Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
günümüze, kılıcı, osmanlıdan, yatağan

Osmanlı'dan Günümüze Yatağan Kılıcı

Eski 03-31-2010   #1
Atlıkarınca
Varsayılan

Osmanlı'dan Günümüze Yatağan Kılıcı



Yatağan, Osmanlı döneminde yaygın olarak 16 yüzyıldan 19 yüzyıla kadar kullanılmış meşhur ve etkili bir tür kılıç Yabancılar arasında Türk Kılıcı, halk arasında Kulaklı olarak da bilinir Kılıcın ağırlık merkezi, kılıç yapımında Türk eğrisi olarak bilinen açısı ve ideal vuruş şekli diğer kılıçlardan farklı olduğu için kullanımı zordur Ama iyi kullanan birinin elinde tahrip ve keski gücü, çağdaşı kılıçlardan çok yüksektir Sırplar arasında da 19 yüzyılda ulusal kılıç haline gelmiştir

Yatağanlar, herhangi bir kılıcın savunma ve saldırı görevini yapmakla beraber biçim, yapı ve ölçü yönünden birçok farklılık taşır Beyaz veya siyah kemik, fildişi, ahşap ya da boynuzdan yapılan kabzanın baş kısmı iki geniş kulak şeklinde sağa ve sola ayrılır Bunlar yatağanın hamle sırasında elden çıkmasını önledikleri gibi silaha ayrı bir estetik görünüm verir Bu görünüm nedeniyle halk arasında Kulaklı diye adlandırılır

Namlunun eğimine paralel eğim yapan kabza başı hafifçe içeri kıvrılarak tutulduğunda eli kavrayan bir tırnak meydana getirir, balçak bulunmazdı Bir “Y” harfi meydana getiren kabza enli ve kalın bir metal bilezik altında namlu ile birleşir, namlu kabza içinde baş kısma kadar uzanırdı Yatağanlarda namlu bildik kılıçlara göre daha kısa olur ve onların aksine iç bükey kenar keskin, dış bükey kenar düz olurdu Dışbükey kenarda genellikle demir, keskin olan iç kenarda ise çelik kullanılırdı En önemli özelliği, palalarda olduğu gibi eğimin uzun olan kenarının değil aşağı bakan ters kısmının keskin olmasıdır

Osmanlı’da yeniçerilerin, piyadelerin ve leventlerin kullandığı bir silah olan yatağan kını içerisinde belde, kuşağa veya silahlığa sokulmuş olarak taşınırdı Boyları 60-80 cm arasındadır Yatağanlar ve yatağan kınları üzerinde de kılıçlarda olduğu gibi çeşitli bitkisel geometrik motifli süslemeler yapılmış, kartuşlar içerisinde kitabelere yer verilmiştir Süslemede daha ziyade gümüş, altın ve kıymetli taşlar kullanılmıştır Kitabelerde kullanılan yazılar, hat sanatı açısından kılıçlarda olduğu gibi yüksek seviyede değildir Özellikle ucuz ve adi yatağanlarda herhangi bir zanaatkârlık görülmez, yazılar özensiz, çoğu zaman yanlış yazılırdı Yatağan'da motifler ve yazılar bazen bir şiir bazen bir özlü söz olmakla beraber çoğunlukla ayetler, kılıcın sahibinin ismi, dualar ve kılıcı yapan ustanın mührü ile yapım tarihi görülmektedir Dua olarak genellikle "Ya Muhammed kıl şefaat" yazıldıktan sonra kılıç sahibinin ismi geçerdi Üzerlerinde çoğunlukla kan oluğu da bulunurdu Yatağanın ağzının çok keskin olmasından dolayı zamanla bir kullanım kültürü gelişmiştir Örneğin yatağan sahibi, karşısındaki kişi zayıf ise yatağanın keskin ağzı ile değil de kesmeyen sırtı ile müdahale ederdi

Yatağan’ın namlu motifleri kılıcın üzerine işlenirken genellikle iki yöntem kullanılırdı: İlk yöntemde, kakma sanatıyla motifler yapıldıktan sonra oluşan boşluklar erimiş altın veya gümüşle doldurulur, son olarak yüzey taşlanarak düzgünleştirilirdi Ancak bu yönteme az rastlanılır, motifler genellikle gümüş olduğundan ikinci yöntem uygulanırdı Bu yöntemde istenilen motifin şekli ince bir gümüş tele verildikten sonra kılıcın üzerine işlenirdi

Halk arasında tek parça demirden özensiz yatağanlar yapılsa da sahibinin statüsüne uygun kaliteli yatağanların yapılabilmesi için kılıcın belli bölümünde uzmanlaşmış birden fazla ustaya ihtiyaç duyulurdu Bir usta bıçak kısmını yaparken biri kabzayı öbürü kınını bir başkası da motifleri yapmaktaydı Motif ustaları da kakma yapan ve tel işleme yapan olarak ikiye ayrılırdı

Belde taşınırken dış bükey kısmı üstte bulunduğu ve yatan bir nesneyi hatırlattığı için yatağan (yatabilir, yatabilen) denildiği, Selçuklu komutanlarından demirci Yatağan Baba namıyla maruf Osman Bey'in, şimdi Denizli'nin beldesi olan Yatağan'ı fethettikten sonra yerleşip buraya sadece adını vermekle kalmadığı, kasabada üretilen ve tüm dünyaya nam salan kılıçların da isim babası olduğu söylenir Pek çok kaynak ve belgede kılıçların Yatağan kasabasında yapıldığına dair yazılı bilgi bulmak mümkündür Bu bilgiler kasabadaki sözlü tarihle karşılaştırıldığında paralellik taşımakla birlikte, yatağanların başta İstanbul, Bursa ve Filibe olmak üzere Osmanlı'nın önemli kentlerinde de üretildiği biliniyor Özbeklerin Katağan boyu tarafından ortaya çıkarıldığı da, çok söylenilen ama kesinleşmemiş bir iddiadır

Denizli Yatağan, artık eskisi gibi yatağan üretilmese de, bıçak yapımı konusunda Türkiye’nin önemli merkezlerinden biri olmayı sürdürmektedir Yatağan günümüzde turistik amaçlı hediyelik eşya olarak da üretilmektedir ama bunlar gerçek Yatağan ölçülerinde değildir, genellikle namlu ve kabza kıvrımları çok abartılıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.