Prof. Dr. Sinsi
|
Bilecik_11
Genel Bilgiler
Yüzölçümü: 4 307 km²
Nüfus: 194 326 (2000)
Bilecik ili, Marmara Bölgesi'nin güney doğusunda; Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerinde yer alır İlin bilinen en eski isimleri arasında Agrilion ve Belekoma vardır Bilecik, Osmanlı İmparatorluğu' nun doğduğu topraklardadır Sakarya ırmağının etrafında kurulan ve göletleri ve derelerinin zenginliği ile tanınan yöre antik çağlardan günümüze tarihin izlerini taşır
BİLECİK'İN TARİHİ
Bilecikte ilk yerleşim MÖ 3000den öncelere rastlamaktadır Anadoluda Tunç Çağına geçiş sürecinde önemli bir yeri olan Bilecikten MÖ 3000lerde tunç yapımı için kalay çıkarıldığı bilinmektedir
İlin bilinen en eski isimleri Agrilion ve Agrillumdur
Daha sonraki dönemlerde Bilecik Bizans İmparatorluğu sınırları içine giren bir yerleşim yeri olmuştur Doğu Roma (Bizans) döneminde şehir Belekoma ismiyle anılıyordu Bilecik o zaman, şimdiki Bilecikin doğusunda, Hamsu ve Tabakhane derelerinin oluşturduğu vadiler arasındaki bir kaya çıkıntısı üzerine inşa edilen kale çevresinde kurulmuştu
Antik Çağda Bilecik
Antik Çağ da Bilecikle ilgili özel bilgi bulunmamaktadır Bu nedenle kentin bu çağdaki hayatı, tarih kaynaklarında Bileciki de içine alan Bitinya (Bithynia) bölgesinin genel tarihi içinde gösterilmektedir
Bitinya bölgesinin bilinen tarihi MÖ 1950lerde burada yaşayan Trakya kavimlerinden Thynlerle başlar
Bölge Thynlerden sonra kronolojik sıra ile :
MÖ 1550-1400 Mısırlılar, 1400-1200 Hititler, 1200-676 Frigler, 676-595 Kimmerler, 595-546 Lidyalılar, 546-334 Persler, 334-326 Makedonyalılar, 326-297 Özgürlük dönemi, 297-74 Bitinya Krallığı, 74-395 Roma İmparatorluğu, 395-1299 Bizans (673-678 ve 714-718 döneminde bölge Emevi ve Abbasi hakimiyeti) dönemlerini yaşamıştır
Bizans Döneminde Bilecik
Roma İmparatorluğu MS 395 yılında ikiye ayrılınca, Bitinya Bölgesi ve Bilecik Doğu Roma (Bizans) imparatorluğu sınırları içinde kaldı Bizans döneminde Belekoma Kalesi Bilecikte inşa edilmiştir Bizans döneminde Bilecik bir Tekfurluk idi Abbasi Halifesi Harun Reşid döneminde (797 yılında), Bitinya bölgesinin diğer şehirleri gibi Bilecik ve Söğüt civarı da fethedilerek Abbasi idaresine sokulmuştur Çevresi kale ile korunan Belekoma kenti tarih içinde Bizanslılar-Emeviler ve Bizanslılar-Abbasiler arasında birkaç kez el değiştirmiştir
Selçuklular Döneminde Bilecik
Selçukluların bir boyu olan Kayıların bir bölümü (400 çadırlık bir oba) Ertuğrul Bey yönetiminde batıya doğru yer değiştirerek Söğüt ilçesi ve çevresine gelmişlerdir
Osmanlı vaka-i namelerinde Kayıların Söğüt ve çevresine yerleşme tarihi olarak 1230lu yıllar gösterilmektedir 1231 yılında İznik İmparatoru Selçuklu sınırına tecavüz edince Selçuklu Sultanı I Aleaddin Keykubat Bizanslılara karşı bir sefer düzenlemiş, Ertuğrul Bey de bu sefere bir akıncı olarak katılmıştı Selçuklu ve Bizans orduları arasında Sultanönü mevkiinde meydana gelen savaşın sonucunda Bizans ordusu yenilmiş, Karacadağ ve Söğüt dolayları Büyük Selçuklu Devletinin eline geçmişti I Aleaddin Keykubat Belekoma (Bilecik) Tekfurunu vergiye bağladı Savaşta büyük yararlıklar gösteren Ertuğrul Beye Söğütü mülk, Domaniçi de yaylak olarak verdi
Yine Osmanlı kaynaklarına göre Ertuğrul Bey 1281 yılında ölmüştür Türbesi Söğüt ilçemizde bulunmakta ve her yıl Söğütte düzenlenen Ertuğrul Gazi Şenlikleri ile anılmaktadır
Ertuğrul Bey, Kayı Türklerinin değerli önderidir Kayı boyu ise Osmanlı Devletinin nüvesi, kurucusudur Böylece Söğüt ve dolaylarında kök salan 400 çadırlık uçbeyliğinden bir Devlet doğmuştur
Osmanlılar Döneminde Bilecik
Ertuğrul Gazinin ölümünden sonra Kayıların başına Osman Bey geçti Osman Bey ve silah arkadaşları Bizansa karşı savaşıyor ve bu savaşlarda sürekli başarı kazanıyorlardı Kayıların bu başarılarında Şeyh Edebalinin büyük rolü olmuştu
Şeyh Edebali Ahi idi Ahilik; tarım dahil bütün zanaat dallarında halkı, çalışanları teşvik eden, herkesi kardeş bilen, çalışanlara her türlü yardım elini uzatan örnek bir örgüt anlayışı idi ve Fakih Şeyh Edebali Kayı Ahilerinin önderi idi Şeyh Edebali o sıralar Eskişehir ili sınırları içindeki İtburnu Köyünde oturuyordu Daha sonra medresesini Söğüt ve son olarak da Bilecike taşımıştır
Osman Bey 1286 yılında İnegöl yakınındaki Hisarcık kalesini Bizanslılardan zaptetti 1287 yılında İnegöl Tekfurunu Domaniç yakınındaki İkizcede (Erice) yenilgiye uğrattı
Osman Bey ve silah arkadaşlarının Bizans Tekfurları ile olan savaşlarını izleyen Selçuklu Sultanı III Alaeddin Keykubat büyük bir ordu ile Karacahisar önlerine geldi Osman Beyin kuvvetleriyle birleşerek Bizans elindeki bu kaleyi kuşattı Kuşatma sürerken Selçuklu Sultanı geri döndü Osman Beye bir sancak, tuğ alem ve gümüş takımlı bir at göndererek Söğüt ve Eskişehiri de içine alan bu sancağı Osman Beye verdi Karacahisardaki Rum kilisesini camiye çeviren Osman Bey ilk kez kendi adına hutbe okuttu(1289) Bu olaylar Osmanlı Devletinin kuruluşunun ilk işaretleri olarak nitelendirilmektedir
O sıralarda Bilecik henüz Türkler tarafından fethedilmemişti Bizanslılara ait bir kentti Bilecik (Belekoma) ve Yarhisar tekfurları vergiye bağlanmıştı Osman Bey 1299 yılı yaz başında Belekoma kalesini ve peşinden Yarhisar kalesini fethetti
Bilecik, Yıldırım Bayezid dönemine kadar Osmanlı yönetiminde kalmış, ancak, 1402 yılında Ankara meydan savaşında Bayezidin Timura yenilmesi sonucunda 2 ay kadar Timurun hakimiyetine geçmiş ve Çelebi Sultan Mehmet tarafından geri alınmıştır
Bu tarihten sonra, Osmanlı yönetimi sırasında Bilecik giderek gelişmiş, ancak, şehrin kurulu bulunduğu alanın iskân için uygun olmaması daha hızlı gelişmesini engellemiştir Bununla birlikte Bilecik Bursa ve İznikten Eskişehire ve Anadolu içlerine giden yol üzerinde önemli bir konaklama ve dinlenme yeri olarak önemini korumuştur
Bilecik Trakya ve Marmara bölgelerini İç, Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriyle Ön Asyaya bağlayan İstanbul-Bağdat demiryolu kenarında kurulmuştur Roma ve Bizanslılar zamanında kent merkezinin küçük bir yer olduğu sanılmaktadır Türklerin eline geçtikten sonra önem kazanmıştır Osman Gazinin fethettiği ilk önemli kale olması ve Şeyh Edebali Türbesinin burada bulunması, şehre olan ilgiyi artırmıştır
Önceleri kale çevresinde yerleşik kent daha sonra Şeyh Edebali Türbesi, Orhan Gazi camii ve yakınındaki medreseye doğru büyümeye başlamıştır Şehir Türk hakimiyetine geçtikten sonra, önceleri Türkler ve Rumlar ayrı mahallelerde oturmuşlardır Örneğin, Türkler daha çok Osman Gazi, Orhan Gazi ve Aşağı Camiler çevresine yerleşmiş, Rumlar ise bugünkü Bilecik merkezinin bulunduğu bölgede yoğunlaşmışlardı Zamanla toplumlar arası sosyal ve ekonomik ilişkiler kurulmuş, iki toplumun ayrı mahallelerde oturması eğilimi ortadan kalkmış, devlet yapıları Yukarı Mahalleye yapılmaya başlanmış ve kent bugünkü yerleşim yerine doğru gelişmiştir
Kurtuluş Savaşında Bilecik
İstiklal Savaşında T B M M hükümet ile İstanbulda bulunan hükümet arasında ortaya çıkan ihtilafı gidermek amacı ile İstanbuldaki Tevfik Paşa hükümeti adına Dahiliye Nazırı Ahmet İzzet Paşa, Ankara Hükümeti ile bir görüşme yapmak istedi Görüşmenin Bilecik İstasyon binasında yapılması kararlaştırıldı
Heyetler 5 Aralık 1920 günü Bilecik İstasyon binasında bir araya geldiler İstanbul Heyeti Ahmet İzzet Paşa, Salih Paşa, elçilerden Cevat Bey, Ziraat Nazırı Kazım Bey, Hukuk Danışmanı Münir Bey ve Hoca Fatih Efendiden oluşmuştu Ankara heyetine ise Mustafa Kemal Paşa başkanlık etmişti Heyette İsmet Bey (İnönü) de bulunuyordu Bilecik Mülakatından olumlu ve somut bir sonuç elde edilememiştir
Yunan Ordusu 6 Ocak 1921 günü Bursa ve Uşak dolaylarından taarruza geçti 8 Ocak 1921 akşamı Bilecik-Karaköy-Muratdere hattına kadar geldi Böylece Bilecik işgal edilmiş oldu (Bilecikin Yunanlılar tarafından ilk işgali)
I İnönü Savaşı
I İnönü Savaşı tümüyle Bilecik toprakları üzerinde geçmiştir Akpınar, Oklubalı mevzilerinde göğüs göğüse kanlı çarpışmalar oldu Üst üste yenilgiyi alan Yunan ordusu geri çekilmeye başladı Öyle ki, 11 Ocak 1921 günü taarruzu ilk başlattıkları Zevvare Tepe, Tepeköy, Oluklu, Rızapaşa, Poyra, Beşkardeş Dağları, Zemzemiye ve Bursanın doğu mevzilerine kadar çekilmişlerdi Bilecikin ilk işgali 8-11 Ocak 1921 tarihleri arasında sadece 4 gün sürmüştür
II İnönü Savaşı
II İnönü Savaşı, 23 Mart 1921de Yunan ordusunun yeniden Bursa-Uşak kesimlerinden taarruzu üzerine başlamış ve Bilecik ili toprakları üzerinde geçmiştir
Albay İsmet Bey yönetimindeki Türk kuvvetleri, Yunan birliklerini Bilecik-Pazaryeri ve İnegöl hattında karşılamış ve 26 Martta ise Söğüt-Gündüzbey yolu, Yazıahlat-Karaköy demiryolu ve Bozüyükün batısı-Karasu çizgisinin oluşturduğu asıl mevzilerinde savaşmıştır
İntikam Tepe, Zevvare Tepe ve Nazımbey Tepelerinde kanlı çarpışmalar oldu Yunanlılar 1 Nisan 1921 akşamı 1 ve 61 tümenlerimizin yaptığı saldırılarla buralardan atıldılar II İnönü Savaşı şanlı Türk Ordusunun kesin zaferiyle sonuçlandı
II İnönü Savaşları sırasında Bilecik iki kez daha Yunanlılar tarafından işgal edildi (ikinci ve üçüncü işgal) Geri çekilirken 12 Temmuzda Karaköy ve Yeniköyü işgal eden Yunan birlikleri 13 Temmuz 1921 de Bilecike girdiler (ikinci işgal) Fakat, Türk Kuvvetlerinin karşı saldırıları sonucu şehri birkaç gün içinde boşalttılarsa da 22 Temmuz 1921de yeniden Bilecike girdiler (üçüncü işgal) En uzun işgal de bu olmuştur Ancak 30 Ağustos 1922deki Başkomutanlık Meydan Muharebesiyle istilacı Yunan ordusuna karşı son ve kapsamlı zaferi kazanan Türk ordusu, 4 Eylül 1922de Söğüt ve Bozüyük, 5 Eylül de Pazaryeri ve 6 Eylül l922de ise Bileciki Yunan işgalinden kurtarmıştır
Yunanlılar bu ilçeler ve il merkezini boşaltırken bir çok yerde yangınlar çıkararak buraları harabeye çevirdiler Örneğin, Bilecikte ancak Yukarı Mahalledeki birkaç evle, Tabakhane Mahallesi yangın ve tahripten kurtarılabilmiştir Yangınlar sırasında 1956 ev, 331 dükkân, 18 han, hükümet konağı, tüm ipek fabrikaları, okul, cami ve türbeler yanarak kullanılamaz duruma gelmiştir
Cumhuriyet Döneminde Bilecik
Böylece Bilecik Kurtuluş Savaşından çok büyük yaralar alarak çıkmış, savaşın getirdiği sosyal ve ekonomik çöküntü nedeniyle Cumhuriyet dönemine çok güçsüz başlamıştır
Bilecik Halkı Kurtuluş Savaşına tüm varlığı ile katılmış, gerek milis kuvvetleri ve gerekse düzenli ordularımıza onbinlerce evladını vermiştir Bilecik, Kurtuluş Savaşından yanmış-yıkılmış, tam bir enkaz halinde çıkmıştır 1920lerde 12 000 olduğu tahmin edilen şehir nüfusu, savaştan sonra 4 000e inmiştir
Savaştan önce Bilecik bölgenin en önemli ipek endüstrisi merkeziydi Şehirde çok sayıda ipekçilik tesisi ve ipek kadife üreten fabrika bulunuyordu Ancak, Yunanlıların çıkardığı intikam yangınlarında bu fabrika ve tesislerin tümü yandı Bu arada diğer fabrika ve işyerlerinin de yanmış olması il ekonomisini çökertmiştir
BİLECİK'İN COĞRAFYASI
Bilecik Marmara Bölgesinin güneydoğusunda Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerindedir 39° ve 40° 31 kuzey enlemleri ile 29° 43 ve 30° 41 doğu boylamları arasında bulunmaktadır Doğudan Bolu ve Eskişehir güneyden Kütahya, batıdan Bursa, kuzeyden Sakarya illeri ile çevrilidir
Bilecik 4321 km²lik alanı ile Türkiyenin küçük illerinden biridir Alan sıralaması bakımın-dan 65 sırada yer almaktadır Merkez ilçenin yüzölçümü 844 km²dir
Yeryüzü Şekilleri
Bilecik ili toprakları tepelik alanlar, dik ve derin vadilerle yarılmış aşınım düzlükleridir Kuzey Anadolu kenar dağları, yani, Karadeniz dağlarının başlangıç merkezi, İç Anadolu platolarının başlangıç yeri, Marmara Bölgesinin ise kıyı ve akarsu çanak tabak ovalarının sona erdiği alanlarının tamamı ilin sınırları içerisindedir
Kuzey Anadolu dağlarının denizden içeriye doğru ikinci serisi olan Köroğlu Dağları ilin topraklarında başladığından arazinin batıdan doğuya doğru birden yükselmesine neden olur Bu yükselti güneye doğru inildikçe dalgalı bir görünüm alır Bozüyük Ovası ve Sakarya ırmağı ile kuzey-güney yönünde iki bölüme ayırır Dağlar bu ırmağın her iki yakasında devam eder
Bilecik ilinin deniz seviyesinden yüksekliği 500 metredir Güneydoğuya Karasu vadisine gidildikçe yükseklik azalmaktadır Nitekim bu vadide kurulu İstasyon Mahallesinin denizden yüksekliği 200 metreye kadar iner
Dağlar il topraklarının % 32sine yakın bir bölümünü kaplar Bu yükseltiler daha çok tepe görünümündedir İlin en yüksek noktası Bozüyük ilçesinin batı ve güneybatısında yer alan yükseltiler üzerindeki Kala Dağıdır (1906 m)
Diğer önemli yükseltiler Yirce Dağı (1790 ), Metristepe (1300 m), Göldağı (1284 m), Kızılcaviran (1250 m), Osmaniye (1210 m), Ahi Dağı (1100 m), Dokuz Öküz Tepesi (1150 m), Ballıkaya (1050 m), Kızıltepe (990 m), Avdan Dağları (926 m), Paşa Dağları (922 m), Kurudağ (805 m)dır
Genellikle Sakarya Irmağı boyunca uzanan çok geniş olmayan düzlükler şeklinde ovalar il topraklarının % 7lik bir bölümünü kaplar Ovalar akarsuların dar ve derin vadilerden akarken parçaladıkları arazilerden taşıdıkları verimli alüvyonları son bölgelerinde biriktirmelerinden oluşan ovalarıdır
Bozüyük, Gölpazarı, Osmaneli ve Pazaryeri Ovaları başlıca düzlük alanlardır
İlde yayla tanımı içerisine sokulabilecek düzlükler çok azdır Bu tür yeryüzü şekilleri il topraklarının yalnızca % 0,5ini oluşturmaktadır İl topraklarının büyük bir bölümü (% 59,9) aşınım düzlükleri durumundadır Tepelik alanlarda tümsekleşip tipik “V” biçimli vadilerle parçalanan bu düzlükler, il topraklarının engebeli bir görünüm almasına neden olmuştur
İl topraklarındaki vadiler genellikle dik ve derin yarıklar biçimindedir Bunların en önemlisi Sakarya Vadisidir Göksu Vadisi, Göynük Vadisi ve Karasu Vadisi de önemli vadilerdir
Yöresel Mutfak
Bilecik ili geleneksel beslenme yöntemleri etkinliğini sürdürmektedir Beslenmede, tahıl türleri ilk sırayı alır İle özgü yemeklerin çoğunluğunu hamur işleri oluşturur Yöre halkının bir bölümü ekmeğini kendisi pişirir Pide, bükme, hodalak fırında pişirilen ekmek türleridir
Ayrıca yeni sönmüş ocağın kıvılcımlı küllü ateşine gömülerek yapılan kömme diye adlandırılan bir tür ekmek de yapılmaktadır
Yöre halkı makarna,tarhana,kuskus,erişte gibi yiyecekleri de kendisi hazırlar Bilecikte,kentsel beslenme biçimleri giderek etki alanını genişletmektedir Ancak,geleneksel beslenme düzeni ve özgün yemekler,ağırlığını korumaktadır Büzme,nohutlu tavuklu mantı,keşkek,ovmaç çorbası, mercimekli mantı,kesme hamur,saçta yufka böreği, yağlı yufka, su böreği,keklik kebabı güveç, kuru fasülye, kuskus pilavı, piruhi, samsı, pancar pekmezi, saç kebabı, köpük helvası, hoşmerim, kıtırcı helvası, karacaoğlu helvası, cevizli üzüm sucuğu, mantı, kavurma ;Bilecike özgü yemeklerin başlıcalarıdır
YAPMADAN DÖNME
Ertuğrulgazi yi Anma ve Söğüt Şenlikleri ile Bilecik in Düşman İşgalinden Kurtuluşu, Ahilik ve Şeyh Edebalı Kültür Sanat Festivalini görmeden,
Şeyh Edebalı , Ertuğrulgazi, Dursun Fakıh Türbelerini; Metristepe Zafer Anıtı, Türk Büyükleri Platformunu ziyaret etmeden,
İnhisarın Narını, Pazaryerinin meşhur bozası ile helvasını tatmadan,
Söğüt Ertuğrulgazi Müzesi gezmeden,
Pazaryeri Kınık Köyü toprak ürünleri almadan
|