Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
antalya, eserler, tarihi

Tarihi Eserler Antalya

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihi Eserler Antalya



Tarihi Eserler Antalya

Hadrian Kapısı Antalyadaki tarihi yapılardan en iyi korunmuşlarında birisidir Bir Roma eseri olan yapı, İS 130 yılında Roma İmparatoru Hadrian adına yapılmıştır Zamanla şehir surları kapının dış kısmını kapatmış ve kapı uzun yıllar kullanılmamıştır Eserin günümüze değin yıkılmadan gelebilmesinin bir nedeni belki de budur Sur kalıntılarının yıkılması ile kapı ortaya çıkarılmıştır Pamfilyanın en güzel kapısı olarak kabul edilmektedir Üst kısımları kubbe şeklinde üç açıklık vardır Sütunları hariç tamamen beyaz mermerden yapılmıştır Oyma ve kabartma süslemeleri çok güzeldir Kapının orijinali iki katlıdır Üst kat hakkında yeterli bilgimiz yoktur

Kapının iki tarafında, kapı ile aynı zamanda yapılmadığı bilinen iki kule vardır Bunlardan güneydeki Julia Sancta kulesi olarak bilinir ve bir Hadrian devri eseridir Süslemesiz blok taşlardan yapılmıştır Kuzeydekinin ise alt kısımları antik çağa ait olup üst kısmı Selçuklular zamanında kalmadır Kapının önünde durup birkaç saniyelik bir değerlendirme yapınız Bir yanda modern Antalyanın çift sıra palmiyelerle ikiye ayrılmış Atatürk Caddesi Kapının arkasında eski Antalya Geçmişle günümüz arasında Pamfilyanın en güzel kapısı Bu kapının iki yanında ise iki ayrı çağ ve medeniyetin eseri kuleler Çağlar ve medeniyetlerin uyum içinde birbiri ile pek çok yerinde görülebilen ilginç bir özelliktir

Andriake (Demre, Kale) Myranın 3 Km güneyindedir Tarihi Myra ile aynı zamana aittir Myranın liman kenti olarak kurulmuştur Su yolları, gözetleme kulesi, şehir duvarları+, granarium (hububat depoları), agora ve antik limanı günümüzde görülmeye değer yapılardır

Kyaenai (Yavu, Yavı)

Finike-Kaş karayolu üzerindeki Yavu köyünün 2 Km kuzeyindedir Kyaenai antik kentine ulaşmak için karayolundan 200 M yükseklikteki tepeye 45 dakika kadar tırmanak gerekir Kent çevreye tamane egemen bir konumdadır Ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmeyen bu Likya kentinin varlığını İS X Yüzyıla kadar koruduğu sanılmaktadır Tiyatrosu, Akropolu ve Nekropolu ile görülmeye değer bir kenttir Roma devrinden kalma Sarkofajların çokluğu nedeniyle sanki bir Sarkofajlar kenti görünümündedir

Theimiussa (Üçağız)

Kyaenaiden sonra Kaş yönüne giden yoldan Üçağız işaretinden güneye dönülür Halen yapımı sürdürülen ve ancak araziye uygun araçlarla gidilebilen yol 18 Kmdir Üçağıza ayrıca deniz yolu ile Demre ya da Kaştan da gelmek mümkündür Üçağıza gelindiğinde eşine ender rastlanır bir doğa-tarih senaaai ile karşılaşılır Theimiussa Antik kentinden günümüze bazı taş mezar ve duvar artıkları kalmıştır Antik kalıntıların bir kısmı sular altındadır

Simena (Kale) Simenaya Üçağızdan deniz yolu ile ulaşılır Tarih, deniz ve güneşin kelimenin tama anlamıyla birbirine karıştığı ve kaynaştığı bir güzelliğe sahiptir Kale Masmavi ve pırıl pırıl Akdeniz sularının altında yatan binlerce yıl öncesinin uygarlık izleri büyüler burda insanı Kalenin tarihi, Likya devrine kadar bilinmektedir Burada Likya, Roma ve daha sonraki zamanlara ait yapılar içiçedir Kayaların oyulması ile oluşturulan tiyatrosu Likyanın en küçük tiyatrolarından birisidir Surların Roma devrinde yapıldığı ve daha sonraki devirlerde yapıma devam edildiği sanılmaktadır

Antiphellos (Kaş)

Bugünkü Kaş ilçesinde kurulmuş Likyalılardan kalma bir kıyı kentidir Phellos Grek dilinde Taşlı Yer anlamına gelmektedir Gerçekten de bu isim Kaşa çok uymaktadır Antik kentin iyi korunmuş anıt mezarı ve tiyatrosu görülmeye değer yapılarıdır

Patara (Kelemiş, Gelemiş, Ovagelmiş)

Kalkan-Fethiye karayolunda, Kalkandan yaklaşık 10 Kmlik Patara yoluna girilir Akropolde bulunan boyalı seramikler kentin İÖV yüzyılda var olduğunu kanıtlamaktadır Patara, Büyük İskendere kapılarını açmış ve bu olaydan sonra önemli bir liman kenti özelliğini kazanmıştır Kent ayrıca St Nicholasın doğum yeri olduğu için de önemlidir Patara, Büyük İskendere kapılarını açmış ve bu olaydan sonra önemli bir liman kenti özelliğini kazanmıştır Kent ayrıca St Nicholasın doğum yeri olduğu için de önemlidir Pataraya İS 100 yılında yapıldığı sanılan üç gözlü bir kapıdan girilir En önemli yapılarından birisi kumlar altında kalmış tiyatrosudur

Hıdırlık Kulesi

Kara Surlarının en güneydeki başlangıç noktasında bulunan alt kısmı kare, üst kısmı silindir şeklinde olan bir kuledir Antik çağdan kalma bir yapı olup, içinde kare şeklinde büyük bir kütle vardır Kulenin yapısı son derece sağlamdır İç yapısının özelliği nedeniyle savunma amacıyla kullanılan ya da işaret ateşi yakılan bir yer olduğu sanılmaktadır

Kesik Minare Camii

Yapı elemanları incelendiğinde caminin geçmişinin İSII yüzyıla kadar uzandığı görülür Bulgular yapının, İSV yüzyılda mevcut avntik bir tapınak üzerine bazilika olarak yapıldığını göstermektedir II Beyazidin oğlu Sultan Korkud tarafından camiye çevrilmiş ve yapıya bir minare eklenmiştir Minarenin ağaç kısmı XIX Yüzyılda çıkan bir yangında yanmış ve o zamandan beri Kesik Minare adı yerleşmiştir Halen harap bir durumda olan eser kullanılmamaktadır Fakat ziyaretçilere aynı yapı içinde Antik, Bizans ve Selçuklu yapı unsurlarını sunma yönünden eşine ender rastlanır bir kalıntı olarak hizmet vermeye devam etmektedir

Yivli Minare ve Külliyesi

Kalekapısı semtinde bulunan ve çok sayıda Selçuklu yapıtından oluşan eserler topluluğudur Külliyede bulunan yapılar şunlardır: Yivli Minare, Yivli Camii, Gıyaseddin aaahüsrev Medresesi, Mevlevihane, Zincirkıran Türbesi ve Nigar Hatun Türbsie

Sillyon Antalya-Alanya karayolunun yaklaşık olarak 35 Kmsinden kuzeye dönülür ve 8 Km sonra Sillyona ulaşılır Kent düz bir ovada, ovadan bir masa gibi yüksekte duran elips şeklinde bir plato üzerine kurulmuştur Çevreye tamamen egemen bir konumu vardır Görüş alanı Akdenize kadar uzanır Kuruluşu İÖ IV yüzyıldır Helen, Roma ve Bizans dönemlerini yaşadığı gibi Selçuklular zamanında da kullanılmış ve yapılan yeni binalarla daha da zenginleştirilmiştir Stadyum, Gymnasium, kuleler, Selçuklu Mescidi, sahne kısmı kayaların çökmesiyle tamamen kaybolmuş Tiyatro ve spor tesisleri ilginç yapılardan bazılarıdır

Aspendos Antalya-Alanya karayolunda Seriki geçtikten sonra kuzeye dönülerek 4 Kmlik Aspendos yoluna girilir Geçmişi İÖV yüzyıla kadar uzanır İSII yüzyılda yapılan tiyatrosu Selçuklular devrinde kervansaray olarak kullanılmış ve zaman zaman onarılmıştır Sahnesi ile birlikte günümüze değin en iyi şekilde korunabilmiş nadir tiyatrolardandır Tiyatro, bir kişiye 050 M oturma yeri hesabıyla 7 000 kişiliktir Orkestra bölümü de ayrıca 500 izleyici alır Günümüzde çeşitli konser, şenlik, festival ve yağlı güreşlerde kullanılmaktadır Aspendosda diğer yapıların yanı sıra Agora, bazilika, Nymphaeum ve 15 Km uzunluğunda kemerli su yolları görülmeğe değer yapılardır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tarihi Eserler Antalya

Eski 11-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihi Eserler Antalya



Antalyanın tarihi yerleri
Attalos Yurdu anlamına gelen Antalya, II Attalos tarafından kurulmuştur Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (MÖ 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiştir MÖ 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır MÖ 67’de Pompeius’un donanmasına üs olmuştur MS 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan ismi görülen Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir gelişme göstermiştir Modern şehir, antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya’da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur Surların park dışındaki kısmında restorasyonu yapılan Hadrian Kapısı Antalya’nın en güzel antik eserlerinden biridir

Anıt mezar Antalya şehri ve çevresine antik çağda, “çok verimli” anlamına gelen Pamphylia, Batı kesimine ise Lykia denirdi Milattan önce VIII yüzyıldan itibaren buraya Ege denizinin Batı kıyılarından göçenler; Aspendos ve Side gibi şehirleri kurmuşlardır II yüzyıl ortalarında hüküm süren Bergama Kralı II Attalos, Side’yi kuşatmıştı Antalya’nın yaklaşık 75 km doğusundaki Side’yi alamayan kral, şimdiki il merkezinin olduğu yere gelerek bir şehir kurdu Buraya onun adı verilerek Attaleia dendi Zaman içinde Atalia, Adalya diyenler oldu Antalya, onun adından gelmektedir

Yapılan arkeolojik kazılarda Antalya ve bölgesinde, günümüzden 40 bin yıl önce insanların yaşadığı ispat edilmiştir Milattan önce 2000 yılından bu yana bölge, sırasıyla; Hitit, Pamphylia, Lykia, Kilikya gibi kent devletlerinin ve Pers, Büyük İskender ile onun devamı sayılan Antigonos, Ptolemais, Selevkos, Bergama Krallığı’nın idaresine girmiştir Daha sonra Roma Devleti, hüküm sürmüştür Antalya’nın antik çağdaki adı Pamphylia idi ve burada kurulan şehirler bilhassa II ve III yüzyılda altın çağını yaşadı V yüzyıla doğru da eski ihtişamını kaybetti

Antalya Kaleiçi : Yöre Doğu Roma ya da Türkiye’de tanınan adıyla Bizanslıların hâkimiyeti altındayken, 1207’de Selçuklular tarafından Türk topraklarına katıldı Anadolu Beylikleri devrinde ise Teke Aşiretinin bir kolu olan Hamitoğulları’nın egemenliğine girdi Teke Türkmenleri, Türklerin eski yurdu bugünkü Türkmenistan’da da nüfus olarak en büyük boylardan biridir XI yüzyılda bir kısmı buraya gelmiştir Bugün Antalya’nın kuzeyi ile Isparta ve Burdur’un bir kısmı olan Göller Bölgesinin, bir adı da Teke yöresidir Osmanlılar zamanında Anadolu eyaletine bağlı Teke sancağının merkezi, şimdiki Antalya il merkeziydi O yıllarda buraya Teke sancağı denirdi İlin şimdiki adı ise aslında antik çağdaki adının biraz değişmiş şeklidir ve Cumhuriyet döneminde verilmiştir

XVII yüzyılın ikinci yarısında Antalya’ya gelen ünlü Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi, kale içinde dört mahalle ve üç bin ev, kale dışında 24 mahallesi olduğunu belirtir Şehrin çarşısı ise kale dışındaymış Evliya Çelebi’ye göre limanı, 200 parçalık gemi alacak büyüklüktedir İdarî bakımdan Konya’ya bağlı Teke Sancağı’nın merkezi olan Antalya, Osmanlı imparatorluğunun son yıllarında bağımsız sancak haline getirildi

Günümüz kaleiçi evleriKaleiçi ; büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilidir Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirleri ortak eseridir Surların 80 burcu vardır Surların içinde kiremit çatılı 3000 kadar ev bulunmaktadır Evlerin karakteristik yapıları Antalya’nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtır 1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle “Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu” tarafından “SİT bölgesi” olarak koruma altına alınmıştır Turizm Bakanlığı’na “Antalya- Kaleiçi Kompleksi” restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları Birliği) tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmiştir Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiştir

Eski Antalya Evleri : Yazların çok sıcak ve kışların ılık geçtiği Antalya’da eski evlerin yapımında soğuktan çok, güneşi önlemeye ve serinlik sağlamaya önem verilmiştir Gölgeli taşlıklar ve avlular hava akımını kolaylaştıran özelliklerdir Depo ve hol görevi yapan girişi ile üç kat üzerine kurulmuştur

Antalya Yivli Minare : Antalya’nın ilk Türk yapısıdır Merkezde liman yakınındadır Üzerindeki yazıta göre Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın yönetimi zamanında (1219-1236) inşa edilmiştir Tuğla ile örülen gövdesi, sekiz yarım silindirden oluşur Bu minarenin bitişiğinde bir cami varsa da yıkılmış olmalıdır Çünkü Minarenin yanındaki Cami daha geç devre, 1372 yılına aittir Bir Türk Beyliği olan Hamitoğulları zamanında, Tavaşi Balaban adlı bir mimar tarafından yapılmıştır

Antalya Ulu Cami : Kesik Minare adıyla da bilinir Aslında bir Bazilika olarak V yüzyılda inşa edilmiştir İlk eserden çok az bölüm ayakta kalmış, Bizans döneminde değişikliklere uğramıştır Eser, Osmanlılar zamanında tamir görmüş, bir kısmı Mevlevihane olarak kullanılmış, sonra cami olarak hizmete açılmıştır

Antalya Karatay Medresesi : İl merkezindeki önemli Türk İslâm yapılarından olup XIII yüzyıl ortasında inşa edilmiştir

Antalya Evdir Han : 20 yüzyıl başlarına kadar ulaşım at ve develerle sağlanır, ticaret malları da bu hayvanlarla nakledilirdi Kervanlar yollarda, “Han” ve kervansaraylarda konaklardı İşte Evdir Han da bunlardan biridir Antalya’dan kuzeye giden yol üstündedir Bugünkü Antalya-Korkuteli kara yolunun 1 km doğusunda ve il merkezine 18 km uzaklıktadır En fazla dikkati çeken kısmı sivri kemerli portalıdır XIII yüzyılın başlarında yapılmış bir Selçuklu eseridir

Antalya Kırkgöz Han : Antalya – Afyon eski yolundaki ikinci durak yeri Kırkgöz Han’dır Kırkgöz Han Antalya’ya 30 km uzaklıkta bulunan Kırkgöz’de, Pınarbaşı mevkiindedir Çok sağlam bir durumdadır

Antalya Düden Şelâlesi : Antalya il merkezinin yaklaşık 10 km kuzeydoğusundaki bu şelâle, şehri simgeleyen tabiat güzelliklerindendir 20 metre yükseklikten dökülür Ana kaynağı Kırkgöz mevkisidir Aşağı Düden Şelâlesi ise Lâra Plajı yolundadır Kent merkezinin güneydoğusunda, 40 metre yükseklikteki falezlerden denize dökülür Antalya’nın simgeleşmiş tabiat güzelliklerindendir

Antalya Kurşunlu Şelâlesi : İl merkezinin doğusundaki Alanya yolunun 24 km’sindeki sapaktan Isparta yoluna girildikten 7 km sonra ulaşılabilir Bu tabiat harikası da en çok ziyaret edilen yerlerden biridir Şelâle bir masal diyarından çıkıp gelmiş gibidir Yemyeşil derin bir vadinin içindedir Bütün çevresi yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşle gezilebilir Yer yer gölcüklerin oluştuğu sularda çok sayıda balık yaşamaktadır Aynı zamanda zengin faunası ile dikkat çeker Düden, Kurşunlu ve Manavgat Şelâleleri, birçok Türk filminde mekân olarak kullanılmıştır Hepsine de otobüsle rahatlıkla gidilebilir

Antalya Lâra – Konyaaltı Plajı: Antalya il merkezinin 10 km kadar doğusundaki doğa harikası Lâra Plajı ile Antalya merkezinin batı kıyısındaki Konyaaltı Plajı şehrin en güzel kıyılarıdır

Antalya Perge : Antalya 18 km doğusunda, Aksu Bucağı yakınındadır Kilikya – Pisidia ticaret yolunun üstünde yer aldığı için önemli bir Pamphylia şehridir Kuruluşu diğer Pamphylia şehirleriyle aynı zamana rastlar (Milattan Önce VII yüzyıl) Perge, Hıristiyanlar için önemli bir kent idi Aziz Paulos ve Barnabas, Perge’ye gelmiştir Magna Plancia gibi kimi zenginler buraya önemli anıtlar kazandırmışlardır İlk kazıların 1946 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından başlatıldığı Perge’de; Tiyatro, Stadyum, Sütunlu Cadde, Agora’dan oluşan şehir kalıntıları bulunmuştur

Antalya Karain Mağarası : Antalya’nın 27 km kuzeybatısında, Yağcılar sınırları içindeki Karain Mağarasında bulunan kalıntılar Paleolitik, Mezolitik, Neolitik ve bronz çağlarına aittir Bu mağara, görülmesi gereken yerlerdendir

Antalya Ariassos : Antalya-Burdur otoyolunun 48 kilometresinde, sola dönülen bir sapaktan 1 km içerdedir Bir dağın yamacında kurulmuş olup, hamamları, kaya mezarları açısından görülmeye değerdir Ariassos kentine girilen vadinin başlangıcında kentin en görkemli kalıntısı olan giriş kapısı yükselir Roma devrinden kalma bu anıt, 3 kemerli ve dolayısıyla 3 girişli olduğu için, yöre halkınca “Üç kapı” diye anılır Kentin şaşırtıcı bir özelliği, dörtte üçünün, olağanüstü gösterişli anıtsal mezarlar olan nekropolis kalıntısı olmasıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.