Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
emekli, insanların, istanbul, köyleri, yaşadığı

Emekli İnsanların Yaşadığı İstanbul Köyleri

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Emekli İnsanların Yaşadığı İstanbul Köyleri



Emekli insanların yaşadığı İstanbul Köyleri

İstanbul'da yaşayan herkes doğal ve sakin bir hayata özlem duyar Emeklilik hayallerini, bir sahil kasabasında şirin bir ev süsler



Akşamüstü balık tutmak ve bahçede sebze yetiştirmek de vardır, bu düşler arasında Ancak emeklilik günü geldiğinde işler hiç de planlandığı gibi gitmez Kimi çocuklarından ayrılamaz, kimi ise maddî sebeplerden çalışma ihtiyacı hisseder Fakat hayalini kurduğu doğal hayatı yaşayıp, çocuklarıyla aynı şehri paylaşanlar da yok değil İstanbul'un köylerinde yaşıyor onlar

"Kimdir bu insanlar, nasıl yaşar, ne yaparlar?" diye merak edip çıktık yola Üvezli'den Seymen'e, Pirinççi'den Paşamandıra'ya kadar İstanbul'un birçok köyünü gezdik "Dikkat inek çıkabilir!" tabelaları olan yollarından geçtik, dumansız hava sahasına dahil olan kahvelerinde çayımızı yudumladık Bahçelerini, sahillerini dolaştık Gördük ki buraların, Anadolu köylerinden çok farkı yok Ahşap evleri, yemyeşil ormanları, yaz-kış akan dereleri, gölleri ve tarihî eserleriyle hepsi Anadolu'dan birer parça taşıyor İnsanları ise tarımla hayvancılıkla uğraşıyor, suyu köyün çeşmesinden içip, ekmeğini tandırda yapıyor

Sebze ve meyveler, bahçesinde satılıyor

Kömürlük köyündeki Ali dayı da onlardan biri Bahçesinde çalışırken buluyoruz onu Bu kış ürün ekmemiş tarlasına ama onu asıl düşündüren yaz sebzeleri Ali dayı, yetiştirdiği domatesi, biberi şehirden gelen müşterilerine satıyor Organik tarıma olan ilgi son yıllarda artınca buralarda yaşayanların çoğu Ali dayı gibi bundan nasiplenmiş Köylüler sebze ve meyvelerini alıcılara bahçesinden ulaştırıyor

Kurna'da oturan Fatma teyze, sobada yakmak için topladığı odunları evine götürüyor Ardından köyün çeşmesinden su dolduracak Fatma teyze 'Azıcık aşım, ağrısız başım' diyenlerden Bahçe işlerine çok fazla bulaşmıyormuş Kendisine yetecek kadarını yetiştiriyormuş o kadar Komşusu Kenan amca da öyle Emekli olduktan sonra Kurna'ya yerleşmiş Eşi ve çocukları şehirde Bu yüzden yalnız kalıyor Kendi deyimiyle kafasını dinliyor

İstanbul'un köylerinde en çok dikkat çeken şey yaşlı nüfus Gençler çalışmak için şehre inince meydan yaşlılara kalmış Çoğunluğu emekli olan bu insanlara günlük koşuşturmanın dışında da rastlıyoruz Denize ve göle yakın yerlerde yaşayanlar boş vakitlerini balık tutarak geçirirken, orman içindekiler avlanmakla meşgul oluyor Ama hepsinin ortak bir özelliği var ki o da köy meydanındaki kahvede geçirilen vakitler Bu kahvelerde çok fazla oyun oynanmıyor İnsanlar genellikle demli bir çay eşliğinde koyu bir sohbete dalıyorlar Her gün yeni gökdelenlerin yükseldiği İstanbul'un gölgesinde, trafikten karmaşadan uzak doğal ve sakin bir hayatın keyfini sürüyorlar

İçlerinde, her şeyini bırakıp köye yerleşenler de var 78 yaşındaki Hikmet Yılmaz da onlardan biri Kırk yıl önce Üsküdar hattındaki üç taksisini satıp Şile'ye bağlı Yeşilvadi köyüne taşınmış Bir dönem köyün muhtarlığını da yapmış, Hikmet amca Onu Üsküdar'dan uzaklaştıransa şehrin bozulmaya başlaması olmuş Gençlik yıllarından bahsederken özlemle anıyor o dönemin İstanbul'unu Ama ayrılarak da doğru bir karar verdiğini söylüyor "İstanbul yaşanacak yer olmaktan çıkmaya başlamıştı, bozuluyordu" diyor Hikmet amca şimdilerde ormanın içindeki köyünde ailesiyle birlikte stresten uzak, kendi halinde yaşıyor, arabasıyla torunlarını gezdiriyor

Bayramlarda da bir başka oluyor bu köyler Birinci gün kılınan namazdan sonra topluca mezarlık ziyaretine gidiyor insanlar Akraba ziyaretlerinin ardından komşu köyler geziliyor Etli pilav yapılıp dağıtılıyor Ömerli'de Şile'nin dere köylüleri ise Kömürlü'de bir araya gelerek futbol turnuvası düzenliyorlar

Tek dertleri sütün litre fiyatı

Bu köylerde her şey doğal ve sağlıklı yaşanıyor ama onların da sıkıntıları var Çatalca köylülerinin en büyük sorunu sütün litre fiyatı Markette pastörizesine 2-3 lira verdiğimiz sütü onlar 75 kuruşa bile zor satıyormuş fabrikalara Şile'nin doğusundaki köylerde de benzer durumlar yaşanıyor Ancak bunlara bazı köylerde fındık fiyatı da ekleniyor "Acaba bu yıl hükümet fındığın fiyatını kaçtan belirleyecek?" diye her yıl kara kara düşünüyorlar Şile'nin dere köylerinde hayvancılıkla uğraşan insanlar çalınan ineklerden dolayı dert yanıyor: "Böyle devam ederse hayvancılık bitme noktasına gelir"



İlle de 'orman' olsun!

ORMANLI KÖYÜ/ÇATALCA: Celepköy diye de bilinen Ormanlı, şirin bir orman köyü Burayı, Yunanistan ve Bulgaristan'dan göç eden Türkler oluşturmuş Aynı zamanda eski bir Rum köyü olduğundan yer yer Rumlardan kalma harap binalara da rastlanıyor Buğday, arpa, ayçiçeği tarımının yanında inek ve manda beslenen köyde ilkbahar ve yaz aylarında elektrik direklerine yuva yapan leylekleri görmek mümkün Terkos Gölü'ne 2 kilometre mesafede olan Ormanlı'nın yakınından Istıranca Deresi akıyor Derede ve gölde balık avlanabiliyor Çatalca'ya 32 kilometre uzaklıktaki bölgeye Yenibosna-Yalıköy seferleri yapan otobüslerle de ulaşım sağlanıyor

İNCEĞİZ/ÇATALCA: Tarihin ve tabiatın tüm güzelliklerini içinde barındıran İnceğiz, adını bölgedeki mağaralardan alıyor İnceğiz Mağaraları, "Davaro" filminin de çekildiği yer aynı zamanda Bu nedenle "Kemal Sunal mağaraları" diye anılır olmuş Mağaraların bulunduğu yerde mesire alanı ve İnceğiz Göleti de bulunuyor Köyde yapılan tarım ve hayvancılık son yıllarda epey düşmüş Köy muhtarı Şenol Yaman, çevrede kaçak yapılan villaların bölgeyi giderek bozduğunu söylüyor İlçeye 7 kilometre mesafedeki köye demiryolu ulaşımı da var

KURNA KÖYÜ/PENDİK: Pendik'e 15 kilometre uzaklıktaki köyün adı 'su'dan geliyor Ömerli Barajı'nın yanı başındaki köyün en dikkat çekici özelliği önünde uzun kuyrukların oluştuğu çeşmeleri Yağan yağmur ve kar suları tatlı bir tada dönüşerek bu çeşmelerden akıyor Suyu sadece Kurnalılar kullanmıyor Çevre köylerden, hatta ilçeden buraya su almaya gelenler de var Köyde 500 yıllık bir cami de var ancak bakımsızlık sebebiyle harabeye dönmüş durumda Köye, İstanbul-İzmit yolundaki Pendik sapağından dönülerek ulaşılabilir

PİRİNÇÇİ KÖYÜ/EYÜP: İstanbul'un en eski köylerinden biri olan Pirinççi, dağların, ağaçların ve bahçelerin arasında sıkışmış küçük bir yerleşim yeri Bölgedeki Pirinççi Deresi ise tarımla uğraşanlara sulamada yardımcı oluyor Yoğun kar yağışı olduğu zaman köyün Sultangazi bağlantısı kesilme noktasına geliyor Toplu taşıma aracının bulunmadığı köye Kemerburgaz ya da Habibler yoluyla ulaşılabilir

Şile'ye doğru denizi göreceksin, sakın şaşırma!

ÜVEZLİ VE DERE KÖYLERİ/ŞİLE: Üvezli'ye ilk girdiğiniz anda Doğu Karadeniz köylerinin izleri göze çarpıyor Ahşap evleri, yemyeşil doğası karşılıyor sizi 1877-1878 yılları arasında Gürcistan ve Artvin'den göç eden Ahıska Türkleri, Dere Köyleri diye bilinen Üvezli, Kömürlük, Kervansaray, Bıçkıdere, Oruçoğlu, Ulupelit ve Darlık'ı oluşturmuşlar Bu köylerde yaşayanlar birbirlerine sıkı sıkıya bağlı insanlar Gelenek görenekleri neredeyse hiç bozulmamış On yıl öncesine kadar birçok evde televizyon dahi bulunmuyormuş Ormancılık, tarım ve hayvancılık buradaki birçok köylünün geçim kaynağı Yaz aylarında yetiştirilen organik sebzeleri, bahçesinden satın alabiliyorsunuz Dere köyleri, Üsküdar'a 60 kilometre uzaklıkta Ulaşım, Şile-Üvezli otobüsleriyle sağlanıyor

PAŞAMANDIRA/BEYKOZ: Paşamandıra geniş, yemyeşil ovalarla çevrili Riva Deresi kenarında bir köy Kastamonu ve Trabzon'dan gelenlerin yerleştikleri bölgenin arazileri tarım için oldukça elverişli Buğday ve mısır ekilen, fındık, elma, erik, armut, ayva ve incir ağaçlarının bol olduğu Paşamandıra'da, yol boyunca at çiftlikleri ve "kendin pişir kendin ye" restoranları bulunuyor Kavacık'a 23 kilometre olan köye Beykoz'dan kalkan otobüslerle gidilebilir

SEYMEN/SİLİVRİ: İstanbul'un cadde ve meydanlarını süsleyen lalelerin büyük bölümü bu köyde yetiştiriliyor 14 farklı renkte üretilen laleler, 23 ailenin geçimine yardımcı oluyor Bunun için Seymen'in seçilmesinin nedeni, Osmanlı zamanında buralarda lale üretimi yapılmış olması Köyde Trakya ve Karadeniz'den göç eden insanlar bir arada yaşıyorlar Önceleri çok fazla anlaşamayan iki bölgenin insanları zamanla birbirlerinin yöresel yemeklerini, kültürlerini öğrenmeye başlamışlar

USKUMRUKÖY/SARIYER: Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın yayımladığı "Türkiye'nin 122 Önemli Bitki Alanı" adlı eserde, Uskumruköy ve çevresinin önemli bitki alanlarından biri olduğu belirtiliyor Ancak son yıllarda civarda yapılan villalar, doğal yapıya zarar vermiş Köyü, Bahçeköy ve Belgrad ormanları da çevrelemiş durumda Bu ormanlarda yaşayan bazı hayvanlar, zaman zaman köyün yakınlarında görünüyor Bölgede Ovidius adıyla bilinen Cenevizlilerden kalma gözetleme kulesi de var Kır lokantaları, çay bahçelerinin bulunduğu Uskumruköy, Sarıyer'e 9 kilometre
ÇİFTALAN/EYÜP: İstanbul'un Karadeniz kıyısına yakın bir tepede konumlanmış Çiftalan Belgrad Ormanları ile çevrili olan köyde bir zamanlar hayvancılık ve ormancılıkla geçimlerini sağlarmış insanlar Değerli linyit yataklarının bulunmasından sonra 20 yıl madenci istilası altında kalmış köy Ta ki madenciliğin yasaklanmasına kadar Köy, son zamanlarda hareketli günler geçiriyor Sebebiyse Boğaz'a yapılacak olan 3 köprü bağlantı yollarının buradan geçeceği söylentisi Bölge, yamaç paraşütçülerinin de uğrak mekânı

M ALİ GÜMÜŞ

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.