Mısırın Efsanevi Kayıp Labirenti | 
     
| 
	
			
			 | 
		#1 | 
| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Mısırın Efsanevi Kayıp LabirentiMısırın efsanevi kayıp Labirenti PİRAMİTLERİ GÖLGEDE BIRAKACAK KEŞİF İÇİN HAZIRLANIN Duvarları baştan aşağı hiyerogliflerle dolu 3000 oda… Boyutlarıyla Piramitleri bile gölgede bırakacak bir yapıt ![]() ![]()   Toprağın altında öylece çıkarılmayı bekliyor  Hazırlanın! Çok yakında Tutankhamonun mezarının keşfini bile unutturacak bir arkeolojik buluntuyla tanışacağız  İşte karşınızda Mısırın efsanevi kayıp Labirenti ![]() ![]() ![]() “Onlar (12 Krallar) ortak bir anıt bırakmak istiyorlardı   Bu nedenle, Moeris Gölünün yukarısında, Timsahlar Kentinin yakınlarındaki Labirenti inşa ettirdiler  Orasını ben de gördüm ve kelimelerle anlatılmasına imkân olmadığını söyleyebilirim  Bütün Yunanistandaki benzer duvarlar ve yapılar biraraya getirilse, bu bir tek Labirentte harcanan işgücüne ve paraya yaklaşamazlar…Labirent, Piramitleri dahi geride bırakır   Kapıları birbirinin karşısına düşen üstü örtülü 12 avlusu vardır  Bunların altısı kuzeyde, altısı güneyde ve hepsi birbirinin yanındadır  Hepsinin etrafı bir tek duvarla çevrilidir  Bu binanın içinde iki tür oda vardır:Yeraltı odaları ve bunların yukarısında yerin üstündeki odalar   Her iki türden 1500er oda mevcuttur  Yerin üstündeki odaları dolaştığım için kendi deneyimlerime dayanarak konuşuyorum  Yerin altındaki odaları da görenlerden dinledim; çünkü Mısırlı bekçiler, bunları göstermeye kesinlikle razı olmuyorlar![]() Dediklerine göre, bu odalarda, Labirenti yaptıran kralların ve kutsal timsahların sandukaları bulunuyormuş   Kendi gözlerimle gördüğüm yerin üstündeki odalar ise insanüstü bir çalışmanın ürünü  Labirentin sonundaki köşede, içine dev şekillerin hakkedilmiş olduğu kırk kulaç yüksekliğinde bir piramit yer alıyor  Yeraltındaki bir dehlizden geçilerek bu piramide giriliyor…Ancak kıyılarında bu Labirentin inşa edildiği Moeris Gölü, daha da olağanüstü bir eser   İnsan elinden çıktığı çok belli çünkü gölün ortasındaki suyun içinden 50 kulaç yukarıya sivrilen ve suyun da o kadar derinine inen iki piramit yükseliyor…”Halikarnassoslu Herodotun bu sözlerle anlattığı Labirent, hep bir efsane olarak yer aldı tarihçilerin gözünde   Bir kısmı da “Herodot zaten abartıyı sever, gene karalamış bir şeyler” mealinde hafiften dalgalarını geçip dudak büktüler bu anlatılara![]() Halbuki M  Ö  1  yüzyılda yaşamış Sicilyalı Diodor da, Labirenti aynı biçimde tarif etmişti  Yine M Ö  25 yılında Mısıra uğrayan Yunanlı coğrafyacı Strabon, Labirenti Herodottan 423 yıl sonra görmüş ve aynı şekilde aktarmıştı  Peki bu muazzam yapı nereye kaybolmuştu?Karl Richard Lepsiusun Labirenti Prusya Kralı 4   Wilhelm, 1842de bir araştırma heyetini Mısıra gönderir  Heyetin başında ise o dönemde Alman arkeolojisinin “altın çocuğu” Karl Richard Lepsius vardır  Grup, 1843 Mayısında, Kahirenin 120 km  güneybatısındaki Fayum Vahasına gelir  Tek bir hedefleri vardı: Labirenti bulmak![]() Fayum Vahası, bitkisel açıdan zengin bir arazidir ve binlerce yıldır Bahr Wahbi adı verilen bir kanalla Nil Nehrine bağlıdır   Fayum Vahasının eski başkentinin adı, Krokodeilon Polis”ti, yani “Timsahlar Şehri”  Labirenti yaptıran “Marrhos”tu ki bu, Firavun 3  Amenemhetin tahttaki adıydı  Firavun, Fayumun Hawara Bölgesine kendi piramidini diktirmişti; Labirent de, bu piramidin yakınlarında olmalıydı![]() Nitekim “heyecanlı” arkeolog Richard Lepsius, bu bölgeye gelir gelmez Labirenti bulduğunu iddia etti ve Berline “Çadırlarımızı Labirentin kalıntılarının üzerine kurduk” mesajını yolladı   İlerleyen günlerde Lepsius, kazılarında içinde granit ve kireçtaşı sütun kalıntıları bulunan bir alanı da açığa çıkarınca, Labirenti bulduğuna emin oldu  Arkeolog ayrıca bölgedeki bir bendin kalıntılarını inceleyip, burasının yapay olarak oluşturulmuş Moeris Gölü olduğunu da iddia edecekti![]() 1899da İngiliz arkeolog Flinders Petrie bölgeye geldi ve Lepsiusun bulduklarının aslında sadece Roma döneminden kalma bir köyün kalıntıları olduğunu keşfetti   Petrie, kazılarına devam ettikçe, köyün altında hiç de doğal olmayan bir taş platosuna rastladı  304 metreye, 244 metre boyutlarında olan bu yapıyı Petrie, inanılmaz büyüklükteki bir yapının döşemesi olarak kabul etti![]() Ama bunun net olarak Labirentle bağdaştırılamayacağını da söylerken notlarına şu eklemeyi yaptı: “Labirent, yüzlerce yıl bir taş ocağı gibi kullanıldı ve biz artık sadece onun bir zamanlar nereye kurulduğunu keşfedebiliriz  ”3000 odadan oluşan Labirentin duvarlarındaki hiyerogliflerin ve kaplamaların insanlık tarihi açısından önemi çok büyük ![]() Labirent için şu anki en büyük tehlike, Hawara bölgesindeki tuzlu yeraltı suları   Zeminin 4-5 metre altında tespit edilen sular, Labirenti de dolduruyor![]() 3   Amenemhetin piramidinin güneyindeki bölgede, toprağın altında rastlanan arkeolojik buluntular Labirente ait![]() Labirent, tarihsel kayıtlara 1843te Richard Lepsius tarafından keşfedilen, ama tamamen yok edilmiş bir efsanevi eser olarak geçti   3  Amenemhetin piramidinin yakınlarındaki çöle dikilen, üzerinde “Labirent – Yapım: 3  Amenemhet – Taş Yapı – 3000 Odalı” yazan paslanmış levha; yüzyılı aşkın bir süre boyunca, Labirentin varlığını, yolu tesadüfen oradan geçenlere hatırlatacaktı![]() Mataha Keşif Heyeti Aradan geçen yıllar boyunca, Labirentin varlığını Erich Von Daniken ve bazı gizem araştırmacıları dışında sorgulayan olmadı   Danikenin “Sfenksin Gözleri” (İnkılap Yayınevi, 1990) kitabının bir bölümü olduğu gibi Labirenti anlatıyor ve bu yapının nasıl olup da buharlaştığını sorguluyordu![]() Louis De Cordier, Mısır eski eserlerini araştırma ve korumaya kendini adamış Belçikalı bir sanatçıydı   Kendisi “Mataha Projesi” adını verdiği bir çalışmanın ilk adımlarını atmış ve bu projeye maddi kaynak olması için özel eğitimler vermiş; ayrıca “Altın Güneş Diski” adını verdiği bir zaman-diski tasarlamıştı  Sanatçı, gelecek nesillere arkeolojik bir buluntu amaçladığı bu göz alıcı yapıtın satışlarının gelirini de projesini desteklemek için kullanıyordu![]() “Mataha Projesi”, Mısırın efsanevi Labirentini bulmayı amaçlıyordu ve çıkış noktası, Petrienin “Labirent, taş ocağı olarak kullanıldı ve yok edildi” teorisinin doğru olup olmadığını araştırmaktı   Ayrıca, Petrienin bulduğu taş platonun, onun düşündüğünün aksine yapının tabanı değil, tavanı olabileceği ihtimali üzerine duruluyordu  Cordierin projesine, NRIAG (Mısır Ulusal Astronomi ve Jeofizik Araştırma Enstitüsü) ve Gent Üniversitesi / Kunst- Zichtden araştırmacılar katıldılar  Projeye ayrıca Horus ve Isel Vakıfları da destek oldular![]() Kurulan “Mataha Keşif Heyeti” (Mataha, Arapçada Labirent anlamına gelir), Arkeojeofizik adı verilen ve toprakta kazı yapmadan, en son teknolojik aletler yardımıyla, yüzey altının taranması olarak açıklanabilecek bir çalışmayla Hawarada 18 Şubat 2008de araştırmalara başladılar   Çalışmanın bir amacı da, bölgede yoğun biçimde var olan tuzlu yeraltı sularının, bulunması muhtemel herhangi bir yapıya zarar verip vermediğinin araştırılması idi  Nitekim Mısır Eski Eserler Müdürlüğü de araştırma iznini aslında bu amaçla vermişti![]() Mataha Keşif Heyeti, toprağa kazma bile vurmadan tarihin en büyük arkeolojik keşiflerinden birini yaptı ![]() Toprağın altında ne vardı? Araştırma ekibinin çalışmaları, 3   Amenemhetin piramidinin güneyindeki bölgede, toprağın altında arkeolojik buluntular olduğunu gösteriyordu  Taramalar sonucunda, birkaç metre kalınlığında dikey duvarlar ve bu duvarlara bağlı çok sayıda oda keşfedilmişti  Ayrıca Bahr Wahbi Kanalının ikiye böldüğü alanın sağında 150ye 100 metrelik bir alan, solunda ise 100 metreye 80 metrelik bir başka alan tespit edilmişti  Araştırmacılar, Labirentin gerçek yapısı ve boyutlarını kesinleştirememiş olmakla birlikte, bir tarihsel söylentinin gerçek olduğunu kanıtlamışlardı: Labirentin boyutları inanılmazdı  Bununla birlikte tuzlu yeraltı suları ve Kanalın varlığı daha net ölçümler yapmaya engel oluyordu![]() Araştırmacılar, toprağın 1,5-2,5 metre derinliğinden itibaren duvarlara ve yapılara rastladılar önce   Çamur tuğlalardan imal edilen duvarlar ve evlerden geriye karmakarışık harabelerden başka bir şey kalmamıştı ve bu katmanın Roma ve Ptolemy dönemine tarihlendiği biliniyordu  O dönemde Labirent bölgesi, aynı zamanda mezarlık olarak da kullanılıyordu ve sonradan Bizans döneminde yerleşim yeri haline gelmişti![]() Bu katmanın altında, 8 ile 12 metreler arasında, Petrienin de tespit ettiği devasa taş blok bulunuyordu   Araştırmacılar, bu taş bloğun da altını taradılar ve buldukları kendi savlarını kanıtlıyordu  Bu büyük taşın altında duvarlar ve odalar vardı  Petrienin ilk defa bulduğu bu taş blok, Labirentin tabanı değil, tavanı idi  Mataha ekibi, toprağa kazma bile vurmadan tarihin en büyük arkeolojik keşiflerinden birini yapmıştı: Mısırın efsanevi Labirenti toprağın altında öylece duruyordu![]() Neden bu keşfi kimseler duymadı? Hikâye bundan sonra çetrefilleşmeye başlıyor: Araştırma sonuçları, Mısır Eski Eserler Dairesine ilk defa Ağustos 2008de Kahiredeki bir çalıştayda sunuldu   Ardından NRIAGın bilimsel dergisinde ve son olarak da Gent Üniversitesinin yayınlarında yer aldı  Ama ardından devreye Mısır Eski Eserler Daire Başkanı Dr  Zahi Havass girdi ve Mısırın ulusal güvenliğini bahane ederek, sonuçların daha fazla yayılmasına engel oldu![]() Ekip, Dr   Havassın araştırma bulgularını uluslararası medyada açıklamasını beklemeye başladı, ama bu yönde hiçbir adım atılmıyordu  Sonunda (kendi ifadeleriyle) sabır sınırları aşılan araştırmacılar bir web sitesi hazırladılar ve tüm bulgularını bir sitede yayınladılar![]() Peki ya bundan sonrası? Labirent için şu anki en büyük tehlike, Hawara bölgesindeki tuzlu yeraltı suları   Zeminin 4-5 metre altında tespit edilen sular, Labirenti de dolduruyor ve özellikle de duvar kaplamalarına büyük zararlar veriyor  Hawara Bölgesindeki tuzlu yeraltı sularını boşaltma projesi hâlihazırda mevcut ve bir an önce harekete geçmesi gerekiyor ki Labirent, günışığına kavuştuğunda duvarlarındaki yazıtlar okunabilsin  Yapının duvarlarındaki hiyerogliflerin ve kaplamaların da insanlık tarihi açısından önemi çok büyük  Hele ki sözü edilen, baştan aşağı hiyeroglif dolu 3000 oda ise![]() UNESCO, 2008deki çalıştayın ardından tüm Hawarayı “Dünya Mirası” kapsamında ilan etme ve koruma programına alma çalışmalarına başladı   Fakat bu, sadece bir ilk adım; acilen bir arkeolojik kurtarma operasyonu yapılması gerekiyor  Mısırda, Tutankhamonun mezarı hariç, bulunan tüm eserler bir şekilde yağmalanmışlardı; ama toprağın altında olduğu gibi duran, bu büyüklükteki ve üstelik muhtemelen hiç dokunulmamış bir yapı, bir arkeoloğun hayal edebileceğinin bile ötesinde![]() İnsanı egosuyla, insanlığa hizmet duyguları arasında bırakabilir ve görünen o ki, şu anda Labirenti tuzlu sudan daha da fazla tehdit eden durum bu: Labirentin kaderi, tek bir adamın elinde   En kısa zamanda çalışmaların başlatılması ve Labirentin tekrar günışığına çıkartılıp, insanlığa kazandırılması dileğiyle![]() ![]() ![]() Sabah HASAN SONSUZ ÇELİKTAŞ / AKTÜEL  | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
| 
		 |