11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dikilitaş Efsanesi
Sultanahmet Meydanında, Hipodromda bulunan Dikilitaş, Mısırın hükümdarlarından III Thutmosisin (M Ö 1502-1448) Asyada kazandığı zaferlerin anısına M Ö 1450 yılında diktirdiği taşın ta kendisidir Bu taşın bazı kardeşleri de halen ayaktadır
Firavunun Dikilitaşı M Ö 1457de Fıratın doğusundaki Mitandi Devletine karşı Naharinde kazandığı zaferi anmak üzere M Ö 1457-1448 yılları arasında, Heliopolisteki Amon Ra tapınağının önüne diktirdiği düşünülüyor
Yıllarca Mısırda kalan taş, önce bu bölgede kurulan yarı Hellen yarı Mısır bir devletin, daha sonra da Romalıların eline geçmiş Bu dönemde Romalılar, şehirlerini süslemek için Mısırda bulunan anıtları kullanıyorlardı I Constantin de, yeniden kurduğu Constantinopolisde yer alan Hipodromu süslemek için çeşitli anıtları buraya taşıttırıyordu Oğlu II Constantin (M S 337-361), taşı İstanbula götürülmek üzere İskenderiyeye taşıtmak istemiş, ancak bunu başaramamış Daha sonra, İmparator Julianusun (M S 361-363) emriyle İskenderiyeliler taş için özel bir gemi yapmışlar Taşın İskenderiyeden ne zaman ve kim tarafından İstanbula getirildiği ve nasıl taşındığı bilinmiyor
Hipodromu süslemek üzere getirilen Dikilitaş, I Theodossius zamanında, M S 390 yılında, Hipodromun ortasındaki "Spina" denen duvarın üzerine, bugünkü bulunduğu yere yerleştirilmiş 19,59 m yüksekliğindeki taşın, bugün bulunduğu Sultanahmet Meydanına getirilmesi için Marmara sahilinden Hipodroma kadar demir bir yol yapıldığı da söylenir
Dikilitaşın bugün yaklaşık altı metrelik bir parçası eksiktir Eksik parçanın nedeni ilinmemekle birlikte, anıtın önce şehrin başka bir yerine dikildiği ve bir depremde düşüp kırıldıktan sonra üst parçanın da şimdiki yerine dikildiği varsayımlar arasında  Bir başka ihtimal de Dikilitaşın İstanbula getirilirken kırılmış olabileceği
Dikilitaş dört yüzünde kabartmalar bulunan altı metre yüksekliğinde mermer bir kaidenin üstünde yer alan dört tane tunç takoza oturur Kaidenin üzerindeki kabartmalar İmparator I Theodossiusun savaşları ve Hipodrumdaki yaşantısını konu alır Dikilitaşın tepesinde bulunan ve dünyayı simgeleyen tunç küre 865 yılındaki bir depremde düşmüş ve bir daha da yerine konulmamış 
Alt kabartmalarda da anıt yerine dikilirken yapılan işlemler anlatılır Kaidenin bir yüzünde bulunan iki yazıttan biri Yunanca, diğeri de Latincedir Latince metin Dikilitaşın otuz, Yunanca metin ise otuz iki günde dikildiğini belirtir
Latince metin şöyle diyor: "Önceleri direnmiştim; fakat yüce efendime boyun eğmem ve onun tyranlar üzerine kazandığı zaferin çelengini taşımam bana emredildi Herşey Theodossiusa ile onun uzun sürecek sülâlesine itaat ediyor Bana da böylece galip gelindi ve Proclusun yönetimi altında üç defa on günde yükselmeğe mecbur edildim "
Kuzeybatı yönündeki Yunanca yazıt ise daha kısadır:
"Uzun süredir toprak üstünde bütün ağırlığı ile yatan dört yüzlü direği dikmek cüreti sadece İmparator Theodossiusa kısmet oldu Bu işi başarmak için Proklosu yardıma çağırdı ve böylece taş otuziki günde dikilebildi "
Dikilitaş üzerindeki hiyogliflerde ise Thutmosisin zaferleri anlatılır Taşın en tepesinde, piramit biçiminde yontulan uçta, dikdörtgen çerçeve içinde Firavun II Thutmosis ve tanrı Amon-Ra karşılıklı olarak elele görülür Bunun altında, dört yüzde de dikdörtgen çerçeve içinde yine tanrı ve Firavun vardır Bunun altında da kutsal Horus yer alır Esas yazı ise Horusun altında başlar:
"Zengin, güçlü ve becerikli olan ve bu niteliklere de güneşin altın renklerini dünyaya saçan tanrı Amon sayesinde sahip bulunan, 18 soydan III Thutmosis, Tanrı Amuna şükran borcunu ödemek için, armağanını sunar III Thutmosis denizleri aşarak iki ırmak arasındaki memleketleri zaptetti Saltanatının 30 yılında bu anıtı dikti "
Dört yüzde de devamlı olarak Mısır tanrılarından Amon-Ra ve Horus anılır ve Thutmosisin yüceliğinden söz edilir
Dikilitaş, Bizans dönemi boyunca uzun yıllar Hipodromda meydana gelen çeşitli politik olaylara, araba yarışlarına, ayaklanma ve cinayetlere seyirci olmuştur Osmanlı döneminde de Hipodromda taş çevresinde birçok olay olmuş ve toprak yükselerek kaidenin alt kısmı gömülmüştür 1857de, C T Newton, kaidenin etrafında kazı yaparak yeniden açmıştır O tarihten beri Dikilitaş yuvarlak ve demir parmaklıklarla çevrili bir çukurda durmaktadır 20 Yüzyılın ilk yarısında taşın yosunlanmış cephesi temizlenmiş ve yenilenmiştir 
|
|
|