Prof. Dr. Sinsi
|
Marmara Adası-Balıkesir'de Tatil
Marmara Adası-Balıkesir'de Tatil
Marmara Adası Hakkında
Prokonnesos (Marmara Adası) (Balıkesir-Marmara)
Marmara Denizinin (Propontis) güneybatısında yer alan Prokonnesos, İmrozdan (Gökçeada) sonra Marmaranın en büyük ikinci adasıdır
Prof Bilge Umara göre Prokennesosun ismi Hellen dilinde ceylan anlamına gelen “prox” ile ada anlamındaki “nesos” un birleşmesinden meydana gelmiştir W M Ramsayda M Ö 2000de Luwi dilinden gelen bu ismin Hellen dilinde değiştirildiğini ileri sürmüştür
Prokonnesosda Eski çağdan günümüze ulaşan kalıntılarla karşılaşılmamıştır Tarihi kaynaklara göre M Ö 1200lerdeki İon göçünden sonra yerleşim başlamıştır Antik çağlarda Miletoslular burasını deniz üssü olarak kullanmışlardır Konumundan dolayı tarih boyunca saldırıları uğramış ve yağmalanmıştır Bu nedenle de adanın çeşitli yerlerinde kale kalıntıları ile karşılaşılmıştır Roma döneminde buradaki mermer ocakları işletilmiş ve önemli bir mermer yapım yeri olmuştur Antik çağlardan günümüze kadar yararlanılan bu mermer ocaklarının %95inin saf oluşu kalitelerinin bir işaretidir Kalıntıları, çoğu kez 2 m ye ulaşan mermerlerin yanı sıra Çınarlı köyündeki Bedalan Körfezi (Pîrî Reis bu limandan Petalan Limanı diye bahseder) çevresinde de kristalleri daha küçük boyutlarda olan dolamitli mermerler çıkarılmıştır
İlk çağdan günümüze ulaşan yapı kalıntısı olmamasına karşılık, Viranköyün güneyindeki tepede kale kalıntısı, Kesikçiler mevkiindeki limanda da horasan duvarlarla karşılaşılmıştır Prokennesos küçük bir kent görünümünde olmasına karşılık, Fenike donanmasınca yakılıp yıkılmıştır M Ö 410da Alkibiades komutasındaki Atina donanması Kyzikos yakınlarındaki savaş öncesi burada konaklamıştır M Ö 408e Atina donanması Khalkedon a (Kadıköy) kuşatmaya giderken yine burada bir süre kalmıştır
Prokonnesosda yüzey araştırması ve kazı çalışmalarına uzun süre başlanamamıştır İlk kez İstanbul Arkeoloji Müzeleri adına Dr Nuşin Asgarinin 1971de burada başlattığı kazılar 1978 yılına kadar sürmüştür İlk dönem çalışmalarında Roma dönemi lahitleri ile karşılaşılmıştır Araştırmalar ilerleyince oldukça geniş bir alana yayılmış Roma nekropolü ile karşılaşılmıştır Burada ortaya çıkarılan lahit , mezar stelleri ve mermer parçaları düzenlenen açık hava müzesinde koruma altına alınmıştır Daha sonraki kazı çalışmalarında da yine çok sayıda birbirine benzer Roma lahitleri ortaya çıkarılmıştır Ayrıca lahitler içerisinde Roma altın sikkeleri ile karşılaşılmıştır Pagan inancına göre ölünün ağzına konan para, ihtiyar kayıkçı Şaronun onu Striks ırmağından geçirmesi içindir
Marmara Adası Hakkında
Adanın Tarihi
Adanın İsmi
Adanın ilk ismi, Elafonesos'dur Bu isim Elafos'tan yani geyik'ten türemiştir Bir başka teoriye göre adaya ayak basan koloniciler yerli bir kadının testisinden su içmişlerdir ve adayı testi adası anlamına gelen Prokonnisos adıyla anmışlardır M Ö 6 yüzyıl sonuna doğru ada yeni Prokonnisos, daha sonralarıysa sadece Prokonnisos adını aldı Bu dönemden önce, ada'nın Neuris adıyla anıldığı bilinmektedir
Milad sırasında ada, Elafonesos, Neuris ve Prokonnisos isimleriyle anılmaktaydı Atina Metropoliti Meletios'un 17 yüzyıl sonunda yayınlanan coğrafyasında bu adaya kardeş adası anlamına gelen Adelfonesos ve Baş Ada anlamına taşıyan Protonnesos isimleri de verilmekteydi Bizans imparatoru Justinyen döneminde ada'yı kızına çeyiz olarak armağan etti Bu dönemde ada, Preikanisos adıyla anıldı Ada'nın Marmara adını ne zaman aldığı belli değilse de Marmor (Mermer)'den gelen bu isim Bizans devri içerisinde ve bihassa Italyan gemiciler tarafından kullanıldığı anlaşılıyor Marmara adı 1224'te ada'ya sahip olan Georgios tarafından, Marmara ismi soyadı olarak kullanılmıştır
13 yüzyılın başında ada'ya Marmara dendiğini, haçlı seferlerini yazan Geoffroi Devillehardouin'den öğreniyoruz 15 yüzyılda da ada'yı ellerine geçiren Türkler telaffuzu zor olan Proikonnisos yerine Marmara adını tercih etmişlerdir
Yerleşmenin başlangıç tarihi neolitik döneme kadar iner Asmalı köyünün kuzeyindeki bir koyda, alüvyon dolgu içerisinde bulunan kalıntılar neolitik'te ada'da bazı yerleşimlerin varlığı göstermektedir
Marmara Adasında kesin olarak bilinen ilk yerleşim, tarihçi Strabon'un anlattıklarına göre I Ö 680 yıllarında Marmara Adası'na dışarıdan gelip yerleşen Sisam ve Miletos'lular tarafından kurulmuştur Miletos'tan gelenler, ada'nın kuzey doğusunda bulunan; bugünkü adı Saraylar, antik dönemdeki ismi Palatia olan bölgedeki zengin mermer yataklarını keşfedip, işleterek, dünyanın pek çok yerine Marmara mermerini ihrac etmişlerdir Marmarada bulunan mermer, yapısı itibariyle mimari ve heykel sanatlarında kullanılmaya oldukça müsaittir Mermer üretimi Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar devam etmektedir
Ionia isyanına katılan Prokonnisos'un M Ö 493 yılında Fenikeliler tarafından yakılması üzerine, Marmara adası M Ö 478-477 yıllarında kurulan Attika-Delos deniz birliğinin bir üyesi olmuştur Ada, M Ö 362-358 yılları arasında Kyzikos'lular tarafından zaptedilip ahalisi topluca Kyzikos'a (Kapıdağı) sürülmüştür Ada'nın ünü antik çağda Mitologya'ya kadar ulaşmış ve tanrıça Rhea Cronos'a Zeus yerine yutturduğu bebek biçimindeki taşı Prokonnisos'tan getirtmiştir
Ada'nın Kyzikos egemenliğine geçmesinden birkaç yıl sonra M Ö 353 senesinde ölen Karia satrabı Maussolos için karısı Artemis II tarafından Halikarnassos (Bodrum)'da mimar Pitheos'a yaptırılan ve eski dünyanın yedi harikasından biri sayılan Mousselleion namındaki anıt mezarın duvarlarına kaplanan levhaların Prokonnisos'tan gittiğini M Ö I yüzyılda yaşamış olan Romalı bir mimar Vitruvius'tan öğreniyoruz
Kyzikos'un tarihini yazan Deiokhos ve Vitruvius'un ada'da çalışmalar yaptığı bilinmektedir Büyük İskender döneminde, Prokonnisos'lu Bion, ünlü Miletos'lu Kadmos'un eserlerini tasnif etmiştir Antonin'ler döneminde imparator Hadrianus'un ada'yı ziyaret ettiği, Gündoğdu (Prastioi) köyünde konakladığı Texier'in yazılarında anlatılmaktadır
Ada'da Prokonnisos'lu şair-filozof Aristeas yaşamış-tır "Tanrılar Prokonnisos'u yaratırken sarhoştular, başka türlü bu kadar güzelliği bu adaya vermezlerdi" sözü Aristeas'a aittir
Prokonnisos'lu Aristeas destansı şiirlerini Arismaspes adlı yapıtında toplamıştır Aristeas'ın bu konuda Homeros'u bile geçtiği söylenir Prokonnisos'lu Aristeas, rivayete göre Kyzikos'ta gezerken tesadüfen bir butiğe uğrar ve daha sonra orada ölüsünü bulurlar Ölüsünü bulduklarında üzerindeki elbiseler simsiyahmış Ölümü üzerine tören yapmaya hazırlanırken tekrar canlandığı ve bunun ileriki yıllarda tekrarlandığı anlatılır
Herodot'un yazdıklarına göre, Aristeas bir karga olarak Marmara Adası üzerinde yaşamına devam edip tanrılara eşlik etmektedir Prokonnisos'lu Aristeas İtalya'da yaşayan Grek'ler arasında beğenilen bir filozof-şairdir Hatta Aristeas, Apollon'la özdeşleştirilerek Metapontios denilen bölgede heykelleri dikilmiştir
Bizans Dönemi
Prokonnisos, Bizans Piskoposluk makamıydı IX yüzyıla kadar bağımsız bir metropolitlik, 1824 tarihinde bir metropolis olmuştur Ada Bizans devrinde itaatsiz papazların sürgün yeri durumuna gelmiştir Gezgin tarihçi Dapper'e göre ada'da sayıları fazlaca olan Ermit (dünya nimetlerinden son derece az faydalanan, kaya ve ağaç kovuklarında yaşayan kendini tamamen tanrıya adayan Hristiyan din adamlarına verilen isimdir ) denilen din adamları yaşardı
1204 yılında Marmara, Pierre de Braiccuel'e düşmüş ve bir Latin piskoposluğu olmuştu 1230 yılında imparator Yoannis III Dukas Vatatzes zamanında ada, Iznik'teki Bizans'lılar tarafından geri alınmış, altı sene sonra da Baylos Yoannis Mikelis donanmasının taarruzuna uğramıştı 1307 senesinde ada'ya saldıran Katalan'lar ada'yı ele geçirememişlerdir 1399 yılında ada açıklarında Osmanlı'larla Venedik'liler arasında meydana gelen bir deniz savaşı sonunda ada'nın kimlerce ele geçirildiği belli değildir
1422 yılında imparator Manuil Paleologos'un ada'yı ziyareti Bizans yazarlarının burası hakkındaki son bahsini teşkil etmektedir
Yazar Kıhalkolondilis'e göre ada'lı bir kıza aşık olan imparator bu aşk yüzünden vaktini ada'da geçiriyor ve başkente dönmüyordu (Kaynak: M Louis Lacroix)
Imparator Manuil Komninosun 1115 yılında Yoannis Komnisos'a bağışladığı Prokonnisos adası, daha sonra 1224'de Despot ve Mora dükü diğer Manuil Komninos tarafından Georgios Marmara'ya bağışlanmıştır
Adaya Türklerin Gelişi
Türk'lerin ada'ya ilk gelişi 1090 yılında Arslanbey adındaki Selçuklu komutanın Marmara ve civarındaki adaları ele geçirişiyle olmuştur Bundan sonra 1359'da Orhan Gazi döneminde Süleyman Şah'ın Rumeli'ye geçişiyle bazı Türk'lerin burada ikamet ettiği; İstanbul'un fethi olan 1453 tarihinden sonra Marmara Adası'nın yönetimi tamamen Osmanlı İmparatorluğu'na geçmiştir Bu dönemden sonra da Osmanlı İmparatorluğu adadaki Rum ve Yahudi toplumuna adada kalma yaşama özgürlüğünü tanımıştır Bu yapı 1924'te Yunan istan'la yapılan mübadele antlaşmasına kadar devam etmiştir Günümüzde Marmara Adası'nda Rum ve Yahudi toplumundan hiç kimse kalmamıştır
Marmara Adası Yahudileri
Marmara Adası'na Yahudiler'in gelişi II Beyazıt zamanında olmuştur Imparatorluk, Ispanya'nın sürgüne gönderdiği Yahudiler'e (Sephardic) kucak açmış Tekirdağ, Gelibolu, Çanakkale ve Marmara Adası'na yerleşmeleri için izin vermiştir Marmara'daki Yahudiler daha çok ticaretle uğraşırlardı Tuzlu balık imalatı, bakkallık, hazır elbise ve giyim eşyası, şarap imalatı, peynircilik, tenekeden imal edilen kap-kacak ve soba imalatı yaparlardı Ada'yı terkettikleri zamana kadar bu mesleklerini sürdürenlerden, peynirci Albert, tenekeci Nahman, giyim eşyası ve iylik gibi şeyleri satan Avram, şarap imalatçısı Aron Kaptan, şarapçı ve bakkal Şuva Bezirgan, tuzlu balıkçı Daniel, Manifaturacı Avram Kalvo, bakkal Mordohay, bakkal Nisim Ağa ve çocukları, Marko ve Yeşua Kordova 1950 yılına kadar Marmara'da kalmışlar, en son bakkal Yeşua ve şarapçı Aron kaptan Israil'e göç etmişlerdir Bugün bu cemaatten geriye birkaç adet Yahudi evi ve bir Sinagog kalıntısı vardır Yahudilerin mezarlığı padişah tarafından tahsis edilen eski soğuk hava deposunun kurulduğu alandaydı Bu mezarlık, 1950'ye kadar kullanılmıştır Burada en son gömülen Yahudi Nisim Ağa'dır
Marmara adası kökenli Yahudi'lerin en ünlüsü şüphesiz ki 1880 yılında Marmara'da doğan Atatürk'ün doktorlarından TBMM'de beşinci ve altıncı dönemlerde (1935-1939) milletvekilliği yapmış Dr Samuel Abreveya Marmaralı'dır
Sonradan Et-Balık Kurumu'nun soğuk hava deposu yapılırken, maalesef bu mezarlık yokolmuştur Belirli mezar taşları şu an koruma altına alınmıştır Mevcut sinagogun restorasyonu
Marmara Adası Tarihi Yerleri , Marmara Adası Gezilecek Yerleri
Çınarlı Köyü, isminden de anlaşılacağı gibi yüzyıllara meydan okuyup günümüze kadar ayakta kalmayı başaran,tarih eser niteliğindeki çınarlarıyla ünlüdür Köyün Rumlar zamanındaki bağlarının, badem ve zerdali ağaçlarının çok yakın zamana kadar korunduğu köyde 1950 yılına kadar bağları işlemiş köylüler; bu bağlarda yetiştirilen şaraplık üzümü Avşa ya, diğer üzümleri de pekmez yapıp Tekirdağa satarlarmış Sonra balıkçılık oldukça ilerlemiş,hatta bir zamanlar kılıç balığı bile varmış
Köy ince kumlu sahil şeridine sahip, temiz berrak deniziyle sakin, doğa ile baş başa kalmak aynı zamanda denizin tüm nimetlerinden faydalanmak için otel, motel, pansiyon gibi turistik tesisleri ile tam bir tatil köyüdür
Gündoğdu Köyü, dantel gibi koylar üzerine kurulmuştur Küçük ve şirin bir balıkçı köyüdür Tarihi evleriyle ve sokak çeşmeleriyle mistik bir havaya sahip olan bu köy, görülmeye değer mavi deniziyle,çam ağaçları ile el değmemiş turistik köylerimizden birisidir Rumlar zamanında 450 haneyle adanın en kalabalık köyüymüş Yamaçlardaki arazilerde üzüm bağları olan köyde 4 tanede şaraphane bulunuyormuş Ancak denizci olan Yeniköy sakinleri ne zeytin ne de üzüm ile ilgilenmediklerinden zeytin giderek azalmış, bağlar yok olmuş, şaraphaneler kapanmıştır
Asmalı Köyü, adanın son İstanbul çıkış noktası olması nedeniyle yat turizmine oldukça elverişlidir Turizmin yanında zeytincilik ve balıkçılıkta oldukça gelişmiştir Eski ahşap Rum evlerinin hala kullanıldığı Asmalı Köyünün birazı Pomak çoğu Karadenizli olan sakinleri geçimlerini çam toplayarak ve balıkçılık yaparak sağlamaktadırlar Rumlardan kalan bu eski tahta evler tarihten birer sayfa gibi duvarlarına yapılan resimleri asırlardır korumaktadırlar
Topağaç Köyü, adanın tarımsal faaliyetlerine en elverişli ve adanın sebze ihtiyacının önemli bir kısmını sağlayan köyüdür Ovalarında yetişen doğal, taze sebzelerinin lezzeti ada halkının tercihidir Bunun yanında geniş bir plaja sahip olan Topağaç köyü eşsiz bir güzelliğe sahiptir Köy halkı tarım ve hayvancılıkla uğraşarak pek çok insana nasip olmayan doğal hayatın ve eşsiz doğa güzelliklerinin sefasını en iyi şekilde sürdürürken,turizme yabancı kalmamıştır Pek çok tatilci bu köyde yazlık sahibi olmak için uğraşmaktadır
Saraylar  Başka bir deyişle Mermerci kenti  M S 2-3 yüzyıllarına inen en erken buluntular Mermer ocaklarının tarihini Roma devrine kadar götürüyor Yani bin sekizyüz yıldır mermer çıkarılıyor Saraylardan Burada çıkartılan mermerler dünyaca ünlüdür M Ö 4 yy ' da Ephesos'nun ünlü Artemis Tapınağının sütunlarında ve Halikarnessosos satrapı Mausolos sarayında Saraylardan çıkartılan bu mermerler kullanılmıştır Saraylarda bir açık hava müzesi bulunmaktadır
Marmara Adası dağ sporları ve avcılık için idealdir Ayrıca bu dağlarda şifalı otlar (Kekik,Ada çay, Kuşburnu,çeşitli salatalık otları) bulunmaktadır Ada halkı bu otları toplayarak turizme katkıda bulunmaktadırlar İlçenin sahil bandında bulunan asırlık çınar ağaçları ve altına kurulmuş çay bahçeleri adaya her gelen insanın hafızasında iz bırakmıştır Ada halkı yaz sezonu ile beraber gelecek ziyaretçiler için hazırlık yaparlar Bu onlar için vazgeçilmez bir uğraş,zevk haline gelmiştir
Marmara Adası Otelleri, Motelleri, Pansiyonları ve diskoları,pek çok eğlence yerleri ile ideal bir tatil merkezidir Günümüzde gittikçe artan deniz kirliliğine rağmen denizi,plajları temiz ve eşsiz güzelliktedir Adaya ulaşım; her gün Erdek seferi olmak üzere, haftanın belirli günleri Tekirdağ seferleri,İstanbul'dan sefer yapan büyük yolcu gemilerinden ibarettir Kışın bu seferlerle sınırlı kalan ulaşım yaz gelince Turizm sezonunun hareketlenmesiyle artmaktadır Ayrıca Bandırma-İstanbul arası hızlı feribot seferleri de mevcuttur
|