Efendimizin Pak Nesebeleri |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Efendimizin Pak NesebeleriEfendimizin Pak Nesebeleri Cenâb-ı Hak, insanlığın babası Hz Âdemi yaratmıştı Başını kaldırıp bakan Âdem (as ), Arş-ı Alâda muazzam bir nur ile bir isim yazılı gördü: "Ahmed" Merak edip sordu: "Ya Rabbi, bu nur nedir?" Allah Teâla buyurdu: "Bu senin zürriyetinden bir peygamberin nûrudur ki, onun ismi göklerde Ahmed ve yerlerde Muhammeddir Eğer, o olmasaydı, seni yaratmazdım!" 1 İmanımızla kabul ettiğimiz bu muazzam gerçeği, milyarlar sene sonra gelen o nûrun sahibi de, bütün açıklığıyla ifade buyurmuşlardır Bir gün Ashabdan Abdullah bin Câbir (ra), "Yâ Resûlallah," dedi, "bana, Allahın herşeyden evvel yarattığı şey nedir, söyler misin?" Şu cevabı verdiler: "Herşeyden evvel senin Peygamberinin nûrunu, kendi nurundan yarattı Nur, Allahın kudreti ile dilediği gibi gezerdi O zaman ne Levh-i Mahfuz, ne kalem, ne Cennet, ne Cehennem, ne melek, ne semâ, ne arz, ne güneş, ne ay, ne insan ve ne de cin vardı" 2 Semâyı bütün haşmetiyle aydınlatan nûr, sonra ilk olarak Hz Âdemin alnında parladı Sonra peygamberlerden peygambere geçerek İbrâhime (as) kadar geldi Ondan da oğlu Hz İsmâile intikal etti… Peygamberlerin babası olarak anılan Hz İbrahimin iki oğlu vardı: İshak ve İsmâil (as) O, oğlu İshakın neslinden bir çok peygamberin geleceğini Cenâb-ı Hakkın ilhâmıyla bilmişti Ancak çok sevdiği Hacerden dünyaya gelen oğlu İsmâilin (as) neslinden peygamber gelip gelmeyeceği meçhûlü idi Bununla birlikte âhirzamanda bir büyük peygamberin gönderileceğini de biliyordu Bu sebeple de, son peygamberin çok sevdiği oğlu İsmâilin neslinden gelmesini şiddetle arzu ediyordu İlk bânisi Hz Âdem olan yeryüzünün ilk mabedi Kâbe, uzun zamanın geçmesiyle yıkılmış, âdeta yerle bir olmuştu Hz İbrâhim, bu mukaddes binânın tekrar inşası için Cenâb-ı Haktan emir aldı ve oğlu İsmâille birlikte derhal çalışmaya koyuldu Kâbenin inşâsı tamamlanınca, baba oğul ellerini dergâh-ı İlâhîye açarak şöyle yalvardılar: "Ey Rabbimiz! Neslimizden gelen Müslüman ümmet içinden bir peygamber gönder Ki o, onlara âyetlerini okusun, Kitabı ve hükümlerini öğretsin Onları günâhlardan temizlesin!" 3 İşte, Cenâb-ı Hak, yapılan bu samimi duâyı cevapsız bırakmadı ve Hz İsmâilin neslinden peygamberlerin reisi Hz Muhammedi (asm) göndererek kabul etti Bu gerçeği Kâinatın Efendisi, "Ben, babam İbrâhimin duâsıyım" 4 buyurarak ifade etmişlerdir Hz İsmâilin evlâd ve torunları gittikçe çoğaldı ve Arap Yarımadasının her tarafına dağıldı İçlerinden Adnanoğulları, onlar içinden Mudaroğulları ve onlar içinden de Kureyş Kabilesi diğerlerinden üstün ve farklı oldu Kureyş Kabilesi içinde ise Hâşimîler kolu hepsinden daha çok fazilet ve şeref buldu Bu gerçeği de bizzat kendileri şu şekilde ifade buyururlar: "Allah, İbrâhimoğullarından İsmâili, İsmâiloğullarından Kinâneoğullarını, Kinâneoğullarından da Kureyşi, Kureyşten de Beni Hâşimi, Benî Hâşimden de beni seçmiştir" 5 "Ben devirden devire, (nesilden nesile, âileden âileye) seçilerek intikal eden Âdemoğulları soylarının en temizinden naklolundum, sonunda içinde bulunduğum Hâşimoğulları âilesinden neşet ettim" "Allah beni, dâima helâl babaların sulbünden, temiz anaların rahmine naklederek, sonunda babamla annemden ızhâr etti Âdemden, anne-babama gelinceye kadarki nesebim içinde nikâhsız birleşen olmamıştır" Bütün kaynakların ittifakla belirttikleri, Kâinatın Efendisinin yirminci dedesine kadar uzanan neseb silsilesi şöyledir: "Muhammed (asm), Abdullah, Abdülmuttalib (asıl ismi Şeybe), Hâşim, Abd-i Menâf (Muğîre), Kusay, Kilab, Mürre, Kâb, Lüeyy, Galib, Fihr (Kureyş), Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Müdrike (Amir), İlyas, Mudar, Nizar, Maad, Adnan" 6 Annesinin nesebi de şöyledir: Vehb, Abdümenâf, Zühre, Kilâb, Mürre Görüldüğü üzere her iki tarafın nesebi Kilâbda birleşmektedir İşte, Fahr-i Kâinat Efendimizin büyük dedeleri bu zâtlardı Herbirinin zürriyeti çoğalmış ve herbiri pekçok cemaatların reisi ve birçok kabile ve aşîretlerin dedesi ve babası olmuşlardır Ancak, ne vakit birinin iki oğlu olsa veya bir kabile iki kola ayrılsa, sevgili Peygamberimizin soyu en şerefli ve en hayırlı olan tarafta bulunur ve her asırda onun büyük dedesi kim ise, yüzünde parlayan müstesnâ nûrdan bilinirdi Yirminci Dededen Sonraki Neseb Çizgisi Neseb âlimlerince, Peygamber Efendimizin yirminci dedesi olan Adnanın Hz İbrâhimin neslinden olduğu ittifakla kabul edilmektedir Adnan ile İbrâhim (as) arasında uzun bir zaman mesafesi vardır Bir kısım neseb âlimleri arada kırk batın (göbek) bulunduğunu belirtirler Buna göre aradaki zaman biriminin ne kadar uzun olduğunu az çok tasavvur etmek mümkündür Bu sebeple, Resûl-i Ekrem Efendimizin yirminci dedesi Adnandan Hz İbrâhime kadar olan ikinci kademe neseb silsilesi, basamak basamak tesbit edilememiştir Bazı neseb âlimleri Peygamber Efendimizin nesebini yedi, bazısı da dokuz göbekte Hz İsmâile bağlarlar Bu, haliyle arada birçok basamakların atlandığını ortaya koyar Adnandan Hz İbrâhime Kadar Olan Nesep Çizgisi Bazı âlimler, Peygamber Efendimizin, Adnandan Hz İbrâhime kadar olan ikinci kademe neseb silsilesini şöyle sıralarlar: Adnan, Udd (veya Udad), Mukavvim, Nahur (veya Sârih), Teyrah, Yarub, Yeşcub, Nabit, İsmâil (as), İbrâhim (as) Ayrıca, İbn-i İshâk, bundan sonra da, Resûl-i Ekrem Efendimizin neseb silsilesini tâ Âdeme (as) kadar götürür Ancak belirtelim ki, diğer kaynaklar bu silsile üzerinde ittifak etmiş değillerdir 1 Kastalanî, Mevabibül-Ledünniye: 1/6 2 Age 1/7 3 Bakara Sûresi, 129 4 İbni Hişâm, Sîre: 1/175; Taberî, Tarih: 2/128 5 İbni Sad, Tabakât: 1/20 Müslim: 7/58 6 Sîre, 1/1-3; Tabakât, 1/55-56; Ensâbül-Eşraf, 1012 vd; Taberî, 2/172-180 |
|