![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )Fizilal-il Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) 1- Ha, Mim ![]() 2- Ayn, Sin, Kaf ![]() 3- O üstün iradeli ve her yaptığını bir hikmete göre yapan Allah, sana ve senden önceki peygamberlere böyle vahyeder ![]() 4- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur ![]() ![]() 5- Neredeyse gökler onların Allah'a ortak koşmaları karşısında tepelerinden çatlayacaklar ![]() ![]() ![]() 6- Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah gözetlemektedir ![]() ![]() Bazı surelerin başlarında yeralan birbirinden kopuk harflerle ilgili düşüncemizi diğer surelerde yeterince açıklamıştık ![]() "O üstün iradeli ve her yaptığını bir hikmete göre yapan Allah, sana ve senden önceki peygamberlere böyle vahyeder ![]() Yani bu şekilde, bu düzen içinde ve bu yolla gerçekleşiyor sana ve senden önceki peygamberlere indirilen vahiy ![]() ![]() ![]() Bir başka açıdan da vahyin ve vahyi indiren kaynağın birliği dile getiriliyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hikayenin başlangıcı eskilere dayanır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gerçek -bu şekilde- mü'minlerin vicdanlarında yeredince, inanç sistemlerinin köklülüğü, sağlamlığı, kaynağının ve yolunun birliği düşüncesini uyandırır zihinlerinde ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada konunun akışı kesiliyor ve tek başına bütün peygamberlere vahiy gönderen yüce Allah'ın sıfatları sunuluyor ![]() "Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gerçek, vicdanlarda gereği gibi yeredince insanlar kendileri için bir rızık, bir iyilik ve bir kazanç dilemek için nereye yönleneceklerini bilirler ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra evren üzerindeki mülkiyetin Allah'a özgü olduğu, aynı şekilde O'nun yüceliği ve büyüklüğü bir tablo halinde sunuluyor ![]() "Neredeyse gökler, onların Allah'a ortak koşmaları karşısında tepelerinden çatlayacaklar ![]() ![]() ![]() ![]() Gökler, yeryüzünde yaşayan bizler için yukarıda gibi görünen şu uçsuz bucaksız varlıklar kümesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte, hakkında bu küçük ve sınırlı bilgiye sahip bulunduğumuz bu gökler yüce Allah'ın büyüklüğünün ve yüceliğinin ürpertisi ile, yeryüzünde yaşayan bazı varlıkların sapmasının dehşeti ile çatlayacak gibi oluyorlar ![]() "Melekler, Rab'lerini hamd ile tesbih ederler, yerdekiler için bağışlanma dilerler ![]() Melekler kayıtsız şartsız Allah'a itaat eden varlıklardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durum, yeryüzünde meydana gelen herhangi bir günahtan hatta mü'minlerin işledikleri herhangi bir kusurdan dolayı meleklerin ne kadar korktuklarını, dehşete düştüklerini, bu yüzden yüceliğini ve büyüklüğünü hissederek, onun mülkünde meydana gelen bir günahtan dolayı dehşet içinde olduklarını belirterek, sürekli onun bağışlamasını ve rahmetini ümitle isteyerek Rab'lerinden bağışlanma diliyorlar, onu hamd ile tesbih ediyorlar ![]() "İyi bilin ki Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir ![]() Böylece yüce Allah'ın üstünlüğü, hikmeti, yüceliği ve büyüklüğünden sonra bağışlayıcılığı ve merhametliliği de dile getiriliyor ![]() ![]() Bölümün sonunda -Bu sıfatların ve onların tüm evren üzerindeki etkilerinin ardından- Allah'ın dışında dost ve dayanak edinenler gündeme getiriliyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah gözetlemektedir ![]() ![]() Bu bedbaht ve sapık kişilerin uğursuz tabloları canlanıyor zihinde; bunlar Allah'tan başka dostlar ediniyorlar, ama elleri boşluğu yakalıyor, çünkü dostluğu işe yarayacak kimse yok ortada ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mü'minleri, -her durumda bu konuda bir endişelerinin olmaması, rahatsız olmamaları için bu gerçeğin vicdanlarında bu şekilde yerleşmesi zorunludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yüzden mü'minler yollarına devam ederler ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )NEDEN PEYGAMBER ARABİSTAN'DAN ORTAYA ÇIKTI? 7- Ey Muhammed! Şehirlerin anası Mekke'de ve onun çevresinde bulunanları uyarman; hakkında asla şüphe olmayan toplanma gününe karşı korkutman için sana Arapça bir Kur'an vahyettik ![]() ![]() 8- Allah dilemiş olsaydı, onları bir tek ümmet yapardı ![]() ![]() ![]() 9- Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar (veli) mı edindiler? Halbuki dost (veli) yalnız Allah'tır ![]() ![]() "Sana Arapça bir Kur'an vahyettik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Şehirlerin anası Mekke'de ve onun çevresinde bulunanları uyarman için ![]() Şehirlerin anası Mekke'dir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün, bu davanın kendi yolunu izlemesinden ve birtakım sonuçlar elde etmesinden sonra gelişen olayların ve olaylara ilişkin değerlendirmelerin, yaşanan şartların ve bu şartların doğurduğu sonuçların ötesinden baktığımızda ![]() ![]() ![]() ![]() Bu son dinin doğuşu sırasında medeni dünya aşağı yukarı, dört imparatorluk tarafından paylaşılmıştı: Birincisi: Roma imparatorluğu, Avrupa, Asya ve Afrika'nın bir kısmına egemendi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslam'dan önceki iki semavi din -Yahudilik ve Hristiyanlık- şu veya bu şekilde adı geçen iki imparatorluğun etki alanına girmişlerdi ![]() ![]() ![]() Yahudilik bazan Romalıların, bazan da İranlıların eline düşen bir kurban gibiydi ![]() ![]() ![]() ![]() Hristiyanlık ise Roma devletinin gölgesinde doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu sırada islam geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslamın doğduğu günlerde, sözünü ettiğimiz dört imparatorlukta olduğu gibi örgütlü iktidarı ile yeni inanç sistemine karşı koyacak, kitleleri sistemli şekilde iktidarına uyduracak, yasası, kanunu, ordusu, polisi ve tüm yarımadayı kapsayan bir rejimi bulunan sistemli bir hükümet, bir yönetim biçimi yoktu ![]() Aynı şekilde ilkeleri apaçık bilinen köklü bir din de sözkonusu değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dini düzenin karışıklığının yanısıra yarımadadaki siyasi düzenin de karışık ve istikrarsız oluşu yeni dinin özüne yabancı her türlü etkenden uzak özgür bir ortamda doğup ilerlemesine yardımcı olan en büyük etkendi ![]() Böylesine karışık, istikrarsız bir ortamda yeni mesajın doğup yayılması açısından yarımadada sosyal yapılanma büyük öneme sahipti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan Arap yarımadasının merkez olarak seçildiği büyük görevi karşılamak için gerekli olan geniş ufukluluğun ve fedakarlığın yanısıra büyük bir deneyim birikiminin oluşmasında birçok etken birbirine yardımcı olmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burası Arap yarımadasının yeni dini omuzlamak, doğuşuna koruyuculuk yapmak, hem kendisine hem de çevresine egemen olmasını sağlamak için seçilmesine neden oluşturan yeteneklerini ayrıntılı biçimde açıklamanın yeri değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte böyle, bu Arapça Kur'an şehirlerin anası Mekke'yi ve çevresindeki şehirleri uyarmak için gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hiç kuşkusuz Peygamber efendimizin -salât ve selâm üzerine olsun- Arap yarımadasının tamamıyle islamın egemenliğine girene, bir bilgiye dayalı olarak seçilen inanç sisteminin bu beşiği baştan sona cahiliyeden temizlenene kadar yaşaması, yine bu mesajın dünyanın dört bir yanına taşınması için en elverişli olan bir dilin tercih edilmesi de tesadüf değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir araştırmacı "Allah peygamberliği kime vereceğini herkesten iyi bilir" sözünün altında yatan yüce Allah'ın hikmetine, bu yöndeki seçimine, planına ve bunun kanıtlarına baktığında bu dinin gönderilişi esnasında seçilen bir dizi uyumlu faktör ile karşılaşır ![]() "Şehirlerin anası Mekke'de ve onun çevresinde bulunanları uyarman; hakkında asla şüphe olmayan toplanma gününe karşı korkutman için sana Arapça bir Kur'an indirdik ![]() ![]() Kur'an-ı Kerim'de en çok tekrarlanan, ağırlıklı olarak üzerinde durulan en büyük uyarı toplanma, yani mahşer gününe yönelik uyarıdır ![]() ![]() ![]() "Allah dilemiş olsaydı, onları bir tek ümmet yapardı ![]() ![]() ![]() Eğer yüce Allah dileseydi insanları başka türlü yaratırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Daha önce bazı insanların Allah'tan başka dostlar edindiklerine değinilmişti ![]() ![]() ![]() Sonra surenin akışı dönüyor ve yadırgayıcı ve kınayıcı bir ifadeyle soruyor: "Yoksa onlar Allah'tan başka dostlar mı edindiler?" Bu yadırgama ve sorunun soruluş nedeni sonrasında sadece yüce Allah'ın dost olduğunu ve onun herşeye gücünün yettiğini vurgulamaktır ![]() ![]() "Halbuki dost yalnız Allah'tır ![]() ![]() Sonra ilahi gücün etkinlik alanı genelleştiriliyor ve her şeyi kapsayan, hiçbiri sınır tanımayan gerçeği önplana çıkarılıyor: "O'nun gücü her şeye yeter ![]() HÜKÜM ALLAH'INDIR Sonra tekrar ilk gerçeğe dönülüyor ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )10- Görüş ayrılığına düştüğünüz herhangi bir meselede hüküm vermek Allah'a aittir ![]() ![]() ![]() 11- Gökleri ve yeri yoktan var edendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 12- Göklerin ve yerin anahtarları Allah'ındır ![]() ![]() ![]() Bu gerçeklerin ifade yöntemi, sıralanışı ve bu bölüm içinde bir araya getiriliş biçimi üzerine düşünmeyi gerektiren ilginç bir yöntemdir ![]() ![]() Bölüm önce, insanlar arasında başgösteren her türlü görüş ve inanç ayrılığının çözümünü Allah'a bırakıyor: "Görüş ayrılığına düştüğünüz herhangi bir meselede hüküm vermek Allah'a aittir ![]() Yüce Allah kişinin hükmünü bu Kur'an'da indirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gerçeğin bu şekilde vurgulanmasından sonra, Peygamber efendimizin sözü aktarılıyor ![]() "İşte bu, benim Rabb'im olan Allah'tır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gerçeğin mü'minin vicdanında yerleşmesi yolunu aydınlatır, gideceği yolun işaretlerini belirler ve sağa-sola sapmasına engel olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gerçeğin, mü'minin vicdanında yerleşmesi, onun kendi hayat sistemine, hareket metoduna ve yoluna ilişkin bilincinin düzeyini yükseltir ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra bu gerçeği daha da pekiştirecek, iyice yerleşmesini sağlayacak ifadelerle bir kez daha değerlendirme yapılıyor: "Gökleri ve yeri yoktan var edendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanların görüş ayrılığına düştükleri herhangi bir meselede başvurulması gereken bir hüküm olmak üzere bu Kur'an'ı indiren yüce Allah "Gökleri ve yeri yoktan varetmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanlar görüş ve inanç ayrılığına düştükleri herhangi bir meselenin çözümü için yüce Allah'ın hükmüne başvurmak zorundadırlar ![]() ![]() "Size kendinizden eşler yarattı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ona benzer hiçbir şey" olmamakla beraber, bu kesin farklılıktan dolayı O'nunla yarattıkları arasındaki ilişki kopuk değildir ![]() ![]() ![]() Ardından yüce Allah insanlar arasında başgösteren herhangi bir görüş ayrılığında çözümleyici tek hükmün kendi hükmü olmasını, gökleri ve yeri ilk defa yaratıp, onları yönlendirecek yasayı belirledikten sonra onların anahtarlarının kendi elinde olması gerçeğine dayandırıyor: "Göklerin ve yerin anahtarları Allah'ındır ![]() ![]() ![]() Ayrıca, göklerin ve yerin anahtarlarını elinde bulundurmanın sonucu olarak insanların rızkını bollaştırıp daraltmak da O'nun yetkisindedir: "Dilediğine rızkı bol verir, dilediğinden de kısar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte böyle, anlamlar ardarda bir ahenk içinde diziliyor ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )DİNİN EGEMENLİĞİ VE FİTNE 13- Allah, dinden Nuh'a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimiz, İbrahim'e, Musa ya ve İsa 'ya tavsiye ettiğimiz Allah'ın dinini hayata egemen kılın ve bu konuda görüş ayrılığına düşmeyin' direktifini sizin için bir hayat düsturu olarak öngördü ![]() ![]() ![]() 14- Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler ![]() ![]() ![]() 15- Bundan dolayı sen insanları Allah'ın dinine davet et ve emrolunduğun gibi doğru ol, onların heva ve heveslerinden kaynaklanan hayat sistemlerine uyma ve deki: "Ben Allah'ın indirdiği her Kitab'a inandım; aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 16- İnsanlar Allah'ın çağrısını kabul ettikten sonra, Allah'ın dini hakkında tartışanların delilleri, Rab'leri yanında batıldır ![]() ![]() Surenin giriş kısmında şöyle deniyor: "O üstün iradeli ve her yaptığını bir hikmete göre yapan Allah, sana ve senden önceki peygamberlere böyle vahyeder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tıpkı az önceki bölümde olduğu gibi burada da belli bir amaca yönelik bir bütünlük ve ahenk olduğu göze çarpmaktadır: "Allah, dinden Nuh'a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimiz, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimiz Allah'ın dinini hayata egemen kılın ve bu konuda görüş ayrılığına düşmeyin' direktifini sizin için bir hayat düsturu olarak öngördü ![]() Böylece surenin giriş kısmında ayrıntılı olarak ele aldığımız gerçek; bütün peygamberlerin sundukları mesajın temelde bir olduğu; zamanın derinliklerine kök salmış dinin bir olduğu gerçeği iyice pekiştiriliyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı şekilde, Allah'ın değişmez dinine inanan ve O'nun kalıcı yasasına uyanlar arasında köklü bir barış vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Yüce Allah'ın, dinden bir kural olarak Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne varki -Hz ![]() "Fakat kendilerini çağırdığın bu düstur Allah'a ortak koşanlara ağır geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Putperestlik ve putçuluk döneminin otoritelerinin dayanağı efsanelerin bitmesi ile birlikte otoritelerinin bitecek olması onlara ağır geliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Ölen müşrik atalarının sapıklık üzere, cahiliye üzere öldüklerini söylemek ağır geldi onlara ve ahmaklığa dört elle sarıldılar ![]() ![]() ![]() Kur'an-ı Kerim onların bu ahmakça tutumları üzerine yüce Allah'ın dilediği kimseyi peygamberlik görevi için seçip tercih ettiğini, yine kendisine sığınmak isteyeni doğru yola ilettiğini, ayağı kayıp yoldan çıkan kimilerinin tevbesini kabul ettiğini belirterek bir değerlendirme yapıyor: "Allah dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir ![]() Nitekim Hz ![]() ![]() ![]() Ardından surenin akışı tekrar peygamberlerin izleyicilerinin tutumlarına dönüyor ![]() "Onlar kendilerine ilim geldikten sonra sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler ![]() ![]() ![]() Şu halde onlar cahil oldukları için görüş ayrılığına düşmediler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuşkusuz, bu şekilde parçalanıp bölünmeleri dolayısıyla işledikleri suçun, azgınlığın ve zulmün karşılığı olarak yüce Allah tarafından cezalandırılmayı hakketmişlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() "Onlardan sonra kitaba varis kılınanlar da ondan kuşku duymaktadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuşkusuz inanç sistemi, kendisine bağlananlara Allah'a giden yolu ve yönü göstermek için gelmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu yeni din geldiği gün diğer peygamberlerin izleyicilerinin durumu bundan ibaretti ![]() Hindistan'lı yazar Üstad Ebu'l Hasan en-Nedvi "Müslümanların gerilemesi ile dünya neler kaybetti" adlı kitabında şöyle der: "Büyük dinler, boş ve gereksiz işlerle uğraşanların elinde bir kurban gibiydiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Avrupalı yazar G ![]() ![]() "Beşinci ve altıncı yüzyıllarda uygar dünya anarşizmin, kargaşanın korkunç uçurumunun kenarında duruyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamberlerin izleyicileri -kendilerine aydınlatıcı bilgi geldikten sonra- görüş ayrılıkları yüzünden bölündükleri için, onlardan sonra kitabı devralanlar da omuzladıkları inanç sisteminden kuşku duydukları için ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Bundan dolayı sen insanları Allah'ın dinine davet et ve emrolunduğun gibi doğru ol, onların heva ve heveslerinden kaynaklanan hayat sistemlerine uyma ve de ki: Ben, Allah'ın indirdiği her kitaba inandım, aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu, tüm insanlığı kapsayan yepyeni bir önderliktir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şu bir tek ayet, kısa ama kesin, öz, ince ve aydınlatıcı bölümleri ile bu son dinin karekteristik özelliğini açıkça ortaya koyuyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mesele bu şekilde açıklığa kavuştuktan ve mü'min kitle Allah'ın çağrısına bu şekilde karşılık verdikten sonra, Allah hakkında tartışmaya girmek isteyenlerin bu tavırları ilgilenmeye değmez çirkin bir tavır olarak beliriyor ![]() ![]() "İnsanlar Allah'ın çağrısını kabul ettikten sonra, Allah'ın dini hakkında tartışanların delilleri, Rab'leri yanında batıldır ![]() ![]() Kimin ileri sürdüğü delil Rabb'i katında geçersizse, kim Rabb'inin yanında yenik duruma düşerse artık onun ileri sürebileceği bir kanıtı, bir gücü kalmamış demektir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )17- Gerçekten Kitab'ı ve ölçüyü indiren Allah'tır ![]() ![]() 18- Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk gelmesini isterler ![]() ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler ![]() ![]() 19- Allah kullarına lütufkardır, dilediğini rızıklandırır ![]() ![]() 20- Ahiret kazancı isteyenin kazancını artırırız; dünya kazancını isteyene de ondan veririz; fakat onun ahirette bir payı bulunmaz ![]() Allah kitabı hak içerikli olarak indirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayetlerin akışı bu gerçekten; kitabın hak ve adalet ilkesi ile indirilişi gerçeğinden kıyamet meselesine geçiyor ![]() ![]() ![]() "Ne bilirsin belki de kıyamet saati yakındır ![]() Ama insanlar bunun farkında değildirler ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada mü'minlerle mü'min olmayanların kıyamet olgusu karşısındaki tutumları tasvir ediliyor: "Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk gelmesini isterler ![]() ![]() Kıyamete inanmayanların kalpleri kıyametin dehşetini hissetmez, o gün kendilerini bekleyen azabın korkunçluğunu, boyutunu değerlendiremez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kıyamet bir gerçektir ![]() ![]() ![]() "İyi bilin ki, kıyamet saati hakkında tartışanlar, uzak bir sapıklık içine düşmüşlerdir ![]() Sapıklığa dalmış, iyice uzaklaşmışlardır ![]() ![]() Ayet-i kerime ahiret meselesinden; kıyametten duyulan korku ya da onu önemsememe meselesinden yüce Allah'ın kullarına bir lütuf olarak bahşettiği rızık meselesine geçiyor: "Allah kullarına lütufkardır, dilediğini rızıklandırır ![]() ![]() İlk bakışta bu iki mesele arasındaki ilişki uzak gibi görülüyor ![]() "Ahiret kazancını isteyenin kazancını arttırırız; dünya kazancını isteyene de ondan veririz; fakat onun ahirette bir payı bulunmaz ![]() Yüce Allah kullarına büyük lütuflarda bulunur, dilediğini rızıklandırır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra yüce Allah ahiret ve dünyayı kişinin dilediğini seçebileceği birer kazanç kılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dünya kazancını isteyenlerle ahiret kazancını isteyenlere bakıldığında dünya kazancını istemenin ne büyük bir ahmaklık olduğu ortaya çıkar ![]() ![]() ![]() ![]() Dünya kazancını isteyenler arasında, genel duruma ve kişisel yeteneklere bağlı rızık sebeplerinin bir sonucu olarak zenginler kadar fakirlerin de olduğunu görüyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() Mesele sonuçta Allah katından inen kitabın içerdiği hak ilkesi ve ölçü ile ilgilidir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )21- Yoksa, Allah'ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara kanun kılacak ortakları mı vardır? Eğer azabı erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi ![]() ![]() 22- Yaptıkları işler başlarına inerken zalimlerin, korkudan titrediklerini görürsün ![]() ![]() ![]() ![]() 23- Allah, inanıp salih ameller işleyen kullarını bununla müjdeler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 24- Yoksa "Allah'a yalan uydurdu" mu diyorlar? Allah dilerse senin kalbine mührü basar; batılı mahveder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir ![]() ![]() Bir önceki bölümde yüce Allah'ın müslüman ümmet için hayat sistemi olarak öngördüğü prensibin daha önce Hz ![]() ![]() ![]() "Yoksa, Allah'ın dinde izin vermediği bir şeyi onlara kanun kılacak ortakları mı vardır?" Kim olursa olsun yüce Allah'ın yarattığı hiç kimsenin yüce Allah'ın kanun olarak koymadığı ve izin vermediği bir şeyi kanun olarak koyma yetkisi yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gerçek olanca çıplaklığı ile gözler önünde olmasına rağmen, birçokları bunu tartışma konusu yapıyorlar veya inanmıyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() Kuşkusuz yüce Allah, insanlık hayatı için insanın karakteri ile, öz yaratılışı ile, içinde yaşadığı evrenin doğası ve öz yaratılışı ile uyuşacağını bildiği bir yasa koymuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece yasama kaynağı bire indirgenmiş oluyor; hüküm tek başına Allah'a özgü kılınıyor ![]() ![]() ![]() "Eğer azabı erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() "Şüphesiz zalimler için can yakıcı bir azap vardır ![]() İşte zulmün karşılığı olarak onları bekleyen bu can yakıcı azaptır ![]() Bu yüzden zalimler bir kıyamet sahnesinde sunuluyorlar ![]() ![]() ![]() "Yaptıkları işler başlarına inerken zalimlerin, korkudan titrediklerini görürsün ![]() Bu ilginç ifade onların korkudan titremelerini "Yaptıkları işlere" bağlıyor ![]() ![]() ![]() ![]() Karşı sayfada ise bu günün azabından korkan, titreyen, mü'minleri görüyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İfade bütünüyle insana huzur veriyor, etrafa huzur havası yansıtıyor: "Cennet bahçelerindedirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu bol, güzel ve geniş nimetlerin yer aldığı sahnenin ardından Hz ![]() "Ey Muhammed! De ki: Ben sizden buna karşı yakınlara sevgiden başka bir ücret istemem: Kim güzel bir amel işlerse onun güzelliğini arttırırız ![]() ![]() ![]() Bu ayetin ifade ettiği anlam için şuna işaret etmiştim: Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'an-ı Kerim'de bu ifadeyle karşılaşıp okuduğum her seferinde içimde bu düşünce uyanır ![]() ![]() Buhari diyor ki: Bize Muhammed b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durumda ayet şu anlamı ifade eder: Akrabalığımızı gözönünde bulundurarak bize eziyet etmekten vazgeçmenizden, beni dinleyip, size yönelttiğim çağrıyı daha yumuşak bir tavırla karşılamanızdan başka birşey istemiyorum ![]() ![]() İbn-i Abbas'ın yorumu Said b ![]() ![]() ![]() ![]() Her halukârda Peygamber efendimiz -salât ve selâm üzerine olsun- cennet bahçelerinin ve müjdelerin sunulduğu sahnenin karşısında bunun için onlardan herhangi bir ücret istemediğini hatırlatıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Kim güzel bir amel işlerse onun güzelliğini artırırız ![]() Sözkonusu olan sadece ücret istememek değildir ![]() ![]() ![]() "Doğrusu Allah bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir ![]() Allah bağışlıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne büyük lütuf! Bunlara karşı şükretmek, gereğini yerine getirmek bir yana, insan bu lütufları izlemekten bile acizdir ![]() ![]() Burada söz son şüpheden açılıyor ![]() "Yoksa Allah'a yalan uydurdu' mu diyorlar?" Şu halde onlar Hz ![]() ![]() Fakat bu söz geçersizdir, hiçbir mantıklı dayanağı yoktur ![]() ![]() ![]() "Allah dilerse senin kalbine mührü basar; batılı mahveder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir ![]() Çünkü Hz ![]() ![]() "Doğrusu O, kalplerde olanı bilendir ![]() Şu halde bu, dayanaksız bir kuşkudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Surenin bu ikinci bölümü iç ve dış alemdeki imanın kanıtlarından, ilahi gücün insanları kuşatan doğrudan doğruya onların hayatları ve geçimlerini ilgilendiren etkilerinden sözediyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )25- O, kullarından tevbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir ![]() 26- Allah, iman edip iyi işler yapanların tevbesini kabul eder ![]() ![]() ![]() 27- Allah kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azarlardı ![]() ![]() ![]() Psikolojik yönden uyarmayı amaçlayan bu mesaj, kıyamet günü karşılarına çıkan kendi kazançları olan amellerden korkup kaçan zalimler ile cennet bahçelerinde nimetler içinde yaşayan mü'minlerin yeraldığı sahnenin sunuluşundan, ayrıca peygamberin yüce Allah'tan alıp kendilerine sunduğu inanç sisteminin etrafındaki tüm kuşkular bertaraf edilip, yüce Allah'ın kalplerde olan herşeyi bildiği vurgulandıktan sonra geliyor ![]() Bu mesaj, kıyamet günü nihai karar verilmeden önce içinde bulunduğu sapıklıktan tevbe edip dönmek isteyenleri teşvik etmek amacı ile geliyor ve tevbe kapısını, geriye dönüp kapısını sonuna kadar açıyor: Allah tevbeleri kabul eder, kötülükleri bağışlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu mesaj iletildiği sırada tekrar mü'minlerle kafirlerin alacakları karşılığa değiniliyor ![]() ![]() ![]() ![]() Yüce Allah'ın ahiretteki lütfu hesapsızdır, sınırsız ve sonsuzdur ![]() ![]() "Allah kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azarlardı ![]() ![]() ![]() Bu ifade -ne kadar çok olursa olsun- dünya hayatında insanlara bahşedilen rızıkların ahiretteki bol lütuf karşısında çok az olduğunu tasvir ediyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )28- İnsanların umutsuzluğa düşmelerinin ardından yağmuru indiren ve rahmetini yayan Allah'tır ![]() ![]() Bu da bir başka mesaj ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada yağmuru ifade etmek için Kur'an ayetinde seçilen "Gays" kelimesi, etrafa yardım, kurtarma ve dara düşenin, sıkıntıda olanın yardımına koşma havası yayıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )29- Gökleri, yer ve bunların içine yayıp ürettiği canlıları yaratması da O'nun ayetlerindendir ![]() 30- Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizin yaptığı işler yüzündendir ![]() ![]() 31- Yeryüzünde O'nu aciz bırakamazsınız ![]() ![]() Dikkatlere sunulan bu evrensel ayet, vahyin tanıklık etmek üzere geldiği gerçeğe tanıklık etmek amacı ile yaratılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gökler ve yer ayeti özünde bir başka ayeti de barındırıyor: "Bunların içine yayıp ürettiği canlılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her yere dağılmış bulunan bu canlılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan insanoğlu kafeslerinden uçup gitmiş bir evcil kuş sürüsünü veya peteklerinden kaçmış arı sürüsünü toplamaktan acizdir ![]() Sayısını ancak yüce Allah'ın bildiği yığınlarca kuş sürüsünü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu canlıların göklere ve yere yayılması ile bir araya getirilmeleri için bir söz yeterlidir ![]() ![]() Bu iki sahnenin ışığında ayetlerin akışı onlara bu dünya hayatında kendi elleri ile kazandıkları şeylerden dolayı başlarına gelecek akıbetten sözediyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizin yaptığı işler yüzündendir ![]() ![]() ![]() ![]() Birinci ayette yüce Allah'ın adaleti ve şu zayıf insana yönelik rahmeti belirginleşiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci ayette ise insanın zayıflığı önplana çıkarılıyor ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )GEMİLER VE DENİZLER 32- Denizde dağlar gibi akıp giden gemiler de O'nun ayetlerindendir ![]() 33- Allah dilerse rüzgarı durdurur, gemiler denizin yüzünde durakalır ![]() ![]() 34- Yahut yaptıkları yüzünden gemileri helak eder ![]() ![]() 35- Ayetlerimiz hakkında tartışanlar, kendileri için kaçacak bir yer olmadığını bilsinler ![]() Denizde dağlar gibi akıp giden gemiler de Allah'ın ibret alınması gereken ayetlerinden biridir ![]() ![]() ![]() "Allah dilerse rüzgarı durdurur, gemiler denizin yüzünde durakalır ![]() ![]() "Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() "Yahut yaptıkları yüzünden gemileri helak eder ![]() Veya insanların işledikleri günahlar, kötülükler ve bazı insanların dışında bütün yaratıkların boyun eğdiği insan gerçeğine karşı çıkmaları yüzünden gemileri suyun dibine batırır ya da onları paramparça eder ![]() "Bir çoğunu da affeder ![]() Yüce Allah insanları işledikleri bütün günahlardan dolayı cezalandırmaz ![]() ![]() ![]() Şayet yüce Allah onları azabı ile karşı karşıya getirmeyi dilese ve onların gemilerini batırsa, onlar bundan kurtulamazlar ![]() Böylece Kur'an-ı Kerim insanlara ellerinde bulunan tüm dünya nimetlerinin her an yok olmakla karşı karşıya bulunduğunu, Allah'la kurulan sağlam bir ilişkiden başka hiçbir şeyin sürekli ve kalıcı olmadığını hatırlatıyor ![]() DÜNYA HAYATI VE MÜ'MİNLERİN ÖZELLİKLERİ Sonra Kur'an-ı Kerim onlarla bir adım daha atıyor ve şu yeryüzünde kendilerine verilen tüm nimetlerin bu dünya hayatı ile sınırlı olduğuna dikkatlerini çekiyor ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )36- Size verilen şeyler, dünya hayatının geçimidir ![]() ![]() 37- Onlar büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınırlar; kızdıkları zaman da affederler ![]() 38- Rabb'lerinin çağrısına gelirler, namaz kılarlar ![]() ![]() ![]() 39- Bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman, yardımlaşarak kendilerini savunurlar ![]() 40- Kötülüğün cezası, yine onun gibi bir kötülüktür ![]() ![]() ![]() 41- Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselerin aleyhine bir yol yoktur ![]() 42- İnsanlara zulmedenlere, yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere karşı durulmalıdır ![]() ![]() 43- Fakat kim sabreder kendisine yapılan kötülüğü affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir ![]() Bundan önce bu surede Kur'an-ı Kerim insanlığın durumunu tasvir ederken, kitap ehli toplumların kendilerine yeterli bilgi geldikten sonra görüş ve inanç ayrılığına düşüp bölündüklerine işaret etmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Allah katından inen dinlere mensup olanların, Allah'ın gönderdiği peygamberleri izleyenlerin durumu bundan ibaret olunca, herhangi bir peygamberi izlemeyen, bir kitaba inanmayanların durumu bundan daha sapık, bundan daha karışık olacaktır ![]() Bu yüzden insanlık, kendisini içinde yüzdüğü bu kör cahiliyeden kurtaracak, elini tutup kopmaz bir kulpa bağlayacak, hem kendisinin hem de bütün varlıklar aleminin Rabb'i olan Allah'ın yoluna doğru kendisine yol göstericilik yapacak güvenilir ve doğru bir önderliğe ihtiyaç duyuyordu ![]() Yüce Allah, şehirlerin anası Mekke ve çevresinde oturanları uyarması için kulu Muhammed'e -salât ve selâm üzerine olsun- Arapça Kur'an olarak kitabını indirdi ![]() ![]() İşte burada, bu ayetlerde müslüman kitlenin ayırıcı ve karekteristik özellikleri dile getiriliyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Oysa hicretten sonra savaş izni verilene kadar Mekke'de müslümanlara verilen emir, sabretmeleri, saldırıya saldırı ile karşılık vermemeleri şeklindeydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müslüman cemaatin karekteristik özellikleri gündeme getirildiği bir sırada, Mekke'de inen bu ayetlerde bu tür bir nitelikten sözedilmesi gösteriyor ki, zulüm ve saldırılara karşı yardımlaşma, müslümanların değişmez ve temel bir sıfatıdır, bundan önce verilen savaşmaktan kaçınmaya ve haksızlıklar karşısında sabretmeye ilişkin direktif, belli şartlarda başvurulan istisnai bir kuraldır ![]() ![]() İnsanlığa önderlik yapmak ve onları cahiliyenin karanlığından islamın aydınlığına çıkarmak üzere seçilen müslüman cemaatin ayırıcı ve karekteristik özelliklerinin, henüz önderliği fiilen ele almadığı bir sırada ve Mekke'de inen bir surede gündeme getirilmesi üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir meseledir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu nitelikler; iman, Allah'a güvenip dayanmak, büyük günahlardan ve iğrenç davranışlardan sakınmak, kızınca bağışlamak, Allah'ın çağrısına olumlu karşılık vermek, namaz kılmak, her meselede şura ailesini uygulamak, yüce Allah'ın verdiği rızıklardan Allah uğrunda mali harcamada bulunmak, elbirliği ederek zulme karşı çıkmak, bağışlamak, kendi hayatını ve çevresini düzeltmek ve her türlü zorluğa göğüs gererek sabretmektir ![]() Bu niteliklerin gerçek mahiyeti nedir ve ne ölçüde önemlidirler? Kur'an'ın kendi ahenkli akışı içinde bu nitelikleri sunarken bu konuya açıklık getirmemiz yerinde olacaktır ![]() Kur'an-ı Kerim, insanları geçici ve kalıcı değerlerin gerçek mahiyetini öğrenebilecekleri değişmez ilahi bir ölçü ile karşı karşıya getiriyor ![]() ![]() "Size verilen şeyler, dünya hayatının geçimidir ![]() ![]() Kuşkusuz şu yeryüzünde çekici ve göz kamaştırıcı nimetler, süsler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat bunların hiçbiri kalıcı ve değişmez değer değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gerçek bu şekilde açıklandıktan sonra, yüce Allah'ın kendilerine daha iyi ve daha kalıcı nimetler hazırladığı mü'minlerin niteliklerinin açıklanmasına geçiliyor ![]() Önce iman sıfatından sözediliyor: "İnanıp Rabb'lerine güvenenler için Allah'ın yanında bulunanlar daha iyi ve daha kalıcıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmanın değeri bir de şuradan gelir: İman insan ruhunu yatıştırır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arzu ve ihtiraslardan, kinden, nefretten, kişisel çıkardan ve ganimetler elde etme duygusundan soyutlanmak açısından iman büyük değere sahiptir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk müslüman kitle bütün içtenliğiyle iman etmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üstad Ebu'l Hasan en-Nedvi "Müslümanların gerilemesi ile dünya neler kaybetti" adlı eserinde bu imana ilişkin olarak şöyle der: "En büyük düğüm -şirk ve küfür düğümü- çözüldü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üstad en-Nedvi, gerçek imanın insanın ahlâki yapısı ile eğilimleri üzerindeki etkilerinden sözederken şöyle der: "Gerek Araplar gerek Arap olmayanlar, kısacası tüm insanlık cahiliye hayatı yaşıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yüzden içlerinde Allah'a karşı sevgi ve ürperme duygusu uyanmazdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "İman bir ahlak ve ruhsal eğitim okulu gibiydi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Bu imana sahip olmadan önce, hareket, ahlaki yapı, davranış biçimi, alıp verme, siyaset ve toplum açısından tam bir keşmekeşlik içindeydiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte, islam inanç sistemi ile insanlığa önderlik yapmak üzere seçilen cemaatin niteliklerini gündeme getiren ayetin işaret ettiği iman budur ![]() ![]() ![]() Cümlenin kuruluşunda özne ile yüklemin yer değiştirmiş olması onların sadece Rabb'lerine dayanıp güvendiklerini ifade ediyor, başkasına değil ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu bilinç herkes için zorunludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Onlar büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınırlar ![]() Büyük günahlardan ve iğrenç davranışlardan kalbi arındırmak, temiz davranışlar sergilemek gerçek imanın sonuçlarından biridir ![]() ![]() ![]() ![]() İman, mü'min kitlenin gönlünde son derece ince bir duyarlılığa ulaşmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüce Allah, insan denen şu yaratığın zayıf ve dirençsiz olduğunu biliyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Kızdıkları zaman da affederler ![]() Bu nitelik, yüce Allah'ın insanın işlediği küçük günah ve hatalara yönelik hoşgörüsüne üstü kapalı olarak işaret edildikten sonra kullar arasında hoşgörülülüğü ve bağışlayıcılığı teşvik amacı ile yeralıyor ![]() ![]() Burada bir kez daha islamın insana yönelik hoşgörüsü belirginleşiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Rabb'lerinin çağrısına gelirler ![]() Rabb'leri ile aralarına giren tüm engelleri ortadan kaldırırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Namaz kılarlar ![]() Namaz, islam dininde büyük öneme sahiptir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Belki de namaz kılma niteliğinden hemen sonra zekattan söz edilmeyip ondan önce şura ilkesinin gündeme getirilmesi bu yüzdendir: "Onların işleri aralarında danışma iledir ![]() İfade onların her meselelerini aralarında danışarak çözüme bağladıklarını belirtiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekte islamda devlet, cemaatin ve onun kendine özgü niteliklerinin doğal sonucundan başka birşey değildir ![]() ![]() Bu yüzden şura ilkesi cemaat içinde ilk dönemlerde yürürlüğe girmiş ve bu ilke devlet ve devlet işlerini yürütmekten daha geniş ve daha kapsamlı olarak algılanmıştı ![]() ![]() ![]() Şura ilkesinin uygulanış biçimi ise, demir kalıplara dökülmüş değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçek müslümanlar varolduğu ve iman gerçeği kalplerinde yerettiği zaman islam düzeni ortaya çıkar ![]() "Kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar ![]() Bu da aynı şekilde henüz hicretin ikinci yılında miktarı ve şartları belirlenen zekat yükümlülüğünden önce gelmiş bulunan bir hükümdür ![]() ![]() ![]() Allah'ın dinine davet için maddi harcamada bulunmak kaçınılmazdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Durum her ne olursa olsun genel anlamda mali harcamada bulunmak, sözü edilen nitelikleri ile insanlığa önderlik yapması için seçilen mü'min cemaatin belirgin özelliklerinden biridir "Bir zulme ve saldırıya uğradıkları zaman, yardımlaşarak kendilerini savunurlar ![]() Daha önce de söylediğimiz gibi Kur'an'ın Mekke'de inen kısmında böyle bir nitelikten sözedilmesinin özel bir anlamı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuşkusuz Mekke döneminde barış ve sabır taktiğinin tercih edilmesinin özel nedenleri vardır ![]() En başta, ilk müslümanlara yönelik işkenceler, dinlerinden dönmeleri için uygulanan baskı yöntemleri topluma egemen bir durumdan kaynaklanmıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mekke döneminde barış ve sabır taktiğinin tercih edilmesinin nedenlerinden biri de Arap insanının karekteridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir diğer neden de şudur: Arap toplumu sürekli savaşan ve en ufak bir olayda kılıçlara sarılan, kanun, düzen tanımaz sinirli bir toplumdu ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu ve benzeri düşünceler Mekke'de barış ve sabır stratejisinin uygulanmasını gerektirmişti ![]() "Bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman, yardımlaşarak kendilerini savunurlar ![]() Bu kural, hayatta başvurulan genel yöntem olarak şu ifade ile pekiştiriliyor: "Kötülüğün cezası, yine onun gibi bir kötülüktür ![]() Bir eyleme karşılık vermede asıl ölçü budur; kötülüğe kötülükle karşılık vermek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun yanısıra, Allah'ın hoşnutluğunu elde etmek, kişiyle ve toplumu kin ve nefretten arındırmak için kötülüğü bağışlama teşvik ediliyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Doğrusu Allah zalimleri sevmez ![]() Bu ifade bir yönden "Kötülüğün cezası, yine onun gibi bir kötülüktür" kuralını pekiştiriyor ![]() ![]() Bu kuralı pekiştirmek amacı ile yeralan diğer ifade ise, daha çok ayrıntılıdır: "Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselerin aleyhine bir yol yoktur ![]() ![]() ![]() Buna göre zulme uğradıktan sonra kendini savunarak zulmü bertaraf eden, kötülüğe onun gibi bir kötülükle karşılık veren, ama haksızlık etmeyen kişi hiçbir şeyden sorumlu tutulmayacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ardından ayetlerin akışı yeniden, dengeli ve ölçülü davranmaya, nefsi kontrol etmeye, kişisel durumlarda sabır gösterip hoşgörülü davranmaya ilişkin konuya dönüyor ![]() ![]() ![]() "Fakat kim sabreder kendisine yapılan kötülüğü affederse şüphesiz bu hareket! yapılmaya değer işlerdendir ![]() Bu mesele ile ilgili bütün ayetler, iki taraf arasında dengeli ve ölçülü davranmayı ifade ediyor, nefsi kin ve nefretten, zayıflık ve zilletten, zorbalık ve azgınlıktan korumaya özen gösteriyor ![]() ![]() ![]() Mü'minlerin nitelikleri bir araya gelince, insanlığa önderlik eden ve Allah katında, Rabb'lerine inanıp sırf ona dayanan mü'minler için hazırlanan daha iyi ve daha kalıcı ödüle göz koyan islam cemaatinin ayırıcı ve karekteristik özelliği çizilmiş oluyor ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )İNKARCILAR VE KÖTÜ AKİBETLERİ 44- Allah kimi sapıklıkta bırakırsa artık onun, bundan sonra bir dostu olmaz ![]() ![]() 45- Yine onları; aşağılıktan başlarını öne eğmiş vaziyette ateşe sunulurlarken göz ucuyla gizli gizli bakarken görürsün ![]() ![]() ![]() 46- Onların, Allah'tan başka kendilerine yardım edecek dostları yoktur ![]() ![]() Hiç kuşkusuz yüce Allah'ın verdiği karar geri çevrilemez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zalimler azgındılar, zorbaydılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada mü'minlerin üstünlükleri ortaya çıkıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sahne üzerine ateşe sunulan şu zalimlerin akibetleri açıklanarak genel bir yorum yapılıyor: "Bakın, zalimler gerçekten sürekli bir azap içindedirler ![]() ![]() ![]() Yardımcılar yok olmuş, kurtuluş yolu kapanmıştır ![]() SENİN VAZİFEN SADECE TEBLİĞ Bu sahnenin ışığında, doğru yola girmemekte direten ve büyüklük kompleksine kapılan kimselere sesleniliyor; beklenmedik bir sırada bunun gibi bir akibetle karşılaşmadan önce Rabb'lerinin çağrısına olumlu karşılık vermeleri isteniyor ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )47- Allah'tan, geri çevrilmesi imkansız bir gün gelmeden önce, Rabb'inizin çağrısına uyun ![]() ![]() 48- Eğer yüz çevirirlerse üzülme; biz seni onların üzerine bekçi göndermedik ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra Kur'an-ı Kerim doğru yola girmemekte direten, kendisine iletilen Allah'ın mesajı karşısında burun kıvıran, böylece kendini işkencenin ve azabın kucağına atan, ama aslında eziyetlere katlanamayan, son derece zayıf bir dirence sahip olan, bol nimete kavuşunca şımaran, zorlukla karşılaşınca paniğe kapılan, haddini aşan, sıkıntıya düşünce nankörlük eden bu tip insanların karekterlerini ortaya koyuyor: "Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir ![]() ![]() Bunun üzerine, darlıkta ve bollukta, varlıkta ve yoklukta insan için belirlenen payın Allah'ın elinde olduğu vurgulanarak bir değerlendirme yapılıyor ![]() ALLAH DİLEDİĞİNE KIZ, DİLEDİĞİNE ERKEK ÇOCUK VERİR 49- Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır ![]() ![]() 50- Yahut hem kız hem erkek çocuk verir ![]() ![]() ![]() Çoluk çocuk da bolluğun ve kıtlığın, varlığın ve yokluğun bir göstergesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Göklerin ve yerin mülkiyetinin Allah'a ait olduğu en başta vurgulanmış olması, bu genel mülkiyetin birer parçası olan diğer mal varlıklarının peşisıra sıralanmasına uygun düşmektedir ![]() ![]() ![]() Sonra ayet-i kerime yüce Allah'ın insana bol bol bağışta bulunduğu ve onu yoksun bıraktığı durumları ayrıntılı biçimde sunuyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ALLAH İNSANLARLA NASIL KONUŞUR? Surenin sonunda ayetlerin akışı yeniden surenin eksenini oluşturan ilk gerçeğe, vahiy ve peygamberlik gerçeğine dönüyor ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) |
![]() |
![]() |
#14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Şura Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )51- Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasında konuşur ![]() ![]() ![]() 52- İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 53- Göklerde ve yerde bulunan herşeyin sahibi Allah'ın yoluna ![]() ![]() Bu ayet bir insanın yüce Allah ile yüzyüze konuşamayacağını kesin ve açık bir ifadeyle ortaya koyuyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birincisi: Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- meleği görmeden, melek O'nun kalbine ve aklına vahyi sunardı ![]() ![]() ![]() İkincisi: Melek bir insan şeklinde Peygamber efendimize görünürdü ![]() ![]() Üçüncüsü: Bazan vahiy çan sesi şeklinde gelirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dördüncüsü: Bazan melek yaratıldığı şekliyle ona görünürdü ve yüce Allah'ın vahyetmesini istediği şeyleri aktarırdı ![]() ![]() İşte vahiy şekilleri ve işte Allah ile Peygamberler arasındaki iletişim yolları ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi ![]() ![]() ![]() ![]() Hem şu sınırlı varlık, yüce Allah'ın öncesiz, sonrasız, sonsuz ve sınırsız, şekilsiz ve zamansız sözünü nasıl algılayabiliyor? Nasıl? Nasıl? Ne varki tekrar dönüyor ve kendi kendime şöyle diyorum: Bu iletişim nasıl akıyor diye sormak neyine gerek? Sen ki, ancak yetersiz, geçici ve kapasitesi belli kişiliğinin sınırları içinde düşünebiliyorsun ![]() ![]() ![]() Fakat olayın dehşeti, ürpertisi ve olağanüstülüğü bitmiyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra ![]() ![]() ![]() Bu da bir başka mesele ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber efendimizin -salât ve selâm üzerine olsun- ruhu şu insanın ruhu ![]() Sonra ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu bir gerçektir ![]() "İşte böylece sana da emrimizle Kur'an vahyettik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Göklerde ve yerde bulunan herşeyin sahibi Allah'ın yoluna ![]() ![]() "İşte böyle" ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Fakat iz onu, bir nur yaptık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ve şüphesiz ki sen doğru yola götürüyorsun ![]() Bu ifade doğru yola iletme meselesinin yüce Allah'a özgü olduğunu pekiştiriyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ve şüphesiz ki sen, doğru yola götürüyorsun ![]() ![]() Buna göre Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Dikkat edin, bütün işler sonunda Allah'a döner ![]() Herşey sonunda O'nun yanına varır, O'nun yanında buluşur ![]() ![]() Bu nur insanları Allah'ın yoluna iletir ![]() ![]() ![]() Böylece vahiy meselesinden söz ederek başlayan bu sure sona eriyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ŞURA SURESİNİN SONU |
![]() |
![]() |
|