Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bursa, turizm

Bursa Ve Turizm

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bursa Ve Turizm



Turizm potansiyeli açısından İstanbul'dan sonra en önemli merkezlerden olan Bursa, tarihi eserlerinin zenginliği ile gözleri kamaştırmaktadır Bursa ve İznik erken Hıristiyanlık ve Osmanlı döneminin eşsiz eserleri ile süslüdür
Türkiye'nin kış turizmi merkezi olan Uludağ Kayak Merkezi Bursa'ya 40 dakika uzaklıktadır ve kış turizminin bütün olanaklarına sahiptir
Marmara Denizi kıyıları uzun yıllardan beri bütün Türkiye'nin tercih ettiği tatil yöreleridir
Uludağ Milli Parkı günübirlik turizm, kampçılık ve trekking için ideal bir ortamdır Uludağ etekleri özel araçları ve cip safari ile geziye çıkanlara sihirli güzelliklerini sunar Pek çok keşfedilecek yer arasında Bursa ilçelerinin tabii güzellikleri, çağlayanları, mağaraları ve otantik Osmanlı köyleri yer alır
Bursa kaplıcaları Roma Dönemi'nden beri kullanılan sağlık merkezleridir Bursa içinde Çekirge semti bir kaplıcalar merkezidir Bursa ilçelerinin çoğunda da kaplıcalar yılın her döneminde büyük rağbet görür
İznik ve Uluabat (Apolyont) gölleri yüzme, kano ve sörf gibi su sporları için ideal alanlardır
Bursa'yı tanımak için kent içinde en az iki gün konaklamak gerekir Tabiat güzelliklerini tanımak tamamen arzuya bağlıdır İlk ve Orta çağın en önemli merkezlerinden biri olan İznik'e bir gün ayırmak gerekir Bursa bütün zenginliklerini keşfe çıkan Türkiye ve Dün ya insanlarını ünlü konukseverliği ile ağırlamaktan gurur duyan insanların yönettiği her zevke hitabeden konaklama tesislerine sahiptir
Uludağ Milli Parkı
Bursa'nın 32 kilometre güneyinde, karayolu ile Bursa'ya 40, havaalanına 60 dakikadır Antik dönemde Olympos Misios adıyla tanınan Uludağ, Troya Savaşı'nı tanrıların izlediği yer olarak ta mitolojideki yerini almıştır 2543 metreye ulaşan doruğu ile Batı Anadolu'nun en yüksek dağıdır

Olağanüstü tabii yapısı, flora ve faunasının zenginliği ile 1961 yılında Milli Park ilan edilmiştir Türkiye'nin en önemli Kış Sporları ve kış turizmi merkezidir
Kayak tesislerinin yeterliliği ile konaklama imkanları Uludağın vazgeçilmez bir tatil yöresi olmasını sağlamaktadır Yaz aylarında kampçılık, trekking ve günübirlik piknik alanı olarak yararlanılması Uludağ'ı her mevsim çekici kılmaktadır Uludağ 20 Aralık - 20 Mart tarihleri arasında 120 gün/yıl süreli kayak mevsimine sahiptir Merkezde 5 telesiyej, 7 teleski ve 1 adet teleferik vardır
Ulaşım
Bursadan Uludağ Milli Parkı giriş kapısına (Karabelen) 22 kmlik asfalt yol ile ulaşılabilmektedir Buradan oteller yöresi ve kayak merkezine 10 Kmlik asfalt + parke yolla ulaşılmaktadır Ayrıca Bursadan 20 dakikalık bir teleferik yolculuğu ile Uludağ Milli Parkı Sarılan kamp ve kullanım alanına ulaşılabilmektedir
Bursa Kaplıcaları ve Hamamları

Bursa, Roma döneminden beri şifalı sularında sağlık arayan insanların ilgisini çekmiştir Roma imparatorları Trajanus (98 - 117) ve Hadrianus (117 - 138) dönemlerinde Bursa'da çeşitli yapıların yapıldığı ve Justinianus (527-565) zamanında Çekirge'de hamamlar yapıldığı bilinmektedir Bizans döneminde hamam ve şifa kaynağı ılıcaların yapımına devam edilmiştir
Bursa'nın kaplıca suları şehrin batısındaki Bademli Bahçe ve Çekirge yörelerinden çıkmaktadır Her iki bölgeden çıkan suların kimyasal analizleri farklı sonuçlar verir Osmanlı döneminde Bizans devrinden kalan hamamların tamiri yapılmış ve yeni kaplıcalar inşa edilmiştir Bu kaplıcaların en tanınmışları Kükürtlü, Eski Kaplıca, Yeni Kaplıca ve Koca Mustafa Paşa Kaplıcalarıdır
Yeni Kaplıca
Çelik Palas'ın önünden sağa dönen yol bu kaplıcanın yanından geçmektedir Kaplıca Kanuni Sultan Süleyman'ın veziri Rüstem Paşa tarafından 1552 yılında yaptırılmıştır Bina emini Kerim Bey'dir Yapı malzemesi Demirtaş Hamamından satın alınmıştır
Soğuk kısmı geniş ve iki büyük kubbe ile örtülüdür Buradan tek kubbe ile örtülü ılıklık kısmına geçilir sıcaklık kısmı ortasındaki büyük havuz ile görülmeye değer Bu havuzda yüzmek mümkündür Kaynak su aslan ağızından ufak bir havuza ordan da büyük havuza akmaktadır Sıcaklığa girişte sağlı sollu ufak kubbelerle örtülü odalardan sağdakine halk arasında "Eşek Terleten" denilmektedir Buradaki havuza bırakılan bir yumurta hemen pişmektedir Kaplıcanın duvarlarında ve yerlerdeki mozaikler ile çiniler devrin en güzel örnekleridir

Kükürtlü Kaplıcaları
Çekirge yolu üzerinde Kükürtlü Bahçesi'nin arkasında kalmaktadır Kaplıcanın erkekler kısmını IMurad Hüdavendigâr, kadınlar kısmını IIBayezıd yaptırmıştır İlk yapılan bölümlerden birinde çapraz, diğerinde düz tonozla örtülü iki eyvan vardır Ufak bir halveti ve helası mevcuttur II Bayezıd'in yaptırdığı kısım daha büyük boyutlardadır Üstü kiremitlerle örtülüdür Bu kısmın duvarları ve kubbe kasnağı kesme taşla yapılmıştır Uludağ Üniversitesi birimlerine geçen kaplıca aslına uygun şekilde geniş çaplı onarıma tabi tutulmuştur
Eski Kaplıca
Çekirge meydanında, cadde seviyesinden aşağıda Kervansaray'ın bünyesinde Bursa'nın en büyük ve en eski kaplıcasıdır
Yerinde Bizanslılara ait bir hamam kalıntısının bulunmasından dolayı Eski Kaplıca ismi verilmiştir
Kaplıca ISultan Murad tarafından çift hamam olarak yapılmıştır 1511, tarihinde de IIBayezıd soğukluğu ilave ettirmiştir
Soğukluk kısmı iki kubbe ile örtülüdür Ortadakinde ufak bir havuz vardır Bunun iki yanına yarım kubbeler kullanılmıştır
llıklık kısmında sekiz sütun üzerine bindirilmiş yuvarlak kemerler kubbeyi taşımaktadır Merkezinde ufak şadırvanı, sağında ufak bir odası mevcuttur
Sıcaklık kısmında mermer aslan ağızından boşalan sıcak su ufak havuza ordan da yedi metre çapındaki havuza akmaktadır Aslan ağızının bağlandığı yerde, 1675 yılına ait kitabeli bir ayna taşı vardır
Havuzun etrafında yer alan sekiz sütun ve başlıkları Bizans devrine aittir Hamamın yapımını hızlandırmak için başka yerden getirilip burada kullanılmıştır
Çatı ilk yapıldığında kurşunla kaplı iken 1612 yılında kurşunlar sökülerek kiremitle kaplanmıştır

Oylat Kaplıcaları
İnegöl'ün 27 kilometre güneyinde Uludağ eteklerindeki Oylat çam ağaçları arasında şifa kaynağı bir kaplıca ve mesire yeridir Günübirlik olarak da büyük ilgi çeken bir tabiat köşesidir Oylat Kaplıcaları özellikle Ağrılı sinir hastalıkları için bir şifa kaynağıdır Kaplıca civarında Otel ve Motel gibi konaklama tesisleri bulunmaktadır

Yıldırım Camii

Şehrin doğusunda, Yıldırım semtindeki tepe üzerine inşa edilmiştir Yıldırım Bayezıd tarafından XIV yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır Genellikle tarihi eserler hakkında kesin bilgileri ulaştıran kitabelerdir Fakat bu caminin kitabesi zamanımıza ulaşmamıştır Taş işçiliği, devrinin en güzel örneğini bu camide göstermektedir
Caminin ön cephesinde yer alan ayaklar ve bunları bağlayan kemerler kurşuni renkli mermerden yığma olarak yapılmıştır Revak beş kubbe ile örtülüdür
Merkez kubbesi yüksektir ve iç mekana ferahlık verir Duvarlar kesme taşlarla kaplıdır Yandaki eyvanlar zeminden yükselmektedir Bunlar da sivri tonozların oluşturduğu sekiz köşeye oturan kubbeyle örtülmüştür Mihrap kubbesi kare plan üzerine oturmaktadır Mihrap sekiz sıra stalaktitli yaşmak ile örtülüdür Köşelerinde cilâlı yeşilimtrak mermer sütunlar vardır Doğu ve batıdaki odalar alçıdan ufak, büyük hücreli ve maşalıklıdır Stalaktit saçaklı, geniş ajurlu, oniki yıldızlı ve yeşil çini parça kakmalı, süslü nesih ve kufı hatla yazılı hadis ve dualarla bezenmiştir Odalar çapraz tonozla kaplıdır
Kuzey doğu ve kuzey batıdaki odalara cami içinden geçilmektedir Bunlar da çapraz tonozla kaplıdır Caminin iki minaresi de lodos ve deprem yüzünden yıkılmış, yakın tarihte betondan yeni bir minare yapılmıştır
Yıldırım Türbesi
IV Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezıd 1360 da doğdu IMurad'ın büyük oğludur Babası tarafından yetiştirilmiş, birlikte fetihlere katılmıştır Karamanoğlu Ali Bey'in ordusu ile yapılan savaş sırasında gösterdiği atılganlık nedeniyle kendisine Yıldırım adı verilmiştir Murad'ın Kosova savaşı sonunda şehit edilmesi üzerine tahta çıktı Kosovanın ardından Yıldırım, Sırbistan'ın güneyini topraklarına kattı Aydın, Saruhan, Menteşe ve Karaman beyliklerini tek tek zaptetti Anadolu Hisarını inşa ettirdi Bu arada Sırbistan kralının güzel kızkardeşi ile evlendi Yıldırım Bayezıd Bizans'ı kuşatarak gittikçe baskıyı artırması üzerine oluşturulan haçlı ordusu ile Niğbolu'da yaptığı savaşı kazandı Doğu Anadolu'yu işgale başlayan Timur ile Ankara'da yaptığı savaşı kaybetti Bu yenilgi üzerine 1403'de intihar etti Türbesi, Yıldırım Medresesi'nin doğusundadır 1406 yılında oğlu Süleyman Han tarafından yaptırılmıştır Türbe 105 x105 m ölçülerinde kare planlıdır Uç ufak kubbenin örttüğü revaklı birgirişi vardır Türbenin kubbesi sekizgen bir kasnağa oturur Yuvarlak bir mihrabı vardır Türbede ortada Yıldırım Bayezıd'ın sağında oğlu İsa Çelebi'nin, solunda eşi ve ayak ucunda kim oldukları bilinmeyen iki hanımın sandukası vardır

Yıldırım Medresesi
Yıldırım Camii'nin kuzey batısında 1399 yılında Bayezıd tarafından yaptırılmıştır Kapıdan, ortası kubbeli üçlü revağa geçilir Oradan da taş ve tuğla ile örülü ayakların taşıdığı ve uzunlamasına tonozla örtülü yan revaklara geçilmektedir Revaklara açılan sağlı sollu tonozla örtülü sekizer hücre mevcuttur
Girişin iki yanında tonozla örtülü hocalara ait odalar vardır Yan revaklar açık eyvanlı dershaneye bağlanmaktadır Dershane sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş ve kurşun kaplı kubbe ile örtülmüştür Revak ve odalar kurşunla örtülü çatıya sahiptir Dersanede yıldız ve düz tuğlalarla yapılan tezyinatı çok güzeldir Restorasyon sonunda medrese dispanser olarak hizmete sokulmuştur
Yıldırım Hamamı
Yıldırım Camii'nin batısında meyilli sahadadır Ufak ve tek olan hamamın soğukluk kısmı, üzeri kubbe ile örtülü kare şeklindedir Soğukluktan, kubbeli ılıklığa girilir Göbek taşı kubbe ve eyvan ile örtülüdür Buradan da kubbe ile örtülü iki halvete geçilmektedir Moloz taşla inşa edilmiştir
Yıldırım Darüşşifası
İlk Osmanlı hastanesi kabul edilen Darüşşifa, Yıldırım Camii'nin 250 metre doğusundadır 1390-1394 yılları arasında Yıldırım tarafından inşa ettirilen külliyenin bir parçasıdır Akıl ve sinir hastalıklarının da tedavisi yapılan bu sağlık kuruluşunda, sadrazam Çandarlı İbrahim Paşa da tedavi görüp şifa bulmuştur
İlk yapıldığı zaman 1 başhekim, 2 hekim, 2 eczacı, 2 şerbetçi, 1 aşçı ve bir ekmekçiden oluşan bir kadro ile hizmet veriyordu Yapı 1560 m2 lik meyilli bir alana oturmaktadır 1855 depreminden hasar gören yapı bir müddet baruthane olarak kullanılmıştır
Yeşil Medrese

Yeşil hamamını geçtikten sonra sağda Çanlı deresinin yanındadır Bugün Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır Sultaniye Medresesi olarak da bilinen Yeşil Medrese'nin yapımını Çelebi Sultan Mehmed diğer külliye yapıları ile birlikte 1419 yılında başlatmıştır Medrese Sultan'ın ani ölümü nedeniyle yarım kalmıştır
Giriş, kuzeydeki çapraz tonozla örtülü eyvandandır Ortasında geniş bir avlusu, Avlunun merkezinde mermerden bir havuzu vardır Güneyde yüksek açık eyvanlı bir dershane iki yanda birer ufak eyvan ile on üç hücre yer almaktadır Geniş eyvan sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş, kurşunla kaplı kubbe ile örtülmüştür Diğer eyvan ve hücreler kiremit damla örtülü ve kirpi saçaklıdır
Yanlardaki 1,2m genişliğinde iki merdiven ve yarım bırakılan kısımlar bu medresenin başlangıçta iki katlı yapılmak isteğinden doğmuştur
Bahçedeki revakta onsekiz adet başka yapılardan getirilme mermer ve granit sütunlar vardır Odaların tavanları çapraz tonozludur Batısı firüüze ve beyaz çinilerle kaplıdır Tavanı beyaz, lacivert ve sarı renklerle yapılmış geometrik örgü motifi ile bezenmiştir Pencere aynaları çinilerle dama motifi şekilde süslüdür
Yeşil Medrese 1975 yılından beri Türk İslam Eserleri Müzesi olarak hizmet vermektedir Müze'de XIII yüzyıldan XX yüzyıla kadar uzanan Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerine ait çini ve seramik eserler ile Selçuklu ve Osmanlı sikkeleri, geleneksel Türk el işleri ve giysiler teşhir edilmektedir

Orhangazi Türbesi

Tophane parkının girişinde sağdadır Bursa'nın fethinden önce şehrin metropolit manastırı olan Saint Elias manastırı XI yüzyılda yaptırılmıştır Kilise bir orta nef ile iki yan neften oluşmaktadır Ortada gri mermerden dört sütunun taşıdığı kubbe vardır İçi gri mermer levhalarla kaplanmıştır Apsis kısmında gri mermerden sütunların ayırdığı üç pencere vardır Bu kısmın önünde dört basamak bulunmaktaydı
Giriş kısmında altı adet yeşil somaki mermer sütun yükselmekteydi Zemin bugün de izleri görülen mozaik döşemeye alternatif olarak porfir, diğer renklerde küçük mozaiklerden meydana gelmiş tezyinat, yuvarlak antraklar ve düz mermer levhalardan oluşmaktadır
Orhan Gazi'nin defnedildiği bu bina 1801 kasım ayında büyük bir yangında hasar görür ve onarılır 1855 yılındaki depremde ise önemli kısmı yıkılır 1863 yılında Sultan Abdülaziz tarafından eskisine sadık kalınarak yaptırılır
Türbe kare planlıdır Her cephesinde üçer pencere vardır Güney cephesindeki orta pencere kapı şekline çevrilmiştir Daha önce giriş kapısının önünde bir sundurma vardı
Orta kısmında dört sütunla ayrılmış ve birbirine kemerlerle bağlanmış, üstüne kubbe oturtulmuştur Yan kısımlar beşik tonozla örtülüdür İç duvarlar beyaz kireç badanadır Pencere üstlerinde alınlık şeklinde sade süslemeler görülmektedir Ortadaki sanduka Orhan Gazi'ye aittir Etrafı dökme pirinç parmaklıklıdır Kuzeyinde Cem Sultan'ın oğlu Abdullah, sağında Şehzade Korkud, hanımı Nilüfer Hatun, oğlu Kasım, kızı Fatma ve Yıldırım Bayezıd'in oğlu Musa Çelebi ile isimleri tespit edilemeyen on dört sanduka vardır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.