden birisi, Goethe'nin Faust'udur Faust'ta Şeytan (Mefisto), başarılı çalışmalarıyla insanlığı, kendisinin sebep olduğu felaketlerden koruyan bir doktoru elde etme konusunda Tanrı'yla "bir kez daha" bahse girer İnsanın Şeytan'la içsel bir kavga halinin anlatıldığı ve dünyadaki iyilik ve kötülük kavramlarının kaynağının sorgulandığı bir başka eser, Paulo Coelho'nun "Şeytan ve Genç Kadın" adlı romanıdır Jeffrey Burton Russell ise, Kötülük 1-4 serisinde yeryüzüne artık iyice alışmış olan Şeytân'ın, insanlardan bir farkının kalmadığını ve "onu bizden biri" gibi görerek, şeytanlaşan insanı anlatmaktadır (tarihsel ve diyalektik materyalizm mihengine vurulduğunda bütün bunların sebebi açıklanabilir)
|