Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
beypazarın, tatil

Beypazarın Da Tatil

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beypazarın Da Tatil








Beypazarı - ANKARA

BEYPAZARI

Beypazarı Ankara'nın 100 Km batısında, eski Ankara-İstanbul yolu üzerinde bulunmaktadır Geçmişte olduğu gibi bugün de Ayaş, Güdül, Nallıhan ve Kıbrıscık İlçelerinin ortasında sosyal, kültürel ve ekonomik merkez olma özelliğini korumaktadır





Anadolu'nun tarihi seyrine baktığımızda, Beypazarı ilçesine ilk çağda HİTİT, FRİG, GALAT, ROMA, BİZANS, daha sonra da ANADOLU SELÇUKLU ve OSMANLILAR'ın egemen oldukları görülmektedir

Beypazarı, Roma döneminde, İstanbul'u Ankara ve Bağdat'a bağlayan önemli büyük tarihi geçit yolları üzerinde bulunmaktadır İlk adı LAGANİA'dır Bilge UMAR ın Türkiye'deki “Tarihsel Adlar” adlı kitabında Lagania' nın anlatımı yapılmış ve Kaya Doruğu Ülkesi' anlamına geldiği sonucuna varılmıştır

MS 6yy' a kadar adı Lagania olan Beypazarı'nın adı bu tarihten sonra değişmiştir MS 491-518 yılları arasında hüküm süren Doğu Roma (Bizans) imparatoru Anastasios'un o dönemlerde piskoposluk merkezi olan Lagania' yı ziyaretine atfen şehrin adı, “Lagania-Anastasiopolis” ( ANASTASİOS kenti ) olarak değişiyor

Türklerin Sultan Alparslan komutasında Anadolu'ya girmesinden kısa bir süre sonra Marmara'ya ulaşmaları ile Beypazarı da ilk Türk akıncıları ile karşılaşmıştır Selçuklu yönetimindeki Beypazarı, konum itibarı ile sık sık göç eden Türkmen boylarına yurt olmuştur
Bu boylardan en önemlisi Kayı boyudur Selçuklu Sultanlığı'nın kendilerine yurt olarak yer gösterdiği bu Türk boyu, Gazi Gündüzalp yönetiminde ilk önce Ankara civarına yerleşmiştir Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in dedesi Gazi Gündüzalp'in mezarının Beypazarı'nın Hırkatepe köyünde olduğu bilinmektedir

Selçuklular döneminde Beypazarı, İstanbul-Bağdat yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur Beypazarı, Orhan Bey'in Ankara'yı alması ile Hüdavendigar (Bursa) Sancağı'na bağlanarak Osmanlı yönetimine geçmiştir Beypazarı 1868 yılından itibaren siyasi yönetiminde yer değişikliği ile Ankara'ya bağlı bir kaza olarak önemini sürdürmüştür

Osmanlı Devleti'nin toprak rejimi ve askeri sisteminin bel kemiğini oluşturan Tımarlı (Anadolu) Sipahi Merkezleri'nden birisi olan Beypazarı; yöredeki Sipahi Beyi'ne ve ticari, ekonomik hayatın yoğunluğuna istinaden BEĞ BAZARI diye adlandırılmıştır

EVLİYA ÇELEBİNİN SEYAHATNAMESİNDE BEYPAZARI

Evliya Çelebi, Seyahatnamesi'nde (Hicri 1058 Miladi 1638) Beypazarı'ndan şöyle bahseder:
" İlk kurucusunu bilmiyorum Fakat ilk fatihi Kütahya beylerinden Germiyanoğlu Yakup Şah'ın veziri Dinar Hezar'dır Onun için şehre “Germiyan Hezar” da derler
Haftada bir gün güzel süslü bir pazar kurulup, bütün kıymetli eşyalar bulunur Halkının uğraşları tiftik keçisi olduğundan, pazarında sof çok satılır Müşterisi vardır Senede bin kantar sof ipliği satılır Sofu olmaz fakat güzel mümeyyizi olur Pazarına her hafta etraf köylerinden 10 bin insan toplanır
Şehir Anadolu toprağından Engürü sancağı hududunda olup, İstanbul'da kim Şeyhülislam olursa ona has olur Padişah hasından ayrılmadır Müftü tarafından hakimi subaşısıdır 150 akçelik kazadır Senelik kadısına yedi kese gelir getirir Damga emini, Sipahi Kethüda yeri ve Yeniçeri Serdarı vardır Fakat kale ağası ve neferi yoktur Kalesi bir dere içinde olup, iki tarafı balık sırtı gibi kaya üzerindedir Genişliğini bilmiyorum
Aşağıda şehir iki geniş dere içinde olup 20 mahalle 41 mihraptır Fakat öyle mükellef camileri yoktur Çarşı içinde cami güzeldir (Paşa Camii) Hepsi 3060 tane iki katlı evleri vardır Duvarları kerpiçtendir Yüzeyleri tahta ile kaplıdır Medrese Darulhadis ve Darulkurrası vardır Çünkü talebe bilginleri çoktur Medreseleri kargir değildir 70 adet çocuk mektebi vardır Çocukları gayet temiz ve olgun olup, 700' ün üzerinde hafızı vardır






Bir Şeyhülislamı var ki; bütün bilginler onunla ilmi tartışmaya girmekten acizdirler Nakibüleşrafı fadıl değil fakat, gayet cömert bir kimsedir Halkının çoğu bilginlerdir Hepsi renk renk sof giyerler Türk şehri olduğundan halkı Oğuz taifesidir Yani Türk kavmi demenin güzel bir ifadesidir Yedi tane hanı vardır Çarşı içindeki güzel bir han yanmıştır Hamamları, 600 dükkanı vardır Çarşıda kasaplar içinden akan dere kenarında hafta pazarı olur Dere burada şehrin aşağı tarafından akarak bir nehir vasıtası ile Sakarya'ya dökülür Şehir yüksek yerde olduğundan caddeleri kumsalca ve kaldırımsızdır Halkı garipsever ve cömert kişilerdir Kadınları gayet edepli ve akıllı olurlar
Bağ ve bahçesi çoktur Bostanlarından bir çeşit kavun olur ki lezzetinden adamın damağı yarılır Misk ve hamamber gibi kokusu vardır Şehir halkının çoğu bu kavundan zerde pişirir İçine tarçın ve karanfil korlar Muaviye'nin icat ettiği zerdeden tatlı bir zerde olur Bir çeşit yeşil armudu olup, yuvarlak olduğu gibi dördü beşi de bir okka gelir Gayet hoş ve suludur İstanbul'a nice bin kutu armudu pamuklar içinde hediye gider Bu armudun eşini acem diyarından başka yerde görmedim Bir çeşit siyah arpası olur ki, gayet yağlıdır Ata çok vermekten çekinilmelidir Sahrasında pirinci olur ki, gayet pişkindir Velhasıl etrafı geniş eşyası ucuz ünlü bir şehirdir Şeyh İvaz dede adında bir de türbesi vardır"


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.