Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. Şit'in Hayatı
Hz Şit'in Hayatı
Hz Şit, Hz Adem'den sonra gönderilen ikinci peygamberdir Hz Adem'in oğludur [1] Annesi, Hz Havvâ'dır [2] Onun hakkında bilgimiz azdır, çünkü hakkında herhangi bir ayet inmemiştir [3] Hz Şit, Hz Adem'in 5 çocuğudur [4][5]
Hz Adem'in oğullarından Hâbil ile Kâbil arasında çıkan anlaşmazlık netîcesinde Kâbil, Hâbil'i öldürünce, Allah-ü teâlâ, Hz Adem'e, Hâbil'e karşılık ihsân olarak, yeni bir oğul verdi [6][1] Hz Adem'in bütün çocukları ikiz [7] olarak doğduğu hâlde; Hz Şit, tek doğdu Şit adı verilen yeni oğlun ismi, İbrânice olup, Arapça karşılığı, [1] Hibetullâh, yani [8] “Allah'ın hîbesi” mânâsınadır [1] Hz Şit , doğunca, Hz Adem de: "Bu, Hibetullâh'dır (Allah'ın Hibesidir)" demiş ve Hâbil'den dolayı yemin etmiştir [9] İsmine Arapça'da "Şes", Süryanice'de "Şas" [10], İbranice'de“Şis” de denilmiştir [11][1]
Hz Havva, Hz Şit'e hâmile olunca, alnında parıldamağa başlayan nûr, Hz Şit'i doğurduğu zaman, onun alnına geçmişti Hz Adem, bundan, Şit'in kendisinden sonra, yerini tutacağını anlamıştı [38] Hz Şit'in alnında parlayan Peygamberlik Nûr'u, zevcesine, oğlu Enuş doğduğu zaman da, Enuş'un alnına, ondan da, oğlu Kaynan'ın alnına geçmiş, asırlar boyunca, alından alına geçmiş durmuş ve nihayet, Abdulmuttalip'ten Abdullâh'a, ondan da, Hz Muhammed'e geçip son temelli sahibinde karar kılmıştır [12]
Hz Adem'in oğullarından Kâbil, Hâbil'i şehit ettikten [1] 5 [13] veya 30 sene sonra [3] sonra doğmuş olan Hz Şît, son peygamber Hz Muhammed'in nûrunu alnında taşıyordu Bu sebeple Hz Adem, onu pek fazla seviyordu Bütün evlâdı üzerine onu reis yaptığı gibi, vefât edeceği sırada [1] ya da vefatından 10 gün önce [14] Hz Şit'e; "Ey oğulcuğum! Sen, benden sonra, Halîfem'sin!" diyerek vazifesini takva üzere yürütmesini tavsiye etti ve onu [15] bütün yeryüzünün halîfeliğine onu tâyin etti Bu hususta vasiyette bulundu [16][1] Bunu, Kabil'den ve Kabil oğullarından gizli tutmasını, ona emretti [17] Gece ve gündüz saatlerini ve her mahlûkun, Allâha, hangi saatlerde, ne gibi ibadetler yaptıklarını bildirdi Vuku bulacak Tufan hakkında da, bilgi verdi [18]
Âdem; Kabiloğulları'nın zina ve içkiye düştüklerini, bozulduklarını görünce de, Hz Şit ın oğullarına da, Kabiloğulları ile evlilik bağlantısı kurmamalarını tavsiye etti [19 Ayrıca ilâhî sırları bildirip, bütün ilimleri öğretti Peygamber efendimizin nûruyla ilgili olarak oğlu Hz Şît'e şöyle vasiyet etti:
“Oğlum! Alnında parlayan bu nûr, son peygamber olan Hz Muhammed'in nûrudur Bu nûru mümin, temiz ve afif hanımlara teslim et ve oğluna da böyle vasiyet et ”
Hz Şit, bu vasiyet üzerine sâlihâ bir kızla evlendi Sonra evlâtlarına da böyle vasiyet ettiler Onlar da bu vasiyete uyup öylece devâm ettiler [1]
Yüce Allah; Hz Adem'a, 21 [20], Hz Şis (Şit) e de, 29 sahife indirip [21] Hz Şis (Şit)'i, bu 50'yi bulan sahifelere göre [22] hareket ve amel etmekle mükellef kıldı [23] Yüce Allah'ın; Âlâ sûresinin 18 âyetinde andığı "Suhufu Ûlâ", Hibetullâh Sis b Âdem ile Hz İdris'e indirilmiş olan Sahife'lerdi [24]
Hz Adem'in vefâtından sonra, Allah-ü teâlâ, Hz Şit'e peygamberlik verdi 50 sayfa (forma) küçük kitap indirdi Bu kitaplarda hikmet ilmi, matematik, sanâyi bilgileri, kimyâ ilmi ve daha birçok şeyler bildirilmişti [1]
Peygamberlik, din, ibâdet ve Yüce Allah'ın hak ve şeriatlarına göre hareket, Hz Şit'te ve oğullarında bulundu Hz Şit'in yurdu, dağın başında; Kabiloğulları'nın yurdu ise, vadinin altında idi [25]
Hz Şit zamanında insanla,r çoğalıp her tarafa yayıldılar Hz Şit, Onlara Allah-ü teâlânın emirlerini bildirip îmân etmeye çağırdı
Hz Şit'in dîninin esasları, Hz Adem'in bildirdiği dînin esaslarına uygundu Hz Şit, ekseriyâ Şam'da ikâmet edip, insanlara, Allah-ü teâlâya îmân etmeyi ve emirlerine uymayı bildirerek tebliğ vazîfesini yaptı 1000 şehir kurup, hudutlarını tespit etti [1] Her şehrin kapısında: «La ilahe illallah, Adem Safvetullah, Muhammed Habibullah» yazılıydı [3] Hz Şit'in çocukları ve torunları, îmâr ettikleri bu şehirlerde yaşayıp, Allah-ü teâlâya ibâdet ve tâatle meşgul oldular Gâyet huzurlu bir hayat sürdüler Aralarında düşmanlık, buğz ya da haset yoktu Kötülüklerden, haramlardan ve isyândan uzak dururlardı [1]
Hz Adem (a s)'in oğlu Kabil ve ondan türeyen Kabiloğulları ise, ilk putu yaparak yeryüzünde putperestliği başlatmışlardır Aynı zamanda bir ateş evi yaparak içinde ateş yakmışlar ve ona tapmışlardır Böylece ilk ateşperestliği de başlatmışlardır Bununla beraber onlarda içki, zina, çeşitli çalgı aletleri alışkanlıkları da vardı [26]
Hz Şit, Şam'dan Yemen tarafına gidip, azgın ve sapık bir hâlde yaşayan Kâbiloğulları'nı Allah-ü teâlâya îmân ve ibâdet etmeye dâvet etti Kabiloğulları, Hz Şit'in bu dâvetini kabul etmeyip, sapıklıklarında ısrâr ettiler Hz Şit, onlarla savaş yaptı Bu savaşta kılıç kullandı İlk kılıç kullanan O'dur Yemendeki bu azgın kavmin bir kısmını kılıçtan geçirdi, bir kısmını da esir aldı [1]
Hz Şit, Babası Hz Adem'le veya kardeşleriyle Kâbe'yi balçık çamuru kullanarak taştan yaptı [27]:[8][1] Vefat edinceye kadar, Mekke'de kalmaktan Hacc ve Umre yapmaktan geri durmadı [28]
Hz Şit, vefat edeceği sırada, yerine oğlu Enuş'u bırakıp ona; Âdem'in, tâbut içindeki cesedini, korumasını, Allah'ın buyruklarını yerine getirmemekten sakınmasını ve kavmine de, bunu ve Allah'a güzelce ibâdet etmelerini emretmesini emretti Oğullarına Bereket duası yaptı Oturdukları mukaddes dağdan inmemeleri, çocuklarının da, oradan inmelerine engel olmalarını ve lanetlenmiş Kabil'in çocuklarıyla düşüp kalkmamaları hakkında da, Hâbil'in kanı üzerine and verdi Sonra, vefat etti [29]
Hz Şit'in oğlu Enuş, babasının cesedini özel ağaç zamkı ile ve tarçın gibi kokan ağacın kokusu ile kokuladı [30] Cenaze namazını; oğulları, oğullarının oğulları ile kızları ve kızlarının oğulları gelip kıldılar [31]
Hz Sit vefat ettikten sonra kuvvetli rivayete göre Mina'daki mescidin minaresi dibinde medfün olan Hz Adem'in yanına defnedildi [3] Hz Şit'in ömrünün 912 [29] veya 950 yâhut da 900 sene olduğu rivâyet edilmiştir Peygamberliğininse, 282 veya 212 yâhut da 242 sene olduğu rivâyet edilmiştir [1]
Onun vefatıyla son peygamber olan Hz Muhammed'in nûru, Hz Şit'ten onun oğlu Enûş'a geçmiş oldu [1]
Hz Şit'ten sonra, çoğalarak yeryüzüne dağılan insanlar, zamanla doğru yoldan uzaklaşıp, çok azgınlık gösterdiler Allah-ü teâlâ, onlara Hz İdrîs'i peygamber olarak gönderdi
Hz Şit, Hz Adem'in öteki evlâtlarının hepsinden güzel ve fazîletliydi [1] Hz Adem'e, en sevgilisi ve ona, en çok benzeyeni idi [32] Sûret ve sîrette yâni hâl ve yaşayışta tıpkı babasına benzediği için Hz Adem, onu diğer evlâtlarından çok severdi [1]
Hz Şit; Allah'ı, takdis ve tenzihten geri durmaz, kavmine de; Allah'ın buyruklarını yerine getirmemekten sakınmalarını, Allah'ı, her türlü noksan, eksik sıfatlardan uzak tutmalarını ve dâima iyi işler işlemelerini emrederdi Bunun için, Şitoğulları ve kadınları arasında ne düşmanlık, ne kıskançlık olur, ne kin tutulur, ne suçlama yapılır, ne yalan söylenir, ne de, boş yere yemin edilirdi Onlardan, her hangi biri, yemin etmek istediği zaman, ancak: "Hâbil'in kanı üzerine yemin olsun ki!" derdi [33]
Hz Âdem'in oğullarından, Hz Şit'ten başkasının nesli devam etmeyip kesilmiş; Hz Şit, böylece, Ebülbeşer olan Hz Adem'le birlikte [34], bütün insanların soylarının varıp dayandığı Soy direği olmuştur [35] Hz Şis (Şit)'ten sonra, bütün Şisoğulları (Şitoğulları)'nın nesepleri, Hz Şit'e ulaşmadığı gibi, Hz İdris'e kadar da, onlar da vahy ve peygamberlikte, bulunmamıştır [36][37][8]
|