Prof. Dr. Sinsi
|
Zaman Hakkında
Zaman Hakkında
Zaman, iki hareket arasındaki süredir Hareket ve maddenin nesnel hali zamanla belirir Zamanın olmadığı yerde , nesnellikte yoktur! Bu nedenle zaman cismin kesinlikle belirleyici faktörüdür Hareketin hızı zamanın da hızıdır Görelilik ve kuantum varsayımlarına göre zaman ile uzay birbirleriyle doğrudan ilişkili ve bağlantılıdır Zaten zaman ile uzay birlikte anlamlıdır Biri olmadan diğerinin olması mümkün değildir

Bunu şöyle özetleyelim : elektrik yükünün çevresindeki elektrik alanı , o elektrik yükünün bir bağlantısıdır Tıpkı bunun gibi geometri ile kinamatik 'den oluşan eğri yada düz uzay-zaman metrik alanı da özdeğin (maddenin) bir bağlantısıdır Elektrik yükü olmadıkca, elektrik alanı nasıl olmaz ise ; maddesiz bir '' metrik alan'', eş anlamıyla '' uzay-zaman '' da varolamaz uzayla zaman, düşünsel tasarımlar değil , maddesel nesnenin içinde bulunan nesnel zaman-uzay madde somutluğundan oluşmuş bir bütündür Böylece uzayın boyutları kadar zaman boyutunun kendiside uzay boyutlarının bir devamı niteliğinde bir nesnel uzam boyutu olarak varolmaktadır Madde özünde ışıma kuatlarından oluşma bir yapıdır Bu ışıma kuantları kendilerini özde zamansal bir varoluş olarak, bir frekans olarak bir zaman yapısı olarak ortaya koyarlar Zaten Birleşik Alanlar Teoreminin özündeki ana fikir 'de ışık kuantları düzeyinde elektrik alanı - manyetik alanı ve gravitasyon alanlarını tek bir alan yapısı altında formüllemekten başka bir şey değildir Bu ise elektro-gravitasyon alanı denebilecek yeni bir alan anlayışını öngörecektir Eğer elektrik- manyetik ve gravitik alanlar içerisinden zaman kayması -boyut değişimi hadiselerini açıklayabilirsek bir Birleşik Alan Kuramı anlayışına sahibiz demektir
Einstein izafiyet teorisini ortaya attığından bu yana, fizikçiler dünya üzerinde dört boyut bulunduğunu kabül ediyorlar (Hatta yerçekiminin kendisi bile üç boyutlu uzayın bir dördüncü boyuta doğru eğim yaparak bükülmesidir )O zamana kadar bilinen ve kabül gören üç boyut olan uzunluk, yükseklik ve genişliğe ek olan diğer fiziksel boyut ise zaman olarak biliniyor Matematiksel olarak da kabül gören 4'üncü boyut, diğer üç boyuta eşit değer taşıyor Ancak insanlar dünya üzerinde üç boyutta, her yönde hareket edebiliyorlar yani, yukarı ve aşağı, sola ve sağa, ileri ve geri Ancak zamanda sadece ileri doğru hareket edebiliyorlar, zamanda geriye doğru hareket hiçbir zaman gerçekleşmiyor Fakat fizik kanunlarında, zamanın geriye doğru hareket edemeyeceğini söyleyen bir kural mevcut değil Zaten Einstein'in bu konuda ispatladığı hareket denklemi de zaman geriye döndürüldüğünde gayet iyi çalışıyor Ancak henüz hiç kimse zamanda geriye seyahat etmeyi başaramadı
İzafiyet Teorisi nedir?
Tam Türkçesi ''Görecelik Teorisi'' olan izafiyet teorisi üç bölüme ayrılır Bir bölümü çeşitli hızlardaki araölar veya maddelerde geçen zamanın, uzay-zaman içinde değişik konumlarda bulunan gözlemcilere göre ''göreceli'' olduğunu varsayan bir teoridir Ünlü fizikçi Einstein, sonlu ve eğrisel olduğunu düşündüğü evrenin dört boyutlu olduğunu, dördüncü boyutun zaman olduğunu ileri sürmüştü Mesela ışık hızına yakın bir süratle giden bir uzay gemisini, dünyada ikizi bulunan birinin kullandığını varsayalım 10 yıllık bir seyahate çıkıp dünyaya geri döndüğünde, uzay gemisini kullanan ikiz, dünyada kendisini bekleyen ikizinden daha genç olarak dünyaya ayak basacaktır Uzay gemisini kullanan ikiz ışık hızına yakın bir süratle hareket ettiği için, onun saatiyle on yıl , dünyadaki kardeşinin saatiyle 15-20 yıl olabilecektir
Zaman, değişmeyen değişimler bütünüdür!
Diğer bir tanıma göre:   Pekala, bakın siz insanlar zamanı doğrusal (lineer) biçimde algılıyorsunuz Zaman aslında doğrusal değildir Bilmelisiniz ki zaman, uzay gibi eğrilebilir-katlanabilir-genişleyebilir, daraltılabilir bir yapıdır Zaman çok esnek ve çok boyutlu olan plastiksi bir akımdır(eğer onu doğrusal bir akış gibi görürsek) Ve zaman üstüste bindirilip katlanabilir bir yapıdır Bir zaman noktası bir frekans yapısında olup başka zaman frekanslarıyla senkonize biçimde örtüştürülüp çakıştırılabilir Bir bakıma zaman, toplumumuzun onu ölçtüğü gibi doğrusal biçimden çok daha farklı ve karmaşık olan bir şeydir
''Zaman Makinesi '' romanında bile H G Wells, zamanın dördüncü boyut olduğunu ve nasıl balonlarla iki boyutlu yer düzleminden kurtulup bir üçüncüsünde gezebiliyorsak, zaman makinesiyle de dördüncü boyut olan zamanda dolaşılabileceğini söyleyerek zamanın ve yolculuğun esaslarını anlatır
Zaman kimilerine göre kendi üstüne doğru bir sarmal çizerek geleceğe ve geçmişe uzanan sonsuz bir sarmal yapıdadır(Zaman akımı salyangozun eğri sarmal çizğileri gibi kendi üstüne bükülüp kapanarak sonsuza uzanan çizğilermidir?) Zamanı daha iyi tanımlayabilmek için bir kutu içindeki bir filim rulosunu düşünün O ruloda birbirinden ayrı kareler(zaman çerçeveleri) içinde görüntüler vardır Tüm zamanları içine alan ''sonsuz şimdi'' ye bir rula halinde baktığımızda, böyle ayrı ayrı zaman dilimi çerçevelerinin olduğunu görmek kolaydır Bununla birlikte eğer onlardaki sürekliliği anlamak isterseniz, dördüncü boyutta duran bu üç boyutlu filim rulosunu bir projektörden geçirmek zorundasınız Böylece dördüncü boyut üstünde hareket eden bilincinizin bir tür projektör olduğunu söyleyebiliriz ve o filim kareleri ister geçmişinize ait olsun, ister bu yaşamınıza ait olsun ister gelecekteki görüntülere ait yaşamlar olsun, o filim rulosundaki karelerden birine her ne zaman bakarsanız, o çerçeve içindeki donmuş resmi görebilirsiniz Ancak, sürekliliği görmek isterseniz, filim rulosundaki her bir karenin birbiri ardına başından sonuna dek dördüncü boyut doğrultusunda ilerleyen bilincimizin üstüne yansıtılarak göz önünden geçirilmesi lazım Fakat zaten tüm zaman kareleri(zaman dilimleri)nin hepsi o filim rulosunda mevcuttur
[  Bir çok kez ben şimdiden söz ederken, bu ''şimdi'' sizin için çok daha ileri bir tarihte yaşanacaktır Ben bir dördüncü boyut varlığı olarak üçboyutlu olayları hepsi aynı anda oluyormuş gibi görürüm Yaşanan olaylar dizisi sizin için bir yol boyunca doğrusal bir yer işgal etmiştir Sizin bu kavramı hemen kavramanızı bekleyemem, ama size bu konuda basit bir benzetme sunabilirim: Eğer elinize bir sinama filminin rulosunu alırsanız, o bakıldığında doğrusal zamanın bir kronolojisini temsil edecektir Ancak o sizin elinizdeyken, potansiyel zamanın tümü aynı anda sizin elinizdedir; onun tümü şimdi' dedir Filmin yirmibeşinci dakikasında ne olabileceği hakkında konuştuğunuzda, onu görmek için yirmi beş dakika beklemeniz gerekmez Bir başkasının geçmişinin olduğu gibi, geleceğinin o bölümü de şimdi sizin elinizdedir Bu bakış açısında ''zaman'' kapalı dairesel bir realite olarak karşımıza çıkar ]
Zaten kendi evrenimizin boyutları içerisinde zaman fenomeninide içerisine alacak bir Birleşik Alan Kuramı sonucunda üst boyutlara geçebilmek ve başka zaman yada uzay noktalarına geçit verebilecek fizik dinamiklerindede değişmeler yaratabilecek bilgiye sahip olmuş oluruz Zaman yolculuğununmümkün olması için klasik anlamda lineer olarak düşündüğümüz sürekli /kesintisiz bir zaman çizğisi anlayışı yerine, zaman çizğisini oluşturan her bir noktasal AN ' ın birbiri ardına sıralanmasından oluşmuş kesikli bir zaman çizğisi anlayışını kabül etmeliyiz Yani zaman akışı sürekli bir akış değil kesikli /titreşimli bir akıştır Her bir AN bir dalga vuruşunu ifade eder Aslında zaman ' ın fizik yapısıyla ışık enerjisinin fizik yapısı arasında doğrudan benzer bir ilişki vardır Bu gibi zaman akımının kendiside hem dört boyutlu bir bakış açısında kendi içinde kesiksiz bir bütünlüktür Hemde üçboyutlu bir bakış açısı içerisinde parçacıklı / kesikli bir akıştır Bu durum ışıgın bir parçacık akımımı yoksa sürekli bir dalga akımımı olduğu sorusuyla benzer bir tartışma sorusudur Hatta aynı meselenin bir diğer şeklidir desekte yanlış olmaz çünkü zaman akımı ışık enerjisiyle fiziksel ve matematiksel bir bağa sahiptir Hareket, zaman ve mekan içinde tanımlanır Zaman ise mekanı (uzayda bir noktayı) temsil eden enerji dalgasının dördüncü boyut çizğisi boyunca yer alan önceki ve sonraki salınım değerlerinin bir toplamıdır Geçmiş - gelecek ve şimdi olmak üzere üç zaman dalgası vardır
Bu üç zaman dalgası bir dördüncü boyut uzayında yanyana gelirler Üç boyutlu uzayda ise farklı zaman boyutları iç-içe geçmiş yada üs-üste binmiş frekanslar manzumesi olarak algılanır Zamanın bir çok tanımı vardır Peki ZAMAN 'ın bir alt sınırı, yani elemanter bir zaman varmı dır? Enerjiyi kuantlaştırabildiğimize göre evrendeki sinyallerin maksimum bir hızı olduğuna göre bu gayet mantıklı bir sorudur En kısa zaman var mıdır? sorusu, sinyallerin yayılma hızının sınırlı oluşu yüzünden, en kısa mesafenin var olup olmadığı sorusuyla aynı şeydir
En kısa zamana en yüksek frekans tekabül ettiğinden, en kısa zaman sorusu, aynı zamanda enerji kuantumu için bir tavan değeri olası gerekir Ve bu en yüksek frekans değeri ışık hızında titreşen bir foton noktasını temsil eder Ve foton lineer hız olarak(ışık hızı) zamanın akış hızıyla eşdeş bir hıza sahiptir eğer bir foton hız frekansı olarak yaklaşık 12,3 x 10 * üzeri 22 Hz / sn 'lik bir titreşim hızına erişir ve bu frekansın ötesine geçerse bizim boyutumuzu terk eder Yani bir üst boyuta bir üst hız frekansı denen başka bir zaman akış hızı içerisine girer Işığa ait dalga boyunun kısalmasıyla ışığın frekansıyla doğru orantılı olan enerji değeri de büyür Kısaca dalga uzunlığunun giderek kısalması ile enerji değeride giderek yükselir Ve ışığın en yüksek titreşim hızı olan ışık hızına karşılık gelen yüksek frekans düzeyinde ışık vibrasyonları en yüksek hızda titreşirler ve en yüksek enerji değerine ulaşırlar Ve bu enerji düzeyi bizim boyutumuzun kuantum enerji düzeyini simgeler Bu enerji duvarının bir frekans sıçraması ile aşılması ile bir başka kuantum enerji düzeyini ifade eden bir üst boyutun kuantum enerji havuzuna yani üst evrene geçmiş oluruz Nasıl 'ki enerjinin kendi içerisinde frekanslar şeklinde kuantum enerji fazları şeklinde geçişler varsa boyutsal düzlemler arasında da enerji yasalarına dayalı bir geçişten bahsedebiliriz Ve bu yeni boyutta en kısa zamanın genişliği bizim boyutumuzun iki katıdır Bir foton yada ışık dalgası ışığın hız duvarını üç boyutlu uzayda lineer bir yayılma hızıyla geçemez Ama bir dördüncü boyut doğrultusunda açılım gösteren ışığın iç titreşim hızı sayesinde yerinde titreşimler şeklinde bir hızlanmayla ışık titreşimleri kendi yayılma hızını(ışık hızını) aşarak bir üst uzaya sıçrayabilir Böylece üçboyutlu küresel bir enerji havuzu oluştururcasına yayılan ışık dalgası bir dördüncü boyuta doğru saparak ortadan kaybolur Ve bir foton bu hızı aşarsa kendini geçmiş ve geleceğe doğru yayarak zamanda sıçramalar yapar
KUANTUM ALAN KURAMI: Bir kaç cümle ile kuantum alan kuramı şöyle anlatılabilir: Kütle ve enerji Einstein 'ın E= m c2 formülüne göre birbirine çevrilebilir Boş uzay gerçekte o kadar da boş değildir( casimir etkisi) Saniyenin 10 milyar kere tirilyonda biri (10* üzeri 22) süresince ortaya çıkıp kaybolan parçacıklarla doludur İki temel parçacık aralarında kuantum alanını ileten parçacık yani'' kuantum alanının kuantumu ''( Aslında bir parçacıgın alansal yapısını yine bir parçacık cinsinden elemanter parçacık kümeleri etkisi ve dağılımıyla açıklamak bir paradokstur) alış verişi yaparak etkileşirler Bu yorumla boş uzayda bile parçacık karşıt parçacık çiftlerinin sürgit kendiliklerinden oluşup - yokolmaları (vakum çalkalanmaları) açıklanabilmektedir Kuantum alan kuramında parçacıkların (proton, nötron,elektron,pozitronlar, mezonlar  ) kuantum vakumunda nasıl ortaya çıkıp kayboldukları henüz tam olarak anlaşılmış değildir Ama Einstein' ın genel görecelik ve Maxwell 'in elektromanyetik kuramları çerçevesinde salt uzay-zaman levhasındaki mikroskopik noktalarda meydana gelen bükülmelerin atom altı ölçeklerde yeni parçacıkların oluşmasını sağlayabileceğini biliyoruz Bu bağlamda kuantum kuramının genel görecelik kuramının ayakları üstünde durduğunu söylemek yanlış olmaz Peki ama salt uzay-zaman levhası nedir Işığın içerisinden yayıldığı ortam tam olarak nedir Işık gerçekten bir şey içinde mi yayılır Yada zaman ve uzayın çizgileri ışığın elektromanyetik alansal çizğilerinin bir ifadesimidir? kuantum alan kuramı; ışık fotonlarının yada dalgalarının yada elektron, proton, nötron gibi atom parçacıklarının ortaya çıkış ve kayboluş süreci hakkında tam bir fikir sahibi olmasada bu iki süreç arasında her tür parçacığın saçınıp dağılması esnasındaki devinim süreci boyunca bu parçacıklara ait davranışların bir dizi olasılık hesapları (kuantum dalga fonksiyonu) cinsinden ifade edilmesine yarayan matematiksel bir teknik dildir
Eğer Zaman ve Işık üzerine tam bir bilğiye sahip olsaydık uzay/zaman da solucan deliklerini, boyut değiştirmeyi, karşıt yerçekimi dalgalarını, zaman kayması fenomenini, zaman yolculuğunu tam olarak anlayabilirdik Ve uzay gemilerimizi ışık hızı ve üstü hızlarda zaman akımları boyunca yürütebilirdik Uzay/zaman'ın düz çizğilerini istediğimiz gibi eğip -bükebilirdik Boşluk dediğimiz alana hayali mikroskoplarımızı yöneltip baktığımızda orda bir ışık frekansı havuzunu görecektik Mikroskopun görüş gücünü arttırdığımızda karşımıza salt uzay/zaman çizğilerine bürünmüş elektromanyetik bir köpük çıkacaktı ! Ve bu boşlukta bir var olan bir yok olan parçaçık bulutuyla karşılaşacaktık Bu durumda kendimize sorarız ''bir şeye ne zaman tam olarak parçacık denir ve ne zaman bu parçacıklar boş uzayın bir ögesi olarak ele alınabilir ?'' İşte fiziğin tüm gizemi bu atom altı ölçekteki dünyada gizlidir Tam bu noktada 'alan' parçacığa, parçacık 'ta alan 'a dönüşür Ve uzay-zaman çizğileri birbirine karışır Kuantum köpüğünde, kuantum fiziğinin denklemleriyle genel görecelik denklemleri birbiri içerisinde eriyerek tek bir ''etki kuantumunun'' gizli ve derin yapısını anlatan yeni bir denkleme dönüşür Bu yeni denklemler parçaçıkları; üçboyutlu uzay-zaman kafes çizğilerinin bir dördüncü boyut doğrultusunda kendi üstüne çöküp girdaplaşarak oluşan üçboyutlu küresel ışık vorteksleri olarak tanımlar Bu durum enerjinin maddesel bir parçacığa dönüşmesidir Buna göre bir parçacığın yok olması o parçacığı oluşturan 'kendi üstüne düğümlenen uzay-zaman çizğilerinin' açılıp serbest kalması anlamına gelir Bu bir başka anlamda maddenin enerjiye çevrilmesidir İyi ama bu durum kendi uzay yada zaman boyutumuzun dışına çıkmak anlamına gelmez! Peki bir parçacık orijinal haliyle zaman-uzayın kapalı çizğileri boyunca nasıl yerdeğiştirebilir Parçacıkla birlikte parçacığı yansıtan uzay-zaman çerçevesini kesip başka bir uzay-zaman çerçevesi ile kaynaştırıp birleştirmek nasıl mümkün olabilir Belli büyüklükteki bir parçacık için kuantum vakumu dalgalanmaları hissedilmeyecek kadar zayıftır Böyle bir parçacık kendi çevresindeki uzay-zaman kafesini bozup yönlendirerek kendisini yerçekimsel bir dalga üstünde uzay-zamanın kafes çizğileri boyunca sörf yaparcasına kaydırıp sevk edebilir
Işığın davranışını anlamak için hiperuzaya ve yüksek boyutlara açılmaktan başka çare yoktur Benim araştırmalarım göstermiştir 'ki ışık enerjisi uzayda yer işgal eden ve uzay dan ayrı bir dalga formu değildir Işık enerjisi uzay dokusu yada alanı denebilecek vakum enerjisinin kendisidir Yani buna göre ışık, uzayda yayılan bir şey değildir Işık, zaman akımı boyunca uzaysal enerji dokusunun ''kaynatılarak köpükleştirilip dalgalar biçiminde'' geçen zaman içerisinde uzayda yayılıyormuş gibi gösterime sokulan bir zaman dalgalanmasıdır Işığın yayılması, üç boyutlu enerjinin kendini üst boyuta doğru( kendi boyutunu) açarak kendisini titreşimler biçimde uzatıp-açarak-genişleterek- enerjinin sürdürülen hareketi biçiminde kendisini bir zaman akımı olarak -göstermesinden ibarettir Zaman akımı ve ışığın yayılması -içsel titreşim döngüsü- arasında bir bağlantı vardır Bu formüle edilebilirse zaman akımının fiziksel bir gerçek olduğu ortaya konulabilir Işık enerjisinin iç titreşim modlarına doğrudan bir etki ile fiziksel olarak zaman akımını yavaşlatmak hızlandırmak yada zaman akımının ilerisine ve gerisine doğru uzay/zaman da bükülmeler yaratmak olası hale gelir
Bu kuramın kuantum biçimindeyse kabaca uzayın her noktasında bir kuantum harmonik osilatörü bulunur Ve bu ''nokta'' zaman ' la özdeşleştirilebilecek bir parametredir Zamanın akım hızı ve bu harmonik osilatörün temel ışık hızıyla özdeş hız frekansı birbirine senkronizedir Enerji ile zaman ilişkisine dair zamanın, enerjinin üretilme ''ritmi'' ne daha doğrusu enerjinin kendi değerini aynen-tekrarlama (yani kendini aynen-yeniden- üretme) frekansına bağlı olduğunu bilmeliyiz Alan, her yere dağılmış fiziksel bir sistem olduğu için, her noktada aynı dalga frekansı ''f '' geçerlidir; böylece her noktada (uzay-zaman noktası) enerjileri h x f ' nin tam sayı katları olan ''alan tanecikleri '' yani fotonlar üretilebilir Ve alanı yaratanda yada düz uzay/zaman levhasına neden olan şeyde bu her bir nokta arasındaki eşzamanlılık uyumudur Evrendeki herşey bu ışık titreşimlerinden bu foton noktalarından oluşur Titreşim frekanslarında milyonlarca değişmeler vardır Ancak, bilindiği gibi hiç bir şey ışık hızından daha hızlı titreşmez Işığa ait her bir renk bandı yada frekansı farklı bir hızda titreşir Bilim adamları ışığı yada evren denen bu elektromanyetik ışık havuzunu birbirinden ayrı bant ve dalga boylarındaki ışıma gamlarından ve hız frekanslarından oluşmuş bir frekans havuzu gibi görüyorlar Biz bu alana sıfır nokta enerjisi yada kuantum boşluğu adını veriyoruz Eğer evreni ışık hızı frekansında titreşen tek bir ışık frekansı ve dalga boyu bandı gibi görebilirsek ( tek bir evrensel dalga fonksiyonu= ZAMAN DALGASI = Bir AN ) ve evreni tek bir bütünsel yapı olarak görebilirsek Einstein' ın salt uzay -zaman alanına ulaşabiliriz
|