Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
felak, fizilalil, kuran, kutub, seyyid, suresi, tefsiri

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Felak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Felak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



Fizilal-il Kuran Tefsiri - Felak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

1- De ki; "Sığınırım ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbime
2- Yarattığı şeylerin şerrinden
3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden
4- Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden
5- ve hased ettiği zaman hasedcinin şerrinden"
Ayette geçen "Felak" kavramının anlamlarından biri sabahtır Bir anlamı da bütün yaratıklardır Böylece varlık ve hayatın kendisinden geldiği herşeyin kaynağına işaret edilmiştir Nitekim En'am suresinde şöyle denmiş:
"Tohumu ve çekirdeği çatlatan Allah'tır O ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarır İşte Allah budur Nasıl olur da bu gerçeği görmezlikten geliyorsunuz"
"Sabahı açtıran O'dur O gerçeği dinlenme zamanı, güneş ile aynı zaman ölçme birimi yaptı Bu, üstün iradeli ve herşeyi bilen Allah'ın düzenlemesidir" (En'am 95-96)
Felak kavramının anlamını sabah olarak kabul ettiğimizde sabahın Rabbine sığınmış oluruz Yani bizi kapalı ve gizli olan herşeyin şerrinden aydınlıkla koruyan ve güvenceye alan Allah'a
Felak'ın anlamını yaratına olarak kabul ettiğimizde yaratıkların Rabbine sığınmış oluruz Yani bizi her tür yaratığın şerrinden koruyan Allah'a Nitekim bu anlam sonraki ayetle de uyum sağlamaktadır
"Yarattığı şeylerin şerrinden: '
Yani genel ve özel olarak O'nun tüm yaratıklarının şerrinden Yaratıkların bazı durumlarda birbirleriyle ilişkilerinde pek çok kötü yönleri vardır Başka durumda ise pek çok iyilikleri ve yararları vardır Burada onların kötülüklerinden Allah'a sığınılması, onların iyiliklerine gölge düşürmemek içindir Bu varlıkları yaratan Allah onların kötülüklerinin değil, iyiliklerinin ortaya çıkacağı ortamları ve durumları oluşturmaya onları bu şekilde yönlendirmeye de kadirdir!
"Karanlığı çöktüğü zaman karanlığın şerrinden" Ayet-i kerimede geçen "ğasık" sözlükte kaynayan, dökülen demektir "Vekab" ise dağlarda suların kendisinden sızdığı delik demektir Burada çoğunlukla amaçlanan gece ve içindekilerdir Gece yayılıp geldiğinde, ortalığı kapladığında evet İşte gecenin kendisi bu durumda korku salmaya başlar Herşeyde gizli olan, meydana gelebilecek, bilinmeyenlerin oluşturabileceği korku şöyle dursun Bu karanlık içinde saldıracak yırtıcı bir hayvanın, saldırıya geçecek usta bir hırsızın fırsat kollayan pusu kurmuş bir düşmanın, sokacak zehirli bir sürüngenin; vesveselerin, kuruntuların, endişelerin ve korkuların hepsi gece karanlığında yayılır Duygular ve vicdan bunalır Karanlık, şeytanın hareketine ve mesajlarına müsait zeminler oluşturur Yalnızlık bastığında görülen ve görülmeyen, yürüyen ve sürünen herşey ürpertici bir hal Alır!
"Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden"
Ayet-i kerimede geçen "düğümlere üfleyenler" duyu organlarını yanıltma, sinir sistemini bozma yoluyla insanın iç alemine mesajları gönderen, psikolojik olarak insanı ve duygularını etkisi altına alan büyücü kadınlardır, cadılardır Bunlar ip, mendil gibi şeylere düğümler atar ve üfürürler Bu, büyü ve etkilemenin bir geleneği haline gelmiştir Büyü eşyanın yapısını değiştirmez ve ona yeni bir gerçeklik kazandırmaz Sadece insanın duyu organlarını ve hislerini büyücünün istediği tarafa doğru yönlendirir Zihninde canlandırır İşte Kur'an'ın Hz Musa'nın kıssasını verirken tasvir ettiği büyü de budur Taha suresinde Kur'an şöyle buyurmaktadır: "Büyücüler Ya Musa, ya sen önce hünerini göster, ya da biz hünerimizi ortaya koyalım' dediler Musa Önce siz hünerinizi gösterin' dedi O sırada adamların yere attıkları ipler ve değnekler büyülerinin etkisi ile Musa'ya yürüyorlarmış gibi göründüler Bunun üzerine Musa'nın içine korku düştü Allah ona dedi ki: Korkma, üstün gelecek olan sensin: Sağ elindeki değneğini yere atıver de onların gösterdikleri marifetleri yutuversin Onların hünerleri bir büyücü hilesinden ibarettir Büyücü hiçbir yerde başarılı olamaz" (Taha 65-69)
İşte bu şekilde onların ipleri ve değnekleri gerçek yılanlara dönüşmemişlerdi Fakat insanlara, onları hareket eden yılanlar halinde göstermişlerdi Öyle ki Hz Musa'nın içinde de bir korku meydana gelmişti Sonra yüreği yatışınca Hz Musa'nın asası gerçekten yılana dönünce gerçek ortaya çıktı Büyü ve yanıltma tesiriyle yılan diye gösterilen ipleri ve değnekleri Asa yutuvermişti
İşte büyünün gerçek mahiyeti budur Bizde onu bu şekilde kabul etmeliyiz Ve o bu yapısıyla insanları etkiler, mesajı doğrultusunda insanlarda duygular meydana getirir Büyücünün istediği tarafa doğru onları yönlendirir, korkutur ve sıkıntıya düşürür Bu sınırda ve bu ölçüde durmalı Büyünün yapısını ve düğümlere üfürmeyi böyle anlamalı ve bu şekilde değerlendirmeliyiz Bu haliyle sihir kendisinden Allah'a sığınılması gereken bir kötülüktür Ondan Allah'ın konuşmasına sığınmak gerekir
Bazıları sahih olan fakat mütevatir olmayan birtakım rivayetler de Yahudi olan Lebid ibni Asam'ın Hz Peygamberi Medine'de büyülediğini kaydetmektedirler Bazı rivayetlerde bu büyünün süresi birkaç gün bazılarında birkaç ay olarak gösterilmektedir Öyle ki bu sırada Hz Peygamber eşleriyle ilişkiye geçtiğini hayal ettiği halde aslında onlara dokunmamıştır Yapmadığı halde bazı şeyler yaptı gibi kendisine gösterilmiştir Rivayetlere göre bu ki sure Hz Peygamberi bu halden kurtarmak için inmiştir Hz Peygamber rüyasında kendisine haber verildiği şekilde yapılan büyüyü ortaya çıkarıp bu iki sureyi okuduğunda düğümler çözülmüş ve Peygamberin üzerinde bu kötü hal ortadan kalkmıştır
Ne var ki bu rivayetler eyleminin ve tebliğinin aslını oluşturan Nebevi ismet sıfatına aykırı düşmektedir Hz Peygamberin her sözünün birer sünnet ve yasa olduğu şeklindeki inançla da bağdaşmamaktadır Sonra Kur'an'ın açıklamasına da terstir Çünkü Kur'an, Peygamberin büyülenmediğini belirtmektedir Müşriklerin bu türden iftiralara dayalı iddialarını yalanlamaktadır Dolayısıyla bu rivayetler gerçeğe uzak görünmektedir inanç konusunda hadiselere itibar edilmez Yegane kaynak Kur'an'dır inancın ana konuları ile ilgili hadisleri esas almak için tevatür şarttır Sonra bu iki sure tercih edilen görüşe göre Mekke'de inmiştir Bu da rivayetlerin diğer temelini zayıflatmaktadır
"Ve hased ettiği zaman hased edenin şerrinden: '
Hased, Allah'ın bazı kullarına verdiği nimete karşı kişinin içten tepki göstermesi ve o nimetin onun elinden alınmasını dilemesidir İsterse hased eden adam bu iç tepkisinden sonra kin ve öfkenin etkisiyle o nimetin yok edilmesi için bir çaba sarf etsin isterse iç tepkisinin sınırında dursun farketmez Hased bu türden iki tepkiyi doğurmakta ve onlara zemin hazırlamaktadır
Biz, bu kainatın sırları, insanın iç aleminin sırları ve insan vücudunun sırları konusunda bilemediğimizi inkar etme noktasında ihtiyatlı hareket etmek zorundayız Bilemediğimiz bu sırlardan kaynaklanan pek çok olaylar meydana gelebilir ve bu güne kadar da biz onların sırlarını çözememiş, gerçek mahiyetini anlayamamış olabiliriz Mesela insanın uzaktaki bir insanla telepati yoluyla haberleşmesi, birbirinden uzak olan kişilerin bu vasıta ile iletişim kurmaları, sırrını çözemediğimiz olaylardan biridir Tevatür haline gelen bunca haberlerin ve onun meydana geldiğini gösteren onca deneyimlerin gerçekliğinde şüpheye yer bırakmadığı ilişkiler ve iletişimlerdir Fakat biz bu ilişkileri elimizdeki bilgilerle çözme imkanına sahip değiliz İpnotizma ile uyutma olayı da bunun biridir Bu olay da sırrı ve keyfiyeti çözülmemesine rağmen artık defalarca tekrarlanmış, deneylerle ispat edilmiş bir konudur Telepati ve ipnotizma dışında bu evrenin, insan vücudunun ve insan ruhunun daha buna benzer nice sırları vardır
Buna göre kıskanç adamın hased etmesi ve içinde belli bir tepkiyi, kıskanılan adàma yönelttiği zaman bu yöneltilen eylemin; elimizdeki bilgi ve deneyimlerin bu etkinin sırrına ve keyfiyetine ulaşmadığını ileri sürerek onun tesirini inkar etmemize yol açmaz Zira biz bu sahadaki gerçeklerin ancak çok az bir kısmını bilebiliriz Bu bildiklerimizde çoğu zaman tesadüf yolu ile sırrını çözdüğümüz olaylardır Zamanla bu öğrendiklerimiz somut bir gerçek olarak yerleşmeye başlamaktadır
Buna göre hasette de, kendisinden Allah'a sığınılmasını ve ondan Allah'ın himayesine girilmesini gerektiren bir kötülük vardır
Yüce Allah, rahmeti ve lütfu ile bizzat kendisi peygamberini ve O'nu izleyen ümmetini bu kötülüklerden kendisine sığınmaları için yönlendiriyor Şurası da kesindir ki onlar bu direktife uygun olarak kendisine sığındıklarında Allah
onları korur Bu kötülüklerin genel ve özel tüm şerlerinden onları muhafaza eder Buhari; -kendi senediyle- Hz Aişe'den Hz Peygamberin şöyle bir halini rivayet etmektedir: "Hz Peygamber her gece yatağına girdiğinde avuçlarını birleştirir, içlerine üfler ve İhlas, Felak ve Nas surelerini avucunun içine okur, sonra ellerini vücudunun ulaşabildiği her tarafına sürerdi Önce başından ve yüzünden başlar, vücudunun ön taraflarını sıvazlardı ve bunu üç kere tekrarlardı:' Bu hadisi Sünen yazarları da bu şekilde rivayet etmişlerdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Felak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fizilal-İl Kuran Tefsiri - Felak Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )



Felak ve Nas Suresine “Muavvizateyn” denir Bu iki sure “İhlâs Suresi” ile beraber “Muavvizât” adını alır Muavvizat “Allaha sığınma” anlamına gelmektedir Peygamberimiz (sav) herhangi bir rahatsızlık duyduğu zaman okur ve bu sureler ile Allaha sığınırdı Akşam yatarken ve hasta olduğu zaman üçer defa okur ve kendisine üflerdi (Buhari, Fedâilul-Kurân, 14; Megâzî, 83; Müslim, Selam, 51; Ebu Davud, Tıp, 19)

Felak Suresi Mekkede nazil olmuştur Nüzul sırasına göre 20 Suredir Fil Suresinden sonra nazil olmuştur (Şevkânî, 5:615) NÜZUL SEBEBİ:
Yahudi, Lebid b Asam müşriklerin isteği üzerine peygamberimize (sav) sihir yapar Bir tarağa saç bağlayarak on bir düğüm atıp Zervan Kuyusuna atar Bu sihrin tesiri ile peygamberimiz (sav) büyük bir sıkıntıya girer Bu üç gün devam eder Bu hadise üzerine yüce Allah bu iki sureyi inzal buyurmuştur Cebrail (as) bu iki sureyi getirdikten sonra durumu peygamberimize (sav) haber verir Peygamberimiz (sav) Hz Ali, Zübeyir b Avvam ve Ammar b Yasiri göndererek kuyudan tarağı çıkartır ve peygamberimizin (sav) huzuruna getirir Her bir ayet okundukça bir düğüm açılır ve on bir ayet okunup bitince on bir düğüm açılır Peygamberimiz (sav) bağlarından çözülmüş gibi rahatlar (Buhari, Tıbb, 39; Fedâilul-Kurân, 14; Ebu Davud, Edeb, 98; Tirmizi, Daavât, 21) Peygamberimize (sav) “O pis herifi öldürelim mi?” dediler Peygamberimiz (sav) “Allah bana şifa vermiş bulunuyor Ben insanların aleyhine bir kötülüğü körüklemekten hoşlanmam” buyurdular (İbn-i Kesir, Tefsir-i Kebir, 4:575)

Bu yapılan sihir peygamberimize (sav) bir zarar vermemiş; ancak sıkıntı ve üzüntü vermiştir Çünkü “Allah seni her türlü tehlikeden koruyacaktır” (Maide, 5:67) ayeti ile yüce Allah peygamberimizi (sav) koruyordu Ama ne var ki hikmet-i ilâhî gereği “Muavvizateyn” surelerinin fazilet ve değerini göstermek ve sihirden korunmayı öğretmek için sihrin tesirine müsaade buyurmuştur

Peygamberimiz (sav) sihir yapmanın eski zamandan gelen bir ilim olduğunu, kötüye kullanmanın da caiz olmadığını ifade etmiştir Hatta “Beyanda sihir vardır” (Buhari, Tıbb, 51) buyurarak bazı sözlerin sihir gibi insanda tesir meydana getireceğini söylemiştir İnsanları överek, yererek, tenkit ederek ve iftira ederek yanlış yollara sevk etmek mümkün olduğu gibi, yanlış ve kötü telkinler ve fikirler ile bozmak, inancını ve fikrini değiştirmek mümkündür Yüce Allah bu hususu Hz Musa (as) zamanında sihirbazların insanların gözlerini boyayarak sihir yaptıklarını bize haber vermektedir (Arâf, 7:116) Bu ayet bize sihir yapılabileceğini ve insanların gözlerini boyadıkları gibi ruhlarına da tesir edeceklerini anlatmaktadır

MEÂL-İ ÂLİSİ:
Ey Habibim! De ki: “Ağaran sabahın Rabbine sığınırım Yarattığı varlıkların her çeşit şerrinden… Karanlık çöktüğü zaman gecenin şerrinden… Düğümlere üfleyen büyücü sihirbazların şerrinden… Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden… Rabbime sığınırım
TEFSİRİ:
1 “Felakın Rabbine sığınırımAğaran Sabah anlamına gelen bir kelime olmakla beraber, her şeyin doğumu demek olan sabahına erdirme ve çıkarma anlamını da içermektedir Yüce Allah bu manayı “Fâlıkul-Habb-i Ven-Nevâ” ismi ile kendisine izafe eder “O Allah ki, dâneleri, çekirdekleri patlatıp içinden hayat çıkartır Ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkaran Odur Tan atıp geceden sonra sabahı da çıkaran da Odur” (Enam, 6:95-96) ayeti ile açıklar “Falıkul-Isbah” Sabahı çıkaran tabiri ile yüce Allahın bir ismine de işaret eder

Müfessirler bu ayetten yüce Allahın iki ismini çıkarırlar Birisi “Falıkul-Habbi ven-Nevâ” (Çekirdekleri çatlatarak hayatı çıkaran) ikincisi ise, “Fâlıkul-Isbah” (Geceden sonra sabahı çıkaran) Her ikisinde de “Fâlık” kelimesi geçmektedir Geceden sabahı çıkaran, karanlıkları aydınlığa tebdil eden Allahtır Öyle ise her nevi sıkıntınızı ve üzerinize çöken karanlıklardan sizi kurtaracak olan da Allahtır Yalnız ona sığının manasını ifade eder

Müfessirler bu ayetten farklı anlamlar da çıkarmışlardır Bunları maddeler halinde ele alacak olursak:
1 Yokluk karanlıklarından varlığı çıkaran,
2 Gecenin karanlığından gündüzü çıkaran,
3 Kuru ve cansız çekirdeklerden hayatı nebatı çıkaran ve onlardan yaprak çiçek ve tonlarca meyveleri çıkaran,
4 Zulmetten nuru, ölümden hayatı ve ademden vücudu çıkaran anlamları vermiştir
5 Müfessirlerden Celaleddin-i Suyûtî ve Âlûsî “Felak, cehennemde bir vadinin adıdır Cehennem bu vadideki azabın dehşetinden Allaha sığınır” demişlerdir (Suyutî, 8:688; Âlûsî, 15:359)2 “Halkın şerrinden Allaha sığınırım Bu genel bir ifadedir Burada halktan kastedilen bütün yaratılan varlıklardır Allahın yarattığı her şeyin hem hayır hem de şer yönü vardır Ayet umumi olarak bütün varlıkların şerlerinden Allaha sığınmayı ifade etmektedir Zarar verecek olan hastalıklar, kaht-u galalar, belâların her nevi, âfât-ı semaviye ve arzıyenin cümlesine şamildir Peygamberimizin (sav) “Allahım senden yine sana sığınırım” (Kütüb-ü Sitte, Hadis No: 1777) ifadesi ve duası bunu en güzel bir şekilde açıklamaktadır

Şerrin başı nefistir Her şeyden önce nefsimizin şerrinden Allaha sığınmak gerekir Nitekim yüce Allah “Sana isabet eden iyilikler Allahtan, kötülükler ise nefsinizdendir” (Nisa, 4:79) çünkü nefis Allahtan gelen her şeyi kendisine mal ederek büyük şerlere sebep olmaktadır Kötü niyet ve isyan kasdı ile yapılan her şey sonuçta şerre sebep olmaktadır Peygamberimiz (sav) “Sizin en büyük düşmanınız iki yakanızın arasında bulunan nefsinizdir” (Keşful-Hafa, 1:60)
3 “Vukûbu zamanında gâsıkın şerrinden Allaha sığınırım Bu ayet genel olarak “karanlık çöktüğü zaman gecenin şerrinden Allaha sığınırım” şeklinde izah edilmektedir Gâsık: dalmak, batmak, korkaklık, akan ve dökülen şeyler anlamında genel bir ifadedir Bazı müfessirler bunu “Şehvetin kabardığı zaman şerrinden Allaha sığınmak” şeklinde açıklamışlardır

Gâsık, ay tutulması anlamına da gelmektedir Ayrıca ayın burçlara girip çıkması ve ayın başı ve sonu manası da verilmektedir Buna iman ve ilim nurunu Kuran güneşinden alamayan kalbin kararması olarak yorumlayanlar da vardır Akıl bir ay gibi Kurana dalıp çıktığı halde kalbi aydınlanmadan ve aklı nurlanmadan çıkması da büyük şer ve fitnelerin başlangıcını teşkil etmektedir Bundan da Allaha sığınmak gerekir ki bu mana ayetin şümulüne dâhildir

Bir gün peygamberimiz (sav) aya baktı ve buluta girip çıkmasını sahabelere gösterdi ve buyurdu: “İşte ayın bu batıp çıkmasından Allaha sığınmalıyız; çünkü aydınlık gittikçe karanlık gelmektedir ” (Tirmizi, Tefsir, 113) buyurdu

Şerir varlıklar gecenin karanlığından istifade ederek şerlerini ortaya çıkarırlar Bu sebeple güneşin gurubu gece karanlığının ve şerlerinin başlangıcı sayılır Gecenin başlangıcı cinlerin yeryüzüne dağılma zamanıdır Bu vakitte cinler dağılır ve toplanırlar Bu zamanlarda şerirlerin ve şeytanların şerrinden Allaha sığınmak gerektiği ayet-i kerime ile ifade edilmektedir4 “Ukdelere üfleyen nefeslerinden Allaha sığınırım Ukde, düğme anlamına geldiği gibi, düğüm anlamına da gelmektedir Sihir kelimelerini söyleyerek düğüm atanlar olduğu gibi, düğme şeklinde mikrofonlara konuşarak insanların akıllarını ve fikirlerini şaşırtan, yalan yanlış bilgilerle radyo, televizyon gibi aletlerle yaptıkları propagandalarla akılları şaşırtan ve kalpleri değiştiren ve sihir gibi kalplere ve akıllara işleyenlerin şerrinden Allaha sığınmak gerektiğini ifade etmektedir Bunlar fitne ve fesatlarını ortaya döküp her tarafa yayarak insanlığı ifsat ederler Elbette bunların şerrinden Allaha sığınmakla kurtulabiliriz

Rukye Yapmak: Kurân-ı Kerimi okuyarak şefaatçi yapıp Allahtan şifa istemeye “Rukye” denir Peygamberimiz (sav) “Her şeyin bir devası ve ilacı vardır” (Buhari, Tıp, 1) buyurur Bedeni hastalıkların devası maddi ilaçlar olduğu gibi, ruhani ve ruhî şeylerin devası ve ilacı da manevi devalardır Yüce Allah Kuran-ı Kerimin şifa olduğunu ifade ederKuran müminler için şifa ve rahmettir” (İsra, 17:82) buyurur Bu sebeple peygamberimiz (sav) hastalığında kendisine okur ve rukye yapardı (Buhari, Tıp, 38) Ağrı ve sızılara okumayı emretmiştir (Tirmizi, Tıp, 26; Müslim, Zikr, 54; Ebu Davud, Tıp, 19) Peygamberimiz (sav)hem dua ile hem de ayetler ile bilhassa “Muavvizateyn” ile okumayı emretmişlerdir Biz de bu tavsiyelere uyarak okumalı ve Allahtan şifa bekleyerek tevekkül içinde olmalıyız

5 “Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden Allaha sığınırımHasit haset ettiği zaman çok tehlikelidir; bu durumda onun şerrinden Allaha sığınmaktan başka çare yoktur Hasetçi hasedini kuvveden fiile çıkarmak için kavlen ve fiilen şer mukaddematını tertip ve icra faaliyetine başladığı zaman şerrinden Allaha sığınmak gerekir Haset bil-kuvve kalpte gizli kaldığı zaman mahsuda bir zararı olmaz, ancak hâside olur

Haset, bir nimetin müstahakkından zevalini istemektir Bunun için kavlen ve fiilen çalışmaya başlar Sözleri ile yalan, gıybet, iftira ve söz taşıyıcılık yapmaya başlar Kavga çıkarır Alay ve dalga geçmeye ve her yaptığını irdelemeye ve tenkide başlar Nimet sahibinin başına sıkıntının gelmesini ve nimetin elinden çıkmasını, belanın devamını ister

Peygamberimiz (sav) “Mümin gıpta eder; münafıklar haset eder” (Ebu Nuaym, Hilye) buyurmuştur Müminin iki nimete gıpta edebileceğini, bunun dışındaki şeylerin imrenmeye değmeyeceğini de sahabelerine ders vermiştir “Ancak iki şeye gıpta edilir Birincisi, Allahın kendisine mal verdiği bir zengindir ki, malını gece gündüz Allah yolunda harcar Buna gıpta edilir İkincisi de Allah kendisine ilim vermiştir O da bunu gece gündüz insanlara öğretmeye ve ilmi yaymaya çalışır Bir de buna gıpta edilir” (Buhari, Zekât, 5) buyurur

Gıpta, hamiyet, gayret ve çalışmayı teşvik eder Haset ise, her nevi kötülüğün kaynağıdır Şeytan Hz Âdeme Allahın ihsan ettiği nimetlere haset ettiği için her türlü fitne ve fesadı çevirmeye başlamış, kalbi kin ve nefretle dolmuş ve kalbinden ilim, hikmet ve marifet çıkmış gitmiştir Bu sebeple nasıl ki şeytanın şerrinden Allaha sığınıyor isek, aynı şekilde hasetçinin de şerrinden Allaha sığınmak gerekir

Peygamberimiz (sav) “Üç sınıf insan vardır ki Allah onların duasını kabul etmez: Haram yiyenler, çok gıybet yapanlar, kalbinde müminlere karşı kin ve haset bulunan kişiler” buyurmuşlardır (Ali Aslan, Büyük Kurân Tefsiri, 16:264-268) Çünkü hasetçi beş cihette Allaha karşı gelmiştir Allahın verdiği nimetlere karşı öfke duymuş, Rabbin taksimine razı olmamış, Allahın fazlından dildiğine vermesine razı olmamış, Allahın kullarının mahrum kalmasını istemiş ve şeytana yardımcı olmuştur Bu durumda hasetçi pişmanlıktan başka bir şey kazanmaz Melekler katında lanete maruz kalır, kendi kendine sıkıntı ve üzüntü içinde kalır Allahtan uzaklaşır ve ahirette hüsran ve ateşte girmektir

Fazileti:
Peygamberimiz (sav) “Bu gece bana misli görülmemiş ayetler inzal edildi Bunlar Kul Eûzu bi-Rabbil-Felak ve Kul Eûzü bi-Rabbin-Nâs sureleridir” (Müslim, Müsafirîn, 264) buyurmuşlar ve bu surelerin en güzel sığınma duaları olduğunu açıklamış ve okunmasını tavsiye etmiştir (Dârimî, Fezâilul-Kurân, 25)

alinti

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.