Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çizgisi, değişebilen, kader

Değişebilen Kader Çizgisi

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Değişebilen Kader Çizgisi



Değişebilen Kader Çizgisi

Başımıza gelenler, değişmez kader çizgimiz mi? Yaşadıklarımız kaderimizse, bunca çabanın, uğraşıp didinmek anlamsız mı? Doğrusu, bizim elimizde olmayan bir kader çizgimiz var elbette Ama her şey bundan ibaret değil Bizim çabalarımızın da hayatımıza çok önemli etkileri var

Ben böyle geldim böyle giderim demek doğru değildir Allahu Tealânın ilmi değişmez, fakat kulun hali değişir Kullar hallerini değiştirsinler, küfür ve şirkten kurtulup imana ve tevhide gelsinler diye Allahu Tealâ peygamberlerini göndermiştir Kulun bir zamanki hali çok kötü olabilir, küfür ve isyanda en ileri safta gidebilir Ona bakan bir kimse, bu adamın şu ana kadar ortaya çıkan kaderi bu imiş diyebilir Fakat ne o, ne de bir başkası, bundan sonrası da böyle devam eder, ömür başladığı gibi biter diyemez Yüce Yaratıcımız, “kötü halinizde ısrar etmeyin, batıldan geri dönün, tevbe edin, Cehenneme giden yolda gitmeyin” diyor, değişmemizi istiyor

Allahu Tealâ kafirleri imana davet ediyor, düşmanlarını dostluğuna çağırıyor, günahkâr kullarının tevbesini bekliyor, gafil kalblerin kendisini zikretmesini istiyor Öyleyse, kâfir mümin olabilir Ömrünün bir kısmını Rabbine düşmanlıkla geçiren bir kimse güzel bir tevbe ile Ona dönüp, sevgili kullar sınıfına girebilir Gafil bir kalp, aşk ile uyanıp zikre geçebilir Allah tevbe edenleri sevmektedir Tevbe, günah çizgisinde yol alan bir kulun, taat çizgisine geçmesidir Kul tevbesinde samimi olunca, geçmiş günahları temizlenir Eğer herkes olduğu durum ve sıfatta kalsaydı, ahlâk ve gidişatı hiç değişmeyecek olsaydı, gönderilen peygamberlerin ve kitapların, ilahi emir ve yasakların bir hükmü ve faydası olmazdı

Sahabe-i Kiram, İslâmla tanışmadan ve Allah Rasulünün (AS) nurlu nazarları altında terbiye görmeden önce şirk içinde bocalıyordu Kuran-ı Hakimin ifadesiyle koyu bir sapıklık içinde bulunuyorlardı (Cuma/2) Ancak Allahın büyük lütfuyla bu koyu cehalet ve sapıklık çizgisi devam etmedi, değişti Müşriklerden bir çoğu mümin oldu, cahiller ilimle buluştu Edeb nedir bilmeyenler, edeble süslendi Öyle ki, güzel ahlâk ve incelikte melekleri hayran bıraktılar Cimriler, Allah yolunda canlarını verecek derecede cömert oldular Tembeller, ilahi aşk ile canlanıp meydana çıktılar, binlerce başarının altına imza attılar Dünya zikriyle yatıp kalkanlar, Allahın Habibi Hz Muhammed le (AS) tanışınca Allah aşığı oldular; gafletten zikre geçtiler, karanlıktan nura çıktılar Kısaca, kader çizgileri değişti, kederleri gitti Bugünün insanı için de aynı durum mümkündür ve böyle bir değişme bize de emredilmiştir

Doğru Anlayış

Rasulullah (AS) Efendimiz, kader konusunda ümmetinden iki şey istemiştir

Birincisi, Allahu Tealânın ilmi ve hükmü olan kadere iman etmek

İkincisi de Allah rızasına götüren sebeplere yapışmak, insanı helâke itecek şeylerden sakınmak ve bu uğurda yorulmak

İşte din budur ve müslümanlık bu temel üzerine kuruludur Din, Allahu Tealâya iman ve itimattan sonra, sadakatla amel ve gayret istiyor Allahu Tealâ, bütün yarattığı varlıkların halini bilmekte ve ilahi bilgiye göre hükmetmektedir Bizler Allahu Tealânın bizim hakkımızda neyi bildiğini ve neye hükmettiğini bilmekle sorumlu değiliz Hz Ömer b Abdulazizin (RA) belirttiği gibi, bizler sadece bize öğretilen ilahi emirlere uyup, yasaklanan şeylerden kaçınmakla mükellefiz Üzerimizde cereyan eden kadere iman başkadır, yaptığımız işlere rıza göstermek başkadır Yaptığımız işlerden Allah razı değilse biz de razı olmayacağız Allahu Tealâ, bize: “bu halinizi değiştirin, bundan vazgeçin” diye emrediyorsa, biz de onu değiştirme yollarına başvuracağız Çünkü bu ilahi emirler bizden mümkün olan bir şeyi istemektedir

Kader, İman, Dua ve Amel

Bir hayra ulaşmak isteyen kimseye üç şey düşer

O şeyin olmasına kalbiyle inanmak

Diliyle dua edip Allahtan yardım istemek

Vücuduyla gayret göstermek

Bundan sonrası Allahu Tealâya aittir; dilerse o şeyi kuluna verir; vermezse de kula ilahi tecelliye rıza ve teslimiyet gerekir

Rasulullah (AS) Efendimiz, bu konuda her mümine ilaç olacak ölçüyü şöyle belirtmiştir:

“Kuvvetli mümin Allaha zayıf müminden daha sevimlidir Bununla birlikte hepsinde hayır vardır Sana fayda verecek şeyin peşine düş ve ona ulaşmak için Allahtan yardım iste, sakın acizlik gösterme Başına bir durum gelince: Keşke şöyle yapsaydım, şöyle şöyle olurdu deme Fakat: Bu Allahın takdiridir, o dilediğini yapar de Çünkü keşke türü hayıflanmalar, şeytana kapı açar; söyleyeni zarara sokar” (Müslim, Nesai, İbnu Mace)

Mesela, neslinin devamını isteyen bir kimse, önce evlenmeli, hayırlısını isteyip beklemeli ve ondan sonra kaderde neyin cereyan edeceğine bakmalıdır Kendisi oğlan çocuğu beklerken kız doğarsa, ona razı olmalıdır Hiç çocuk olmayabilir veya çok geç olabilir, bütün bunlar kaderdir

Belli bir yaşa kadar cehalet üzere yaşayan ve bu kader çizgisini değiştirip alim olmak isteyen bir kimse, bunun için lazım olan gayreti gösterir, sebeplerine yapışır ve bu uğurda sabrederse, muhakkak hali değişecek, bir seviyede alim olacak, o güne kadar kadere yüklediği cehaletinin, nefsinden ve tembelliğinden kaynaklandığını görecektir

Kaderi Kaderle Karşılamak

Kaderde kusur işlemek varsa, tevbe de mevcuttur Hastalığı gönderen Allah, şifayı da yaratmıştır Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır Kullarının hallerini en iyi bilen Yüce Rabbimiz, mümin kullarının başlarına gelen değişik tecelli ve haller karşısında nasıl davranması gerektiğini Kuran-ı Hakim ve Rasulünün diliyle açıklamıştır

Allahu Tealâ, kaderinde takdir edilen günaha düşen bir kimseye, bu günahı tevbe ile karşılamasını, Allahın rahmetinden ve affından ümit kesmemesini, günah kirini tevbe ve istiğfar suyu ile yıkamasını, kötü hali bırakıp güzele uymasını istiyor (Zümer/52-55)

Hz Peygamber (AS) Efendimiz:
“Bir kötülük işlediğin zaman, hemen peşinden bir iyilik yap ki onu temizlesin” buyuru-yor (Tirmizi, Darimi, Ahmed)

Başına bir musibet gelen kimse, bu tecelliyi sabır ve rıza ile karşılamalı Kuran ifadesiyle “Biz Allah içiniz ve hepimiz ona döneceğiz” demelidir

Bir hastalığa müptela olan kimseye onun ilacını aramak düşer
Kaderim ne ise onu görürüm diye yerinde oturmak da bir kaderdir,
fakat onun sonu beterdir

Hz Ömerin (RA) şu davranışı çok güzeldir Kendisi bir grup sahabi ile Şama teftişe gidiyordu Yolda Şam bölgesinde ciddi bir veba salgını olduğunu öğrendiler
İstişare sonucu Şama uğramadan Medineye geri dönmeye karar verdi
Halifenin Şama gelişini hararetle bekleyen Şam valisi Ebu Ubeyde b Cerrah (RA)
bu karara üzüldü ve Hz Ömere:
“Allahın kaderinden mi kaçıyorsun?” diye sordu Hz Ömer (RA) cevaben:
“Ey Ebu Ubeyde, keşke bu sözü senden başkası söyleseydi
Evet, biz, Allahın kaderinden, yine Allahın kaderine kaçıyoruz” dedi (Buhari, Müslim)

Nurullah TOPRAK

ALINTI-akrep1

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.