11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Hadis-İ Şerif'in Düşündürdükleri
Bir Hadis-i Şerif'in Düşündürdükleri
Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ihsanda bulunulmamışdır (Buhari –Müslim-Tirmizi)
Bu hadisden anlıyoruz ki sabır kuvveti ve bu kuvvetin yerli yerinde kullanılması insana verilen nimetlerin en büyüklerinden biridir Zira hayır ve iyilik olarak düşünebildiğimiz bütün güzelliklerin ve başarıların elmas anahtarı sabırdır Şöyle ki: İnsan hayatda ya hoşa gitmeyen can sıkan ve zarara uğratan bir durumla karşı karşıyadır Ya bir amel ve ibadeti yerine getirmek vaziyetindedir Veyahutta nefsin meylettiği bir fenalığı işlemek veya ondan vazgeçmek tercihiyle karşı karşıyadır İnsan bu üç halden birinin dışında kalamaz Ve insan bu üç durumda Allahın rızasına uygun olan davranışı sergiliye bilmek için behemehal sabra muhtaçtır Bunu biraz daha müşahhas hale getirmek icab ederse deriz ki;İnanca taklidi olmakdan kurtarıp tahkik derecesine yükseltebilmek sabırla olur İmanı-gizli-açık-her türlü tehlikeye karşı koruyabilmek sabırla olur (Hadis:sabır imanın yarısıdır) İbadet vazifelerine başlayabilmek sabırla olur
İbadetleri zahiri-batini şart ve adabına riayetle muhavaza edebilmek çizgiyi sonuna kadar devam ettire bilmek sabırla mumkün olur İbadet ve hayırları riya,ucub,eza,minnet ve pişmanlık gösterme gibi afetlerden muhafaza edebilmek sabırla müyesser olur Kulluğun gizli açık bütün gereklerini yerine getirip her hal-ükarda yaradılışın nihai gayesi olan kulluk vaziyetini ortaya koyabilmek sabırla olur Ahlak ve şahsiyeti zarar veren her nevi düşük davranıştan kurtulup ahlaki güzelliklerin her çeşidiyle buluşa bilmek için sabra ihtiyaç vardır Kötü alışkanlıklardan kurtulup iyi alışkanlıklara kanatlanabilmek sabırla olur Gözü haramdan,dili yalandan,gıybetten,mideyi haram lokmadan va sair azayı haramlardan koruya bilmek sabırla mümkün olur Öfkeyi yutarak yüz kızartıcı hallere maruz kalmakdan koruna bimek yine sabırla olur Her türlü belelar, musubetler ve sıkıntılar karşısında olgunluğa halel getiren fena ve alçaltıcı durumlara düşmemek sabırlaolur Kalbi gizli-açık hastalıklarından tahliye edip o hastalıkların zıddı olan güzelliklerle bezeyebilmek sabırla olur Sünnete ittiba esasına göre hayatı tanzim ve idame ettirebilmek sabırla olur Tesettür ve mahremiyet ölçülerini herkese karşı her mahfilde koruyabilmek sabırla olur Hatta sabredebilmek bile sabırla olur Çünkü Aleyhısselatü vesselam Efendimiz: ( “Kim sabırlı davranırsa Allah ona sabır verir ” Buhari –Müslim ) buyurmuşlardır İşte böylesine geniş bir sahada ihtiyaç duyulan sabır hasletine sahip olabilmenin fevkalade önemli bir mazhariyet olacağında şüphe yoktur Binaenaleyh bu pek müstesna hasledi elde etmenin yol ve çarelerini öğrenip var gücümüzle uygulamaya çalışmak çok önemli bir vazife olarak önümüze çıkıyor Şu gelecek çareleri iltizam etmek suretiyle bu pek memdüh haslet ile muttasıf olmaya yol bulabiliriz Allaha dua etmek:her işin başı ve her başarının şart-ı evveli Allaha dua dır Çünkü Allahın yardımı geldiği zaman en zor işler kolaylaşır
Onun yardımı gelmediğinde de en kolay işler imkansız olur Onun için her meselede olduğu gibi dabır hususunda da nihatetsiz aczini –fakrini duşunerek buna mukabil Hak Tealanın sonsuz kudret ve rahmetini hatırlayarak istek ve ihtiyaçlarını bu miyanda sabırla kullara arasına katmasına Ondan istemelidir Şu Ayet-i Kerime bu gerekliliği çok açık şekilde ifade eder ( Rasulüm sabret Şuphesiz senin sabretmende Allahın yardım iledir ) Sabrın mukafatını düşünmek: Ulaşılmak ve elde edilmek istenen şeyin önemini düşümmek insanın o yöndeki himmet ve gayretinin harekete geçmesini beraberinde getirecek ve binnetice matlub olan hedefle buluşmada önemli adımların atılmasına medar olacakdır Ayet-i Kerimede “ Ancak sabredenlere mükafatları hesapsız olarak verilecektir ” buyruluyor Hadis-i Şerifte ise “Sabır bir ışıkdır ” buyruluyor Bu Hadisten açıkça anlaşılıyor ki insan hayatın her noktasında sabra muhtaçtır Sabır ile ömür dakikaları aydınlanır, nurlanır, ebedi nimet ve mükafatları meyve veren bir mahiyet kazanır Sabrın devrede olmadığı dakika, saat ve günler ise zulmet içinde kalmış meyvesiz bereketsiz bir keyfiyetle heba olmuş gitmiş olurlar
İçinde bulunduğu nahoş durumu daha beterleriyle kıyaslamak Sabır yolunda mesafeler katetmede bu düsturu çok büyük yeri ve önemi vardır Bu prensibi hayatımızda ne kadar çok işletebilirsek sabredebilme hatta sabır içinde şükredebilme avantajımız o ölçüde yükselecektir Selef-i Sahihin hazeratında biri şöyle diyor; “ İnsan maruz kaldığı musibetleri daha büyükleriyle kıyaslamış olsaydı, yaşadığı musibeti afiyet olarak telakki ederdi Rivayete göre bir savaş esnasında büyüklereden birinin gözüne bir ok isabet ediyor ve o gözünü kaybediyor O zat hemen “o bir gözümü bana bağışlayan Allaha hamdolsun” diyor Yine İmam-ı Şaranının “ İslam büyüklerinin örnek ahlaki başlığıyla tercüme edilen Tenbihül Muğterrin adlı eserinde naklettiğine göre büyüklerden birinin ayağında şiddetli bir yara çıkmış Dostları ziyaretine gittiklerinde “Buyara sebebiyle biz sana çok acıyoruz” diyorlar O zat ise cevaben “Eğer beni seviyorsanız bana acımayı bırakında bu yarayı kulağımda, midemde veya daha hassas başka bir yerinde çıkarmayan Allaha benimle beraber şükredin” diyor Sabretmemenin zararını düşünmek sabırsızlak göstermekte hiçbir fayda ve kazanç yoktur Buna mukabil büyük zarar ve kayıplar vardır
Belalara katlanmayıp şekva yoluna sapmak musibeti ikileştirir Hz Üstadın “ Kadere itiraz eden başını örse vurur” sözü ne kadar manidardır Yine Onunla mücadele etmeye benzer Hanımıyla kavga ederken kolu kırılan kimsenin yapacağı en akıllıca davranış onunla barışıp kolunu tedavi ettirmektir O vaziyette kavgaya devam etmek acı ve ıstırabını artırmaktan başka işe yaramaz Özetlemek gerekirse musibetler zahiri yüzleri itibariyle birer düşman huviyetiyle insana gelirler; insanın ortaya koyacağı tavır ve muameleye göre ya düşman olarak kalırlar veya sevap kazandıran birer dost olarak farklı bir mahiyet kazanırlarki bu duruma bağlı olarak sabır için de şükür vazifeside terettü edcektir Sabretmemekte dini- uhrevi yöndende çok büyük zarar vardır Rivayete göre Allahü taala şöyle buyurmuştur “Kim benim takdirime razı olmassa o gitsin kendisine başka bir Rab arasın ”Bir mümin bu itiba-ı izzeti göze alamayacığına göre her hal-ükarda sabretmekten başka yollar kapalı demektir İmam-ı Şarani “Tenbihül Muğterrin” adlı eserinde anlatıyor:Uğradığı sıkıntılar sebebiyle bir Peygamber-i zişanın gönlünde hoşnutsuzluk duygusu beliriyor Bu durumda Allahu taala onu şöyle ikaz buyuruyor:
“Celalim hakkı için benim takdir ettiklerim karşısında bir daha böyle hoşnutsuzluk gösterirsen sana bahsattiğim Peygamberlik makam-ı alisini çeker alırım”
Zahmetle rahat, rahatta zahmet olduğdnu unutmamak Bu hlükati vaktinde farkedip idrak eden mümtaz şahsiyetler zahmeti rahata, yorulmayı istirahate tercih etmişler ve büyük insan olmanın kapısını bu yolla arabilmişlerdir
Sabır yolunda önemli adımlar attıran bir başka çare de şudur İnsan vehim ve gaflet sebebiyle haddi zatından olmayan zahmetleri sıkıntıları acı,ağrı ve yorgunlukları omuzlarına yüklenir Şöyleki geçmiş acılar ve sıkıntılar artık geride kalmıştır Onları hali hazıra getirip, yok hükmünde oldukları halde onların mevhum yükü altına girmek kar-ı akıl değildir Gelebileceği düşünülen sıkıntılarda henüz gelmemiştir Bu itibarla onlarda yok hükmünde dir Binaenaleyh Hz Üstadın ifadesi ile “döğülmeden ağlanmamalı, hiçten korkmamalı, yok olana var rengi vermemelidir ” O halde olmayan şeyleri hazır zamana getirip onalrın hatti zatından olmayan yükleri altına girmemelidir
Hz Osmanın şu sözü ne kadar anlamlıdır “Dünyaya ait istikbal endişesi kalbi karartır Ahirete muteallik istikbal endişesi ise kalbi nurlandırır ”
Sabır yolunda kolaylık sağlayan bir başka hususta, dünyanın imtihan yeri olduğunu unutmamaktır Bu hakikatle ilgili yakinimizi ne kadar artırabilirsek bidayetle hoşumuza gitmeyen mukadderat tecellilerine sabretmemiz de o kadar kolay olacaktır Şöyleki, dünya hizmet yeridir Mükafat dünyası değildir Dünyada oldukça üzüntü ve kederlerin olmasını çok görmemek hatta normal karşılamak gerekir Çünkü dünyada başa gelen ve karşıya çıkan her şey bir imtihan sorusudur Bunun hiçbir istisnası da yoktur Her bir hadise vazifeli olarak başa gelir Vazifeside insanın sabredip atmeyeceğini ortaya çıkarmak Allahü tealanın bildiğini insanında bilmesini ve görmesini sağlamaktır Veya Hadis-i Şerif in ifadesiyle gözlerin görmediği kulakların işitmediği akılların hayel bile edemediği nimetlerle dolu cennet için Hikmet-i Subhaniyenin iktiza ettiği bedeli ödemiş olmaktır Çünki “cennet ucuz değil cehennem dahi luzumsuz değil”(R N K )
Sabır yolunda iltizam edilmesi gereken düsturlardan biride verilmemiş olanları değil sahip olduklarını gözünün önünde bulundurmaktır Rivayete göre Urvet ubnu Zübeyirin ayğında kangren oluşuyor Bacağının kesilmesi gerekiyor Tabibler soruyorlar bayıltarakmı ameliyat yapalım yoksa ayık vaziyettemi ameliyat olmak istersin; Cevaben diyor ki:Ben Rabbimden bir andahi gafil olmak istemem, ayık vaziyette yapacağınızı yapan Bunun üzerine gözleri baka baka bacağını kesiyorlar Hazrette zerre kadar bile sızlanma ve hoşnutsuzluk belirtisi görülmüyor Aynı günün gecesi çok sevdiği oğullarından birisi bir kaza sonucu vefat ediyor Haberi alan dost ve tanıdıkları hem geçmiş olsun hem baş sağlığı dileğinde bulunmak için Hazretin evine geliyorlar Kapıya geldiklerinde onun “YaRabbi! Bana çok uzuvlar verdin Onların birini aldın, diğerlerini bana bıraktın Halbuki hepsini alabilirdin Çünkü hepsini veren sensin Sen ise birini aldın, diğerlerini bana bıraktın, sana hamd olsun Ya Rabbi! diyerek münacatta bulunduğunu işitiyorlar Bunun üzerine “Bunun bizim teselli ve tesliyetimize ihtiyacı yok diyerek ve belki birazda onun Rabbiyle olan özel durumunu bozmamak düşüncesiyle dönüp gidiyorlar” Birde sahih hadis mecmualarında yer alan “Mükafatın büyüklüğü ibtilalin ( imtihana mevzu olan hadisenin ) büyüklüğü nisbetindedir” Amellerin en faziletlisi en zahmetli olanıdır “Üçşey derecatı artırır Meşakkatli şartlarda güzelce abdest almak, tanıdık tanımadık herkese selam vermek, yemek yedirmek” Hadisi şeriflerinin ve benzeri haber ve risayetlerinin verdiği mesajları irade için bir güç ve hareket kaynağı olarak değerlendirmek Şöyle ki: Büyük acı ve sıkınyıların sonundaki büyük mükafatları düşünmek o acıları maddi-manevi-kazasız şekilde atlatmakta şüphesiz büyük avantajlar sağlayacaktır Şu söz ne kadar hikmetlidir “Büyük sadetler büyük acıların yanı başındadır
|
|
|