Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ardında, aşk, cam, güzellerinin, kalan

Cam Güzellerinin Ardında Kalan Aşk

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cam Güzellerinin Ardında Kalan Aşk



Cam güzellerinin ardında kalan aşk

Sonbahar gelmiş, ağaçlardaki yaprakların birçoğu sararıp dökülmüştü Yerlere dökülen yapraklar sarı bir tabaka oluşturuyordu Doğa kızıl ve sarı bir renge bürünmüştü Bu renk Murata hep hasta insanları hatırlattığı için pek sevmezdi Buna rağmen bu kasaba gözüne her zaman güzel görünüyordu

Murat, iki yıldır bu kasabada öğretmenlik yapıyordu ve mecbur kalmadıkça buradan gitmeyi düşünmüyordu İnsanların samimiyeti ve sıcaklığı tam bir İç Anadolu misafirperverliğini gösteriyordu Sokak arasında oynayan çocukların onu gördüklerinde sevgi ve saygı gösterileri çok hoşuna gidiyor, mesleğinin güzelliğini bu kasabada doya doya yaşıyordu

Murat oturduğu sokağı çok seviyordu Sokak üç katlı eski evlerden oluşan dar bir sokaktı Evlerin içinde yaşanan her şey yanındaki evden duyuluyor ve karşıdan görünüyordu Herkes komşusu ile aynı evi paylaşıyor gibiydi Evlerdeki yarım demir korkulukların ardındaki sardunyalar, camgüzelleri, kedi tırnakları ona çocukluğunu hatırlatıyordu Bu sokağa girdiği zaman bir romanın ya da güzel bir şiirin içine girmiş gibi hissediyordu

Sokak köşesini döndüğünde bütün yolu kapatan büyük bir kamyon gördü Kapının önüne geldiğinde kendi dairesinin karşısındaki boş daireye birilerinin taşındığını fark edince mutlu oldu Dışarı baktığında perdesiz pencereler ve boş ev içini karartıyordu Çiçeksiz tek pencere orasıydı

Kamyon boşalmıştı Taşıma şirketinin ve sokak sakinlerinin yardımıyla bütün eşyalar taşınmıştı Kamyon dar sokakta yavaşça ilerledi ve köşeyi dönüp kayboldu Murat başını yukarı kaldırdı ve evde ilk yerini bulan eşyaların camgüzelleri olduğunu görünce gülümsedi Demek ki bu sokağa hemen ayak uyduracak bir aileydi Camgüzellerinin hemen yerini alması annesini hatırlattı Annesi de camgüzellerini çok severdi ve ne zaman ev taşısalar ilk onlar yerleştirilirdi Yazın pencere dışında olan çiçekler, kışın içeri alınırdı ve camgüzelleri her zaman açardı

Hızlı bir şekilde merdivenleri çıktı Hemen pencereye koştu Evlerin hepsi üç katlı olduğu için her yer görünüyordu Yeni komşularının olduğu daireye baktı Hava yavaş yavaş kararmaya başladığı için lambalar yanıyordu Perdesiz ve boş olan ev yine perdesizdi ama içinde yerleşmeyi bekleyen eşyalar ve dolanan insanlar olunca evin nefes aldığını hissediyordu

Murat, ıslık çalarak mutfağa girdi Bu akşam yemek yerine, kahvaltı yapmak istiyordu Küçük bir tepsiye, sevdiği her şeyi doldurdu O tepsisini hazırlarken çay da demlenmişti Çayını doldurup tepsinin kenarına koydu Her zaman yaptığı gibi camın önündeki küçük masasına tepsiyi yerleştirip neşe ile sandalyesine oturdu Tek başına oturup yemek yerken karşı daireyi seyreder, ” Birileri gelse artık! ” diye, dua ederdi Şimdi karşı dairede ışık vardı ve evin içinde birileri gezinirken artık kendini yalnız hissetmiyordu

Çayını yudumlarken, karşı dairede pencereye yaklaşan bir kız gördü Karanlıklar içinde parlayan bir ışık gibiydi Alnını cama dayayıp dalgın dalgın karanlığa bakmaya başlamıştı Bazen gökyüzüne bazen de sokak lambalarına bakıyordu Uzun saçlı, narin bakışlı bir kızdı O kadar dalgın bakıyordu ki çok yakın olmasına rağmen Muratı fark etmemişti Kızı ilk gördüğünde içinden “peri kızı olmalı” diye geçirdi Camgüzellerinin ardındaki peri kızının onu görmesi için tülü iyice açtı Fakat kız onu görmemiş bir süre sokağı seyredip içeri gitmişti

Murat, gece yatağına yattığında camgüzellerinin ardındaki güzeli aklından çıkaramamıştı Sabaha kadar yarı uyur yarı uyanık yattı, uyandıkça aklında hep akşam gördüğü kız vardı İçinde neler olduğunu anlayamıyordu “Oğlum, sen ilk görüşte aşka inanmazsın, hem doğru dürüst görmedin bile bu ne hal! “ diye söylenerek yataktan kalktı Yanaklarına yavaşça tokat attı ,“ hadi oğlum kendine gel!” dedi

Kahvaltı etmek istemedi Sadece bir fincan çay alıp kızı görmeyi umarak pencereye yaklaştı Evin tül ve perdeleri takılmıştı Her zaman perdeleri olmadığı için üzüldüğü evde şimdi perde var diye kızıyordu Perde olmasa içerisini görebilirdi Okul malzemelerini alıp, okulun yolunu tuttu Belki çocuklardan yeni gelen komşular hakkında bir şeyler öğrenebilirim diye düşündü

Murat için gün çok uzun sürmüş, çocuklardan hiç bir şey öğrenememişti Okul biter bitmez, arkadaşlarının ısrarlarına rağmen onlarla gitmeyip acele acele eve doğru yürümeye başladı Herkes bu acelesine şaşırmış bir anlam verememişti Üstelik bu akşam haftada bir yaptıkları şiir gecesi vardı Onun şiir gecesi yapacak hali yoktu, çünkü şiir güzelliğindeki kızı görmeli, hakkında bir şeyler öğrenmeliydi

Evin kapısına gelince, başını yeni yerleşen camgüzellerinin olduğu pencereye çevirdi Perde yarı aralıktı Eski bir şarkıyı, ıslık çalarak merdivenleri çıktı Evin kapısını açarken, heyecandan kalbinin küt küt attığını fark etti Elini göğsüne koyup, ”Hooop ne oluyor yavaşla, bu ne hız! “ diyerek gülümsedi Hemen pencereye gidip, perdeyi araladı Akşam gördüğü kız pencereyi açıyordu ve açar açmaz uzun kumral saçları hafif esen rüzgârla uçuşmaya başladı Elleriyle saçlarını düzeltirken o kadar narin hareket ediyordu ki okşar gibiydi Üzerindeki beyaz elbise ile melek gibi görünüyordu Genç kız önce gökyüzüne baktı Derin bir nefes aldı Sonra başını aşağıya doğru sarkıttı Birini görmeye çalıştığı belliydi Aradığını görmüştü, korkuluklara tutunup, gülümseyerek el sallamaya başladı Murat penceresini açıp aşağıya baktı Yaşlı adamı görünce sevindi, bir oh çekti; babası olmalıydı Kız artık tüm güzelliği ile karşısındaydı Bakışlarındaki sıcaklık ve yüzündeki gülümseme her yeri aydınlatıyordu “Ah bir de bana böyle gülümsese!” diye, iç geçirdi Bir an bakışları birleşti Kız sanki tanıyan gözlerle sıcacık bakıyordu Murat şaşırmış, hazırlıksız yakalanmıştı; gülümsedi Muratın gülümsemesine karşılık vermiş, oda gülümsemişti Murat kalbinin yerinden fırlayacağını düşündü Aslında seslense konuşabilecek yakınlıktaydılar Sokağın dar olması, konuşmaları için çok uygundu ama Murat cesaret edemedi “Bu günlük bir gülücük yeterli” diye, düşündü Kendi kendine ” Evet oğlum! Sen inanma, ilk görüşte âşık oldun,” dedi Kız pencereyi kapatıp içeri girince oda pencereyi kapattı ve evin içinde sesli sesli şiir okumaya başladı

Sevdan damarlarıma süzülerek kan verir
Ömrüm tazelenirken bedenime can verir
Solumdaki varlığın düşlerime son verir
Sokulunca gönlüme nehir olur taşarım

Demek ki aşk böyle bir şeydi İnsanın içinde çiçekler açtırıp, ömrünü tazeletir, yeniden canlandırır, soğuk son baharda ilkbaharı yaşatırmış
Murat için, artık hayat daha güzeldi Camgüzellerinin ardından gördüğü peri kızı hayatına renk katmış, birden içine akmıştı Hakkında bir şeyler öğrenip ailesini tanımalı ve kendini tanıtmalıydı Okuldan çıkınca kasaba meydanındaki kahveye uğradı Burada tanıyan birileri mutlaka olmalıydı Kahveye varınca gençlerin olduğu masaya yaklaştı Havadan sudan konuşurken sözü komşusuna getirdi Gençler tanımıyorlardı, ailelerinden duydukları kadarı ile komşusu yıllar önce burada öğretmenlik yapmış ve yirmi yıl önce buradan ayrılmıştı Emekli olunca bu güzel kasabaya yerleşmek için gelmişti

Murat, kahvede öğrendiklerine memnun olmuştu Kızın babasının öğretmen olması, tanışmak ve sohbet ortamı oluşturmak için fırsat yaratabilir, şiir gecelerine çağırabilirdi Önce babasının kalbini kazanırsa her şeyin kolay olacağını düşündü Kız ona gülümsemişti ya… Bir tek gülümseme ile kalbinde kelebekler uçmuştu

Her gün okul çıkışı hiç bir yere uğramadan eve geliyordu Bir hafta olmuştu ve hala konuşamamıştı Sadece annesi seslendiğinde adını duymuştu Açelya… Kokusuz güzel bir çiçek demekti Camgüzellerinin ardında Açelyayı görünce mutlu oluyordu Uzaktan bakıyor ve sadece gülümsüyordu Bazen eve geldiğinde pencereye yaklaştığında onun da kendi penceresine baktığını görünce mutlu oluyor, içini sevinç kaplıyordu Belli ki onun gelmesini bekliyordu Saçlarını tepeden toplayıp uzun kurdele taktığında şirin küçük bir kız çocuğu gibi görünüyordu Hiç dışarı çıkmıyordu, belki de okulda olduğum zamanlarda çıkıyordur diye düşündü

Bir kaç kez yaşlı adamı kapıda görmüş, sohbet etmişlerdi Adının Ahmet olduğunu, emekli olup buraya yerleştiğini, kalan ömrünü burada geçirmek istediğini söylemişti Öğretmen arkadaşları ile yaptıkları şiir gecelerinden bahsedip onu da çağırmıştı Bu boşluk içinde, böyle güzel bir meşguliyet çok hoşuna gitmiş ve kabul etmişti Şiir gecesi günü geldiğinde kapıda buluşup beraber gittiler Yaşlı öğretmen de, ne cevherler varmış, hepsi hayretler içinde kalmışlardı Tüm zamanların şair ve şiirlerinden ezbere örnekler verip, gür sesi ile okudukça tüm genç öğretmenler susup dinlemişlerdi Aziz Nesinin 67 Yaş şiirini okurken, bu dizeleri ilk kez, bu kadar içten okuyan birini görmüşlerdi

Benim doğduğum gün
Günler uzamaya başlar
Öyle bir öleceğim ki
Geceler uzamaya başlayacak
Ve öyle bir öleceğim ki
Günlerle gecelerden başka
Hiç kimse öldüğümü anlamayacak

Ahmet Bey, şiiri okurken yaşıyor gibiydi Dizeler dilinden dökülürken sanki içinden geçenleri anlatıyordu İlk kez şiirle bu kadar doyurucu bir gece geçirmişlerdi Gece sona erince, bir dahaki hafta buluşmak üzere sözleştiler Murat ve yaşlı öğretmen, eve doğru yürümeye başladılar

Hava hafif serindi ama onlar az önce içlerini ısıtan gecenin sıcaklığı ile havanın soğukluğunu hissetmiyorlardı Yaşlı öğretmen, derin bir nefes aldı ve Murata teşekkür etti Yıllardır bu kadar mutlu bir gece geçirmediğini, bu kasabadaki öğretmenlik günlerini ve buradan gidişini anlattı

”Kızım için buralardan gitmek zorundaydım” diyerek, kızının özel eğitim alması, hayatı öğrenmesi gerektiğini söylediğinde; Murat, yaşlı öğretmenin ne demek istediğini anlamamıştı Yaşlı öğretmen Muratın anlamadığını fark edince ”Kızım, yirmi üç yaşında ama o hala üç yaşında bir çocuk kadar masum Zihinsel engelli olduğunu öğrenince zaman kaybetmeden eğitim alacağı illeri araştırdık Eskişehire gittik Orada üniversitede bu konuda çok iyi yetişmiş hocalar vardı Konuşmayı öğrendi, okuma ve yazmayı biliyor Kendi kendine idare edebiliyor Yirmi yıl eğitim aldı ve yeterli olduğunu söylediklerinde bu güzel kasabaya geri geldik” dedi Eğitim sırasında yaşadıkları sıkıntıları ve bir memur maaşı ile bu işlerin mümkün olmadığını, geceleri taksi durağında çalışarak idare ettiklerini anlattı

Ahmet Bey anlatırken Murat, gözlerindeki yaşları bırakmıştı Yirmi sekiz yaşındaydı ve ilk kez âşık olmuştu Hem de ilk görüşte… Aşka inanmaz iken ilk görüşte âşık olmuştu Kalbi ilk kez böyle çarpmıştı Şimdi sessizce, gözlerinden akan yaşları gizleme gereği duymadan, ağlıyordu Ahmet Beyin anlattıklarına mı yoksa camgüzellerinin ardında kalan aşkına mı ağladığını bilmiyordu Açelya… Adı gibi kendi de kokusuz bir çiçekti


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.