Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ilişkiler, sözlüğü, t or u or ü, uluslararasi

Uluslararasi İlişkiler Sözlüğü T/U/Ü

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uluslararasi İlişkiler Sözlüğü T/U/Ü



Uluslararasi İlİŞkİler SÖzlÜĞÜ T

Takımada (archipelago)

Birbirine yakın büyüklü küçüklü birkaç adadan oluşan topluluğa verilen ad

Taktik Silahlar (tactical weapons)

Günümüzde modern silahlar, genellikle stratejik ve taktik silahlar olarak iki ana grupta toplanmaktadır Diğer bir sınıflandırma da nükleer silahlar ve konvansiyonel-klasik-silahlar şeklindedir

Taktik silahlar, savaşın bütünü değil, bir cepheyi, bir harekat alanını ilgilendiren, dar bir bölgede etkili ve küçük bir birlik tarafından kullanılan kısa menzilli silahlardır Hemen hemen bütün konvansiyonel silahlar aynı zamanda taktik silah türleridir (top, tank, tanksavar silahları, bütün piyade silahları, kısa menzilli füzeler ve benzeri silahlar gibi)

Nükleer silahlardan da taktik önemde olanları bulunmakta ve bunların en son tiplerine "küçük nükleer silah" anlamına gelen "Mininuces" adı verilmektedir Ayrıca, taktik nükleer silahlardan gücü 1ila 20 kilodan arasında değişmekte olup, yüzeyden-yüzeye (karadan-karaya) küçük ve kısa menzilli füzelerde başlık halinde atılabilen, nükleer mayın halinde bulunabilenler de vardır Bugün için Avrupa'daki NATO kuvvetlerindeki taktik silah sayısının 7-8000 kadar olduğu uzmanlarca açıklanmaktadır

Tampon Devlet (buffer state)

Coğrafi konum bakımından güçlü ve birbirine düşman iki devlet arasında bulunan, nisbeten küçük ve güçsüz devlet Tampon devlet iki fonksiyon görebilir 1)Bu büyük devletlerin doğrudan doğruya karşı karşıya gelmelerini önleyerek küçük gerginliklerin hemen çatışmaya dönüşmesini önler 2)Öte yandan güçlü bir devlet çevresinde yer alan nisbeten güçsüz devletlerin topraklarını ülkesinin güvenliği açısından tampon bölgeler olarak görmekte ve kendisine dışarıdan yönelecek genel bir saldırıyı bu tampon ülkelerin topraklarında karşılamayı düşünmektedir Rusya ve Batı Avrupa ülkeleri tarih boyunca Doğu Avrupa ülkelerini benzer bir gözle görmüşlerdir

Tarafsızlık (neutrality)

Bir devletin başka iki devlet veya devletler arasındaki savaşın fiilen ve hukuken dışında kalması ve savaşan devletlerin de bunu böyle kabul etmesi Tarafsızlık doktrini hiç değilse barış zamanında her türlü askeri ittifaka katılmayı reddeden öğretidir Özellikle batı ve komünist blokları karşı karşıya getiren anlaşmazlıklarda bir hakemlik veya çekimserlik siyasetine sahip olanların görüşü böyle idi

Tarafsızlık çeşitli şekillerde olabilir 18 yy'da alışılmış olan tam veya mutlak tarafsızlık yanında noksan, sınırlı veya gözetici denen tarafsızlık ortaya çıkmıştır Sınırlı tarafsızlıkta savaşa katılma yok; ama taraflardanbirine yardım vardır Bir diğer tarafsızlık da silahı olanıdır Bu ya ticaret gemilerini korumak için refakatine savaş gemisi vermek ya da tarafsızlığa saygı gösterilmesini güven altına almak için kuvvetli bir orduyu silah altında tutmak şeklinde olur Daimi tarafsızlık ise bir devletin diğer devletlere bağımsızlığını ve ülke bütünlüğünü güven altına alınmasına karşılık-meşru müdafaa durumu hariç-savaş hakkında ve askeri ittifaklara girme hakkında vazgeçmesi demektir

Tarafsızlık bazı hakları (toprak bütünlüğünün ihlal edilmesi, ticari ilişkilerde serbestlik) ve buna karşılık bazı yükümlülükleri (dolaylı dolaysız her tür çatışmaya katılmaktan kaçınma, savaş halinde bulunanlara karşı tam anlamıyla eşit davranma vs) kapsar

Terörizm (terrorism)

İhtilalci bir mücadele sistemidir Bu sistemin yarattığı havaya "terör", sistemin tarafları veya uygulayıcısına da "terörist" denir Terörizm; yasadışı stratejik ve siyasal amaçlarını gerçekleştirmek için bir grubun veya devletin, hedeflenen kitleyi yıldırıp, korkutarak, planlı ve bilinçli biçimde şiddet kullanması ya da kullanma tehdidinde bulunmasıdır Terörizmin kuralı yoktur, amaçları korku yoluyla istekleri dayatmaktır Terörizm bir savaştır ama bu savaşın alanı belli değildir Genelde teröristlerin seçtiği alanda taraflar karşı karşıya gelir Eylemleriyle, kitle iletişim araçlarını kullanarak sorunlara dikkat çekmeye çalışırlar ve bunun için de en kanlı yolları seçmeye özen gösterirler

Tırmanma (escalation)

Savaşan bir tarafın kendince gerekli görerek veya hasım tarafça girişilmiş arttırma hareketine karşılık olarak askeri imkanlarını hesaplı bir biçimde arttırması Öte yandan tırmanmanın, cepheye daha fazla asker sevkedilmesi, savaşta yer alan ülke sayısının artması, giderek daha büyük alanlara yayılması biçiminde ortaya çıkması da mümkündür Günümüz stratejistleritırmanma olgusunu askeri çatışmalarda mümkün olduğunca önlenmeye çalışılan bir süreç olarak görürken aynı zamanda bu sürecin topyekün bir savaşın ortaya çıkışını engelleyici bir fonksiyonu bulunduğuna da işaret etmektedir Alt düzeydeki bir yoğunlukta başlayan mücadelede çeşitli tırmanma aşamalarında uzlaşmaya varılabilir

Ayrıca tırmanma terimi Atom Çağı'nın strateji terimleri arasında yer alır ve atom silahlarının gücünün önüne geçilmez bir biçimde hızlanmasını belirtmek için kullanılır

Topyekün Savaş (total war)

Çağımızda savaşın ulaştığı aşama Eski dönemlerde savaş daha çok sonucu savaş meydanlarında belli, mücadeleye girişen orduların başarı veya başarısızlığı ile belirlenen bir görünüme sahipti Ancak 20 yy gelişmeleri durumu değiştirdi Örneğin hava kuvvetlerinin ordulara katılması cephe gerilerinin vurulabilirliğini arttırdı Topyekün savaşın bazı özellikleri vardır: a)Ülke halkının tümü savaşa katılır Yani savaş ile ilgili çabalarda yer alır b)Karşı tarafın halkı bunaltılmaya böylece savaşa direnme arzusu ve gücü azaltılmaya çalışılır c)Modern silahların kullanılmasıyla hedeflerin küçük ölçekli tahribi sözkonusu olmaktadır d)Ülkenin çoğunun mücadele içinde yeralması sonucu savaş global bir nitelik kazanır e)Düşman tarafın halkını hedef alan yoğun moral ve ideolojik kampanya açılarak mücadele karşı tarafa yönelik bir haçlı seferi biçimine sokulmaktadır f)Klasik savaş kuralları genellikle taraflarca pek dikkate alınmamaktadır Günümüzde topyekün savaşın bir anlamı da yerel bir nükleer savaştır Tarafların kesin bir zafer elde etmek için bütün güç ve kaynaklarını seferber ettikleri büyük savaştır Tarih boyunca savaşların boyutları siyasal olmaktan çok ekonomik ve toplumsal nitelikte olmuştur Basit toprak ilhaklarının genelde kiyasıya savaşlara yolaçması bu durumu yansıtır Tarihte en kanlı çatışmalar ideolojik ayrılıkların yolaçtığı durumlar, iç savaşlar ve din savaşlarında görülmüştür Büyük köle nüfusları olan Eski Yunan ve Roma'da bile çöküş dönemlerine değin topyekün savaş görülmemiştir Savaşın belli kurallara uygun yürütüleceğine karşı çıkan Prusyalı askeri strateji uzmanı Carl Van Clausewitz topyekün savaş kavramını bugünkü anlamıyla kullanan ilk yazarlardandır

20 yy'daki iki dünya savaşı birçok yönden sınırlı olmakla beraber genelde topyekün veya en azından tarihin entopyekün savaşları sayılır

Ultimatom (ultimatum)

Bir devletin diğer bir devletten derhal veya belirli bir süre içinde yerinegetirilmesini istediği bazı taleplerde(mesela o devlete verilmiş zararlardan dolayı tazminat ödenmesi, sınırlı ihlal ve tecüvüzlerine son verilmesi, sınırı geçmiş olan birliklerin geri çekilmesi gibi) bulunduğu diplomatik belge Ayrıca genellikle talep veya taleplerin derhal yahut belirtilen sürede yerine getirilmemesi ültimatomu veren devletin gerekli gördüğü bütün tedbirleri (ilişkilerin kesilmesi, aynıyla karşılık verme, abluka, silah kullanma ve savaş ilanı) almakta kendini serbest sayacağı da belirtilir La Haye antlaşmasına göre ultimatomun yazılı olarak verilmesi gerekir

Ulus (nation)

İnsanların biraraya gelerek oluşturdukları en geniş toplumsal örgütlenme biçimi Genelde aynı topraklar üzerinde yaşama, dil, din ya da benzeri ortak değerlerle birleşme ve yine genelde hukuksal egemenliği olma gibi tarafsız, kişinin kendini gruptan sayması gibi subjektif değerlerin biraraya getirdiği ve bu farkların bir elit tarafından hatırlatıldığı insan topluluğu, ulusu oluşturan çeşitli öğelerin tarihin genel akışı içinde belirginleştiği toplumlar, ancak kendi devletlerini kurma hakkını elde ettikten sonra günümüzdeki anlamda ulus olabilmişlerdir Özellikle tanımda yer alan ve bir ulusun üyelerinde ortak olması gereken özellikler günümüzdeki birçok ülke açısından (en azından resmi düzeyde) sözkonusu olan ulus-devlet birlikteliğini hemen hemen bütünüyle ortadan kaldırmaktadır Bu tanıma göre ya bir devlet içinde birçok ulus yeralmakta ya da bir ulus birden çok devlet arasında bölünmüş durumdadır Bu durum günümüzde soruna daha pragmatik açıdan bakan ve daha çok ulus-devlet birlikteliğini temel alan bazı ulus tanımlarını beraberinde getirmiştir Günümüzde yaygın kanıya göre ulus, ortak bir geçmişe ve geleceğe ilişkin benzer düşüncelere sahip olan yani bir inanç ve bilinç birliği içinde bulunan insan topluluğudur

Ulusal Çıkar (national interest)

Yöneticilerin, devletlerin dış politikalarını dayandırdıklarını söyledikleri temel ögelerdir Marksistlere göre devletin çıkarları veya ulusal çıkarlar aslında toplum içindeki egemen sınıfın çıkarlarından başka birşey değildir İç politikada olduğu gibi dış politikada da devlet, mevcut düzeni dış tehlikelerden koruyan ve egemen sınıfın dışarıdaki çıkarlarını yürüten başlıca araçtır Sovyet yetkililere göre barış zamanında dış politikanın başlıca aracı diplomasidir Dış politikanın egemen sınıfın çıkarlarını yansıtmaya karşın diplomasi ulusal çıkarların resmi biçimdeki ifadesidir Diplomatik ilişkiler ulusal çıkarlar örtüsüne gizlenmiş olan grup çıkarları ya da toplumsal sınıf çıkarları arasındaki çatışmanın bağdaştırılmasından başka birşey değildir Ulusal çıkar kavramının tüm ulusun çıkarlarının bir bileşkesi niteliğini taşıdığını kabul eden klasik görüş taraftarları açısından da hangi ögelerin ulusal çıkarı temsil ettiğinin belirlenmesi sorun olmaktadır Herşeye rağmen bir ulusun tümünü kapsayan ortak bir çıkaröğesinin ülkenin öz varlığının korunması olduğu genellikle kabul edilmektedir Son yıllarda özellikle de ABD'li bazı yazarlar kavramın uluslararası politikanın biçimsel analizi açısından pek uygun olmadığını, dolayısıyla yerine başka kavram ya da kavramların konulması gerektiğini savunmaktadırlar

Ulusal Devlet (national state)

Bir devlet biçimi Ortaçağ Avrupası'nın son dönemlerinde giderek çökmeye başlayan feodal sistem karşısında yeni ortaya çıkan burjuvaziyi yanlarına alan krallar merkezi otoritelerini güçlendirmekteydiler Fransız Devrimi de ulusçuluğun ideolojik ve moral altyapısını güçlendirdi, çok uluslu imparatorluklar için gerçek bir tehdit oldu 19 yy'ın sonları ve 20 yy başlarında en yoğun dönemini yaşayan ulusal devletlerin ortaya çıkış süreci 20 yy'ın ikinci yarısından itibaren azalmıştır Bunun nedenleri, potansiyel toplulukların sınırına yaklaşılması iki bloklu sistemin ulusal devletin prestijini zedelemesi, eski sömürge devletlerinin bağımsızlığa kavuşurlarken ulusal devlet niteliklerini taşımamaları olarak sayılabilir Ulusal devlet günümüzde yaygın bir uluslararası birim, bir devlet biçimi olarak görünmektedir

Ulusal Güç (national power)

Bir devletin bir diğerini, belirli tutum ve davranışları yapma ya da yapmama açısından zorlamakta kullanılabileceği potansiyel olanaklar toplamı Coğrafya; ulusal gücü oluşturan en istikrarlı faktördür Önemi eski dönemlere göre azalmakla beraber günümüzde de geçerlidir Örneğin, ülkenin bir ada olması, çok dağlık ve içlerine ulaşılması güç bir topograik yapıya sahip olması veya ülkeyi diğer ülkelerden ayıran hiçbir doğal engelin bulunmaması, bir ülkenin ulusal gücünü etkileyen ögelerden birisi de doğal kaynaklardır Endostriyel kapasite; günümüzde gerekbarış gerekse savaş dönemlerinde ülkelerin ulusal gücünü belirleyen en önemli faktörlerden birisi de endüstriyel kapasitedir Askeri Hazırlık Derecesi; gücü oluşturan temel öğelerden birisidir Bir ülkenin askeri hazırlık derecesi, o ülkenin savaş teknolojisi, askeri birliğinin kapasitesi ve de silahlı kuvvetlerinin nicelik ve nitelik açısından mevcut durumu ile ilgilidir Nüfus; önem derecesi duruma göre değişen bir faktördür Günümüzde de konvansiyonel silahlar ile sürdürülen savaşlarda, özellikle de kara savaşlarında nüfusun önemi büyüktür Diplomasinin Niteliği; elde bulunan potansiyonel olanakların değerlendirilmesi konusunda genel politikayı belirleyen faktördür Bu anlamda diplomasi, ulusal gücü meydana getiren farklı ögeleri, ulusal amaçları yakından ilgilendiren uluslararası konular üzerinde en yüksek etkide bulunabilecek bir şekle getirme sanatıdır Hükümet ve Yönetimin Niteliği; gerçekte sözü edilen tüm ögeler hükümet tarafından alınan kararlar çerçevesinde bir ülkenin gücünü oluştururlar Bu nedenle nitelikli bir hükümetin gerçekleşebilmesi için gereken üç görev vardır; a)ulusal gücü yaratan maddi ve insani kaynaklar ile izlenmekte olan dış politika arasında bir dengenin kurulması b)sözkonusu kaynakların kendi aralarında gerçeçi dengenin kurulması, c)izlenecek dış politika konusunda halkın desteğini kazanma Bazı yazarlar ulusal moral, ulusal karakter gibi saptanması ve karşılaştırılabilmesi son derece güç bazı faktörleri de ulusal gücü oluşturan ögeler arasında ele almaktadır

Ulusal Hava Sahası (national air space)

Bir devletin ülkesi üstündeki hava sahası Hava sahası devletlerin egemenliği altında bulunan hava ülkesi ile buna bitişik olarak yer alan iç suların, boğazların üstünde bulunan hava sahasıdır

Ulusal Karakter (national character)

Devletlerin ve hükümetlerin "kişileştirilmesi" ile uluslararası davranışlarının açıklanabileceğini savunan görüş Barışta ve savaşta ulus adına eylemde bulunanlar devlet politikası belirleyenler, uygulayanlar, destekleyenler, seçenler ve seçilenler, kamuoyunu biçimlendirenler gibi şeylerin hepsi ulusal karakteri oluşturan entellektüel ve moral niteliklerin izlerini taşırlar Bunun sonucu da ulusal karakterin ulusal güç üzerinde etkiye sahip olmasıdır Uluslararası ilişkilerin açıklanmasında ulusal karakterin gözönüne alınması bugün ciddi ve gerçekçi bir yaklaşım olarak kabul edilmemektedir Rusların kaba kuvvetçiliği ve inatçılığı, Amerikaların buluşçuluğu ve bireyciliği, İngilizlerin doğmatik olmayan sağduyuları, Almanların ve Japonların disiplinci organize toplumsal yapıları ulusal karakter farklılıkları olarak öne sürülmekte ancak uluslararası ilişkilerin açıklanmasında çok yetersiz kalmaktadır

Ulusal Moral (national moral)

Bir ulusun kendi hükümetlerinin dış politikasını barışta ve savaşta desteklemekte gösterdiği konsantrasyon derecesi Tüm ülkede ulusal moralin varlığı, yokluğu veya niteliği özellikle ulusların tehlike ile karşılaştığı bunalımlı zamanlarda daha açık biçimde ortaya çıkar Ulusal moral bir devletin ordusunun, dış işlerini, üretimini yani tüm faaliyetlerini ve dolayısıyla gücünü etkiler

Ulusçuluk: bkz Milliyetçilik

Ulus Devlet: bkz Ulusal Devlet

Uluslararası Boğazlar (international straits)

İki açık denizi birleştiren deniz yolu Bir boğazın "uluslararası boğaz" olarak kabul edilmesi için uluslararası deniz ulaşımında kullanılıyor olması, genişliği ve coğrafi konumu ve durumu önemli etkenlerdir Eğer sözkonusu boğazın genişliği karasularının iki katından az ise ve iki açık deniz parçalırını birleştiriyorsa Boğaz suları karasuları rejimine tabidir Boğazın genişliği, karasularının iki katından fazla ise, karasularının dışında ve boğazın ortasındaki alanda açık deniz rejimi uygulanır

Uluslararası Denizyatağı (deep seabed)

Ulusal yetki sınırları dışında kalan deniz yatağı ve toprak altı Deniz yatağı kavramı 1945'ten sonra ortaya çıkmıştır Denizlerin maksimum düzeyde kullanılması arzusu ve teknolojik gelişmeler sonucu, devletler deniz yatağının ve toprak altının araştırılması ve işletilmesi için çalışmalarda bulunmaya başlamışlardır Devletlerin karasularının altında kalan bölümün dışındaki deniz yatağı alanında çeşitli uluslararası düzenlemeler öngörülmektedir Ancak denizde deniz altı ve boru döşeme hakkı da bu çerçevede ele alınmaktadır

Uluslararası Hava Sahası (international air space)

Hiçbir devletin ulusal hava sahasına girmeyen yani devletlerin karasuları sınırının dışındaki bölgelerin üstündeki hava sahası Deniz hukuku antlaşmaları açık denizler üzerinde yaralan hava sahasındaki uçuş serbestliği ilkesini kabul etmek suretiyle karasuları dışında kalan hava sahasının ulusal egemenliğe konu olamayacağını benimsemiştir

Uluslararası İlişkiler (international relations)

Uluslararası ilişkiler, başta devletler olmak üzere, hükümetler ve devlet-dışı kuruluşlar arasında hukuksal, siyasal ve ekonomik ilişkileri analiz eden kapsamlı bir deyimdir Hatalı olarak uluslararası politika deyimi ile aynı anlamda kullanılır Uluslararası İlişkiler devletler arasındaki her düzeyde ve her çeşit konudaki ilişkileri kapsamasına karşın, uluslararası politika devletlerin resmi organları aracılığıyla kurduğu ve siyasal konulardaki ilişkileri kapsar

Uluslararası Kamuoyu: bkz Dünya Kamuoyu

Uluslararası Kanallar (international channels)

İki açık denizi birbirine bağlamak amacıyla insan eliyle açılan su yolları Bu su yollarının uluslararası ulaşım bakımından çok önemli olmaları halinde hukuksal statüleri uluslararası anlaşmalarla belirlenmektedir Eğer ilgili bir anlaşma yoksa uluslararası kanal sınırları içinde bulunduğu denetim hukuk düzenine tabidir

Uluslararası Nehirler (international rivers)

İki yada daha fazla sayıda devletin ülkesinden geçerek denizlere ulaşan veya bu devletler arasında doğal sınır oluşturan nehirler Genelde 20 Nisan 1921 Barcelona Sözleşmesi ile belirlenen hukuki statüleri, uzlaşımın kıyı devleti olsun veya olmasın geçiş serbestliğine dayanır Kıyı devletleri ulaşımı engelleyecek önlemler alamaz ve özel hizmetleri karşılığı dışında hiçbir ücret talep edemezler

Uluslararası Politika (international politics)

Uluslararası ilişkiler disiplinin bir alt dalıdır İki veya daha fazla devlet arasındaki siyasi ilişkileri uluslararası sistemin tümü içinde ele alarak inceler Uluslararası politika, devletlerin resmi organları aracılığıyla giriştikleri ilişkileri kapsar Uluslararası politikarın tüm devletlerin dış politikalarının toplamı olduğu söylenir Bu bir bakıma doğrudur, ancak, devletlerin dış politikalarının teker teker incelenmesiyle uluslararası politikanın tümünü çözümleyebilmek imkansızdır Uluslararası politika alanında her zaman geçerli olabilecek bir "büyük kuram" (grand theory) geliştirilememiştir Bu alanda yapılan araştırmaların çoğu konuya tek yönlü bakmıştır ve hemen hepsinde süreç yönü ön plana alınmıştır

Uluslararası Sistem Kuramı: bkz Sistem Analizi

Uluslarüstücülük (supranationalism)

Uluslaraüstücülük, üye birimlerden merkezi organa doğru bir karar-alma otoritesi transferini içerir Üyeler uluslarüstü kararı ya kabul etmek ya da sistemden çekilmek zorundadırlar Kararlar üye hükümetlerin temsilcilerince veya uluslararası düzenlemenin bir birimi olarak işlev gören kurum tarafından alınır

Uluslarüstücülük, eğer ülkeler egemenliklerinin bir kısmını gönüllü olarak merkezi kuruma devrederlerse mümkündür Ancak karar alma ayrıcalıklarından vazgeçmemekte ısrarlı olan liderlere sahip bağımsız ve egemen devletlerden ulaşan bir dünyada uluslarüstücülük çok az destek görmüştür Avrupa Birliği Komisyonu, politikalar üreten, bir yürütme organı işlevi gören ve üye ülkeleri, özel grupları ve bireyleri bağlayıcı kararlar alan uluslarüstü bir kuruluş olarak ender rastlanan örneklerden birisidir Diğer Birleşmiş Milletler organlarından farklı olarak Güvenlik Konseyi, BM Antlaşması'nda barış ve güvenlik konularında üye ülkeleri bağlayıcı uluslarüstü kararları almakla yetkilendirmiştir Konsey bu gücünü, sözgelimi 1966'da Rodezya'ya zorlayıcı ekonomik yaptırımlar uygulamak suretiyle göstermiştir

Uzlaştırma (arbitration)

Devletler arasındaki uyuşmazlıkların barışçı çözüm yollarından birisi Uzlaştırma siyasal ve diplomatik çözüm yöntemleri arasında en fazla resmileşmiş olandır Ya bir kişiye ya da bir komisyona verilen uzlaştırma görevi, uyuşmazlıkların hakemlik veya yargı yoluyla çözülmesinden daha esnektir ve çeşitli uyuşmazlıklara uygulanabilme yeteneği daha fazladır Uzlaştırıcıların verdikleri kararlar, hakemlik ve yargı yollarından farklı olarak uyulması zorunlu, bağlayıcı kararlar değildirler Uzlaştırıcının amacı, farklı görüşlerin bağdaştırılması yoluyla uyuşmazlığın çözümünü sağlamaktır, yoksa hukuksal hakların gerçekleştirilmesi değildir Uzlaştırıcının teklifleri tarafları tatmin etmedikçe ve taraflar bu teklifleri kabul etmedikçe uyuşmazlık çözüme bağlanamaz

Üçüncü Dünya (third world)

Az gelişmiş ülkeler kategorisinde bulunan Afrika, Latin Amerika ve Asya ülkeleri için kullanılan bir deyimdir II Dünya savaşı sonrasında, özellikle soğuk savaş döneminde dünya, sosyalist sistemi benimsemiş Doğu Bloku ve kapitalist sistemi benimsemiş Batı Bloku arasında ikiye bölünmüştü Üçüncü Dünya Deyimi bu iki kutupluluğu ortaya çıkardığı bir olguyu belirtmiş ve tam anlamıyla bu iki kutuptan birisinde yer almayan devletleri nitelemek için kullanmıştır Bu deyim, dış politika stratejilerini "bağlantısızlık" yönünde seçen ülkeler için de kullanılır Ancak dahaçok Varşova Paktı ya da NATO üyesi olmayan az gelişmiş Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerini belirtir Bu ülkelerin ortak noktaları çoğunun bir sömürge geçirmiş olmaları bağımsızlıklarını bir mücadele sonucu kazanmalarıdır Bu ülkeler dünya barışı için bloklar arasında bir denge unsuru olduklarını düşünmekteydiler

Ülke Kazanma

Devletlerin bir ülke parçasının sahibi olmaları iki durumda ortaya çıkmaktadır i)Bir yeni devlet doğduğu zaman, ii)Varolan bir devlet ülkesine yeni bir ülke parçası kattığı zaman

1) Devletin doğuşu ile bir ülkeye sahip olması

Bu yeni devletler, sömürgelikten kurtulan eski sömürge devletleri olup onların belirli bir ülkeye sahip olmalarının hukuksal dayanağı, self-determinasyon ilkesi olarak kabul edilmektedir Buna karşılık, bugün de gerek eskiden günümüze kadar varlıklarını sürdüren eski devletlerin gerekse varolan bir devletten ayrılma yoluyla bağımsızlığını kazanan yeni devletlerin sahip oldukları ülkelerin hukuksal dayanağı konusunda bir görüş birliği yoktur

2) Varolan bir devletin ülke kazanması

Devletlerin ülke kazanması olayını iki değişik duruma göre değerlendirme olanağı vardır i)Bir sahipsiz ülkenin bir devlet ülkesine katılması ii)Bir devlet ülkesinden başka bir devletin ülkesine aktarılması Bu konuda başvurulan başlıca yollar, tarafların maddelerini bildirme biçimlerine göre sınıflandırırsak uygulamada 3 değişik yönteme rastlanmaktadır a)Andlaşma yoluyla ülke kazanılması, b)Tek-taraflı işlemler aracılığıyla ülke kazanılması, c)Uluslararası yargı, hakemlik ya da örgüt organı kararı ile ülke kazanılması,

a) Andlaşma yoluyla ülke kazanılması:

Devir, bir devletin ülkesinin bir bölümünün üzerindeki haklarından bir başka devlet lehine andlaşma aracılığıyla vazgeçmesi olayına verilen addır Devir işleminin tam olarak gerçekleşmesi 2 öğenin bir araya gelmesini gerektirmektedir i)Bir devir andlaşmasının yapılması, ii)İlgili ülkenin fiilen öteki devletin egemenliğine girmesi Devir işlemi herhangi bir koşula ya da karşılığa bağlı olmayacağı gibi, bağış koşullu ya da bir karşılıksız elde etme sonucunda da olabilir

b) Tek-taraflı işlemler aracılığıyla ülke kazanılması

Bir devletin tek-taraflı bir işlem ile başka bir devletin bir ülke parçasına sahip olması olayına, tarih içinde, iki durumda rastlanmaktadır i)Fetih, ii)Kazandırıcı zamanaşımı 20 yy'da fetih yoluyla ülke kazanılması hakkının giderek reddedildiği gözlenmektedir Kazandırcı zamanaşımı ise iç hukuktan uluslararası hukuka aktarılan bir kavram olup, başlangıçta bu hakka dayanmamakla birlikte bir ülke parçası üzerinde sürekli etkin bir biçimde egemenlik haklarını kullanan devletin belirli bir süre sonucunda ülkeye sahip olmasını hukuksal açıdan kabul etmektedir Kazandırıcı zamanaşımı için 2 öğenin oluşması şarttır 1)Bir ülkenin fiili işgal altında tutulması, 2)Belirli bir sürenin geçmesi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.