Alpaslan (1029 – 1072 ) |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Alpaslan (1029 – 1072 )Dünyaya seyrek gelen bir komutan!Gözünü kırpmadan ölüme atılan yiğit! Düşmanını bile bağışlamasını bilen bir insan! Türklere, Anadolu'yu vatan eden devlet adamı! Adı gibi, hem yiğit, hem aslan! 20 Ocak 1029'da doğdu Babası, Çağrı Bey'dir Çağrı Bey, Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşunda başrollerden birini oynamış bir komutandır Horasan Valisi idi Oğlu Alpaslann yetişmesine önem vermiş, çağın bilginlerinden ders görmesini sağlamış, atıcılık ve binicilikte eli tutulmaz, önüne geçilmez bir yiğit olarak yetişmesine dikkat etmiştir Öldüğü zaman, Horasan Valiliği'ne oğlu Alpaslan geçti Büyük Selçuklu Devleti Hükümdarı Tuğrul Bey, vâris bırakmadan 4 Eylül 1063'de ölünce, Veziri Kundurî; "Vasiyeti vardır", bahanesiyle devletin başına, Alpaslan'ın kardeşi Süleyman Bey'i geçirmek isteyince, ülkenin beyleri ayaklandılar ve başlarına Alpaslan'ın geçmesini istediler BÜYÜK ORDUSU İLE TÜM DİRENİŞLERİ BASTIRDI Alpaslan, 27 Nisan 1064'de törenle tahta çıktığı zaman, 35 yaşında bir yiğit idi Kundurî'yi azletti, yerine Nizamülmülk'ü vezir yaptı Bazı beyler, direnecek oldular, bastırdı Başkaldıran akrabalarını dize getirdi ve tek rakibi Kutalmış'ı bir savaşta yok etti Devletine otorite, mülküne düzen getirdi ve ordularını Bizans üstüne yolladı, Azerbaycan'ı, Gürcistan'ı ele geçirdi Bizans'ta telâş başlamıştı, imparatorluk tehlikede idi Bizans imparatoru Romanos Diyojenes, bizzat ordusunun başına geçerek Alpaslan üzerine yürüdü Ordusunun bir kısmını güvenlik için, Malatya'da bırakmıştı İmparator, Palu önlerine geldiği zaman, felaket haberi erişti Malatva'daki kuvvetleri, güneyden sarkan Türk kuvvetleri tarafından yok edilmiştiBu durumda savaşamazdı İster istemez geri döndü Alpaslan, Van Gölü'nü dönerek Malazgirt önlerine geldi Malazgirt düştü Oradan Diyarbakır'a geçti O yıllarda Mısır kaynaşıyordu İktidarı ele geçirmek isteyen emirler, muradlarına eremeyince, Alpaslan'ı Mısır'ı almaya teşvik ettiler Alpaslan, Mısır topraklarına sarktı Urfa'yı kuşattı ve ele geçirdi Büyük saldırıya geçebilmek için ordularını Halep'te topladı Bizans, olayları dikkatle izliyordu Alpaslan'ın Mısır'a yönelmesi, Romanos Diyojenes'i ümitlendirdi Alpaslan, Mısır'da oyalanırken, o, Doğu Anadolu'yu tekrar buyruğu altına alabilir, Azerbaycan'ı ele geçirebilir, hatta İran'a kadar rahatlıkla sarkabilirdi Sonra yorgun Türk ordusunu yenecek ve onları bir daha Anadolu'ya ayak bastırmayacak bir anlaşma imzalatacaktı Büyük bir ordu topladı Ordunun miktarı üzerinde tarihçiler arasında ittifak yoktur Ancak 200000 kişilik bir ordu olduğu ve bunun yüz bininin yaya, yüz binin atlı bulunduğu söylenebilir İstanbul'dan, ordusunun başında çıkarken, "Size zaferler getireceğim Bizans ordusunun karşısına Türkler çıkmaya bile cesaret edemeyeceklerdir" diyordu Gerçekten, geçtiği yerlerdeki ufak tefek direnişleri silindir gibi eziyor, evvelce Bizans'a ihanet eden toplulukları cezalandırıyordu Sivas'tan geçerken, on binlerce Ermeni'yi, çoluk çocuğa kadar kılıçtan geçirdi Erzurum, Eleşkirt üzerinden Malazgirt'e geldi BİZANS İMPARATORU ANLAŞMA TEKLİFLERİNİ REDDETTİ Alpaslan, Halep'te olup bitenleri öğrenince, ordusunun bir bölümünü, Suriye'de fetihlerin sürdürülmesi için bıraktı, ana kuvvetleri toplayarak kuzeye doğru tırmanmaya başladı Malazgirt'e geldi, iki ordu karşılaştılar Bizans imparatoru, zaferi avucunda bildiği için, anlaşma tekliflerini reddetmişti Bizans ordusu 200000, Türk ordusu dörtte hatta beşte biri bile değildi 26 Ağustos 1071 sabahı, namazdan sonra Alpaslan ordusunun karşısına, tepeden tırnağa beyazlar giyinmiş olarak çıktı "Kimin gönlü gitmekteyse, gitsin! Kim, şehadet şerbetini içene kadar dövüşmek isterse kalsın! Ben sizin aranızda sizlerden biri olarak elde kılıç dövüşeceğim! Ya zafer nasip olacak, ya şehadet şerbeti gönlümün ateşini söndürecek! Gidene gönül komam, kalana teşekkür etmem! İşte aslanlarım, yiğitin günü geldi" diyordu BİZANS ORDULARI BÜYÜK BOZGUNA UĞRADI Tarihin en büyük savaşlarından biri başladı "Mübalağa cenk olundu" Alpaslan, ordusunu ay biçimi mevzilemiş, sağ ve sol cenahları kuvvetli tutmuş, kendisinin bulunduğu merkezi zayıf bırakmıştı Bizans ordusu, Sultan'ın bulunduğu merkezi dayanıksız görünce, yüklendi Alpaslan savaşarak geri çekiliyor, sağ ve sol kanatlarını Bizans ordularının gerisine doğru sarkıtıyordu Birden hücum emrini verdi Alpaslan'ın bulunduğu merkez kuvvetleri direnirken, sağ ve sol kanatlar kapanmış, Bizans ordusu çember içine düşmüştü Bayraklarını, imparatorlarını bile geri çekmeyi başaramadan yenildiler Alpaslan, esir Bizans imparatoruna saygı gösterdi, karşısına oturttu ve barış tekliflerini neden reddettiğini sordu Romanos: - Orduma güveniyordum, dedi, Anadolu bugüne kadar böyle bir ordu görmemiştir Onun için barış yapmak istemedim - Sen yenmiş olsaydın, bana ne yapardın? - Kamçılatırdım - Sana ne yapacağımı umuyorsun? - Belki öldürürsünüz, belki kafese koyup adi bir esir gibi dolaştırırsınız Ve kim bilir, belki de bağışlarsınız! - Bana bu zaferi gösteren Tanrı'ma şükran için, her şeyi yaparım Bizans İmparatorunun hayatını fidye karşılığı bağışladı Artık Anadolu, istilâ edilmiş bir ülke değil, Türklerin ana vatanı olmuştu Bir yıl sonra, bir kale komutanına, hatasından dolayı ceza verdi Buna öfkelenen kale komutanı Alpaslanı bıçağı ile yaraladı ve Türklerin bu büyük komutanı, başbuğu birkaç gün içinde öldü (1072) |
|