11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Akıl Us Rationa
Akıl Us Rationa
Akıl kavramı genellikle kendini açıklayan bir kavram olarak gözükür Akılla ilgilendiğimizde , kavram için başka bir tanımlamanın gerekmediğini düşünmeye eğilimliyizdir Sıradan anlayışımızca konulan akıl kavramı, öznenin kendini korumasıyla ilgilidir çünkü (Horkheimer , 1992: 1-2) Akıl (kavramlar)

AKIL İDEASI
Akıl kavramı genellikle kendini açıklayan bir kavram olarak gözükür Akılla ilgilendiğimizde , kavram için başka bir tanımlamanın gerekmediğini düşünmeye eğilimliyizdir Sıradan anlayışımızca konulan akıl kavramı, öznenin kendini korumasıyla ilgilidir çünkü (Horkheimer , 1992: 1-2) Sınıflama, çıkarım ve dedüksiyon gibi Locke tarafından özetlenilen aklın genel işlevleri bu anlayışı hazırlar: Ancak aklın işlevsel boyutları; akıl kavramı için yeterli olmayabilir Felsefi olarak akılda; aklı aşan bir şey ararız ki bununla onu tekrar tanımlayabilelim Akıl ideası, kendisini işlevsel tanımıyla sınırlamayacağı gibi aklın ****fizik tarihiyle de yetinemez
Ne değişmez, ebedî bir öz ne de indirgenebilen bir sosyo-tarihsel karakter, akıl üzerinde bir tekel iddiasında bulunabilir Aklın tarihi, aklın muhtevasız olarak kendi öz kavramına indirgendiği tarihteki kısmi ya da seyrek görünümlerine ***ürülerek tüketilemez Ancak her şeye rağmen özellikle Batı düşüncesinde olmak üzere, akılla insanın aklı kullanışı arasında güçlü bir damar vardır: insanlar homo rationalis olarak karanlığı aydınlatma yetisine sahiptir Bu motif, en bire bir biçimde Homer 'in Odysseus'u tarafından temsil edilir ' Odysseus 'un hikayesi insanın kadere ve belirlenmiş tarihsel varlığına karşı verdiği sürekli mücadelenin hikâyesidir Odysseus Truva'dan Ithaka'ya göçe zorlandığında , kader olarak Tanrı'nın gücüyle karşılaşmak, dahası göç boyunca istemin iğvasına(baştan çıkarmasına, yolunu şaşırtmasına) direnmek için içsel doğasını bastırmak zorunda kalır Doğayı ve kaderi akılla algılar, doğaya ve kadere akılla hükmeder
Ehliyet etiği insan türünün tarihinin anahtarıdır İnsan, türünün kendisini nesnel bir zeminde eğittiğini düşündüğü farklı yetilerin sahipliği iddiasında bulunarak ehliyet kazanır ve akıl şüphesiz bunların en önde gelenidir Bu ifadenin getirdiği , insanların kendilerini oluşturma sürecinde aklın eğitici bir araç olarak görülebileceğidir Akıl onda hesap edilen ve biriktirilenin yardımıyla insanı yetiştirir Buna göre insan türünün genel terbiyecisi olarak akıl kavramına varıyoruz
Logosun gereklerine uygun olarak siteyi yeniden düzenleme tasarısı, Platonla ilk kez izlekleştiği sırada, siyasetin usa takılı çok fazla boyun eğmesinin korkunç sonuçlara yol açacağı kuşkusu baş gösteriyordu: bir “çokluk” olan siteyi “eğitim yoluyla bir topluluğa dönüştürmek” isteyebiliriz ancak içindeki her türlü farklılık titreşimlerini yok edecek -bir birleşme sürecini zorunlu kılarak onu yıkıntıya sürüklemiş oluruz diye uyarıyor Aristoteles -“bir senfoniyi tek bir perdeye indirmek ister gibi” (Politika, II, 5)
Modernlerde, usun, gerçekliğin her alanına boyun eğme eğilimi güçlendikçe, felsefe tarihi boyunca, sürekli yinelenen, yinelendikçe radikalleşen bu uyarı: “usun düşüncenin en amansız düşmanı olduğunu” görmeyi beceremeyen çağdaş bireyin, dünyaya hakimiyetini teknolojik ve bilimsel olarak sağlamasına yol açan bu sorgulama sürecinin kaçınılmaz ufkunu, “mutlak egemenliğin” siyasal biçimleri olarak adlandırmak (M Heidegger, Chemnıs; Fr çev ); ya da sayesinde, usa bağlanan özgürlük umutlarının tam olarak tersine döndüğü ve “bütünüyle yönetimsel bir dünyanın” doğmasına katkıda bulunduğu “Aydınlanma diyalektiğini” totalitarizmin korkunç bir ürünü olarak görmek çağdaş felsefenin klişesi haline geldi (M Horkheimer, Théorie critique) Fr çev [Eleştirel Kuram]
Geçen yüzyılda, Marxın “toplumsal süreçlerin sonuncu çelişkili biçiminin” üstesinden gelme görevini verdiği sosyalizmin trajedisi, aklın bu engin davasında, kuşkusuz çok önemli bir yer tutmuştur
|
|
|