![]() |
Tasavvufi Bahisler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tasavvufi BahislerTasavvufi Bahisler Ahlâk Tasavvuf, insanın süflî hayattan ulvî hayata yükselmesi ve kendisi için mümkün en yüksek kemâle ulaşması için nefsini kötü huylardan, hayvânî sıfatlardan kurtararak ahlâkını düzeltmesini, içini ve dışını nurlandırmasını sağlayan bir disiplindir ![]() ![]() Ahlâk, insan ruhundaki huy dediğimiz bir meleke, bir hassa demektir ![]() Böyle bir meleke; ya hayırlı bir netice verir veya hayırsız bir netice verir ![]() ![]() ![]() Edep, hayâ, tevazu, hilim, cömertlik, kanaat, tevekkül, sabır, şükür, merhamet, af ve müsamaha ![]() ![]() ![]() ![]() Kin, kibir, ucb, şehvet, gadap, riyâ, hırs, haset, yalancılık, gıybet, su-i zan, koğuculuk ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan dünyaya geldiğinde bu kötü huylardan hiçbirisi üzerinde yoktu ![]() ![]() ![]() Dinimiz ahlâkımızı güzelleştirerek, kötülüklerden ve kötü huylardan kaçınmamızı emretmektedir ![]() ![]() Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ini ve onun yüksek ahlâkını överek: “Doğrusu senin için tükenmeyen bir mükâfat vardır ![]() ![]() ![]() İman ve ibadetten sonra, dinimiz ahlâka büyük ehemmiyet vermiştir ![]() ![]() Güzel ahlâk Peygamber Aleyhimüsselâm Efendilerimizin sıfatı, sıddıkların amellerinin en makbulü, en yücesidir ![]() ![]() Müslümanlıkta insanın mânevî kıymeti, sahip olduğu güzel ahlâk ile mütenasiptir ![]() Resulullah(S ![]() ![]() ![]() “Müminlerin iman bakımından en olgun ve kâmil olanı ahlâkça en güzel olanıdır ![]() ![]() Bir Hadis-i şerif'lerinde de: “Ben ancak ahlâkın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim ![]() ![]() Resulullah(S ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fenâfillâh'ın Sırrı Hazret-i Allah'ın yarattığı hılkiyetin bir damla kerih sudur ![]() ![]() ![]() ![]() O bir damlanın içinde Âyân-ı sâbite denilen bir zerre var ![]() Bütün hılkiyatını, mukadderâtını bu zerrenin içinde dürmüştür ![]() ![]() Allah-u Teâlâ lütfu ile tecelli edip, o bir zerre de mahvolunca; “O'nun zâtından başka her şey helâk olucudur ![]() Âyet-i kerime'sinin tecellisine mazhar olur o kimse ![]() ![]() İnsan hep “Ben, ben, ben! ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hale gelmek için, bu noktaya ermek için her velinin Allah-u Teâlâ'ya karşı bir niyazı ve münacâtı vardır ![]() Nitekim İbrahim Hakkı -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki: “Kul olan neylesin mal ile câhı Yetmez mi bulduk da senin gibi şâhı Hakkı'ya nasip eyle fenâfillahı Ölmeden evvel ölenlerden eyle ![]() Bunlar Allah-u Teâlâ'nın has kulları olduğu için bu haller husule geliyor ![]() Ve şu Hadis-i kudsî'ye dikkat edin: “İhlâs sırlarımdan bir sırdır ![]() ![]() ![]() Bunlar Allah-u Teâlâ'nın esrar odasıdır, Allah-u Teâlâ esrarını bunlara vermiştir ![]() Melek bile O'nun verdiği ilme muttali olamıyor, nerede kaldı ki benibeşer! Bunun da sırrı, çünkü Allah-u Teâlâ dilediği kulunu zâtına seçer ve çeker ![]() Bekâbillâh'ın Sırrı Fenâfillâh'ın öz mânâsı; Hakk'ı bilmek ![]() Bekâbillâh ise; Hakk'ı bulmak, Hakk ile olmaktır ![]() “Ben zannediyorum ben benim, meğer O imiş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu makamın Âyet-i kerime'sine gelince, Allah-u Teâlâ buyurur ki: “Yeryüzünde bulunan her şey fenâ bulacak, ancak azamet ve ikram sahibi olan Rabbi'nin vechi bâki kalacak ![]() Burası “Sıddıkiyet makamı”dır ![]() Mahviyet Mahviyet mevzuları sık sık geçiyor ![]() ![]() Bu sizin tuhafınıza gitmesin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah-u Teâlâ bu kölesine mahviyeti sevdirdiği için, bütün kardeşlere mahviyet basamağından yol vermeye çalışıyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan kendisini boş bir kutudan farksız olarak görmedikçe hiçbir zaman hakikata ulaşamaz ![]() Mevlâ ne ki sermaye koyarsa kişide o vardır ![]() ![]() ![]() “Mahviyet, mahviyet ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O korkunun tarifine imkân yoktur ![]() ![]() Bir insanın Allah-u Teâlâ'ya çok sığınması ve nefsinden de çok korkması lâzımdır ![]() ![]() ![]() Şah-ı Nakşibend -kuddise sırruh- Hazretlerimiz: “Ben değersiz bir mahlûkum ![]() ![]() Bu öyle ince bir sırdır ki, iniş hâllerine göre beyan etmişlerdir ![]() ![]() Varlık peşinde koşan Var'a ulaşamaz ![]() ![]() Bize en çok sevdirilen mahviyettir ![]() ![]() Herkes yukarıya çıkmaya çalışırken, bir gaye ve bir maksat peşinde koşarken, biz ise fenâ üzerinde iniş yapıyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bâtınî yönden illâ terakki etmek lâzım ki, nefis kendini beğenmesin ![]() Allah-u Teâlâ'nın lütfettiği kimselere; varlık taslamak, üzerinde fazilet toplamak çok abes gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan her şeyin O'nun ve O'ndan olduğunu bildikten sonra kendisinin basit ve değersiz bir mahlûk olduğunu görmeye başlar ![]() ![]() ![]() ![]() Sual ve Cevaplar “Sual: Bir tarikat-ı âliye'ye mensup olan bir şahıs, diğer bir tarikat-ı âliye'ye intisab edebilir mi? Cevap: Bu şahıs, eğer şeyhi vefat etmişse, herhangi bir tarikat-ı âliye'de kâmil bir zâta ulaşırsa tereddütsüz ona intisab etmeli ve tarikattaki noksanlarını ikmal eylemelidir ![]() Şayet şeyhi vefat etmemiş ise yine teberrüken intisab edebilir ![]() ![]() Sual: Teberrüken tabirinden maksat nedir? Cevap: Bir sâlikin, kâmil bir şeyhi hayatta olduğu halde diğer bir şeyhe râbıta etmesi veya terbiyesi altına girmesi edebe muhalif olduğundan, diğer bir şeyhin sohbet şerefiyle şerefyap olmak ve enfâs-ı tayyibelerinden feyz ve bereket almak maksadıyla intisab edebilir, ancak râbıta edemez ![]() Sual: Bir sâlik ne zamana kadar râbıtaya muhtaçtır? Cevap: “Ey iman edenler! Allah'ı çok zikredin!” (Ahzab: 41) Âyet-i celile'sindeki mümin şüphesiz iç ve dış dünyası ile kâmil bir mümindir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sual: Bir şeyhin kâmil olup olmadığının alâmeti nedir? Cevap: Söz ve davranışlarıyla Şeriat-ı mutahhara ve Sünnet-i seniyye'den ayrılmamakla beraber, şerefli sohbetlerine devam eden sâlikte muhabbetullah ve zikrullah husule gelmesi o şeyhin kemâline delâlet eder ![]() Şu kadar var ki; temyiz kuvveti olmayan bir insan olursa ve şeyhin veliliği hakkında tevâtür varsa, şer'an bu tevâtüre uyarak onun kemâlini kabul etmekle mükelleftir ![]() Sual: Bir sâlik, bir şeyhin irşad ve terbiyesinden istifade edemediği takdirde ne yapmalıdır? Cevap: “İlim ikidir ![]() ![]() Hadis-i şerif'ine göre, tebâbet ilmi ile diyanet ilmi arasında bir hayli alâka vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Keza bir sâlik ile bir mürşid arasındaki hâl ve keyfiyet bu minval üzeredir ![]() ![]() Sual: Bir sâlik kalp lâtifesinde veyahut beş lâtifenin “Kalp, ruh, sır, hafa, ahfâ” bir diğerinde fazla hararet hisseder ve bu sebeple rahat ve huzurunu kaybederse ne yapmak lâzım gelir? Cevap: Hararetin şiddeti ortadan kalkıp normal haline dönünceye kadar zikrini terkeder ![]() ![]() Muhammed Es'ad Erbilî (Mektubat, 11 ![]() Vefat Eden Yeni Mürid Resulullah(S ![]() ![]() ![]() “Ameller niyetlere göredir ![]() Bu Hadis-i şerif, Tarikat-ı aliye'ye yeni intisab eden mübtedî müridler için büyük bir ümit ve büyük bir müjdedir ![]() Hacc farizasını yerine getirmek gayesi ile yola çıkan bir mümin, Beytullah'a varamadan yolda vefat ederse; “Onun ecri Allah'a kalmıştır ![]() Âyet-i kerime'si ile müjdelendiği gibi; nefsini tezkiye niyetiyle bir tarikata giren bir sâlik de, ömrünün kifâyet etmemesi sebebiyle arzusuna nâil olamadan ahirete intikal ederse, aynı şekilde onun da niyetine göre ecir alacağı şüphesizdir ![]() Aşk ve Sevgi Her şey sevgi ile kaimdir ![]() Bu mevzu üçü ulviyattan üçü süfliyattan olmak üzere altı noktada toplanır: 1- Cezbe ile, Allah-u Teâlâ'nın kalbe ilham etmesi ile, ruhuna aşk ve sevgi vermesi ile ![]() 2- Nefsani, şeytani, cismani ![]() Hakk'a ulaştıran çeşitli vasıtalar vardır ![]() ![]() ![]() Aşk, öyle bir hâlâttır ki ifadeye sığmaz ![]() ”Noktası bir kitaptır aşkın, Zerresi âfitaptır aşkın ![]() Aşk ateştir, Hâlik ile mahlûk arasındaki perdeleri bir anda yakar atar ![]() ![]() Aşk; öyle bir güneştir ki, kendisini yakar, etrafını ziyâlandırır ![]() Aşık; güneşin karşısında karın eridiği gibi erir, deryaya düşen yağmur damlası gibi yok olur ![]() Aşk, lezzettir ![]() Aşk, hakikat erbabının güç kaynağıdır ![]() Muhabbet suyu ile sulanan bir ağaç çabuk meyve verir, ayrılık ateşi ile sararmaz ![]() ![]() Aşk ateşinin kavurucu yakıcılığı olmasaydı, vuslatın doyumsuz lezzeti bilinemezdi ![]() ![]() Elem ve mihnet aşkın lezzetidir ![]() ![]() ![]() ![]() “Sevgilinin yaptığı her şey sevimlidir ![]() Aşıka en tatlı gelen şey, sevgili için yanmaktır ![]() ![]() ![]() Sevgi bir sermayedir, alış-veriş onunla kaim ![]() Mânen gıdalanmak elbette aşkullah ve muhabbetullah'a bağlıdır ![]() ![]() Aşk ve muhabbetin kemâline erenler, mahbûb-u hakiki ile olmaktan ve O'na hizmetten başka hiçbir şey düşünmezler ![]() “Vâsıl-ı Hakk olmaya eylersen heves, Aşka ulaş, gayrı yerden gönül kes ![]() Vecd Allah-u Teâlâ'nın bir kulunu mânen cezbedip kendi muhabbetine çekmesi ve yaklaştırması demektir ![]() Bazı kimselerin hilkatinde toprak unsuru galip olduğu için füyûzata tahammül eder ![]() ![]() ![]() Allah-u Teâlâ vecde gelenleri Âyet-i kerime'sinde överek şöyle buyurmuştur: “Müminler o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır ve yalnız Rablerine tevekkül ederler ![]() İnsan kendisi gibi bir beşere aşık oluyor da kendisinden geçiyor, ya mahlûkatı bırakıp da muhabbetini Hâlik-i Azimüşan'a hasreden kimselerin hâli nasıl olur? Onlar Mevlâ'ya yönelmişlerdir, gelip-geçici fâni lezzetlerden zevk almazlar ![]() ![]() ![]() ![]() Resulullah(S ![]() ![]() ![]() “Rahman olan Allah'ın cezbelerinden bir cezbe, insanların ve cinlerin amellerine denktir ![]() ![]() İnsanların ve cinlerin ameli kendi çalışıp kazanmasıyladır ![]() ![]() ![]() ![]() Cezbesiz hiçbir veli yetişmemiştir ![]() ![]() Ruh süvari, nefis ise merkep mesabesindedir ![]() ![]() ![]() Vecd, ruhânî ve cismânî olmak üzere iki kısımdır: Cismânî vecd nefsânidir ![]() ![]() ![]() ![]() Ruhani vecd ise Rahmânîdir ve çok kıymetlidir ![]() ![]() Kur'an-ı kerim okurken veya okunurken, zikir yapılırken, kaside söylenirken, mânevî bir sohbet esnasında ruh galip gelerek Mevlâ'ya akar ve Allah-u Teâlâ'nın tecelliyatı ile karşılaşınca irade elden gider ![]() ![]() “O kullarım ki, sözü işitip de onun en güzeline uyarlar ![]() Âyet-i kerime'sinde bu mânâ vardır ![]() Cüneyd-i Bağdadî -kuddise sırruh- Hazretlerinin buyurdukları gibi; kişi o zaman ya mest hâlindedir sevinç içindedir, veya mahzundur, müteessirdir, gayr-i ihtiyâri ağlar ![]() Bazen aygın, bazen de tam baygındır, iğne batırsan haberi olmaz, tâ ki kendine gelinceye kadar ![]() Vecd hâli, irfan sahiplerinin kalplerini tahrik eder, aşıkların gıdası, Hakk yolcularının güç kaynağıdır ![]() İyi insan, iyiyi sever, iyi şeyleri işitmek ister; kötü kimse de kötülerle olmak, kötü şeyleri işitmek ister, onda hayır yoktur, mizâcı da bozuktur ![]() Hulefânın Vasıfları Halife olabilecek bir müridde şu üç vasfın bulunması gerekir:[*]Çalışmayı minnet bilenler, mihnetle çalışmayanlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük işleri küçük görür ![]() ![]() ![]() ![]() İbadetlerini de minnet bilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mihnet ile çalışan bir kimse ise, küçük bir hizmetini büyük göstermeye çalışır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Namaza üşene üşene gelirler, verdiklerini de istemeye istemeye verirler ![]() Âyet-i kerime'sinde buyurulduğu üzere ibadete de üşenerek kalkar ![]() İbadet ettiğini zannettiği için, Allah-u Teâlâ'nın yanında kendisinin çok makbul olduğu kanaatindedir ![]() Müridin Edepleri Hakikat yolu edepten ibarettir, tarikat baştan başa edeptir ![]() ![]() Mürid her zaman Hakk ile olduğunu düşünerek, hiçbir zaman edebe aykırı hareket etmemeli, velev ki yatakta bile olsa ![]() Şeyh Es'ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretlerimiz: “Ölüm ne rahattır ne rahattır ![]() ![]() ![]() Onlar ayak ayak üzerine atmak şöyle dursun, yatarken dahi ayaklarını uzatmamışlardır ![]() Efendi Hazretleri otururlarken hep ayaklarını toplar, daha da olmazsa elleriyle çekerlerdi ![]() ![]() ![]() Bir şey daha nazar-ı dikkatimizi celbederdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'ımız o edeplilerin edebinden edep ihsan buyursun ![]() Edep elbisesi bir muhafazadır, kişiyi muhafaza eder ![]() ![]() Pejmürde bir elbise giymekle, güzel bir elbise giymek arasında fark olduğu gibi, mâneviyat da böyledir ![]() ![]() ![]() ![]() Lâubâlilik mürebbi ile aradaki mesafeyi daraltır, eşitlik husule getirir ![]() ![]() ![]() ![]() “Kurb-i sultan âteş-i sûzan ![]() Sultana yakınlık yakıcı ateş gibidir ![]() ![]() Onun içindir ki uzak durmak hayırlıdır ![]() ![]() ![]() Eğer hayır istiyorsak, istediğimiz gibisini değil de, istendiği gibisini tercih etmemiz lâzım ![]() Müridi teslimiyeti tutar, bu yolda resmiyet teslimiyettir ![]() Tarikata girmenin şartı, Allah-u Teâlâ'ya karşı edepli, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-e karşı edepli, mürşide karşı edepli olmak üzere üçtür: Edep meallah: Sâlik, yaratılan ne ki varsa Allah-u Teâlâ'nın dergâh-ı izzetine boyun eğdiğini, bunların hepsinin bir gün yok olacağını, yalnız Allah-u Teâlâ'nın bâki kalacağını bilmeli ve bu itikad üzerine olmalıdır ![]() Edep mear-rasûl: Sâlikin çalışıp kendini “Fettebiûni ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Edep mea'ş-şeyh: Sâlik şeyhinin nâib-i Resulullah(S ![]() ![]() ![]() ![]() Orduda disiplin ne ise, mânevî mektepte de edep odur ![]() ![]() İmam-ı Rabbânî -kuddise sırruh- Hazretleri bir müride lâzım olacak edepler hususunda “Mektubat” adlı eserinde buyurur ki: “Kâmil ve mükemmel bir şeyhe kavuştuktan sonra, bütün arzuları onun eline bırakmalı, gassalın elinde teneşirdeki meyyit gibi olmalıdır ![]() ![]() ![]() “Bu tarikat-ı aliye'de tâlibin ilerlemesi, bağlı olduğu şeyhin tasarrufu ile olur ![]() ![]() ![]() ![]() “Bu büyükler birisini bu yola almaya ve sadâkatlı bir tâlibe kısa zamanda şuur ve huzur vermeye güçlü oldukları gibi, bunları geri almaya da güçlüdürler ![]() ![]() ![]() “Allah-u Teâlâ'nın lütuf ve ihsanı ile kâmil ve mükemmel bir şeyhe kavuşulursa, onun mümtaz varlığını ganimet bilmeli, her şeyi ile ona teslim olmalı, saadetini onun rızâsına kavuşmakta aramalı, onun râzı olmadığı şeyleri kendisi için felâket bilmelidir ![]() ![]() Tâlib, gönülden her şeyi çıkarıp bütün varlığı ile şeyhine teveccüh etmelidir ![]() ![]() ![]() Mümkün olduğu kadar gölgesi şeyhinin elbisesi üzerine veya gölgesine düşmeyecek bir yerde durmaya ve oturmaya dikkat etmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() Onun bulunduğu tarafa gıyabında ayak uzatmamalıdır ![]() ![]() Şeyhinden her ne südur ederse, onu doğru ve iyi bilmelidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şeyhini seven bir tâlibe, şeyhin her yaptığı ve her sözü sevgili gelir ![]() ![]() Külli ve cüz'i her işte, yemekte-içmekte, giyim-kuşamda, ibadet ve taatlarda hep ona uymalıdır ![]() ![]() ![]() Hiçbir işine, hiçbir sözüne, hardal tanesi kadar bile itiraz etmemelidir ![]() ![]() İnsanların en şakisi, saadetten en uzak olanları bu büyüklerde kusur gören kimselerdir ![]() ![]() Bir mürid, şeyhinden kerametler ve hârika işler talep etmemelidir ![]() ![]() ![]() Gönülde bir şüphe hâsıl olursa, hemen şeyhine arzetmelidir ![]() ![]() ![]() Rüyâsı varsa, onu gizlememeli, şeyhine anlatmalı, tâbirini ondan beklemelidir ![]() ![]() ![]() ![]() Bir zaruret olmadıkça ve izin almadıkça, ondan ayrılmamalıdır ![]() ![]() Sesini onun sesinden yüksek çıkarmamalıdır ![]() ![]() Kendine gelen her feyzin, her keşfin onun vâsıtası ile geldiğini bilmelidir ![]() ![]() Hülâsa Tarikat baştan başa edeptir ![]() ![]() ![]() Şayet bir mürid edeplerden bazılarını yapamadığı için üzülürse, çalıştığı halde başaramazsa afv olunur ![]() ![]() ![]() ![]() “İyi biliniz ki, bu tâifeyi inkâr etmek, öldürücü zehirdir ![]() ![]() ![]() Bu tâifeyi inkâr edenler, onların bereketlerinden mahrum olurlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mürid dört kısımdır:[*]Daima dinler, hiç konuşmaz, o kârdadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|