Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ilıskıler, sözlügü, uluslararası

Uluslararası İlıskıler Sözlügü C

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uluslararası İlıskıler Sözlügü C



ULUSLARARASI ILISKILER SÖZLÜGÜ C

Camp David Andlaşmaları, 1979

17 Eylül 1978 tarihinde Mısır ile İsrail arasında imzalanan çerçeve anlaşmalar Bu anlaşmalar temelinde ve ABD'nin çabaları sonucunda iki ülke 26 Mart 1979'da yine Washington'da bir Barış Antlaşması yaparak aralarındaki 30 yıllık savaş durumuna son verdiler
Mısır ve İsrail, İsrail devletinin 1948'deki kuruluşundan beri birbirlerine düşman durumundaydılar ABD Başkanı Jimmy Carter bu iki devleti antlaşma masasına oturtarak sürmekte olan Arap-İsrail sorununa bir çözüm bulmayı amaçlıyordu 1977 Kasım'ında Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın sürpriz Kudüs ziyareti bu yolda önemli bir adım oldu Sonuçta ABD'nin sürekli çabası ve her iki devlete görülmemiş miktarda ekonomik yardım sözü karşılığında Mısır Cumhurbaşkanı Sedat ile İsrail Başbakanı Begin 1978 Eylül'ünde Camp David'de biraraya geldiler ve 17 Eylül'de Camp David Antlaşmalarına imza koydular Antlaşmalar Batı Şeria, Gazze, Filistin ve Sina Yarımadası konularını kapsayan ve iki devlet arasında gerçekleşecek barışın esaslarını belirliyordu Buna göre İsrail ile Mısır ve Ürdün arasında yapılacak görüşmelerle Batı Şeria ve Gazze'de yaşayan Filistinliler'e özerklik tanınacaktır Sina Yarımadası bu antlaşmalardan sonraki üç ay içinde imzalanacak barış antlaşmasından sonraki üç ay zarfında İsrail tarafından boşaltılacaktı Öngörülen Barış Antlaşması 26 Mart 1979'da Washington'da imzalandı Bu antlaşma, Filistin Kurtuluş Örgütü ile hemen hemen bütün Arap dünyasında tepki ile karşılanmış, Mısır'a karşı geniş bir siyasi ve ekonomik boykota girişilmiştir Mısır belirli bir süre Arap dünyasında yalnızlığa itilmiştirÖte yandan İsrail, 1979 Eylül'ünde Sina Yarımadası'ndan tamamen çekilmiştir

Carter Doktrini

1979 sonlarında Sovyetler'in Afganistan'a askeri müdahalede bulunarak ülkeyi kontrol altına alması üzerine, ABD bu hareketin Basra Körfezi ve petrol bölgesine yayılmasından kuşkulandığından, Başkan Carter bir açıklama yaparak, herhangi bir yabancı devletin bu Körfezin kontrolünü ele geçirmeye çalışılmasının ABD'nin hayati menfaatlerine saldırı sayılacağından, askeri kuvvet kullanılması da dahil her türlü tedbiri alacaklarını ilan etti Bu açıklama ve politik tutum Carter Doktrini olarak anılmaktadır

Casablanca Konferansı, 15-24 Ocak 1943

II Dünya Savaşı sırasında ABD Başkanı Roosevelt ile İngiltere Başbakanı Churchill arasında Fas'ın Casablanca kentinde yapılan görüşme Konferansa daha sonra sürgündeki Fransız hükümeti adına da Gaulle de katılmışsa da pek bir ilgi görmemiştir Konferans, 15-24 Ocak 1943 tarihleri arasında müttefiklerin Kuzey Afrika harekatından önce yapılmıştı Görüşmelerde bu harekatle beraber Sicilya ve Güney İtalya'ya yapılacak çıkarma da ele alındı Konferans sonunda alınan karara göre Mihver Devletleri kayıtsız şartsız teslim olacaklardı Bu kararın sebebi I Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi Wilson'un 14 noktasına göre teslim olduğunu ileri sürmüş olan Almanya'nın Versailles düzenine bunu göstererek karşı çıkmış olmasıdır Savaş sonrasında Almanya'nın bu gibi gerekçelere dayanarak sorun çıkarması istenmiyordu

Castlereagh, Robert Stewart

1818-1822 yılları arası İngiltere Dışişleri Bakanı Napoleon'a karşı kurulan Büyük İttifak'ın oluşturulmasına katkıda bulunmuş, ayrıca 1815'te Avrupa haritasını yeniden çizen Viyana Kongresi'nde önemli rol oynamıştır Avusturya Şansölyesi Metternich ile beraber 1815 sonrası Avrupa düzenin mimarlarından sayılır

Cenevre Anlaşmaları, 1954

Nisan-Temmuz 1954 arasında Cenevre'de yapılan, Çin Halk Cumhuriyeti, İngiltere, Fransa, SSCB, ABD, Kamboçya, Laos, Kuzey ve Güney Vietnam'ın katıldığı konferansta kabul edilen, fakat bağlayıcı niteliğe sahip olmayan belgeler İmzalanan on belgeden, üçü askeri anlaşma, altısı tek taraflı bildiri ve sonuncusu da Sonuç Bildirgesiydi
Fransa, Kuzey-Güney Vietnam, Laos ve Kamboçya arasında başlayan görüşmeler 21 Temmuz'da bu ülkeler arasında imzalanan anlaşmalar ile sonuçlandı Buna göre Vietnam'ı ikiye bölen 17 enlem boyunca ateşkes ilan ediliyor, karşılıklı olarak askeri birliklerin çekilmesi için taraflara 300 gün tanınıyordu Ayrıca komünist gerillaların Kamboçya ve Laos'tan çekilerek bu ülkelerde serbest seçimlerin yapılması ve bu ülkelerin rızası doğrultusunda Fransız birliklerinin bu ülkelere yerleştirilmesi öngörülüyordu Anlaşmalar ile bölünme çizgisi olarak ileri sürülen sınırları da ortadan kaldırıyorlardı Anlaşmaların uygulanması, Polonya, Hindistan ve Kanadalı temsilcilerden oluşacak bir kurul tarafından denetlenecekti Konferans'ın Sonuç Bildirgesi ise Vietnam'ın yeniden birleştirmesi ve 1956 Temmuz'unda bu ülkede seçimlerin yapılması çağrısında bulundu
Konferansa katılan ülkeler anlaşma hükümlerine uymayı taahhüt ettiler, ama ABD anlaşmaların kendisini bağlamadığını ileri sürdü Güney Vietnam da anlaşmayı imzalamayı geciktirince Sonuç Bildirgesi imzalanamadı

Cenevre Bildirgesi, 30 Temmuz 1974
I Kıbrıs Barış Harekatı (20 Temmuz 1974) sonrasında Birleşmiş Milletlerin çağrısı ile Cenevre'de bir araya gelen Türk, Yunan ve İngiliz Dışişleri Bakanlarının imzaladıkları bildiri Buna göre i-Adada 1960 Anayasası ile kurulmuş düzene dönülmesi için gerekli önlemler alınacak ii-Adada taraflar 30 Temmuz 1974 günü denetimleri altında bulundurdukları alanları genişletmeyecekler iii-30 Temmuz ateşkes çizgisinde sadece Birleşmiş Milletler kuvvetleri denetimi altında olacak bir güvenlik bölgesi oluşturulacak iv-Kıbrıs Rum ve Yunan kuvvetlerinin kuşatması altındaki bütün Türk bölgeleri bu kuvvetlerce boşaltılacak ve bu bölgeler Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin koruması altına girecek v-Adada anayasal düzenin yeniden kurulması için, üç Dışişleri Bakanı, Kıbrıs'daki iki toplumun liderlerinin de katılımıyla 8 Ağustos'ta Cenevre'de yeniden bir araya gelecekti

Cenevre Konferansları, 25-30 Temmuz 1974, 8-14 Ağustos 1974
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin çağrısı ile Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında Cenevre'de yapılan Kıbrıs Sorununun çözümüne yönelik iki konferans, 15 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ta Enosis amaçlı EOKA'cı Nikos Sampson tarafından yapılan darbe üzerine Türkiye Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni harekete geçirmeye çabaladı Bir sonuç alınamaması sonucu Türkiye I Kıbrıs Barış Harekatını gerçekleştirdi (20 Temmuz 1974) Bunun üzerine Güvenlik Konseyi aldığı 353 sayılı kararla, tarafları ateşkes yapmaya, yabancı güçleri Kıbrıs'tan çekilmeye ve üç garantör devlet olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'yi görüşmeler yapmaya çağırdı 25 Temmuz'da Cenevre'de biraraya gelen üç ülke Dışişleri Bakanları 30 Temmuz'da Cenevre Deklarasyonu'nu imzaladılar Deklarasyona göre 8 Ağustos'ta üç ülke Dışişleri Bakanları Cenevre'de bir kez daha biraraya geldiler Görüşmelerde bir sonuç alınamaması üzerine Türkiye, 14 Ağustos'ta II Kıbrıs Barış Harekatı'na başladı

Cenevre Sözleşmeleri, 1949
12 Nisan-12 Ağustos 1949 tarihleri arasında Cenevre'de toplanan uluslararası konferansta imzalanan ve Uluslararası İnsancıl Hukuk'un temelini oluşturan dört sözleşme Bu sözleşmeler şunlardır: 1)Kara savaşında yaralıların ve hastaların durumlarını iyileştirme hakkında sözleşme 2)Deniz savaşında yaralıların ve hastaların durumlarını iyileştirme sözleşmesi 3)Savaş tutsaklarına yapılacak işlemlere ilişkin sözleşme 4)Savaş zamanında sivil halkın korunmasına ilişkin sözleşme

Cezayir Anlaşması, 1975
6 Mart 1975'te Irak ile İran arasında Cezayir'de imzalanan iki ülke arasındaki sınır anlaşmazlığı ve bazı diğer sorunları çözüme bağlayan anlaşma 1969 Nisan'ında, ABD'nin desteğine sahip ve askeri gücü yüksek olan İran Şahı, önemli bir suyolu olan Şatt-ül Arab'ın Irak'a ait bulunduğu 1937 tarihli Irak-İran Sınır Antlaşması'nı ortadan kaldırmak istedi Bu amaçla İran gemilerini bir güç gösterisi olarak bölgeye gönderdiğinde, iki ülke kuvvetleri arasında silahlı çatışma çıktı ve 1970'te de diplomatik ilişkiler kesildi Ancak çok geçmeden 1973 yılında Irak ile İran arasında diplomatik ilişkiler yeniden kuruldu 1975 yılında Cezayir'deki Petrol İhraç Eden Ülkeler toplantısında, Cezayir Devlet Başkanı Bumedyan'ın arabuluculuğu ile iki ülke arasında Cezayir Anlaşması imzalandı Buna göre, iki ülke arasındaki sınır Şatt-ül Arab suyolunun en derin noktasından geçecek ve İran, Irak'taki Kürtleri merkezi hükümete karşı desteklemekten vazgeçip onlara yaptığı yardımı kesecekti Ancak 1979'da İran'da Şah'ın devrilip İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla iki ülke arasındaki ilişkiler kötüleşti ve 1980 Eylül'ünde İran-Irak savaşı başladı

Cezayir Konferansı, 1973
Bağlantısız ülkeler dördüncü zirve toplantısı Cezayir'in başkenti Cezayir'de toplanan zirveye 77 ülkenin devlet veya hükümet başkanları katılmıştır Konferans 5-9 Eylül 1973 tarihleri arasında yapılmış, 1970'teki Lusaka Konferansı'nda olduğu gibi bu konferansta da ekonomik sorunlar ağırlıklı ele alınmıştır Bunun sebebi uluslararası ortamdaki "yumuşama" ile beraber artık bu ülkeleri ilgilendiren pekçok siyasi bağımsızlık mücadelelerinin başarıya ulaşmış olmasıydı Bunun sonucu bazı Latin Amerika ülkelerinin konferansa ilgi duyması olmuştur Konferans sonunda yayınlanan "Ekonomik Bildiri"de "Siyasal Bildiri"den daha geniş yer almıştır

Chaumont Andlaşması, 1814
1 Mart 1814'te İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya arasında imzalanan ve bu devletler arasında sürekli bir diplomatik işbirliğinin temellerini atan antlaşma 1822 yılına kadar yürürlükte kalan antlaşma bu tarihte İngiltere tarafından geçersiz sayılarak sona ermiştir

Chester Projesi

Amerikalı emekli Amiral Colby Chester'in aracılığı ile bir ABD-Kanada ortaklık grubu şirketi tarafından hazırlanan, inşa bölgesinin çevresindeki madenleri işletme imtiyazı karşılığında bazı bölgelerde demiryolu ve liman yapımını içeren proje Projeye göre şirket Adana-Yumurtalık, Musul-Kerkük ve Samsun bölgelerinde yaklaşık 4400 km'lik bir demiryolu; Yumurtalık ve Trabzon'a birer liman inşa edecek, buna karşılık olarak da bu bölgelerin çevresindeki 40 km'lik bir kuşak çevresinde bilinen ve sonradan bulunabilecek petrol ve diğer bütün madenlerin 99 yıllığına işletecekti Şirket gerek demiryolları ve limanlardan gerekse madenlerin işletiminden elde ettiği kardan Türk hükümetine belirli bir pay verecekti
Chester Projesi ile verilen imtiyaz, Cumhuriyet döneminin ilk yabancı sermaye yatırım girişimi olması bakımından önemlidir Nisan 1923'te Meclis tarafından onaylandıysa da Musul ve Kerkük'ün Lozan Antlaşması ile alınamaması nedeniyle proje uygulamaya konamadı ve Meclis Aralık 1923'te sözleşmeleri feshetti

Chicago Sözleşmesi, 1944
Aralık 1944'te Chicago'da toplanan konferansta kabul edilen Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesi Daha önce imzalanmış Paris ve Havana Sözleşmeleri'nin yerini almıştır Sözleşme ile her devlete kendi üzerindeki hava sahasında "kısıtlamasız ve tekelci bir egemenlik" tanınmıştır Fakat bu egemenliğin kullanımının yanında herhangi bir tarifeye bağlı olmayan uçaklar önceden izin almadan -sözleşmeye taraf devletin ülkesine veya ticari amaçlı inişler hariç- transit olarak sözleşmeye taraf ülkenin hava sahasından geçebileceklerdir Tarifeli uçuşlar veya charter seferlerinde ise o ülkenin izni gerekmektedir Sözleşme kabotaj hakkını ülke devletine tanımış ve güvenlik nedeniyle uçuşa yasak bölgeler kurulabilmesine izin vermiştir Ayrıca Sözleşme ile uçakların uyruğunun belirlenmesi için kullanılabilecek kurallara da açıklık getirilmiş, her uçağın, tescil edildiği devletin uyruğunda olduğu kararlaştırılmıştır
Sözleşme ile ilgili bir nokta da Birleşmiş Milletler uzmanlık kuruluşlarından biri olan ve merkezi Montreal'da bulunan Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü'nün (ICAO) kurulmasıdır Bu örgüt, sivil havacılıkla ilgili kural ve yöntemlerin geliştirilmesi için çalışır ve bazı önlemler önerir
Chicago Konferansı sonunda Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesi'yle beraber Uluslararası Hava Servisleri Transit Sözleşmesi ve Uluslararası Hava Nakliyatı Sözleşmesi de imzalanmıştır Bu sözleşmeler, ülke-devletinin geçiş ile ilgili olarak diğer devletlere tanıyacağı hakları ve geçiş ile beraber nakliyet ve ticaret ile ilgili birtakım hak ve kolaylıkları içermektedir

Churchill, Sir Winston
İngiliz devlet adamı, başbakan ve yazar 1940-1945 ve 1951-1955 yılları arasında Muhafazakar Parti'nin lideri olarak Başbakanlık yapmıştır II Dünya Savaşı'nda ülkesini yenilginin eşiğinden döndürmüş, Roosevelt ve Stalin ile beraber müttefiklerin savaş stratejisini belirlemiştir Kraliyet Askeri Okulu'nu bitirdi ve 1895'te orduya katıldı 1900'da ordudan ayrılarak siyasete girdi 1911'de önce İçişleri sonra Deniz Kuvvetleri Bakanı oldu Çanakkale Savaşı'nda donanmanın başarısızlığı sonucu bakanlıktan ayrılarak orduya döndü 1921'de ise Sömürgeler Bakanlığı'na getirildi Bir ara Maliye Bakanlığı yaptıysa da 1935 seçimlerinden sonra kabineye alınamadı Savaşın başlaması ile tekrar Deniz Kuvvetleri Bakanlığı'na getirilen Churchill Nisan 1940'ta Chamberlain'in istifası ile onun yerine geçerek Başbakan oldu Churchill acı sonuçlara ve tartışmalara yol açan bazı kararlar almak durumunda kaldı ama kendine özgü mizah anlayışını bırakmadan halka gerçekçi açıklamalar yapıyordu Ağzındaki puro ve eliyle yaptığı zafer işareti Churchill'in simgesi olmuştu ABD'nin de savaşa girmesiyle bu ülke ile her cephede komuta birliği ve ortak strateji kurdu Başbakan Roosevelt'ten aldığı destekle Sovyetlerden gelen bütün "ikinci cephe" kurulması isteklerini erteledi
Savaş sırasında toplanan Kazablanka, Quebec, Tahran ve Yalta konferanslarında Roosevelt ve Stalin ile biraraya gelerek savaşın devamı ve savaş sonrası düzenle ilgili kararlara katkıda bulundu Savaş sonrasında Potsdam Konferansı'na da katıldıysa da önemli bir rol oynayamadı Partisinin seçimleri kaybetmesiyle konferans bitmeden ülkesine döndü

Colbertçilik
Fransa Maliye Bakanı JBaptiste Colbert (1619-1683)'in Fransa'da izlediği, sıkı bir devlet himayesi, sanayileşme ve ekonominin devlet eliyle düzenlenmesi yoluyla bir devletçilik öngören ekonomi politikası Colbert'in Fransız Sanayisini geliştirecek ihracatı arttırma yönündeki bu politikası "Colbertçilik" diye anılmaktadır Colbertçiliğe "Fransız Merkantilizmi" veya "Sanayi Merkantilizmi" de denmektedir Colbert, sanayinin gelişmesi için gerekli mali reformları yapmış ve bundan elde edilen geliri yine sanayie aktarıp devlet eliyle fabrikalar kurmuş ve imalat yöntemleri ile kalite kontrolü hakkında kararnameler yayınlamıştır Sanayiin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin ithalatı kolaylaştırılırken bunun dışındaki ithalat yüksek vergilerle önlenmeye çalışılmış, ihracat ise teşvik edilmiştir Bu dönemde ekonomiye devletin müdahalesinin artması ile Colbertçilik gerek sanayiciler gerekse ihmal edilen tarım kesimi tarafından eleştirilmiş ama Colbertçilik Fransa'nın alt-yapı ve imalat sanayiin gelişmesinden önemli bir rol oynamıştır

Colombo Konferansı, 1954
Mayıs 1954'te Seylan (Sri Lanka)'ın başkenti Colombo'da yapılan beş güney Asya devleti temsilcisinin katıldığı konferans Endonezya Devlet Başkanı Sastroamidi Jojo'nun çağrısı ile toplanan Konferansa Hindistan, Pakistan, Seylan, Endonezya ve Birmanya katılmıştır Konferansın esas amacı Çinhindi'deki gelişmeleri izlemek olmakla beraber daha büyük bir Asya-Afrika devletleri Konferansı toplanması konusu tartışılmıştır Konferans 1955'te toplanan Bandung Konferansı'na öncülük etmiştir

Colombo Konferansı, 1976
Sri Lanka'nın başkenti Colombo'da toplanan Bağlantısız ülkeler zirve toplantısı 11-14 Ağustos 1976 tarihleri arasında toplanan Konferansa aralarında Filistin Kurtuluş Örgütü'nün de yer aldığı 86 ülkenin devlet veya hükümet başkanları katılmıştı Konferans'ta Bağlantısızlar hareketinin genel durumu, sömürge ülkelerinden bazılarının bağımsızlıklarına kavuşmaları, Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki ırk ayrımı politikası, Filistin ve Kamboçya sorunları, Hint Okyanusu ve Kore yarımadasının silahtan arındırılması gibi konularda görüşmeler yapılmıştı Konferans'ta ekonomik konulara ilişkin olarak aynı yılın Mayıs ayında Nairobi'de yapılan Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nda "77'ler Grubu" tarafından önerilen görüşler tekrarlanmıştır Ayrıca Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) model alınarak diğer hammaddeler için de benzer uluslararası örgütlenmelerin gerçekleştirilmesi konusu da tartışılmıştır

Colombo Planı
Üyeleri arasında karşılıklı yardımlaşmayı geliştirmeyi ve çok taraflı bir danışma mekanizmasını amaçlayan bölgesel ekonomik yardım programı Colombo Planı 1950'deki Colombo İngiliz Uluslar Topluluğu Konferansı'nda kabul edildi Plan ilk önce gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere altı yıllık bir kalkınma programı dahilinde 5 milyar dolarlık bir yardımda bulunmasını öngörüyordu Pakistan, Hindistan, Seylan (Sri Lanka), Yeni Zelanda, Avusturya ve İngiltere arasında gelişen bu örgütlenme daha sonra başka Asya ülkelerinin de katılmasıyla genişledi Sovyetler Birliği'ne karşı çevreleme politikası izleyen ABDde Asya'daki komünist olmayan ülkeleri desteklemek amacıyla plana katılmıştır 1950'den bu yana kalkınmaları amacıyla Asya ülkelerine 25 milyar dolarlık borç ve yardım bu plan çerçevesinde sağlanmış ve binlerce kişi bu plan sayesinde teknik eğitim edinmiştir

Curzon Hattı
1919-1920 Sovyetler Birliği -Polonya Savaşı'nda Sovyetler ile Polonya arasında ateşkes hattı olarak önerilen sınır çizgisi I Dünya Savaşı sonrasında Polonya'nın doğu sınırı olarak Lord Curzon tarafından önerilmişse de kabul edilmemiştir II Dünya Savaşı'nın başlangıcında Almanya Eylül 1919'da bu hatta kadar olan Polonya topraklarını işgal etmiş ve bu hattın doğusundaki Polonya toprakları ise Molotov-Ribbentrop Antlaşması'na göre Sovyetlerin işgali altına girmiştir Şubat 1945'teki Yalta Konferansı'nda Sovyetler Birliği, ABD ve İngiltere'ye Curzon Hattı'nı Sovyet-Polonya sınırı olarak kabul ettirdi 1951'de yapılan ufak bir iki değişiklikle beraber hat, Sovyet-Polonya sınırını oluşturdu

Çanakkale Savaşları, Şubat 1915-Ocak 1916
Müttefik devletlerin 1915 Şubat'ında başlattıkları Çanakkale Boğazı ve İstanbul'u ele geçirmeye yönelik askeri harekat başarısızlıkla sonuçlanmıştır İngiliz, Fransız, Avustralya ve Yeni Zelanda (Anzak) kuvvetlerinin katıldığı harekatın amaçları şunlardı i-Boğazları açarak Rusya'ya savaş malzemesi ve yardım göndermek ii-İstanbul'u işgal ederek Osmanlı Devleti'ni savaş dışında bırakmak ii-Balkanlarda üstünlük sağlayıp henüz savaşa girmemiş İtalya ve Romanya'nın İtilaf Devletleri yanında savaşa girmelerini sağlamak
Yaklaşık her iki taraftan da 300000'er askerin ölmesi ile sonuçlanan Çanakkale Savaşları İtilaf Devletleri için büyük bir başarısızlık oldu Boğazların açılamaması sonucu yardım alamayan Rusya'da rejim çöktü ve işbaşına gelen Bolşevikler Brest-Litovsk Antlaşmaları ile savaştan çekildiler İngiltere'de ise Asquith liderliğindeki Liberal hükümet istifa etmek zorunda kalarak yerini koalisyon hükümetine bıraktı Böylece o sırada Deniz Kuvvetleri Bakanı ve harekatın mimarlarından Churchill kabineden ayrılmak zorunda kaldı Tarihçiler tarafından savunulan genelkanı, Çanakkale Savaşları'nın başarısızlıkla sonuçlanmasının I Dünya Savaşı'nın en az iki yıl uzamasına yol açtığı yönündedir

Çekiç Güç (Combined Task Force-Poised Hammer)
Temmuz 1991 tarihinde kurulan ve amacı Saddam Hüseyin'in olası saldırılarına karşı Kuzey Irak Kürtlerine güvence sağlamak olan "Huzur Operasyonu-2"nin (Operation Provide Comfort-2) uygulama birliği olan hava kuvveti ile küçük fakat etkili bir yer unsurunun adı Türkiye'de İncirlik ve Pirinçlik'te konuşlanmış 77 uçak ve helikopterden ve Amerikan-İngiliz-Fransız-Türk 1862 kişilik personelden oluşmaktadır Kuzey Irak'taki Zaho'da da bir irtibat merkezi (Military Coordination Center-MCC) bulunmaktadır

Çekoslovakya Bunalımı, 1968
Çekoslovakya'da Prag Baharı ile görülen katı Marksist rejim uygulamalarından daha liberal politikalara kayma eğilimine karşı Sovyetler Birliği liderliğindeki Varşova Paktı ülkelerinin bu ülkeye yaptıkları askeri müdahale sonrası ortaya çıkan bunalım 1968 Ocak'ında Çekoslovakya Komünist Partisi Genel Sekreterliğine Aleksander Dubçek'in atanmasıyla birlikte ülkede liberalleşme politikaları gözlenmeye başladı Üst düzey görevlere Dubçek gibi liberalleşme yanlısı kişilerin getirilmesi Moskova'yı tedirgin etti ve Sovyetler Birliği Dubçek'i, tutumunu değiştirmesi yönünde uyardı Buna Dubçek'in uymaması üzerine Sovyetler Birliği önderliğindeki Macaristan, Polonya ve Demokratik Almanya birliklerinden oluşan bir Varşova Pakto gücü Çekoslovakya'yı işgal etti Sovyetler bu olayı bir Pakt içi mesele olarak görürken uluslararası platformda bu olay bir ülkenin egemenliğinin ihlali olarak algılanıyordu Bu olay, uluslararası komünist hareketler arasında da tartışmaya yol açtı ve bir tarafta Brejnev Doktrini öte yanda ise Avrupa Komünizmi görüşleri ortaya çıktı

Çelik Pakt (Pacto d'Acciaio), 1939
Nazi Almanyası ile faşist İtalya arasında 22 Mayıs 1939'da imzalanan ittifak antlaşması Her iki devlet kendileri için öngörmüş oldukları "hayat sahası"nı gerçekleştirmeyi hedefleyen bu ittifak antlaşmasına göre taraflar birbirlerini ilgilendiren bütün sorunlarda karşılıklı olarak yardımlaşacaklardı ve taraflardan biri, bir veya daha fazla devlet ile savaşa girer ise, öteki devlet bütün gücü ile ona yardım edecekti Çelik Paktı, İngiltere ve Fransa'nın doğu ve güney Avrupa'daki bazı küçük devletlerle -Türkiye dahil- yaptıkları ikili antlaşmalara bir tepki niteliğindedir

Çevreleme Politikası (Containment Policy)
II Dünya Savaşı sonrası ABD'nin Sovyetler Birliği'ne karşı olarak onun etrafındaki devletlerle oluşturduğu veya oluşmalarında katkıda bulunduğu ittifaklar zinciri Savaş sonrasında iki farklı dünya görüşüne sahip devlet dünya egemenliği konusunda sıkı bir mücadeleye girdiler Doğu Avrupa'da Sovyetlerin kendisine bağlı uydu sosyalist devletler kurmasından ürken ABD bu Sovyet yayılmasını önlemek amacıyla çeşitli tarihi ve politik nedenlerle bu ülkeden çekinen devletlerle bir ittifaklar zinciri oluşturarak onu "çevrelemek" istiyordu Bu doğrultuda kurulan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Balkan Paktı, Bağdat Paktı, Güney Asya Antlaşması Örgütü (SEATO), Anzus Paktı bu politikanın ürünleridir

Çifte Çevreleme Politikası (Dual-Double Containment Policy)
Amerika Birleşik Devletleri'nin 1990-1991 Körfez Savaşı'ndan sonra İran ve Irak'a yönelik olarak uyguladığı politika ABD, 1979'daki İslami nitelikli rejim değişikliği nedeniyle İran'a yönelik olarak uygulamaya koyduğu siyasal ve ekonomik kuşatmaya Körfez Savaşı'ndan sonra Irak'ı da dahil etmiş, yani her ikisini birden karşısına alarak dünya politikasından tecrit etmeye çalışmıştır ve buna da çifte çevreleme denmiştir

Çin-Sovyet Uyuşmazlığı
II Dünya Savaşı sonrasında 1949'da Çin'de kurulan komünist rejim ile Sovyetler Birliği arasında 1950'lerin sonlarında başlayıp 1980'lerin ikinci yarısına kadar süren soğuk ilişkiler Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra Sovyetler Birliği ile bu ülke arasında sıcak ilişkiler kurulmuştu Fakat Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin 20 Kongresi'nden sonra iki ülke arasındaki ilişkiler giderek bozulmaya başladı En başta iki ülke arasında yüzyıllardan beri süren bir tarihi mücadele vardı Çin Rusya'ya XIX yüzyılda kendisini sömüren bir devlet gözüyle bakıyordu Bununla beraber iki ülke önderliği Marksist-Lenininst ideolojiyi farklı şekillerde yorumlamaktaydılar Mao'ya göre Stalin'in kötülenmesi kampanyası çok ileri gitmişti ve Sovyetlerin "barış içinde birarada yaşama" tezini beğenmiyordu Ayrıca 1960'lardan itibaren Çin, Çin İmparatorluğu'nun zayıf olduğu ve bu yüzden Çarlık Rusyasına toprak bıraktığı "haksız" sınır antlaşmalarının değiştirilmesi gerektiğini ileri sürmeye başladı Bu sınır anlaşmazlığı 1969 yılında iki devletin silahlı kuvvetleri arasında ciddi çatışmalara varacak kadar büyüdü Bu arada Çin, 1968'de Çekoslovakya'ya yapılan Sovyet müdahalesini kınadı 1970'lerde sınır görüşmelerinin başlamasına rağmen bunlar ancak belli aralıklarla sürmüş, 1978'de yine ciddi çatışmalar yaşanmıştır Bütün bu gelişmeler yaşanırken Çin, kendisine karşı Sovyetler kadar büyük bir tehlike olarak görmediği ABD ilişkileri normalleştirmeye çalışmaktaydı 1972'de ABD Başkanı Nixon Çin'i ziyaret etti ve 1976'da iki ülke arasında diplomatik ilişkiler kuruldu
1976'da Mao'nun ölümü ve muhalif önderlerin iktidara gelmesiyle ilişkilerin normalleşmesi yolunda bir engel kalktıysa da bu hemen gerçekleşmedi 1979'da Çin, Kampoçya ile savaşan Vietnam'a girdi ve Nisan ayında Sovyetler ile 1950 tarihli Dostluk, İttifak ve Karşılıklı Yardım Antlaşması'nı iptal etti Sovyetler ise Vietnam'ın yanında yer aldı 1979'un sonunda Sovyetlerin Afganistan'a girmesi de ilişkilerin daha da bozulmasına yol açtı 1982'de Sovyet Devlet Başkanı Brejnev'in ölümünden sonra iki ülke Dışişleri Bakanları görüşmelere başladılar ve 1983'te Moskova'da yapılan görüşmeler sonucunda ticari konularda anlaşmaya varıldı 1983 Kasım'ında Çin-Sovyet sınırı ticarete açıldı
Yine de ilişkilerin normalleştirilmesi için Gorbaçov iktidarını beklemek gerekecekti Çin'de ekonomik reformla birlikte Sovyetler Birliği, Çin'in dış ticaretine önemli ülkeler arasına girdi ve Çin'in Gorbaçov'un reformlarına ilgisi arttı 1987 Ağustos'unda iki ülke arasında görüşmelerin başlamasıyla sınırın doğu kesiminde toprak iddialarından doğan sorunların çözülmesi yolunda adımlar atılmaya başladı Sovyetler Birliği bir yıl sonra Moğolistan'ın kuzeyinden önemli sayıda asker çekti Nihayet 1989 Mayıs'ında Gorbaçov'un Pekin'i ziyareti sırasında Sovyet ve Çin liderleri karşılıklı olarak dostluk, egemenlik ve birbirlerinin içişlerine karışmama sözü verdiler ve "ilişkilerin normalleştiğini" açıkladılar

Çok Taraflı Nükleer Güç (Multilateral Force-MLF)
1960'ların başında ABD tarafından öne sürülen Batı bloku çerçevesinde nükleer gücün kullanımının paylaşılması önerisi 1960'ların ilk yarısında ABD, Sovyetler Birliği ve İngiltere'den sonra Fransa ve Çin de nükleer denemeler yapmışlardı Hindistan, Federal Almanya, İtalya, Japonya, Brezilya, İsrail, Pakistan, İsveç, İran ve Libya'nın da nükleer silah yapmak için çalıştıkları veya bunu arzuladıkları biliniyordu Bunun üzerine özellikle bağlantısız devletler, Birleşmiş Milletler çerçevesinde nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarına girişmişlerdi Bu ortamda ABD çok taraflı nükleer güç düşüncesini ortaya atmış, bu yolla Avrupalı müttefiklerini nükleer silah yapımı yerine, nükleer silah paylaşımına ikna etmeye çalışmıştı Buna göre bu projeye katılacak ülkeler, bu amaç için ayırdıkları bütün güçlerini NATO'nun emrine verecek, masrafları da ortaklaşa paylaşacaklardı Bu şekilde oluşturulacak nükleer güç bazı ülkelere yerleştirilmek yerine denizaltı ve gemilerde bulundurulacaktı Bu silahlar da ancak ortaklaşa alınacak bir karar ile kullanabilecekti Bu proje çeşitli tartışmalara yol açtı Nükleer silahların bu silahlara sahip olmayan devletlerle paylaşılması nükleer gücün yayılması demek değil miydi? Sovyetler Birliği her ne şekilde olursa olsun Almanya'nın "nükleer tetikte" parmağının bulunmasına karşıydı Sonuçta bu proje 1968 yılında ABD ve Sovyetler Birliği'nin Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (The Non-Proliferation Treaty)'nı imzalanması ile gündemden kalkmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.