Burdur Uyan Güzel |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Burdur Uyan GüzelBurdur Burdur Akdeniz Bölgesi'nin Antalya Bölümü'nün iç kesiminde, Ege bölgesine komşu bir ilimizdir Burdur il toprakları, Batı Toros sıralarına kabaca uygun olarak, kuzeydoğuda göller yöresinden, güneybatıda da Teke yarımadasının iç kesimlerine değin 6887 km2'lik (göller hariç) bir alanda uzanır Birbirine koşut dağ sıraları ile bunlar arasındaki yüksek platolar ve bazıları göllerle kaplı tektonik kökenli çukur alanlar, engebeliğin ana çizgilerini oluştururlar Karmaşık bir yapısı olan bu dağların başlıcaları, Burdur'un batı sınırındaki Söğüt dağı (1831 m) ve Güre dağı (2030 m), Doğu sınırındaki Katrancı dağıdır (2328 m) Kireçtaşlarının önemli yer tuttuğu Burdurl topraklarında, çeşitli karstik şekiller (dolinler, polyeler, düdenler, mağaralar) çokça görülür Bunların bir bölümü (İnsuyu mağarası) turistik değer de taşır Göl açısından da zengin olan Burdur'da, faylarla sınırlanmış bir çukurda yer alan derin Burdur gölü ile onun güneybatısındaki Salda, Yarışlı gölleri ve karstik kökenli Kestel, Söğüt ve Gölhisar gölleri vardır Bu göller, Gölhisar dışında yüzeysel gideğenden yoksundur Karstik olanların sularını kenarlarındaki ve tabanlarındaki düdenler boşaltır Bunların tıkandığı ya da yağışların fazla olduğu dönemlerde göl alanları genişler; bunun tersi durumlarda da sular çekilir ve göl tabanları ortaya çıkar Bu göllerin bir bölümünde taşkınları önleyecek düzenlemeler yapılmıştır Burdur ilinde, karasal etkilerle ve yükselti nedeniyle az çok değişikliğe uğramış bir Akdeniz iklimi egemendir Yazlar sıcak, kışlar oldukça soğuktur (Burdurda temmuz ortalaması 24 oC, ocak ortalaması 1,6 oC) Yağışlar çoğunlukla kışın düşer, ancak özellikle dağlar arasındaki çukur alanlar, 500 mm'nin altında yağış alırlar ve bozkırımsı bir görünümleri vardır Aynı nedenlerle az yer tutan ormanlar da (yaklaşık olarak % 14), daha çok dağlar üzerinde görülür Başlıca orman ağaçları ilin kuzey ve batı kesimlerinde karaçam, güney ve güneydoğu kesimlerinde kızılçam, meşe ve daha az yaygın olarak da en güneyde sedirdir Tarihöncesinden beri yerleşim alanı olmasına ve il sınırları içinde birçok antik kent bulunmasına karşılık, günümüzde Burdur nüfus yoğunluğu (37,2/km2) ve nüfus artış oranı (yılda %0 0,74), Türkiye ortalamalarının (sıra ile 87/km2, % 18,3) altında olan az nüfuslanmış bir ilimizdir Bu durum, geçim kaynakları çoğu yörelerinde kısıtlı olan Burdur'dan, komşu illere, özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde yer alan illere, yönelen iç göçlerle ilgilidir Bunun sonucunda kimi ilçelerin nüfuslarında 1985-1997 yılları arasında azalma olmuştur Kentleşme önceki dönemlere nazaran artmış olsa da (1990 - 2000 yılları arasında %o 8'lik bir artış vardır) kentte yaşayan nüfus genel nüfusun ancak % 54,48 (139 837 kişi) kadarlık bir kısmını oluşturmaktadır Bunlarda Burdur ve Bucak dışında, genellikle nüfusları 400 ile 10000 arasında değişen ilçe merkezleridir Burdur'un kırsal kesimlerindeki nüfus % 7,32 oranında bir azalma göstererek 125 787'den (1990) 116 906 kişiye düşmüştür (2000) Burdur ilinde tarıma elverişli topraklar sınırlıdır (%26 dolayında) ve tarım ürünleri de tür açısından çeşitlilik göstermez Ürünler arasında en geniş yeri tahıl (% 90dan çok; başta buğday, onun ardından arpa) tutar Şekerpancarı, tütün, anason, yerfıstığı, üzüm ve gülyağı üretimi için yetiştirilen gül (Kuzey kesiminde) öteki önemli ürünler arasındadır Burdur'un özellikle güney yarısında kırsal nüfusun başlıca uğraşı ve gelir kaynağı, hayvancılık ve hayvan ürünleridir Daha çok küçükbaş hayvan (en çok keçi, az sayıda koyun) beslenir Sanayi fazla gelişmemiştir Başlıca sanayi kolları besin (şeker, et kombinası, sütlü maddeler yapımı, un fabrikaları), dokuma ile bazı geleneksel el sanatlarıdır (halıcılık, dericilik, bakırcılık) Burdur, jeolojik yapısı nedeniyle krom yatakları yönünden zengindir (Manastır, Niyazlar, Horozköy, Tavşanlı, Tefenni, Söğüt, Müslümler, Hayriye yöreleri); bunların bazıları işletilmektedir Burdur, uzun süre çevresiyle bağlantısını sağlayan yolların yetersiz oluşunun sıkıntısını çekmiş, sapa kalmış bir ildir; ancak günümüzde bu durum büyük ölçüde düzelmiştir İl merkezi 1936da bir şube hattıyla demiryolu ağına, düzgün karayollarıyla da Ege bölgesine ve Çeltikçi beli üzerinden Antalyaya bağlanmış, ilçeleriyle de bağlantısı sağlanmıştır |
Burdur Uyan Güzel |
11-04-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Burdur Uyan GüzelBURDUR MERKEZ Burdur ilinin merkez ilçesi; Akdeniz bölgesinin iç kesiminde, göller yöresinde bulunmaktadır Baladız istasyonundan ayrılan 24 kmlik şube hattıyla, 1936dan beri demiryolu ağına bağlıdır Ege bölgesinden Antalyaya giden karayolu üzerinde bulunmaktadır Kentin kuzey batısında Isparta sınırında bir de havalimanı bulunmaktadır Kentin nüfusu 63 363 (2000)kişidir Kent nüfus sıralamasında 1990 yılında 57 sıra da yer almasına rağmen 2000 yılı itibari ile 65 sıraya gerilemiştir Coğrafi Özellikleri: Kent, kendi adını taşıyan gölün doğu kıyılarından yaklaşık olarak 4 km kadar içerde, göle koşut uzanan ve yakın zamanlarda ağaçlandırılan tepelerin önünde kurulmuştur Burdur ile göl kıyısı arasında bağlar ve bahçeler uzanır Burdur gölünün Dördüncü Zaman depoları üzerinde yayılan kentin ortasından Kurna deresi geçer Geçmişte, Ege bölgesinden Antalya kıyılarına ve Teke yöresinin içerlerine uzanan yollar üzerinde önemli bir konak yeriydi Kentin bu işlevi, demiryolu ağına bağlanması ve karayollarının büyük ölçüde düzelmesiyle günümüzde de sürmektedir Tektonik bir kuşakta yer alan Burdur, zaman zaman depremlerden zarar görmüştür (1914, 1963) Kentin büyük kesimi gevşek çakıllı ve kumlu çökeller üzerinde bulunduğundan sarsıntılar şiddetli olmaktadır Bu yüzden 1963 depremi büyük can ve mal kaybına yol açmış, birçok yapı çökmüştür Burdur'da dokuma, gülyağı, keçe, deri, bakırcılık gibi geleneksel sanatlar yanında, Cumhuriyet döneminde bazı sanayiler de (şeker) kurulmuştur Ulaşım olanaklarının artması ve sanayi ve ticaret etkinliklerinin gelişimiyle kent giderek genişlemiş; 1950ye değin 15 000i aşmayan nüfusu, otuz yıl içinde 3,7 katına çıkarak günümüzde 63 363'e (2000) yaklaşmıştır Tarihi: Kentin bugünkü adının Orta-çağda bu yöreye verilen Polydorion adından geldiği sanılmaktadır XI-XII yyda Selçukluların eline geçti ve Türkmenlerin yoğun olarak bulunduğu sınır (uç) bölgesinde yer aldı XIV yy başlarında Hamitoğullarının yönetimindeydi XIV yy sonlarında Osmanlı topraklarına katılan Burdur, önce Hamit (Isparta) sancağına bağlı bir kaza, daha sonra Konya vilayetine bağlı bir sancak olarak yönetildi Cumhuriyet döneminde il merkezi oldu Arkeolojik ve Mimari Özellikleri: Bugünkü Burdurun yerinde bulunan antik Polydorion kentinden günümüze kalıntı ulaşmamıştır Hacılar köyündeki Hacılar* höyüğü Anadolunun en önemli Yenitaş dönemi yerleşmelerindendir Düğer köyünde antik Tymbrianassos* kentinin kalıntıları vardır Burdur kenti birinci derecede deprem kuşağı üzerinde olduğundan, Hamitoğulları ve Osmanlı dönemi yapıları özgün biçimlerini koruyamamış, birkaç kez onarım görmüştür Bunların en önemlisi Hamitoğullarından Dündar Beyin yaptırdığı Ulu camidir (1299/1300) Bu yapı 1 749da Çelik Mehmet Paşa tarafından yeniletilmiş, 1914 ve 1971 depremlerinden sonra da onarılmıştır Öteki yapılar arasında Taş camisi ya da Taşdemir camisi (1782), Tilurizade Hacı Süleyman in yaptırdığı Divanbaba camisi (1775), Çelik Mehmet Paşa tarafından medreseyle birlikte yaptırılan Şeyhsinan camisi (1776), 1842 tarihli vakfiyesinde muallimhane olarak söz edilen Çeşmedamı camisi, Arap Selimoğlunun yaptırdığı Selim-oğlu camisi, 1875 tarihli Hecin camisi, 1 872de onarılan Kayışoğlu camisi, Hıdırlık türbesi (XIV - XV yylar), Selimoğlu türbesi (1889), kentin en eski hamamı olan, ancak yapım tarihi bilinmeyen Baltaoğlu hamamı, 1803te Mehmet Kethüdanın yaptırdığı Eskiyeni hamamı, 1523 tarihli Tabak hamamı, bezemeleri ve taş işçilikleriyle dikkati çeken, ancak çok bakımsız olan çeşmeler sayılabilir Günümüzde çok yıkık olan ve konukevi olarak yaptırılmış bulunan Koca oda ve Taş oda, XVIII yy Osmanlı sivil mimarlığının ilginç örnekleridir Burdur, günümüzde işlevini yitirmiş olan tarihsel kütüphaneleriyle de dikkati çeker (Hamitoğulları döneminden beri varolan ve Anadoludaki en eski kütüphanelerden birini içeren Muzafferiye medresesi, 1808 tarihli Esatefendi kütüphanesi ve 1 823te yaptırılan Pirkulzade kütüphanesi) |
Burdur Uyan Güzel |
11-04-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Burdur Uyan GüzelTARIMLA YAŞAYAN ŞEHİR: ÇELTİKÇİ Bir ilçe düşünün, coğrafik olarak göller bölgesinde yer alıyor, ama susuzluktan, kuraklıktan dereleri gölleri kuruyor Sulanabilen topraklarında ise ciddi sebze ve meyve tarımı yapılıyor Bu yaman çelişkiye göre, ilçenin kaderinde tarım hep önde Adını bile ilçenin çıkışında yer alan çeltik tarlalarından almış Gerçekte aynı isimle anılan bir belde Ankara'da, Çeltik adında bir ilçe de Konya'da var Çeltikçi ise Burdur'a bağlı İl merkezine 32 kilometre uzaklıkta Burası da akşamın erken olduğu Anadolu ilçelerinden biri Kız çocuklarının etraflarına çekilen sınırları aşabilmeleri için, ciddi uğraş vermeleri gerekiyor Çeltikçi'de tarım, yaşamı belirliyor Hayvancılık da öyle Ama bu işlerin dışında kalan gençlerin ilçe dışına göçü, azalarak da olsa sürüyor Halk arasındaki bilgilere göre bölge, Osmanlı'nın son dönemlerinde, Sultan Hamit'in çiftliği imiş I Dünya Savaşı'ndan hemen önce, Antalya'ya gitmekte olan Enver Paşa, burada ayak üstü bir çeşit toprak reformu yapmış Halkla anlaşarak, bedeli oniki yılda ödenmek şartı ile araziyi onlara vermiş Cumhuriyet yıllarında ise bu görüşmelere dayalı olarak, arazi için her ev önemli ödemeler yapmış Çeltikçi, 1968'de belediyelik olmuş 1990 yılında çıkartılan bir kanunla da ilçe olmuş Yöre antik çağda Pisidya bölgesinin önemli bir parçası Aynı zamanda İpek yolu da bölgeden geçiyor Ama bölgenin en önemli antik kenti, Ağlasun ilçesinde bulunan Sagalassos Çeltikçi çevresinin arkeolojik ve tarihsel araştırmaları ise henüz tamamlanmamış Bu nedenle ulaşılabilen bilgiler ancak 1725 yıllarını işaret ediyor Koklan Beyleri diye anılan sülaleden olduğu söylenen bir Türkmen ve ailesi buraya, Pınarlı Boğaz denen derenin ağzına yerleşmiş Sonrasında, yerleşim kurulmaya başlanmış Zaten, günümüzde de ilçede iki mahalle var Biri konak, diğeri cami adını taşıyor Tarımsal üretim ise; ağırlıkla Bağsaray Beldesi'nde yapılıyor Burası, yörenin en çok sebze ve meyve yetiştirilen yeri Kestel Dağları, ilçeye ve beldeye paralel olarak uzanıyor Yakınındaki yükseltiler de cılız bitki örtüleriyle kaplı İlçe, Göller Bölgesi'nde bulunuyor, ama sınırları içerisinde sadece Karaevli Gölü bulunuyor Kuraklık nedeniyle göl, bir bataklığa dönüşüyor İlçede ciddi potansiyeli olan akarsular da yok Arvalık ve Çeltikçi Çayları zaman içerisinde aynı nedenlerle kurumuş İlçenin denizden yüksekliği ise ortalama 850 metre İlçe, yerleşim yeri olarak ovaya kurulmuş Burdur-Antalya Devlet Karayolu, ilçeyi ortadan bölerek geçiyor Sanayisi yok denebilecek kadar az Hayvancılığa bağlı olarak büyükbaş hayvan besisi ve süt üreticiliği giderek gelişiyor Sütü, mandıralara kooperatifler eliyle ulaştırıyorlar İlçede az da olsa gülcülük yapılıyor Bağcılık ve tütüncülüğe, haşhaş ekimine yöneliyorlar Ama yeni tarım yasaları, onları bu konuda çok zorluyor Burada, neredeyse narenciye hariç her tür sebze ve meyve yetiştiriliyor SAYILARLA ÇELTİKÇİ 1990 Nüfus sayımına göre ilçe Merkez Nüfusu 2911 olup çevre köylerle birlikte 9831 nüfusa sahipken ilçemizde sanayileşme ve iş olanakları yetersiz olduğundan Çevre İllere göç vererek 1997 Nüfus tespitinde İlçe Merkezi 2607'ye; köylerle birlikte 7091e düşmüştür EKONOMİK DURUMU Çeltikçi İlçesi 12000 Dönüm araziye sahip olup bu arazi üzerinde kuru bakliyat sebzecilik üzüm bağcılığı ve tütün ekimi yapılmaktadır İlçenin en önemli sulu tarım faaliyeti olan tütün ekiciliği de tütün yasası ile hayal olmuştur Çeltikçi'nin simgesi olan gülyağı çiçekçiliğinin tütün ekiminin yasaklanmasından dolayı ekiminin artması tahmin edilmektedir Her evde süt ve besi hayvancılığı da amatörce yapılmaktadır İlçemiz halkının tek geçim kaynağı olan toprağa dayalı tarımcılıkta Maliye Hazinesince 1988 yılında tapu iptal ve tescil davası açarak İlçemiz taşınmazlarına el koymuştur İlçe halkımızın tamamına yakını atalarımızın deyimi ile güyneğini (atletini) satarak kendisine ait olan toprağını ve evini hazineden tekrar satın almıştır Şimdi de 2001 yılının 25012001 gün ve ayında 19 yevmiye kaydıyla Sultan Mahmut Han Sani vakfınca İlçemiz Taşınmazlarına tapudan şer koydurarak taşınmazların piyasa değerinin %20'si kadar taviz bedeli istenmektedir Çeltikçi halkının da fakir olmasının sebeplerinden biride zannedersem Devlete (olmayan) borcunu ödemeye çalıştığı için iki yakası bir araya gelmemesidir İlçemizin belde sorunları diğer belediyelerinde baş sorunu olan gelir yetersizliği olup ilçemizin alt yapısı bulunmamaktadır |
Burdur Uyan Güzel |
11-04-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Burdur Uyan GüzelBURDURUN MEŞHUR HAŞHAŞ HELVASI GEREKLİ MALZEME
|
Burdur Uyan Güzel |
11-04-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Burdur Uyan GüzelBURDUR GAZEL BÖREĞİ GEREKLİ MALZEME
|
Burdur Uyan Güzel |
11-04-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Burdur Uyan GüzelBurdur Türkiyenin Güney Batısında, Antalya, Isparta, Afyon, Denizli ve Muğla illeri arasındadır Göller Yöresinin merkezidir Plaka kodu 15, telefon kodu 0248 dir Burdur ili Burdur şiş, Tarhana çorbası, Ceviz Esmesi, Dimlit üzüm gibi yiyecekleri ile de tanınır Eğitimde de büyük başarılar göstermiş, 2006 OKS'de Türkiye 2si, 2006 öSS'de Türkiye 21si olmuştur Isparta SDemirel üniversitesi'nden ve Akdeniz üniversitesi'nden ayrılan fakültelerin oluşturduğu Mehmet Akif Ersoy üniversitesi kurulmuştur (Son kurulan 15 üniversiteden birisidir) Burdur Merkez Genel Görünüm Gölhisar - Kibyra Antik Kenti Burdur insuyu Mağarası Gölhisar - Kibyra Antik Kenti Gölhisar Yapraklı Barajı Yeşilova - Salda Gölü Gölhisar Koca Yayla |
Burdur Uyan Güzel |
11-04-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Burdur Uyan Güzelİlin Tarih Öncesi Çağları İlimizin tarihi;</STRONG> Neolotik Çağa kadar inmektedir1957-1960 yılları arasında ProfJMellaart tarafından Hacılarda yapılan kazılarda Neolitik kültürün bütün ayrıntılarını ortaya çıkarmıştır Bu bulgular MÖ7000 yıllarına inmektedir Yine 1978-1988 yılları arasında Kuruçay Höyükte ve 1989-1992 yılları arasında Bucak Höyücek Höyükte ProfDrRefik DURU tarafından yapılan kazılarda da Neolitik çağın kültürüne rastlanılmıştır Bu çağın en önemli özelliği: İnsanların,hayvanları evcilleştirmesi,çanak-çömlek yapımını öğrenmiş bulunmasıdır Anadolunun ilk heykelcikleri olarak bilinen ANA İLAHEyi temsil eden pişmiş toprak figürünler ve süs eşyaları Neolitik Çağda Hacıların en önemli eserleridir Kalkolitik Çağ; Neolitik çağdan sonra gelen M:Ö5400-3000 yılları arasındaki çağdır Bu çağda taş,kemik ve ağaç aletlerin yanısıra,madenin de kullanılmaya başlamış olması en önemli özelliğidir Kuruçay Höyükte bulunan madeni keskiler,ok uçları gibi aletler çağın özelliğini yansıtırlar Ayrıca Uğurlu Höyük,Kızılkaya Höyük,Karamanlı Çamur Höyük,Tefenni Beyköy Höyükte bu çağı destekleyen malzemeler elde edilmiştirMÖ 3000-2000 yılları arasına tarihlenen Eski Tunç Çağında,medeniyet daha gelişmiş,taş aletlerin yerini tunçtan yapılan aletler almıştır Çağın özelliklerini yansıtan bir başka grup da,pişmiş toprak ve mermerden yapılmış keman tipi idollerdir İlimizde Yassıgüme Höyük,Burdur Höyük,İncirdere Höyük,Tepecik Höyük gibi yerleşim yerlerinde eski tunç çağı malzemesi yaygın olarak tespit edilmiştirİlimiz,Antik çağlarda bugünkü sınırları ile Isparta ve Antalya illerini de içine alan antik PİSİDİA bölgesinde kalmaktadır Bu bölge Pers döneminin ortalarına kadar karanlıkta kalmış,henüz aydınlatılamamıştır Bölge, MÖ 2000 yıllarında ARZAVA konfederasyonunun siyasi merkezi olmuştur Bu durum M:Ö 1000 yılına kadar çeşitli toplumların yerleşmesiyle devam ederMÖ 8yyda Pisidianın batı bölgesi Friglerin hakimiyetine girmiştir Yarışlı Gölündeki yerleşim yerinde Frig keramiklerinin bulunması bu tezi desteklemektedir MÖ 696-676 Frig devletini yıkan Lidyalıların bölgeye hakim olduğunu görüyoruzMÖ 546 yılında Lidyalıları yenen Persler,bölgeyi ele geçirmişlerdir MÖ 334te Büyük İskender,Biga Çayı kenarında Persleri mağlup eder ve Anadoluya yönelir Önce Bodrum,Milet ve Phaselisi alır Daha sonra Perge,Side,Aspendosu alır ve MÖ333te de Sagalassos ve Kremnayı da zapteder Büyük İskenderin MÖ 323 yılında ölümü,imparatorluğun paylaşılmasına sebep olur Bölgeye, MÖ 321 yılında komutan Antigonos hakim olurFakat MÖ301 yılında İpsos Savaşında Selefkoslulara yenilince ülkesini kaybeder Selefkoslardan sonra bölge,Bergama krallığına ve daha sonra da Romaya bağlanır Bu durum,MS 395 yılına kadar devam eder Bu yıl Roma İmparatorluğu ikiye bölünür;bölge Doğu Roma(Bizans) idaresine girer Bu durum MS Xl yy sonlarına kadar devam eder ve bu tarihten itibaren Türk hakimiyeti başlar Roma çağında Psidianın her tarafında kesif bir yerleşme vardır Bir çok yeni şehir kurulmuş, eski merkezler yeniden onarılmıştır Burdurun Türk Tarihi Dönemi 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra ise bölge; sırasıyla Selçuklular, Hamitoğulları ve Osmanlıların hakimiyeti altına girmiştir Anadoluya yayılan Oğuz boyları muhtemelen 1075lerde o zaman Psidia diye adlandırılan bölgeye ve Burdura yerleşmeye başladılar İlk yerleşim yerleri Şekerpınarı-Hamam bendi mevkii olmuştur Çoğunluğu Kınalı aşiretinden olan Türkmenler, en az 2000 çadırdan meydana gelen bir toplulukla yerleşim yerleri kurmaya başladılar Başlangıçta kendi başlarına hiçbir devlete bağlı olmadan ve komşuları olan Bizanslılarla mücadele ederek varlıklarını sürdürdüler Bu mücadelelerin en önemlisi Dinar yakınlarında Bizanslı Manüel Kommenos komutasındaki orduyu yenmeleridir Bilhassa Haçlı Seferleri döneminde Selçuklu Hükümdarı I Mesut ve II Kılıçarslan'ın Erle ovasında bu orduyu yenilgiye uğratması Selçuklu Hakimiyetini bu bölgede kolaylaştırdı Selçuklu Hükümdarı II İzzeddin Kılıçarslan Denizli, Uluborlu, Burdur ve Antalya'ya kadar olan bölgeyi ve Türkmen aşiretlerini idaresi altına aldı Fakat Türkmen aşiretleri üzerinde tam bir otorite sağlayamadı Bölge; 1219 ve 1236 yıllarında tekrar I Keykavus ve Alaaddin Keykubat tarafından alındı Böylece, bölge kesinlikle Selçuklu hakimiyetine girmiş oldu 1257 yılında Selçuklu Devleti üç kardeş arasında pay edildi Fakat II Alaaddin Keykubat ölünce, IIİzeddin ve IV Rukneddin Kılıçarslan arasında paylaşıldı Ama iki kardeş arasında çıkan şavaşta Rukneddin yenildi ve Burdur kalesine hapsedildi 1259 tarihinde hapisten çıkarak Selçuklu tahtına oturdu Rukneddin Kılıçarslan hapis dönemi olaylarının intikamını almaya başladı Bu yüzden huzursuzluk arttı Bu arada Baba İlyas ve Baba İshak isyanları da devletin otoritesini sarstı Ve nihayet Selçuklu Devleti 1303 yılında tamamen ortadan kalktı Bu otorite boşluğundan istifade eden Selçukluya bağlı aşiret ve oymakların "Uç" Beyleri de kendi başlarına hükümet kurmaya başladılar Antalya ve Denizli'nin Türk hakimiyetine girmesinden sonra akın akın gelen aşiret ve oymaklar, bilhassa Kayı, Avşar, Bayındır, Büğdüz, Yazır, Yiva ve diğerlerinin toplamı 200 bin çadıra ulaşmıştı Bu türkmen nüfusunun merkezi de Burdur olmuştur Celaleddin Harzemşah'ın komutanlarından ve Yomut kabilesinden olan Hamit Bey, Selçukluların döneminde Burdur ve Çığralı'ya kadar olan bölgenin sınır beyiydi Selçuklunun yıkılma dönemine denk gelen Hamitoğulları Beyliğinin esas kurucusu Hamit Bey'in torunu olan Felekeddin Dündar Beydir Bir "Uç" beyi olan Dündar Bey, beyliğini Burdur'da ilan ederek, beyliğini dedesinin adına hürmeten "Hamitoğulları" olarak duyurdu Hamitoğullarının en parlak dönemi Dündar Bey'in zamanıdır Beyliğin sınırları genişlemiş, Antalya, Gölhisar ve Korkuteli beyliğe katılmıştır Burdur ili, dönemin en önemli merkezi olmuştur Sanat, ticaret ve nakliye gelişmiştir İlhanlılar Anadoluya geldiğinde diğer beylikler gibi Hamitoğulları da bağlılıklarını Başvezir Emirçobana bildirerek, İlhanlı fırtınasını kazasız atlatma yoluna gitmiştir Emirçobanoğlu Timurtaşı (Demirtaş), Anadolu Valisi olarak atamıştır Timurtaş Anadoludaki beylikleri tek tek ortadan kaldırmaya başlamıştır Hamitoğulları'nın da üzerine yürüdü Dündar Beyi 1323 yılında Antalyada öldürdü ve Hamitoğullarının toprağını ilhak etti Bu durum karşısında Dündar Beyin oğulları memleketten kaçtılar Bu hakimiyet 1327 yılına kadar devam etti Oğlunun yaptıklarını tasvip etmeyen Emirçoban, Anadoluya gelerek oğlunu ortadan kaldırmak istedi Timurtaş Mısıra kaçtı, fakat orada öldürüldü Dündar Beyin oğlu Hızır Bey Eğirdire gelerek Hamitoğulları'nın topraklarının bir kısmında hakimiyet kurdu Hızır Beyin ölümünden sonra yerine, Dündar Beyin diğer oğlu İshak Bey geçti İshak Beyin Beyşehir ve Akşehire kadar beyliğin sınırlarını genişlettiğini görüyoruz İshak Beyin 1335te ölümünden sonra yerine oğlu Muzafereddin Mustafa Bey geçti Onun da yerine oğlu Hüsameddin İlyas Bey 1349da başa geçti İlyas Bey Karamanoğullarıyla savaştı fakat, topraklarını kaybetti Germiyanoğullarının yardımıyla topraklarını geri aldı Yerine geçen Kemaleddin Hüseyin Bey, Karamanoğullarının saldırısına uğradı Ama Osmanlılar ve Germiyanoğullarının yardımıyla kurtuldu Bu sırada Anadolunun Söğüt Bölgesinde gittikçe büyüyen ve kuvvetlenen ve Osmanoğulları tarafından kurulan Osmanlı Devleti dikkat çekiyordu Osmanlı padişahı Murat Hüdavendigar Kosovada şehit olunca yerine oğlu Yıldırım Beyazıt geçmişti Yıldırım Beyazıtın hükümdarlığını başta Karamanoğulları olmak üzere diğer beylikler de tanımadılar Yıldırım Beyazıt Anadoluya geçerek bu beylikleri teker teker ortadan kaldırdı Hamitoğulları Beyliğini de ortadan kaldırarak Anadolu Beylerbeyliğinin merkezi olan Kütahyaya bağladı (1391) Böylece Hamitoğulları ve diğer beylikler ortadan kalkmış ve Anadoluda Türk Birliği sağlanmıştır Hamitoğullarının son beyi Kemaleddin Hüseyin Beyin oğlu Mustafa Bey, Osmanlı komutanı olarak görev almıştır Böylece Burdurun Osmanlı Dönemi başlamıştır Osmanlı Şehzadelerinden I Beyazıt ve ll Selim Kütahyada Beylerbeyi olarak bulundular ll Beyazıt zamanında Şah Kulu ayaklanması ortaya çıkmıştır Şah Kulu Şehzade Korkutun Antalyadan Manisaya giden hazinesini yağmalamış, Antalya, İstanos, Elmalı, Burdur ve Keçiborluyu basarak, buraların kadılarını ve bir çok insanı öldürmüştür Şah Kulu sonunda İrana sığınmış ve böylece tehlike ortadan kalkmıştır XVl yy'a kadar Burdur'da önemli olaylar olmamıştır 1522de de Burdur Tirkemiş İlçesi merkezi durumundadır Bu dönemde şehir eskiye nazaran daha gelişmiştir XVl yy'ın sonuna doğru şehir biraz daha büyümüştür Ekonomi canlanmıştır Bu bakımdan verilen vergiler fazlalaşmıştır 1839 Tanzimat hareketinden sonra Burdur, Kütahya ilinden ayrılarak Konya ilinin Isparta kaymakamlığına bağlandı 1850 yılına kadar bu bağımlılık sürdü Daha sonra başta Saden oğlu Hacı İsmail Ağa olmak üzere Burdurun Sancak olması için uğraşmışlar ve 1872 yılında Burdur sancak olmuştur Burdurun ilk sancakbeyi Mehmet İzzet Paşadır Osmanlı Devleti 1914de 1 Dünya Savaşına katılınca bütün yurtta seferberlik ilan edilmiş ve aynı yıl Burdurda şiddetli bir deprem olmuş, yaklaşık 4000 kişi ölmüş ve şehrin önemli dini yapıları bu depremde yıkılmıştır Her iki felaket birleşmiş ve Burdurlular birkaç yıl bu kötü şartlar altında yaşamışlardır 1920 yılında müstakil mutasarrıflık olan Burdur, doğrudan hükümet merkezi olan İstanbula bağlanmıştır 1Dünya Savaşının yenilgi ile neticelenmesinden sonra İtalyanlar Antalyaya asker çıkardılar Burdura gelerek merkez komutanlığı kurdular Burdur düşmanın yurttan atılmasından sonra kurulan yeni Türkiye Cumhuriyetinde 1923 yılında İl olarak yerini almıştır |
Burdur Uyan Güzel |
11-04-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Burdur Uyan GüzelKültür ve Turizm Batı Akdeniz, Ege ve Orta Anadolu Bölgeleri arasında iklim,jeolojik yapı bakımından bir geçit alanı olan Burdur İli; tarihi hadiselerde de, bilhassa Pisidia, Roma ve Selçuklular devrinde de bir geçit alanı olmuştur Mevcut antik şehirler ve hanlar, daha çok yerleşimden ziyade, Ege kıyılarında bulunan Efes ve Bergama gibi büyük tarihi yerleşim yerleri ile, Side, Aspendos gibi Batı Akdeniz sahilinde bulunan büyük ve tarihi yerleşim yerleri arasında gerek savaşlar, gerek idari yönden ve gerekse o zamanın sportif temasları yönünden de bir geçit alanıdır Selçuklular devrinde de ilin, bilhassa Bucak İlçesi civarı, Akdenizde bulunan Alanya ve Antalyanın, Konya ile bağlantısı bakımından bir geçit alanı olmuştur Bundan dolayıdır ki, Burdur İli; folklorunda, kültüründe, sosyal yaşantısında, hatta ekonomisinde olduğu gibi, bugün de önemli bir transit merkezidir Batıdan, Orta Anadoludan,Akdenize, hatta Fethiye gibi güney Ege sahillerine giden bütün yollar Burdur İlinden geçer Doğal ve tarihi zenginlikler, iklim, folklor, tarım, tabiat gibi turizm unsurları, Burdura bir çok bölgemizden daha fazla avantaj sağlamaktadır Türkiye turizminde önemli bir yeri olan Akdeniz, Ege ve Orta Anadolu bölgeleri arasında tabiat güzellikleri, tarihi zenginlikleri ve folklor olmak üzere üç önemli turizm unsuru burayı bir turistik cazibe merkezi haline getirmektedirBurdur, Göller Bölgesi'nin karakteristiğini en güzel şekilde aksettiren ilimizdir Kış aylarında Eşeler Dağında kayak yapmaya, yaz aylarında ise bilhassa Burdur, Salda, Yarışlı, Karataş ve Gölhisar Gölleri ile, Yapraklı ve Karacaören Baraj Gölleri; yüzmek, avlanmak ve su sporları yapmaya son derece elverişli yelerdir Bu göllerin etrafında bulunan dağ ve tepeler ormanlarla kaplıdır Bu ormanlar içerisinde çoban çeşmeleri, en eski medeniyet kalıntıları, göl kıyılırında temiz kumsallar, bozulmamış doğa, en leziz Türk yemekleri, Türk motifleri ile işlenmiş kilim ve halılar, şifalı sular, kıvrak Teke Yöresi musikisi ve Burdur folkloru ile, tabiat harikası İnsuyu Mağarası gibi tabiatın Burdur iline turizm yönünden bağışladığı güzelliklerdir Salda gölü yurt içi ve yurt dışından gelen gençlere ucuz tatil imkanı sağlayan tesis ve kamp merkezlerine sahiptir |
|