![]() |
Mutluluk Ve Felsefe... |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Mutluluk Ve Felsefe...Mutluluk ve Felsefe ![]() ![]() ![]() İNSAN HAYATININ AMACI OLARAK MUTLULUK VE KAYNAĞI NEDİR? MUTLULUĞUN RESMİ ÇİZİLEBİLİR, TARiFi YAPILABiLİR Mİ? KESİNLİKLE EVET, ÇÜNKÜ; MUTLULUK: REALİZMLE BARIŞIKLIĞIN MÜKAFATIDIR ![]() ![]() ![]() ÇÜNKÜ MUTLULUK= " DOĞRU FELSEFE + HUZUR + YARATICI BİR; İŞ, GÜÇ ve AMAÇ " lar TOPLAMIDIR ![]() ![]() ![]() Çünkü: Bir bilgisayar, nasıl ki doğru bir program olmadan çalışamaz ise; aynen bir insan aklı da, doğru bir felsefeye sahip olmadan çalışamaz ![]() ![]() Bu durumda:" AKLI doğru bir programa, SAHİP olamayan bir insan " zaten HUZUR içinde olamaz ![]() Ama bir insan, " Doğru bir felsefe sahibi " de olsa; " Yaratıcı bir iş, güç ve bir amaç sahibi " değilse: yine MUTLU olamaz ![]() YANİ MUTLULUK: = " DOĞRU FELSEFE + HUZUR + YARATICI BİR; İŞ, GÜÇ ve AMAÇ " lar TOPLAMIDIR ![]() ![]() ![]() BU DURUMDA TEMEL AMAÇ, MUTLULUK DEĞİL: HUZUR; Yani RASYONELLİĞİ- MEVCUDİYETİ-KABULLENMEK olmalıdır ![]() Yani bir insanın, " DOĞRU FELSEFE + HUZUR + YARATICI BİR; İŞ, GÜÇ ve AMAÇ'lar SENTEZİNE " sahip olamadan; MUTLU OLMASI : NA-MÜMKÜNDÜR ![]() Bu anlamda bir insan, HUZUR'lu olmayı da tercih edebilir ![]() ![]() ![]() BÖYLESİ RASYONEL BİR AHLAKIN TEMEL SOSYAL PRENSİPLERİ ŞUNLARDIR: Nasıl ki, hayat başlı başına bir amaçsa, yani başka hiç bir amacın aracı değilse; aynı şekilde, her insan da, başlı başına bir amaçtır ![]() Yani insan başkalarının amaçlarının ve refahlarının bir aracı değildir ve de olamaz ![]() Dolayısiyle, insan kendi hatırına yaşamalıdır; ne kendisini başkalarına, ne de başkalarını kendisine feda etmelidir ![]() " Kendi hatırına yaşamak " şu prensibi kabul etmektir: Kendi mutluluğunu gerçekleştirmek, insanın en yüce ahlaki amacıdır ![]() İnsanın hayatta kalma meselesi, insan bilincine kendisini psikolojik bir hadise olarak dayatırken, doğrudan doğruya bir " yaşam veya ölüm " sinyali halinde ortaya çıkmaz ![]() Bu mesele, insan bilincinde bir " mutluluk veya mutsuzluk " duygusu olarak ortaya çıkar ![]() ![]() ![]() Mutluluk, insanca yaşama işinde başarılı olma halinin duygusudur; mutsuzluk duygusu ise başarısızlık ve ölümün ikaz işaretidir ![]() Nasıl ki, insan vücudunun zevk-acı mekanizması, o vücudun sağlığının veya yarasının otomatik gösterge tablosuysa; başka bir deyişle, yaşamak veya ölmek arasındaki temel alternatifin barometresiyse; insan bilincinin duygusal mekanizması da, aynı fonksiyonu gören bir tabiata sahiptir ![]() Duygusal mekanizma, yaşam-ölüm alternatifini iki temel duygu vasıtasıyla kaydeden bir barometredir: neş'e veya hüzün ![]() Yani zevk veya acı mekanizması, vücudun, insanın fiziki durumunun gösterge tablosudur ![]() ![]() ![]() İnsan vücudunun zevk-acı mekanizmasını işleten değer standardı, otomatik ve doğuştandır, vücudun tabiatınca belirlenmiştir; mesela çıplak olarak kaynar suya sokulan bir elin, acımamasını sağlamak mümkün değildir ![]() mesela, bazı insanların, bir diktatörlüğün milyonlarca insanı katletmesine hüzünlenmesi, bazılarının ise buna neşelenmesi mümkündür ![]() İnsan hiçbir otomatik bilgiye sahip olmadığından, hiçbir otomatik değere de sahip olamaz; hiçbir fıtri (doğuştan) fikre sahip olmadığından, hiçbir fıtri değer yargısına da sahip olamaz ![]() İnsan bir bilgilenme (öğrenme) mekanizmasına sahip olarak doğduğu gibi, bir duygusal mekanizmaya da sahip olarak doğar; fakat, doğuşta, her ikisi de "tabula rasa"dır; yani, ne öğrenme mekanizması herhangi bir şey bilir, ne de duygusal mekanizması herhangi bir şey duyar ![]() İnsanın öğrenme yeteneği, yani zihin, her ikisinin de içeriğini (muhtevasını) zamanla belirler ![]() İnsanın duygusal mekanizması, zihni tarafından programlanacak bir bilgisayar gibidir; bu program, zihnin seçeceği değerlerden ibarettir ![]() İnsan zihninin çalışması otomatik olmadığından, diğer bütün düşünceler gibi, insani değerler de, düşünme eyleminin veya bu eylemi tam yapmamış olmanın sonucudur ![]() İnsan, değerlerini, ya bilinçli bir düşünce süreciyle seçer, ya da bunu yapmamış olmasının sonucu doğan boşluk, rasgele bir şekilde şunlardan biri veya birkaçıyla doldurulur: Bilinçaltı çağrışımlar, iman, inanç, ideoloji, başka birisinin otoritesi, herhangi bir tür sosyal ozmos olayı (duyulanları, rasyonel olup olmadığını anlamadan, otomatikman benimsemek), taklit ![]() İster bilinçle seçilmiş olsun, isterse bilinçaltı ile, ister açıkça bilinsin, isterse zımnen kabul edilmiş olsun; değer yargıları, bütün duyguların kaynağıdır ![]() İnsanın duygusal mekanizması ister istemez çalışır: herhangi bir şeyin, kendisi için iyi mi kötü mü olduğunu hissetme kapasitesinin işleyip işlememesi seçeneğe bağlı değildir ![]() Fakat, kendisine iyi veya kötü gelecek şeyin ne olacağını, kendisine neşe veya hüzün verecek şeyin ne olacağını, neyi sevip neden nefret edeceğini, neyi arzu edip neden kaçacağını, kendisi belirleyebilir; bu işi, bir değer standardı kullanarak yapar ![]() Bir insan, yanlış bir değer standartı, yani irrasyonel değerler seçerse, duygusal mekanizmasını, hayatının koruyuculuğu rolünden çıkarıp, yıkıcısı rolüne iter ![]() İrrasyonel olan, imkansız olandır; irrasyonel olmak, realitenin olgularıyla çelişki halinde olmak demektir ![]() İrrasyonel duygulara sahip olmak, irrasyoneli arzulamak, realitedeki olguların değiştirilemez olanlarından bazılarına karşı çıkmak demektir; oysa, olgular, bir arzu ile değiştirilemediği gibi, arzu eden kişiyi yıkma gücüne de sahiptir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|