![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...A'dan Z'ye Türk Büyükleri ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal Atatürk Mustafa Kemal Atatürk,1881 yılında Selânik'te doğdu ![]() ![]() Ali Rıza Efendi Selânik yerlilerindendi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1871 yılında Zübeyde Hanım ile evlenen Ali Rıza Efendi'nin henüz elli yaşlarında iken 1888 yılında ölmesi üzerine, yedi-sekiz yaşlarında yetim kalan küçük Mustafa'nın büyütülmesi ve yetiştirilmesi görevi, Zübeyde Hanım'a düştü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Babaları öldüğü zaman küçük Mustafa yedi, Makbule bir yaşını henüz doldurmuştu; Naciye ise kırk günlüktü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Küçük Mustafa, Şemsi Efendi İlkokulu'ndan sonra bir süre Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne devam etti ise de bu okuldan ayrıldı ve 1893 yılında kendi kararı ile Askerî Rüştiye'ye müracaat ederek öğrenimine burada devam etti ![]() Yazları, dayısı Hüseyin Efendi'nin yanına gider, okul zamanına kadar çiftlikte kalırdı ![]() ![]() ![]() Bu okulda matematik öğretmenliği yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, genç öğrencisinin yetenekleri ve zekâsı karşısında sınıftaki diğer Mustafa'larla aralarındaki farkı belirtmek üzere öğrencisinin adının sonuna "Kemal" ismini ilâve etti ![]() ![]() Mustafa Kemal, Selânik Askerî Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra 1896 yılında Manastır Askerî İdadisi'ne girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Genç Mustafa Kemal, Manastır Askerî İdadisi'ni de başarı ile bitirerek 13 Mart 1899 tarihinde İstanbul'da Harp Okulu'na girdi ![]() ![]() ![]() ![]() Harp Okulu'nda ve Harp Akademisi'nde de zekâsı, yetenekleri ve üstün kişiliği ile kendisini arkadaşlarına ve hocalarına tanıtmış, onların içten sevgi ve saygısını kazanmıştı ![]() ![]() ![]() Harp Akademisi'nden mezuniyetini izleyen günlerde istibdat ve padişahlık rejimi aleyhindeki düşünceleri ve durumu, şüphe çekerek birkaç ay İstanbul'da tutuklu kaldı; sonra bir nevi sürgün olarak vazife ile 5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesine, Şam'a atandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir ara gizli olarak Mısır ve Yunanistan yoluyla Selânik'e geçerek burada da "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"nin bir şubesini açtı ve tekrar Şam'a döndü ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal 13 Ekim 1907'de merkezi Manastır'da bulunan 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu esnada Rumeli'de faaliyet gösteren "İttihat ve Terakki Cemiyeti" Abdülhamit'i,1876 Anayasasını yeniden yürürlüğe koymaya ve kapatılan Meclis-i Mebusan'ı tekrar toplantıya çağırmaya zorlamaktadır ![]() ![]() ![]() 23 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet ilân edildiği zaman Mustafa Kemal, Kolağası rütbesiyle Selânik'te askerî görevini sürdürmekte, bir yandan da "İttihat ve Terakki Cemiyeti" içinde çalışarak İstanbul'daki siyasi gelişmeleri yakından izlemektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() ![]() ![]() 1911 Mart'ında Arnavutluk'ta bir isyan çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 27 Eylül 1911 tarihinde İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığında bir göreve tayin edildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1912 yılı Ekiminde Balkan Harbi başlamıştı ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, Balkan Harbinden sonra, 27 Ekim 1913 tarihinde Sofya Ataşemiliterliğine atandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İngiliz donanması 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazını geçmeye teşebbüs etti ise de kıyı topçusunun başarılı savunması karşısında, muvaffak olamayarak ağır zayiat verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mustafa Kemal, Çanakkale Cephesindeki bu üstün başarıları üzerine 1 Haziran 1915'de Albaylığa terfi etti ![]() Mustafa Kemal, 27 Ocak 1916'da karargâhı Edirne'de bulunan 16 ![]() ![]() ![]() ![]() 30 Ekim 1918 tarihinde de Osmanlı Devleti, itilâf devletleri ile Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak I ![]() ![]() ![]() ![]() 16 Mayıs 1919 günü Bandırma vapuru ile İstanbul'dan hareket eden Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun'da Anadolu topraklarına ayak bastı ![]() ![]() Mustafa Kemal Paşa, Amasya Tamimi adıyla ünlü bu genelgesini yaptıktan sonra Erzurum'a geçmek üzere 27 Haziran 1919'da Sivas'a geldi ![]() ![]() Atatürk, 3 Temmuz 1919 günü Erzurum'a geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi, 23 Temmuz 1919'da tek katlı bir ilkokul salonunda 62 delegenin iştirakiyle toplanmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Erzurum Kongresi, memleketin bütününü ilgilendiren tarihî kararlarıyla bölgesel bir kongre olmaktan çıkmış, kendisinden sonra gelişecek tüm olayları büyük ölçüde etkilemişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan Yunanlılar sürâtle ilerleyerek, 8 Ocak 1921 günü Çivril ve Pazarcık'ı, 9 Ocak sabahı da Bilecik ve Bozüyük'ü işgal ettiler ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaş, 10 Ocak günü de sabahtan akşama kadar bütün şiddetiyle devam etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonunda tükenen, gücü kırılan düşman oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekten I ![]() ![]() ![]() I ![]() ![]() ![]() Yine bu zaferle içerde asayiş ve güven sağlanmış, düzenli ordu kurma çalışmaları daha da kolaylaşmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak zaferin gerçek sahibi Ankara Hükümeti idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak Yunanlılar, bu mağlubiyetten ders almayarak kısa süre sonra 23 Mart 1921 günü aynı cephelerden tekrar ileri harekâta geçtiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu suretle Batı cephesinde düşmana karşı II ![]() ![]() ![]() 1921 yılının Temmuz başlarında Yunanlılar Ankara Hükümetinin reddettiği Sevr Antlaşmasını gerçekleştirmek amacıyla Anadolu topraklarına durmadan kuvvet çıkararak Türklere karşı yeni bir taarruza hazırlandılar ![]() ![]() ![]() Ancak gerek insan gücü gerekse araç ve gereç yönünden Türk kuvvetlerinden sayıca fazla durumda bulunan Yunanlılar birçok yerleri işgal ettiler ![]() ![]() ![]() "Orduyu, Eskişehir'in kuzey ve güneyinde topladıktan sonra, düşman ordusuyla araya bir mesafe koymak lâzımdır ki, orduyu derleyip toparlamak ve güçlendirmek mümkün olabilsin ![]() Bu strateji uygulandı ve Batı Cephesindeki Türk ordusu geri yürüyüşe geçerek 25 Temmuz 1921'de tamamen Sakarya Nehri'nin doğusuna çekildi ![]() ![]() ![]() İnkılâp Tarihimizde "Kütahya-Eskişehir Savaşları" adını alan ve Sakarya'nın doğusuna çekilmemizle sonuçlanan bu çarpışmalarda ordumuz kendisinden sayıca 2 misli fazla düşman kuvvetleri karşısında oldukça ağır zayiat vermiş, gerek çarpışmalar gerekse geri çekiliş esnasında şehit, yaralı ve kayıp olmak üzere 40 ![]() ![]() ![]() Ordumuzun bu, Sakarya'nın doğusuna çekiliş günlerinde Bakanlar Kurulu, tekrar gelişebilecek yeni bir Yunan taarruzuna karşı tedbir olmak üzere Hükümet Merkezi'nin Ankara'dan Kayseri'ye nakline karar verdi; ancak Meclisten onay almak gerekiyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün bu zor şartlara, geçici çekilişe rağmen sonunda düşmana kesin darbe indirileceğine dair, başta Atatürk olmak üzere Millî Mücadele liderlerinin inançları asla sarsılmamıştı ![]() ![]() ![]() Ayrıca unutulmaması gereken nokta, ordumuz, düşmanın arzu ettiği yerde değil, bizim arzu ettiğimiz yerde kesin muharebeye girecek ve ona, orada kati darbeyi vuracaktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hava içinde 4 Ağustos 1921 günü Büyük Millet Meclisi'nin gizli oturumunda askerî durum ve Başkomutanlık teşkili üzerinde heyecanlı görüşmeler oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meclis'te 4 Ağustos 1921 günü başlayan bu görüşmeler, ertesi gün de aynı heyecanla devam etti ![]() ![]() "Meclis'in sayın üyelerinin umumî surette beliren arzu ve istekleri üzerine Başkomutanlığı kabul ediyorum ![]() ![]() ![]() Bu önerge Meclisin yetkilerini kullanma isteği sebebiyle bazı itirazlara sebep oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet Meclis, bu isteğinde kendisini haklı gördü ![]() ![]() ![]() Başkomutan, artık plânını yapmış ve kesin şekilde uygulamaya başlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutan bu acil tedbirleri aldıktan sonra 12 Ağustos 1921 günü Ankara'dan hareketle Polatlı'daki Cephe Karargâhına geldi ![]() ![]() Yunan ordusu 13 Ağustos 1921 günü Sakarya'daki Türk mevzilerine doğru yeniden ileri harekâta başladı ![]() ![]() ![]() 23 Ağustos 1921 günü, Yunan ordusunun taarruzu ile Sakarya Meydan Muharebesi başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zira Başkomutan, savaş stratejisi için şu formülü koymuştu: "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başkomutanın ortaya koyduğu, harp yönetimi bakımından büyük önem taşıyan bu kural, Sakarya'da aynen uygulanmış ve mukaddes vatan toprakları, her kaybedilen hattın gerisinde vakit geçirmeksizin yeniden bir hat teşkili suretiyle sonuna kadar savunulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Artık taarruz sırası Türklerindi ![]() ![]() ![]() Başkomutanın en ileri hatta, taarruz eden kıtaların yanında görülmesi ve muharebeyi ateş hattında bizzat takip edişi şüphesiz ki subay ve erlerimizin maneviyatları üzerinde büyük tesir yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sebeple kendileri barışa yanaşmıyorlar, işgal ettikleri toprakları ellerinde bulundurarak vakit kazanmak suretiyle daha kârlı çıkmayı amaçlıyorlardı ![]() ![]() Nihayet eldeki bütün imkânlar kullanılarak, memleketin maddî ve mânevî bütün güçleri seferber edilerek taarruz zamanının geldiğine karar verildi ![]() ![]() ![]() ![]() 26 Ağustos 1922 sabahı saat 5 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Süratli taarruz sonucu, 26/27 Ağustos gecesi Yunan ordusunun bir çok mevzisi düşürüldü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 13 Ekim 1923'de Ankara, Büyük Millet Meclisi kararı ile, Türkiye Devleti'nin Hükümet Merkezi oldu ![]() ![]() ![]() Bu sonucu takiben Cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi ![]() ![]() 3 Mart 1924'te halifelik de kaldırıldı ve son halifeyle beraber Osmanlı hanedanı yurt dışına çıkarıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Harf inkılâbı meydana geldi; Arap harfleri terk edilerek Lâtin harfleri esasına dayanan Türk alfabesi yapıldı ![]() ![]() ![]() ![]() Ekonomik hareketlere önem verildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnkılâpların memlekette daha süratle ve daha sağlam yerleşmesi için bütün Türk halkını içine almak üzere Cumhuriyet Halk Partisi teşkil edildi ![]() ![]() Mustafa Kemal, inkılâpların büyük kısmını başardıktan sonra Türk bağımsızlık mücadelesini ve yeni Türkiye'nin kuruluşunu anlatan büyük Nutkunu yazdı ![]() ![]() 1934 senesinde Meclis, özel bir kanunla kendisine "ATATÜRK" soyadını verdi ![]() ![]() ![]() 10 Kasım 1938 perşembe günü saat dokuzu beş geçe Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini kapadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cenaze törenine bütün dünya devletleri özel temsilciler gönderdi ![]() ![]() 10 Kasım 1953'te naşı, Etnografya müzesinden alınarak muhteşem bir törenle Anıtkabir'e nakledildi ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...SULTAN II ![]() Abdülmecid'in oğludur ![]() ![]() ![]() ![]() Orijinal fotoğraflardan II ![]() ![]() ![]() İslam Ansiklopedisi'nde II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() Ancak tarihçiler II ![]() ![]() Gençlik günlerinde veliaht olarak büyük kardeşi Şehzade V ![]() ![]() Bir taraftan Kadirî tarikatına eğilim göstermesi, diğer taraftan da iyi bir klasik batı müziği dinleyicisi olması, onun farklı bir kişilikte olduğunu göstermektedir ![]() ![]() ![]() Ancak; hiçbir zaman çalışmalarını aksatmamış, yoğun bir çalışma programı yürüterek günde 16 saat mesai yaptığı geceler çok olmuştur ![]() ![]() ![]() Aile hayatı hakkındaki bilgilere gelince; Abdülhamid'in 8 kadın Efendi, 5 İkbal ve 3 gözdesi olduğu kaydedilmektedir ![]() ![]() Sultan Abdü1hamit, 33 yıllık bir saltanat yaşamından sonra 1909'da tahttan indirilmiş, önce Selanik daha sonra da İstanbul'da gözetim altında tutulmuş, 10 Şubat 1915 tarihinde 73 yaşında iken vefat etmiştir ![]() Dedesi II ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() ![]() ![]() İlk Türk Parlamentosu özelliği taşıyan ve 141 üyeden oluşan Meclis-i Mebusan üyelerinin 115'i mebus, 26'sı ayan idi ![]() ![]() ![]() ![]() Buna rağmen II ![]() ![]() ![]() ![]() Bunların hiç birisi gerçekleşmediği gibi, daha da kötüsü oldu ve devletin bütünlüğü tehdit altına girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eğitim seviyesi ve sultan olarak hazırlanmamasına rağmen, kendisinden beklenmeyecek bir performansla II ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa gibi halkın gözünde itibarı olan kişilerin karizmalarından yararlanmayı ihmal etmemiş adeta Rusya'nın zaferini kendisinin tek başına iktidar olması için kullanmıştır ![]() ![]() Artık çevresindeki bürokrasi konumunu kendine borçludur ![]() ![]() ![]() ![]() Onun bu yükselişini anlamak için siyasi gelişmelerin de bilinmesinde yarar vardır ![]() Bilindiği gibi Eylül 1876'da II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rumeli ve Kafkasya'da cepheden çekilen Osmanlı ordusunu peşinden gelen yüz binlerce göçmen izliyordu ![]() ![]() ![]() Ayrıca Rus ordusu Istanbul'a yaklaştığı sıralarda durumun daha da kötüleşmesini önlemek için Edirne'de Ruslarla imzalanan Edirne Antlaşması da bunlara, padişahı ve çevresini yıpratma fırsatı vermişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnisiyatif ve sorumluluğun padişaha geçmesinden sonra II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu anlaşma sonucu Osmanlı Devleti çok ağır bir harp tazminatı ödemekle kalmadı, aynı zamanda Sırbistan, Romanya ve Karadağ bağımsızlıklarını kazandılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece Abdülhamid'in tahmin ettiği gibi Berlin'de büyük devletler Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşma planlarını hayata geçirmişlerdi ![]() ![]() Bu tarihe kadar devam eden olayların gelişmesinde II ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan sonra kafasındaki Osmanlı'yı yeniden canlandırmak için planlarını ve düşüncelerini bir bir uygulamaya koyar ![]() ![]() ![]() Fakat despot bir idare kurmakla suçlanan II ![]() ![]() ![]() Ne var ki bu reformların faturası kabarık olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte ekonomik alandaki bu durumu düzeltebilmek için II ![]() ![]() ![]() ![]() Avrupalı alacakların temsilcileriyle 20 Aralık 1881 tarihinde bir anlaşma imzaladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak bu durum geçici bir rahatlık sağlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() Albertine Juvaideh'in araştırma sonuçlarına göre padişah bu yolla mesela Bağdat Vilayeti ekilebilir topraklarının 1/3'üne kadar salıip olmuştur ![]() ![]() ![]() Düyûn-u Umumiye'nin bir başka boyutu da olumlu ve olumsuz yanlarıyla birlikte değerlendirilmesi gereken yabancı sermaye girişidir ![]() ![]() Osmanlı Bankasının öncülüğünü yaptığı bu bankalar ve bağlantıları Osmanlı topraklarında imtiyaz bölgeleri kurmaya çalışarak, memleketin yabancı devletler arasında ekonomik nüfuz bölgelerine ayrılmasına yol açtılar ![]() Özellikle demiryolu alanındaki mücadele Almanya'nın zaferiyle ve ülkede müthiş bir nüfuz kurmasıyla sonuçlanmıştır ![]() ![]() ![]() Bütün bu diplomatik faaliyet ve manevralar da aynı şekilde tarihçiler arasında farklı algılanmıştır ![]() ![]() Bayram Kodaman, II ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekten de onun dış politikasında savaş yoktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu amaçla da 1878'de Kıbrıs, 1881de Tunusu, 1882'de Mısır'ı feda etmek zorunda kalmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Mesela Berlin Anlaşması sonrasında devletlerarası rekabetin Türkiye üzerinde yoğunlaştığı bir dönemde Doğu Anadolu'da Ermeni ve Girit'te Yunanlıların taleplerine karşı ısrarlı ve inatçı olabilmiş, buralar için tahtını ve canını feda edebileceğini söylemiştir ![]() Bunun en somut örneği Yunanistan ile savaşı göze alması ve kazanmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu müdahaleler karşısında II ![]() ![]() ![]() Rusya ve İngiltere'ye karşı riskli, fakat o günün şartları içerisinde gerekli olan bu politika değişikliğinden sonra askerî, teknik ve eğitim alanında iki ülke işbirliğine gitti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() François Georgeon, II ![]() ![]() ![]() Halbuki II ![]() ![]() ![]() ![]() François Georgeon, onun Panislamizm politikası hakkında yaptığı yorumda padişahın hilafet kavramını "çağdaş" biçimiyle kendi şahsında uygulamaya çalıştığını, asıl amacının ise, halifelik makamının aslında Osmanlılar tarafından haksızca işgal edildiği ve Araplara iadesini savunan İngiltere desteğindeki Arap aydınlarına bir tepki koymak olduğunu kaydediyor ![]() ![]() ![]() Bilindiği gibi II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülhamid'in izlediği hilafet siyaseti, Tanzimat'tan bir kopma olarak da değerlendirilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Her ne şekilde değerlendirilirse değerlendirilsin, II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Devrin bazı aydınları, onun baskı ve istibdadına son vermek ve ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtarmanın tek yolunun meşrutiyet olduğunu düşünmekteydiler ![]() ![]() ![]() ![]() Buna bağlı olarak yer yer yapılan grevler ve protesto gösterileri Abdülhamid'in yönetimine duyulan tepkilerin taraftar bulmasına yol açtı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halkın şenliklerle kutladığı bu ilan aslında beklenen değişiklikleri pek doğurmadı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Herkes ayrılıkçı gibi hareket ediyor, İttihat ve Terakki'nin temel çıkış noktası olan "İttihad-ı Anâsır" gözardı ediliyor, hatta hiçe sayılıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Kartopu gibi büyüyen tepkiler, 13 Nisan'da (Rumi 31 Mart) kışladaki erbaş ve alaylı subayların katılmasıyla silahlı ayaklanmaya dönüştü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Halbuki padişah, sadece ayaklanmayı yatıştırmak için çalıştığını iddia etmekte ve olayların çıkışındaki rolü konusunda bir komisyon kurulmasına razı olmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte Abdülhamid'in farklı görüşler tarafından değişik algılanmasına sebep olan olaylar bu şekilde değerlendirilebilir ![]() ![]() Yine pek çok neşriyatta II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...Sultan II ![]() Bilindiği gibi, 1878 tarihli Berlin Antlaşmasının 61 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1886 yılında İsviçrede, Anadolu'da binlerce Müslümanın kanına giren Ermeni Hınçak Cemiyeti kuruldu ![]() ![]() ![]() ![]() İşte bu terör ve dehşet üzerine, II ![]() ![]() ![]() ![]() Fransız Akademisi Üyesi Tarihçi Kont Albert Vandal, ilk defa Abdülhamid hakkında Le Sultan Rouge lakabını kullandı ve maalesef, İttihâtçılar bu tabiri Kızıl Sultan diye tercüme ederek, Ermenilerle birlikte Sultan Abdülhamidi kötülemeye başladılar ![]() ![]() Burada özellikle iki hususun bilinmesi gerekmektedir: Birincisi, Abdülhamidi Ermeni Katili ve Kızıl Sultan diye karalayan İttihatçılar, daha sonra 1915deki Ermeni tehciri nedeniyle aynı sıfatlarla karalanmışlar ve adalet yerine gelmiştir ![]() ![]() İkincisi, Sultan II ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan II ![]() Osmanlı Devleti başta olmak üzere bütün Müslüman Türklerin ezelî düşmanları, daima lehimize olan ve iftihar vesilesi kabul edilmesi gereken tarihî hakikatleri sürekli olarak ters çevirerek aleyhimize kullanmışlar ve tarihi maalesef tahrif etmişlerdir ![]() Osmanlı Devleti'nin Filistin'le olan ilişkisi konusu da bunlardan biridir ![]() ![]() ![]() Yahudiler, Siyonizmin kurucusu olan Theodor Herzl başkanlığında İsviçrenin Basel Şehrinde I ![]() ![]() ![]() Avusturya Büyükelçisinin aracılığı ile Herzl 19 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gazetecinin padişaha yaptığı bu teklifi şiddetle reddeden II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devleti, Yahudilerin bu topraklara yerleşme arzusuna karşı çok önemli hukukî tedbirler almıştır: Birincisi: Osmanlı Devleti Yahudilerin bu topraklara sığınmaması için evvelâ Filistin topraklarının hukukî statüsünü 18 Recep 1287/ 1871 tarihli İrade-i Seniyye ile bu araziyi mîrî yani devlet arazisi haline getirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkincisi: Alınan tedbirlere rağmen Filistin arazisine olan Yahudi akını tam önlenemeyince II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() a) Yahudilerin Kudüs başta olmak üzere Filistin topraklarına toplanmaları ve orada yerleşmek istemeleri, bir Yahudi Devleti kurma amacını gütmektedir ![]() ![]() b) Osmanlı toprakları her isteyenin yerleşebileceği boş topraklar değildir ![]() ![]() ![]() c) Kendilerini bütün âleme medenî milletler olarak ilân eden Avrupalıların memleketlerinden kovdukları Yahudileri Osmanlı ülkesine almanın haklı bir gerekçesi ve mânâsı yoktur ![]() ![]() d) Osmanlı ülkesinde asırlar boyu gözetlenen Ermeniler, Devletin başına belâ olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üçüncüsü: II ![]() ![]() Özetle, Filistin'i devlet garantisi ile koruyan Osmanlı Devleti, İttihat ve Terakkinin iktidar döneminde daha da zayıflayınca, Filistin davası da zayıflamış ve Osmanlı Devleti yıkılınca o dava da yıkılmıştır ![]() II ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...ALP TEGİN Gaznevî devletini ilk defa kurmuş olan kimsedir ![]() ![]() Alp Tegin, Samanoğulları (Sâmânîler) devletinin hassa ordusundan yetişmiş, önce bu orduya komutan olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Alp Tegin, 962 yılında Mansura isyan ederek dört bin Türk askeriyle Gazne şehrini almış ve orada egemenliğini sürdürmeye başlamıştır ![]() Alp Teginin yerine geçen oğlu, Sâmânîlerin tâbii olarak kaldı ![]() ![]() Alp Tegin 963 yılında öldü ![]() HOCA AHMET YESEVİ Orta Asya Türkleri arasında İslamiyeti yayan, Anadolunun Türkleşmesinde ve Müslümanlaşmasında büyük katkıları olan Hoca Ahmet Yesevînin doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir ![]() ![]() ![]() Adı Ahmet bin İbrahim bin İlyas Yesevi olup, Pir Sultan, Hoca Ahmet, Kul Hace Ahmet diye de tanınır ![]() ![]() ![]() Hoca Ahmet Yesevi, küçük yaştan itibaren, babası Sayramlı Şeyh İbrahim Atadan feyz aldı ![]() ![]() Hoca Ahmed, çok küçük yaşta annesini, 7 yaşında iken de babasını kaybetti ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonra Yesiye dönen ve talebe yetiştirmeye orada devam eden Ahmed Yesevi, çevresindeki Türklere İslamiyeti öğretti ve şöhreti kısa zamanda Türkistan, Maveraünnehir, Horasan ve Harezme yayıldı ![]() ![]() Ahmet Yesevinin yaşadığı dönemde, Türkistanda ilk Müslüman Türk devletlerinden Karahanlılar hakimdi ![]() ![]() Zamanının en büyük alim ve velilerinden olan Yesevinin tasavvufta tuttuğu yola Yeseviyye denildi ![]() ![]() ![]() Sade bir Türkçe ile yazdığı derin manalı veciz sözleriyle, Hikmet adlı şiirlerini Divân-ı Hikmet adlı eserinde toplayan Ahmet Yesevinin hikmetleri, kısa zamanda doğuda Çin sınırına, batıda Akdeniz ve Marmara sahillerine kadar yayıldı ![]() Ahmet Yesevî böylece Anadoludaki Türk edebiyatının gelişmesine ve Yunus Emre gibi büyük şair-mutasavvıfların yetişmesine zemin hazırladı ![]() Hoca Ahmet Yesevî, Peygamber Efendimizin (S ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yesevî, bir günü üç kısma ayırırdı ![]() ![]() Hoca Ahmet Yesevî, doğduğu yer olan Yeside 1194 yılında vefat etti ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...ALİ KUŞCU Türk-İslam dünyasının büyük astronomi ve kelam alimi olan Ali Kuşçu, XV ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonra bilgisini artırmak için Kirmana gitti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uluğ Bey Rasathanesi, gök bilgisi araştırmaları için en doğru sonuçları alıyordu ![]() ![]() Gökyüzü bilgisi (astronomi), hem değişmez kuralların, kanunların tespit edilmesine yarıyor, hem de gözlemlerle kontrol edilebiliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Uluğ Bey, Ali Kuşçu için bambaşka bir mânâ taşıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ali Kuşçu bu olayla çok kırıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Ali Kuşçu, kendisine bunca itibar eden Uzun Hasan'ın dileğini kırmayarak yol hazırlıklarını tamamladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı tahtında oturan II ![]() ![]() ![]() ![]() Bu teklif, Ali Kuşçu için beklenmedik bir iltifattı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ali Kuşçu'nun bu mazereti, Fatih'e son derece akla yakın göründü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Değerli matematik ve astronomi bilgini Ali Kuşçu, sözünü tuttu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ali Kuşçunun İstanbula gelişi önemlidir; çünkü o zamana kadar İstanbulda astronomi ile uğraşan güçlü bir bilgin yoktu ![]() ![]() Ali Kuşçu'nun, hepsi de birbirinden değerli pek çok eseri vardır: Bunların başında Risâle fi'l-Hey'e (Astronomi Risalesi) gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ali Kuşçu 1474te İstanbulda vefat etti ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...ADNAN MENDERES Bir döneme adını veren siyaset ve devlet adamı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Politika hayatına 1930 yılında Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest Fırka'ya girerek atılmıştı ![]() ![]() ![]() Atatürk, bu partinin yarattığı büyük muhalefet cereyanının ana sebeplerini aramak için çıktığı Ege gezisi sırasında Aydın'a uğradığı zaman genç Adnan Menderes'i de tanımıştı ![]() ![]() ![]() Adnan Menderes'in Meclis'e girdiği günden 1946 yılında Demokrat Parti'nin kuruluşuna kadar geçen uzun ve kesintisiz milletvekilliği hayatı, kendi deyimi ile "Kendi kendini yetiştirme devresi" oldu ![]() ![]() ![]() ![]() Kendi kuşağının hükümet koltuklarını paylaştıkları Saraçoğlu'nun Başbakanlığı devrinde, Toprak Kanunu gibi bazı hareketler Menderes'i Halk Partisi içinde muhalefet safına itmiş ve sesi duyulmaya başlamıştı ![]() Adnan Menderes, Celal Bayar'ın bir muhalefet partisi kurma niyetini açıklamasından sonra, meşhur dörtlü takrire imzasını koyarak CHP'den gürültülü bir şekilde ayrıldı ve Demokrat Parti'nin kurucuları arasına katıldı ![]() ![]() 1946 seçimlerini Demokrat Parti kazanamamıştı ama Adnan Menderes'in adı bütün memlekete yayılmıştı ![]() ![]() ![]() Menderes enerjik bir başbakan olarak o zamana kadar alışılagelmiş düzenden dışarı çıkmasını başarmış, halkla ilişkilerini son günlerine kadar devam ettirmesini bilmişti ![]() ![]() ![]() Ne var ki serbest teşebbüs ve özel sektöre öncelik tanıyan Menderes politikasının ilk hızı kaybolup birçok eski arkadaşları Menderes'ten ve partisinden yavaş yavaş uzaklaşmaya başlayınca gittikçe yalnızlaşan dinamik ve enerjik adamda bir hırçınlaşma başgösterdi ![]() ![]() ![]() Nihayet söz, fikir ve basın özgürlüklerini kısıtlayan kanunların çıkışıyla öğrenci hareketlerinin patlak vermesi Adnan Menderes'i birden bire güç bir duruma sokuverdi ![]() İşte Demokrat Parti'nin dört kurucusundan biri genel başkanı ve on yıllık başbakanı olan Adnan Menderes 27 Mayıs 1960'a böyle geldi ![]() 27 Mayıs Devrimi'yle beraber, anayasayı çiğnemek suçundan bütün arkadaşlarıyle birlikte Yassıada'da kurulan Adalet Divanına sevkedildi ![]() ![]() 1 yıl 3 ay 21 gün Yassıada'da tutuklu kalan Adnan Menderes, hakkındaki idam kararının tasdikinden 36 saat sonra 17 Eylül 1961 pazar günü öğleden sonra mahkumlar adası İmralı'da asılmak suretiyle idam olundu ![]() Mezarı, Yassıada'da kurulan Adalet Divanınca ölüm cezasına çarptırılan iki bakan arkadaşı Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu ile birlikte İmralı adasından, yıllar sonra İstanbul Vatan Caddesi'ndeki Anıt Mezar'a nakledildi ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...AHî EVRAN Selçuklu Devleti, Malazgirt Zaferinden sonra, Anadolu'da güçlü bir devlet, ileri bir uygarlık kurmuştu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O günlerde, (Ahilik) adıyla, millî bir dayanışma birliği, Anadolu'da sosyal düzenin kurulmasına öncülük etmişti ![]() ![]() Ahilik; kasabalara ve köylere kadar yayılan, en küçük örgütünden en büyüğüne kadar, millî birlik ve beraberliği, karşılıklı saygı ve sevgiyi, sosyal dayanışma ve yardımı temel ilkeler sayar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fütüvvet ve ahiliğin tarihi eski olmakla birlikte, Anadolu'da ahiliğin kurulmasında Ahi Evran'ın öncülük ettiği söyleniyor ve Ahi Evran bu örgütün piri sayılıyordu ![]() Ahi Evranın asıl adı Şeyh Mahmud Nasurıddindir ![]() ![]() ![]() Hacı Bektaş-ı Velî hakkındaki deyişleri bir araya toplayan Velâyetnâme adlı esere göre, Konya'da bir süre oturan Ahi Evran, daha sonra Kayseri' ye gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Ahi Evran, çilesini tamamladıktan ve manevî gücünü de ispat ettikten sonra, Kırşehir'e gelmiş, ahilik örgütünü burada kurmuştu ![]() Ahi Evran, insan nefsinin bir ejder gücünde olduğuna, nefsini yenen kişinin, dünya hırslarından, kinlerinden, maddi isteklerinden arınacağına inanmıştı ![]() ![]() Yine Velâyetnâme adlı esere göre, Hacı Bektaş-ı Velî, sık sık Kırşehir'e gelir, Ahi Evran'la saatlerce sohbet ederdi ![]() ![]() ![]() Susunuz ya mübarekler! ![]() ![]() 0 günden bugüne, bu derelerde kurbağalar susmuş, bir daha ötmez olmuşlardı ![]() Ahi Evran'ın Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi'ye ahilik beratı verdiği, tahta çıktığı zaman, ahi töreleri gereğince beline ahilik kuşağı bağladığı söylenir ![]() ![]() Ahilik, tasavvufî inançlar içinde, halka “eline, beline ve diline sahip olma” ilkesini, yani hırsızlık ve haramdan uzak durmayı, namuslu olmayı, sır saklamayı, kötü söz söylememeyi telkin etmiştir ![]() ![]() ![]() Ahi Evran'ın kaç yıl yaşadığı bilinmemekle birlikte, XIV ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk tarihinde birçok ulu kişiler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahi Evran, bu sözlü kültürün en belirgin örneğidir ![]() ![]() ![]() AKŞEMSEDDİN Asıl adı Mehmed Şemseddindir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonra tasavvuf yoluna girerek Hacı Bayram-ı Velî'ye intisap etti ![]() ![]() Akşemseddin daha sonra Edirne'ye geçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u kuşattığı zaman bilgisine olduğu kadar şahsına da büyük değer verdiği ak sakallı âlim Akşemseddin de beraberinde bulunuyordu ![]() ![]() Halid bin Zeyd Ebâ Eyyûb el-Ensarî, Hazreti Muhammed'i Mekke'den Medine'ye hicretinde evinde misafir eden, Hazret-i Peygamberin bütün gâzâlarında yanında bulunan ve onun sancaktarlığını yapan zât idi ![]() ![]() ![]() İslâm tarihinin verdiği bilgi bundan ibaret kalıyordu ![]() ![]() Bundan sonrasını, XVII ![]() “Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethederken, yetmiş yedi kibar ehlullah Ebâ Eyyub'un kabrini tecessüse koyuldular ![]() “Beyim, Alemdâr-ı Resulullah Ebâ Eyyûbü'l-Ensârî bu mahalde medfundur, diyerek bir hıyâban-ı orman içre girdi ![]() ![]() ![]() ![]() – Hünkârum, hikmet-i Hüdâ ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine seccadenin bulunduğu yer derhal kazıldıkta, üç zira (eski bir ölçü) derinlikte, dört köşe yeşil bir somaki taş ortaya çıktı ve üzerinde kûfi yazı ile, “Hâzâ Kabri Ebâ Eyyûb-ül Ensarî” dive yazılmış olduğu görüldü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte; asırlardan beri, İstanbul'un başlıca ziyaret yeri olan Eyüp Sultanın kabri böylece bulunmuştu ![]() ![]() İstanbul kuşatmasının ellinci gününden sonra büyük bir Haçlı ordusu ile donanmasının Bizansa yardıma yetişmekte olduğu haberi askerin morali üzerinde olumsuz bir tesir yapmaya başlamıştı ![]() “Ey asker ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Eyyûb'un kabrini keşfettikten sonra mânevi değeri asker nazarında pek büyümüş olan Akşemseddin'in bu sözlerine, herkes imânı ile inanmış ve üç gün sonra tarihin en büyük zaferine ulaşmasını bilmişti ![]() Fatih, İstanbulun fethinden sonra, bir ara hocasından kendisini dervişliğe kabul ederek irşatlarda bulunmasını ister ![]() Sen devlet işlerini gereği gibi yerine getirmeye ve saltanatı devam ettirmeye mecbursun ve bununla görevlisin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Artık kendi görevinin de bittiğine inanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ömrünün son altı yılını Göynükte zikir, ibâdet ve fakir hastaları tedavi ile uğraşarak geçirdi ![]() ![]() Akşemseddin'in, bugün İstanbul Feyzullah Efendi Kütüphanesinde bulunan Hayatın Maddesi ve Tıp adında, Türkçe, elyazması iki büyük cilt eseri vardır ![]() ![]() Herhalde onun en büyük eseri, Fatih Sultan Mehmed gibi büyük bir devlet adamını yetiştirmiş olmasıdır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...ARSLAN BEY Anadoluda Selçuklu Sultanlığını kuran Oğuz Türkmenleridir ![]() ![]() ![]() ![]() Oğuzların ana yurdu, ormanlarla kaplı olan Tanrı Dağıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Oğuzların Üçoklarından (Kınık) boyu başbuğlarından Selçuk, XI ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Selçuk, civarındaki kavimlerle muharebeye girişerek az zamanda bir şöhret kazandı ![]() ![]() ![]() Günlerden bir gün, Oğuz Beyleri, okdanlıklarından birer ok çıkartıp bir yere toplandılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Selçuk, devletin kutlu olsun! Seni han tanıdır ![]() ![]() Ozanlar kopuzlarıyla Oğuznameden parçalar okudular ![]() ![]() Selçukun (Arslan, Mikail, Musa, Yunus) adında dört oğlu vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O sıralarda Samanoğulları hükümdarı, Selçuktan yardım istedi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir müddet sonra Selçuk Han, 1030 tarihinde yüz yedi yaşında olduğu halde vefat etti ![]() Artık devletin idaresi Arslan Beye kalmıştı ![]() ![]() Gazneli Mahmut, kendi devletine bir tehlike olarak gördüğü Arslan Beyle dostluk içinde geçinmenin çarelerini aramaya başladı ![]() Bir gün Gazneli Mahmut, Arslan Beye bir elçi gönderdi ![]() ![]() Gazne Sultanı diyorlar ki, biz daima Hindistana doğru sefer ediyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() Arslan Bey elçiye şu sözü verdi: Eğer sultanınız, biz Selçuk Oğullarından faydalanmak arzu ediyorlarsa, biz kavgadan hiçbir zaman kaçmayız ![]() ![]() Hakikaten, bir müddet sonra, Arslan Bey, yavuz delikanlılardan oluşmuş ve her türlü teçhizatı tamamlanmış olan 10 ![]() ![]() ![]() ![]() Hinde henüz bir seferimiz yoktur ![]() ![]() Arslan Bey, Sultanın bu arzusunu kabul ederek kuvvetlerini geri çekip yalnız 300 yiğitle Gazne şehrine girdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Arslan Bey, yanında oğlu Kutulmuş olduğu halde Gazne Sultanının muhteşem sarayına gitti ![]() ![]() Bu saray o devirde, dünyanın en zengin saraylarından biriydi ![]() ![]() ![]() Arslan Bey, salona girince gayet terbiyeli bir tavırla ilerleyerek eğilip yeri öptü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer ihtiyacımız olursa bize ne kadar askerle yardım edebilirsiniz? Arslan Bey, yanında bulunan okdanlıktan bir ok çıkartıp Sultana gösterdikten sonra: Her zaman bu oku oymağıma gönderirseniz size derhal 10,000 sipahi gönderebilirim! diye cevap verdi ![]() Bu vaadden son derece bahtiyarlık duyan Sultan: Tekrar asker istersem? Diye sordu ![]() Bu ok da 10,000 askere muadildir ![]() Sultan Mahmut hayretle: Daha istersem? diye sordu ![]() Arslan Bey, bir üçüncü ok çıkardı: Bu da 10,000 askere işarettir ![]() Sultan Mahmutun gözleri açıldı ve divanda bulunanlar hayretlerini gizleyemediler ![]() Bu askerler kafi gelmezse? O zaman Arslan Bey, omuzunda asılı olan yayı çıkararak vakur bir sesle: Ne zaman bu yayı oymağımıza gönderirseniz, dedi; derhal 30,000 asker emrinize gelir! Bu sözleri duyan Sultanın tavrı derhal değişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir adam ki üç ok ve bir yayla 60,000 kişiyi silah erzak ve mühimmatı ile toplayabiliyor; onu küçümsememek lazımdır ![]() Vezirler hep bir ağızdan cevap verdiler: Bu adam, devletimiz için büyük tehlikedir ![]() Bunun üzerine Gazneli Mahmut, Arslan Bey hakkında kötü şeyler düşünmeye başladı: Mademki Arslan elimize düşmüştür; onu sağ bırakmayalım ![]() Sultanın fikri vezirler tarafından hemen benimsendi ![]() Arslan ve kumandanlarını bir nehre atıp boğalım! diye bir teklifte bulundu ![]() Önce Gazneli Mahmut, kendisine misafir gelen bir adamın boğulmasına rıza göstermedi; fakat: Arslanı yakalayıp, Hint hududundaki “Kalincer” kalesine hapsedebiliriz dedi ve gerekli emri verdi ![]() ![]() ![]() ![]() Arslan Bey, ne olduğunu ve neye uğradığını bilemedi ![]() ![]() ![]() Selçukun büyük oğlu Arslan Bey, Gazneli Mahmutun hilesinin kurbanı olarak bu karanlık taş odada ömrünü tamamladı ![]() Fakat Türkler, Gaznelilerden bunun intikamını almaya ant içtiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...ATTİLÂ Büyük Türk-Hun İmparatoru'dur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Attilâ önce Doğu Roma'yı hedef aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada III ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Attilâ'nın bütün emeli Batı ile Doğu Roma İmparatorluklarının kendisine karşı birleşmelerini önlemekti ![]() ![]() ![]() ![]() Roma'ya girmesinin gün meselesi halini aldığı bir sırada Papa III ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Attilâ yalnız büyük bir istilâcı ve yaman bir komutan değil, mükemmel bir hükümdardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cenazesi, ölümünün ertesi günü yapılan çok büyük bir törenle kaldırıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne yazık ki bugün mezarının yeri dahi bilinmez ![]() ![]() ![]() ALPARSLAN TÜRKEŞ Ali Arslan (Alparslan Türkeş), 25 Kasım 1917 tarihinde Kıbrıs'ın Lefkoşe bölgesinde doğdu ![]() ![]() ![]() 1860'lı yıllarda Orta Anadolu'da çıkan bir toprak meselesi nedeniyle Sultan Abdülaziz tarafından Kıbrıs'a sürülmüştü ![]() ![]() ![]() 1921 de 4 yaşına giren Ali Arslan, Saray Önü İlkokulu(Sıbyan Mektebi)na gönderilir ![]() ![]() 1933 yılında Alparslan, babası Ahmet Hamdi Bey'i ve annesi Fatma Zehra Hanımı ikna eder ve aile mallarını satıp Türkiye'ye İstanbul'a gelirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Piyade Teğmen Alparslan Türkeş, ilk görev yeri olan Isparta'da Katırcıoğlu ailesinin kızları Muzaffer Şükriye Türkeş'le 14 Şubat 1940 tarihinde evlenmiştir ![]() Üsteğmen Alparslan Türkeş, 1944 yılında şair ve yazar A ![]() ![]() Yüzbaşı Alparslan Türkeş 1948 yılında Genel Kurmay Başkanlığının açtığı bir sınavı kazanarak Amerika Birleşik Devleti Piyade Okulu ve Amerikan Harp Akademisi'nde çağdaş askeri gelişmeler konusunda bir kurs görmek üzere Amerika'ya gönderilmiştir ![]() 1944 yılında Harp Akademilerine giriş sınavını kazanmasına rağmen "Türkçülük ve Turancılık Davası" sebebiyle ertelenen bu hakkı 1952 yılında iade edilmiş ve 1955 yılında Harp Akademisini başarıyla tamamlayarak Kurmay Subay olmuştur ![]() Kurmay Binbaşı Alparslan Türkeş, Genel Kurmay Başkanlığının dış görevler için açtığı sınavı kazanarak Kasım 1955-57 tarihleri arasında Washington'da bulunan NATO Daimi Grup nezdinde Genel Kurmay Temsil Heyeti üyeliğine atanmıştır ![]() ![]() Kurmay Binbaşı Alparslan Türkeş, 30 Ağustos 1957 yılında Kurmay Binbaşılığa terfi etti ![]() ![]() ![]() ![]() 27 Mayıs 1960'ta Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği ihtilal hareketi içinde bulunmuş ve radyodan hareketin sebepleri ve amacını seslendirmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Türkiye'ye etkili ve bilgili hizmetlerinden dolayı verilen "Kudretli Albay" sıfatının bazı çevrelerde yarattığı rahatsızlık ve Atatürk'ün ölümünden sonra dışlanan Türk Milliyetçiliğini doktirinine dayalı hizmet anlayışına duyulan tepki ile 13 Kasım 1960 tarihinde emekliye sevk edildi ![]() ![]() ![]() 22 Şubat 1963 tarihinde Hindistan'dan Türkiye'ye döndü ![]() ![]() Bu derneğin hızlı gelişimi bazı çevreleri endişelendirdi ve 21 Mayıs 1963 Talat Aydemir İhtilal teşebbüsü vesile ve fırsat yapılarak haksız ve kanunsuz bir şekilde tutuklandı ![]() ![]() 31 Mart 1964'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne girdi ve Parti Genel Müfettişi olarak görevlendirildi ![]() ![]() ![]() 28 Nisan 1966 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine tek aday olarak gösterilen Cevdet Sunay'ın karşısında demokrasinin gereklerinin uygulanmasını savunmak üzere Cumhurbaşkanı adayı oldu ![]() 1969 yılında CKMP'nin Adana'da toplanan Büyük Kongresinde, Genel Başkanlığa yeniden seçildi ![]() ![]() 12 Ekim 1969 yılında yapılan genel seçimde Adana Milletvekili seçildi ve üçüncü kez parlamentoya girdi ![]() 1975-1978 yıllarında kurulan Milliyetçi Partiler Hükümetlerinde İç ve Dış Güvenlikten sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevini yürüttü ![]() ![]() 5 Haziran 1977'de yapılan genel seçimlerde dördüncü kez parlamentoya yine Adana Milletvekili olarak seçildi ![]() ![]() ![]() 12 Eylül 1980 ihtilalinde gözaltına alındı ve tutuklandı ![]() ![]() ![]() ![]() 7 Nisan 1985 tarihinde sağlık nedenleriyle tahliye edildi ![]() 1987 yılında siyasi yasakların referandumla kaldırılmasından sonra, Milliyetçi Çalışma Partisi'nin 4 Ekim 1987 tarihinde yapılan 2 ![]() ![]() 20 Ekim 1991 tarihinde Yozgat Milletvekili seçilerek beşinci kez parlamentoya girdi ![]() ![]() 21-23 Mart 1993 tarihinde Antalya'da dünya tarihinde ilk kez yapılan Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı projesinin düşünürü, düzenleticisi ve gerçekleştiricisidir ![]() Bu kurultaydan sonra Türk Devlet ve Toplulukları dostluk, kardeşlik ve işbirliğini kurumlaştırmak üzere Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı (TÜDEV)nı kurmuştur ![]() ![]() Türk Milliyetçiliğinin diğer milliyetçiliklerden en belirgin farkı olan insan sevgisine dayalı felsefesi ile kurumlaşacak birliklerin, Türk Yurtlarında olduğu kadar bütün dünyada hoşgörülü yaşama ahengini yaygınlaştırmak, TÜDEVin temel amaçları içinde yer almıştır ![]() ![]() Alparslan Türkeş, 1995 seçimlerinde partisinin ülke barajını aşamaması sebebiyle Meclis dışında kalmasına rağmen ülke meselelerinde danışılan, dengeleri ve güveni sağlayan gerçek bir devlet adamı sorumluluğu taşıyordu ![]() Atatürk'ün "Gençliği, hassas ve milliyetçi yetiştirmek asıl hedefimizdir" özdeyişindeki hedefi tek başına üstlenerek, Türk Milliyetçiliği ülküsünü benimsemiş binlerce genç yetiştirerek, milli eğitimin önemli bir eksiğini tamamladı ![]() Alparslan Türkeş, Türk milletinin de diğer milletler gibi kendi tarihine ve kültürüne saygılı ve Türk kültürünün geliştirilmesi hakkına sahip olduğu anlayışını Türk siyasetinin genel kabulleri arasına dahil etti ![]() O, dünyanın her tarafında bulunan Türklerin de diğer insanlar ve milletler gibi kendi kaderlerini belirleme hakları olduğunu savunurken, bir taraftan da yoksulluk ve cehaletin bütün insanlıkla beraber Türk milletinin de en büyük düşmanı olduğunu vurguladı ![]() İnsan haklarının hayata geçirilmesini Türk kültürünü kavramları ve dilinin incelikleri ile "Mücadelemiz insan haysiyetine hürmet, zihniyetine hakim kılmaktır" şeklinde ifade ederek, Türk milliyetçilerine vasiyet olarak bıraktı ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...CEVDET PAŞA Ahmet Cevdet Paşa Türklerin XIX ![]() ![]() Cevdet Paşa, günümüzde Bulgaristan hudutları içinde kalan Lofçada doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cevdet Paşaya göre hükümetlerin iki görevi vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cevdet Paşanın kişiliğinin en güçlü yönü eserlerinde görülür ![]() Kavâid-i Osmâniye adlı eseri ile Türk dilinin esaslarını kurmuş, on iki ciltlik Cevdet Tarihi adlı eseri ile de Türk tarih anlayışına yeni ve olumlu bir görüş ve metot getirmiştir ![]() ![]() ALEMDAR MUSTAFA PAŞA II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bayraktar olarak katıldığı savaşlarda gösterdiği yararlıktan ötürü “Alemdar” lakabını aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Topkapı Sarayı'ndaki Arz Odasının kapısı büyük bir gürültü ile kırılıp açılmış ve içeri girenler feci bir manzara ile karşılaşmışlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() – Vah efendim benim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir yeniçeri ağasının oğlu olmasına ve bu ocağın içinden yetişmesine rağmen Yeniçeri Ocağı'nın uğradığı bozulma karşısında onların aleyhine dönmüş ve III ![]() ![]() Yeniçerilerin “Nizam-ı Cedid'e karşı ayaklanmaları sonucu III ![]() ![]() ![]() ![]() Başlarında Alemdar Mustafa Paşa'nın bulunduğu “Rusçuk yaranı”, 15 bin kişilik bir orduyla Rusçuk'tan İstanbul'a yürümüştü ![]() ![]() ![]() 19 Temmuz 1807 günü İstanbul'a gelen Alemdar Mustafa Paşa, önce Kabakçı Mustafa'nın evini bastırıp kellesini vurdurmuş, sonra da zorbalar arasında kanlı bir temizleme harekâtına girişmişti ![]() ![]() Alemdar'ın Topkapı Sarayı'na doğru yürümekte olduğunu haber alan Padişah IV ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() IV ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeniçeri Ocağına bir düzen vermek üzere padişaha, Eşkinci Ocağını kurdurtmaya muvaffak oldu ![]() ![]() Çok geçmeden Alemdar Mustafa Paşa, İstanbulun zevk alemlerine kendisini kaptırıverdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alemdarın bu hallerinden İstanbul halkı ve bilhassa Yeniçeriler hiç memnun değillerdi ![]() Günün birinde Yeniçeriler birdenbire “kazan” kaldırdılar 1808 yılı Ramazanının Kadir gecesine rastlayan 14 Kasım gecesi büyük bir grup yeniçeri, Babıaliye giderek Alemdarın konağını ateşe verdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bana Kırkikinin yoldaşı Mustafa Bayraktar derler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() diyerek 56 cariye ve Kamertabını bu asilere teslim etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alemdar Mustafa Paşanın cenazesi önce Yedikulede gömülü idi ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...ALPARSLAN 1030 yılında doğan Alparslan, Çağrı Beyin oğlu ve Tuğrul Beyin yeğenidir ![]() ![]() ![]() 1059 yılında Gaznelilerle yapılan anlaşma sonrasında 1060ta Çağrı Beyin ölümü üzerine Alparslan, Horasan Selçuklu Devletinin başına geçti ![]() 1063te Tuğrul Beyin ölümü üzerine vasiyeti doğrultusunda yeğeni ve üvey oğlu Süleyman, Vezir Amidülmülk Kündüri tarafından tahta çıkarıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dağınık Selçuklu beylerini disipline eden Alparslan, zamanın halifesine, 11 Mayıs 1064te kendi adına bütün camilerde hutbe okunmasını emretti ![]() ![]() İlk olarak Ermenistan ve Gürcistan civarında fetihler yapan Alparslan, daha sonra Bizansın en sağlam hudut şehri olan Aniyi kuşattı ![]() ![]() ![]() Alparslan aynı yıl doğuda Tiflise kadar fetihler yaparken, kumandanları da Anadoluda çeşitli fetihler gerçekleştirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Selçuklu akınlarının sürmesi ve görevlendirdiği kumandanların bozguna uğraması üzerine Diogenes, 1069da tekrar ordusunun başına geçti ![]() ![]() Bu büyük Türk istilası Bizanslıların gözünü korkutmuştu ![]() ![]() Bizans İmparatoriçesi Odoksiya bu yüzden, cesaretiyle ün yapmış kumandan Diyogenes Romanos ile evlendi ![]() ![]() Alparslan'ın 1071 yılı baharında güneye doğru yeni bir sefere hazırlandığını haber alan Bizanslılar bunu kaçırılmaz bir fırsat bildiler ![]() ![]() Tarihin seyrini değiştirecek iki ordu Van gölünün kuzeyindeki Malazgirt ovasında karşı karşıya geldiler ![]() ![]() ![]() ![]() – Biz Isfahan'a gidiyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaş artık kaçınılmaz bir hal almıştı ![]() ![]() ![]() – Sulhu kazanamadıysak savaşı kazanacağız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alparslan'ın imamı Buharalı Muhammed bin Abdülmelik, – Sen İslamiyet uğruna bir cihada giriyorsun sultanım ![]() ![]() ![]() Türk ordusu 26 Ağustos 1071 günü yalın kılıç düşmanın üzerine atıldı ![]() ![]() ![]() Türk ordusu, tarihinin en yaman savaşını verdi Malazgirt ovasında ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alparslan, huzuruna getirilen General Romanos'a saygı ile yakınlık gösterdi ![]() ![]() – Beni esir etseydin ne yapardın, diye sordu ![]() – Belki öldürür, belki de sokaklarda teşhir etmek üzere seni İstanbul'a götürürdüm, cevabını verdi ![]() – Benim cezam ise daha ağır olacak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Malazgirt zaferi, daha sonra Selçuklu Türk beylerinin Anadoluda girişeceği fetihlerin anahtarı olurken, Sultan Alparslan, Rey ve Hamedana geri döndü ![]() Alparslan, batı fırka mensubu Yusuf el-Harezmiyi ortadan kaldırmak için yeni Buhara yakınlarındaki Hana kalesine bir sefer yaptı ![]() Daha fazla dayanamayacağını anlayan Yusuf, Alparslana teslim olacağını bildirdi ![]() ![]() ![]() Türbesine şu kitabe vardır: “Alparslan'ın göklere yükselen azametini görenler, bakınız! Şimdi o şu kara toprağın altındadır ![]() Ahmet Kabaklı Hayatı ve Eserleri Hayatı Ahmet Kabaklı, Harput Sarayhatun Camii'nde müezzinlik yapan Kabaklılardan Ömer Efendi ile Pertekli Bölükbaşılardan Münire Hanım'ın oğlu olarak 24 Mayıs 1924 yılında Harput'ta dünyaya geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mezun olduğu yıl Diyarbakır'da öğretmenliğe başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Diyarbakırlıların kendisine karşı gösterdikleri bu saygı ve sevgi onu çok mutlu etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1956 yılının güz döneminde Aydın Ticaret Lisesindeki görevi sırasında Millî Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim stajı için bir yıllığına Paris'e gönderildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Taner isminde yüksek kimya mühendisi bir oğlu ve iki torunu olan Ahmet Kabaklı, 17 Kasım 2000 tarihinde kalbinden rahatsızlandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buradan üç günde çıkması gerekirken yirmi gün yatmak zorunda kaldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...AŞIK VEYSEL Ünlü halk ozanımızdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aşık Veysel'e sormuşlardı: – Usta, sazın iyisi nasıl olur?” o, şöyle cevap vermişti: – Nasıl mı? İyi saz dediğin, sapı gürgen, teknesi duttan, döşü çamdan olur ![]() ![]() ![]() Hemen ardından: –Ya iyi sazın, iyi sözü nasıl olur? denilince bakır rengi, kırışık yüzünde olgun bir tebessüm dolaştı: – Sazı, eline yakıştıran bilir ![]() ![]() ![]() Yıl 1933 idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() – Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyündenim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ve gözlerini soranlara acı acı gülümsüyordu: – Yedi yaşında çiçek aldı götürdü; sonra, avunmak için bu sazı verdiler elime ![]() ![]() ![]() ![]() Uzun ince bir yoldayım Gidiyorum gündüz gece Bilmiyorum ne haldeyim Gidiyorum gündüz gece Ama, kimse o gün Veysel'e “Ne'yle geldin” diye sormamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Karnın yardım kazma ilen, bel ilen Yüzün yırttım tırmığınen, el ilen Gene beni karşıladı gül ilen Beni sadık yarim kara topraktır ![]() ![]() ![]() Anadolu delikanlısı sıkılgandır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Veysel, günümüzdeki bütün bu pınarlara da bir başka gürleyiş, bir başka ses kazandırdı ![]() ![]() ![]() ![]() – Hani mümkün olsa, gözlerini açtırmak ister misin? diye sormuşlardı ![]() – Hayır, demişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Veysel, gözleri görmediği halde, görenlerden daha çok çalışan bir köy çocuğudur ![]() ![]() ![]() ![]() Kolay geçmek için Kızılırmak'tan Alındı paralar, cemoldu halktan Gayret köylülerden, izin Allah'tan Yaptırdı köprüyü, güldürdü bizi ![]() ![]() ![]() Kaplan Dere, Kızılırmak'ın dalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Fakir fukaradan alındı para Yandı kömür oldu gitti sulara Memlekete düşman, bir yüzü kara Yaktı köprümüzü, yandırdı bizi ![]() ![]() ![]() Sonra yine önayak olmuş, yine yaptırmıştı köprüyü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aşık Veysel, 1942-1944 arasında Arifiye ve Hasanoğlan, sonra da bir süre Çifteler Köy Enstitülerinde Halk Türküleri Öğretmenliği yaptı ![]() ![]() ![]() ASKAR AKAEV Askar Akaev, 10 Kasım 1944'te Kemindey Bölgesi'ndeki Kızılbayrak köyünde dünyaya geldi ![]() ![]() 1961 yılında Fdurzemash fabrikasında ****l işçisi olarak çalışmaya başladı ![]() ![]() 1972'den 1973'e kadar Frunze Politeknik Enstitüsü'nde, sonra da Leningrad Hassas Mekanik ve Optik Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı ve öğretmen olarak çalıştı ![]() Askar Akaev 1976'da Kırgızistan Cumhuriyetinin başşehrine dönüp Politik Enstitüsü'nde kıdemli öğretmen, doçent ve nihayet bölüm başkanı olarak çalıştı ![]() 1986-1987 yıllarında Kırgızistan Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin İlim ve Eğitim Müesseseleri Bölümü Başkanı'ydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Askar Akaev bilimsel doktor, profesör, Kırgızistan Cumhuriyeti İlimler Akademisi akademisyeni ve aynı zamanda beynelmilel ilim dünyasında tanınmış bir fizikçidir ![]() ![]() ![]() 1990 yılı Ekim ayında Askar Akaev, Kırgızistan Cumhurbaşkanlığı'na seçildi ![]() ![]() Askar Akaev 12 Ekim 1991'de Kırgızistan'ın millet tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu ![]() 1993 yılı Mayıs ayında Kırgızistan'ın yeni anayasası kabul edilince Askar Akaev'e olan güven derecesini tespit için bir referandum yapma ihtiyacı doğdu ![]() ![]() Askar Akaev, Kırgızistan'ı tarihin en zor döneminde yönetti ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...ÂŞ1K PAŞAZADE Âşık Paşazade, 1393 yılında Amasya'ya bağlı Elvan Çelebi köyünde doğdu ![]() ![]() On beşinci yüzyılda Fatih Sultan Mehmed'le birlikte İstanbul'un fethini yaşamış ve o günlerin anılarını yalın bir Türkçe ile yazdığı Tevârîh-i Âl-i Osman (Osmanoğulları Tarihi) adlı eseriyle bize sunmuştur ![]() ![]() Anadolu'da Türk birliğini temsil eden, Farsça ve Arapça'ya karşı Türkçe'yi savunan ve tasavvufî inançlarıyla Oğuz Boylarını çevresinde toplayan dedeleri gibi, Âşık Paşazade de bir süre Amasya'da baba ocağında uyarıcılık görevi yapmıştır ![]() Daha sonra Osmanlı padişahı İkinci Murad'ın ordusuna gönüllü olarak katılmış, askerin moralini güçlendirme görevini almıştır ![]() ![]() Fatih Sultan Mehmed'in ikinci kez tahta çıkmasından sonra, Akşemseddin, Şeyh Vefa, Akbıyık gibi ünlü bilginlerle birlikte İstanbul'un fethine katılan Âşık Paşazade, düzgün ve heyecanlı konuşmalarıyla, ordunun manevî desteği olmuştur ![]() ![]() Âşık Paşazade, O günlerde, yaşlanmış olmasına rağmen, yine de boş durmamış, Fatih'in Avrupa seferlerine katılmış, Belgrat'ta düşman ordusuyla kılıç kılıca vuruşmuştur ![]() Âşık Paşazade, 1476 yılında 83 yaşına geldiği zaman artık bir köşeye çekilmiş, Süleyman Şah'tan başlayarak kendi ömrünün sonuna kadar Osman Oğulları tarihini, destansı ve efsanevî yönleriyle yazmaya başlamıştır ![]() Eserini tamamladıktan kısa bir süre sonra, 23 Mart 1481 Cuma günü hayata gözlerini kapamıştır ![]() ![]() ![]() Bu nedenle, sürükleyici, millî heyecanlarla yüklü olan Âşık Paşazade Tarihi adlı eseri büyük bir şöhret yapmış, çok okunmuştur ![]() ![]() Fatih Sultan Mehmed'in şehzadeliği günlerinde, Dulkadiroğulları Beyi Süleyman'ın kızı Sitti Mükrime Hatun ile evlendirilmesi konusu Âşık Paşazade Tarihi'nde şöyle geçmektedir: ( ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Amasya'da Hızır Ağanın hatununu gönderdiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Murad dahi, Hatunun beğendiği kızı kabul etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hünkâr, gelinin çeyizi ne ise hepsini gördü ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan Murad Han Gazi ki, Sultan Çelebi Mehmed Han Gazi oğludur, Onun saltanat devri otuz bir yıl oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...BABÜR ŞAH Osmanlı İmparatorluğunun, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında, yüz ölçümü 8 milyon kilometrekarelik bir araziye sahip olduğu XVI ![]() ![]() ![]() Hindistan; zenginliği, enginliği esrarla dolu bir dünya olarak, insanlık aleminin hayalinde her devirde yaşamış bir kıtadır ![]() ![]() ![]() ![]() Hindistanın büyük fatihi Babür Şah Ferganalı bir Türktür ![]() ![]() ![]() ![]() O zamanlar Timurlenkin kurduğu devlet parçalanmış, torunları ayrı ayrı devletler kurmuşlardı ![]() ![]() ![]() ![]() Babür Şah, 11 yaşında babasının tahtına oturduğu zaman amcası Semerkant Hanı Sultan Ahmet ve dayısı Taşkent Hanı Mehmet Ferganaya hücum etmekte idiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tek başına kalan bu genç Han, Pamir Dağlarına çekildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ruhunda yepyeni bir mefkure alevlenmişti: Hindistanı zaptetmek, orada büyük bir Türk İmparatorluğu kurmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ordu ile Hindikuş Dağlarını aşarak Afganistanın merkezi olan Kabil şehrini zaptetti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O zamanlar Hindistanın Pencap valisi bulunan Devlet Han, Hindistanın Delhi hükümdarlarından Sultan İbrahim ile bozuşmuş olduğundan Babür Şahı, Hind Seferine teşvik etmekte idi ![]() Bunun üzerine Babür Şah Delhi Sultanına, bu ülkenin, atası Timurlenkten kendisine miras kaldığını bildirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İki taraf kuvvetleri, Hindistanın Panipat mevkiinde karşılaştılar ![]() Babür Şah; uzun hortumlu, dev cüsseli fillerin ağır ağır üzerlerine geldiklerini görünce, bu ağır kuvvetlere mukavemet için ordusunun, önüne birçok arabalar dizdirip bunları zincirlerle birbirine bağladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Babür Şah, Hindin büyük şehirlerinden olan Delhiye girdiği zaman şehirde bulanan Ulu Camide cemaatla birlikte namaz kıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O zamanlar Hindistanda bir çok Müslüman Hint racaları hükümet sürmekte idiler ![]() ![]() ![]() ![]() Babür Şah iyi ruhlu cömert ve adaleti sever bir Türk hükümdarı idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türkler zamanında Hindistanda çok kuvvetli bir medeniyet meydana geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Babür Şah, kuvvetli bir şairdi de ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Canımdan başka yâr-ı vefadâr bulmadım Gönlümden başka mahrem-i esrâr bulmadım Canım kadar başka dil-i efkâr görmedim Gönlüm gibi gönlü giriftâr görmedim Bir rubaisinde de şöyle diyor: Aşkınla gönül haraptır ben ne ideyim Hicrinle gözüm pür âbdır ben ne ideyim Cismim bükülmüştür ben ne ideyim Canımda çok ıstırap vardır ben ne ideyim ![]() Hindistanda büyük imparatorluk kuran büyük devlet adamı ve şair Babür Şah, 26 Aralık 1530 tarihinde Agrada ölmüş ve cenazesi sonradan Kâbile götürülerek şehir dışında mükemmel bir türbeye gömülmüştür ![]() Babürnâme adıyla Çağatay Türkçesi ile hatıralarını yazdığı eser, Abdurrahman Han tarafından Farsçaya ve Pavet de Courteille tarafından da İngilizceye çevrilmiştir ![]() ![]() Kurduğu, büyük devlet ise 1858 yılında İngilizlerin Hindistanı istilası ile sona erdi ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
A'dan Z'ye Türk Büyükleri... |
![]() |
![]() |
#15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() A'dan Z'ye Türk Büyükleri...BÎRÛNÎ Türk-İslam dünyasının yetiştirdiği büyük bilim ve din adamlarından olan Bîrûnî, bugün İran sınırları içinde bulunan Kas şehrinde 973 yılında doğdu ![]() ![]() ![]() Astronomi çalışmalarına 995te başlayan Bîrûnî, Harezm civarındaki Buşkatirde, güneşin ve gezegenlerin deklinasyonlarını (meyillerini) tespit etti ![]() ![]() ![]() Gazneli Sultan Mahmutun Hindistan seferine, başdanışman ve hazine genel müdürü olarak katıldı ![]() Hindistanın fethinden sonra burada çeşitli ölçümler yapan Bîrûnî, yerkürenin yarıçapını 6 ![]() ![]() ![]() Arapça ve Farsçanın yanı sıra Sanskritçe, İbranice, Rumca, Süryanice ve Yunancayı da öğrenen Bîrûnî, astronominin yanı sıra tıp, fizik, matematik, tarih, kronoloji, ve din ilimlerinde de büyük ilerleme gösterdi ![]() ![]() Sahip olduğu bilimsel araştırma metodu sebebiyle, bilim tarihçileri Bîrûnîyi, bütün zamanların en büyük mütefekkirleri arasında sayar ![]() ![]() Bîrûnî, 1049 yılında Gaznede vefat etti ![]() BARBAROS HAYRETTİN PAŞA Denizcilik tarihimizin en ünlü kaptanlarından birisi de Barbaros Hayrettin Paşadır ![]() Barbaros, 1473 tarihinde Midilli Adasında doğdu ![]() ![]() ![]() ![]() Hızır, Barbaros Hayrettin adı ile şöhret bulmuştur ![]() Yakup Beyin oğulları denizlere açılıp ticaret yapmaya başladılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O zamanlar Antalyada Yavuz Sultan Selimin kardeşi Şehzade Korkut valilik yapıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Kovalayandan kaçmayacağız, kaçanı da kovalamayacağız! Barbaros kardeşi İlyasın intikamını almak için Rodos korsanları ile birçok çarpışmalar yaptı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barbaros Akdenizde dolaşırken ağabeyi Baba Oruç ise her tarafa büyük nam salmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Barbaros ağabeyi ile birlikte çalıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yavuz Sultan Selim padişah olunca, Barbaros Hayrettin yeni padişahı tebrik etmek için, Kemal Reisin hemşirezadesi Muhittin Reisle birçok hediyeler gönderdi ![]() ![]() ![]() Adeta Barbaros, Kuzey Afrikanın bir hükümdarı mahiyetinde idi ![]() ![]() ![]() ![]() Ah, bütün Frengistanı kılıçtan geçirsem, kardeşlerimle yoldaşlarımın intikamını alamam! Barbaros, bu acıdan sonra artık Akdenize aman vermiyordu ![]() ![]() Deniz üstünde yürürüz, Düşmanı arar buluruz, Öcümüz komaz alırız, Bize Hayrettinli derler ![]() O sıralarda Yavuz Sultan Selim, Mısırı fethetti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barbarosun delaletiyle, Cezayir Osmanlılara bağlı bir eyalet oldu ![]() ![]() Yavuz Selim ölünce yerine Kanuni Sultan Süleyman geçmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kanuni Sultan Süleyman 1533 tarihinde Cezayir Emiri Barbarosu İstanbula davet itti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Padişahım, o herifin lakırdısı mı olur? Emredin gemilerini havaya uçurayım ![]() ![]() Bu sözlerden hoşlanan Kanunî: Hızır Bey, sen bu dinin en hayırlı oğlusun ![]() ![]() Kanuni, Barbaros Hayreddini Osmanlı Donanmasının Kaptan-ı Deryalığına tayin etti ![]() ![]() Barbaros Hayrettin Paşa, 84 parça gemiden oluşan bir donanma ile Akdenize açıldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan sonra Barbaros Korfo adasını zaptederek, burada birçok ganimetler ve esirler ele geçirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Akdenizde Türk hakimiyetine son vermek üzere Papa III ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barbaros, Andrea Dorianın büyük bir donanma ile Preveze önlerine geldiğini duyunca donanmasını hazırladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Türk gemileri ağır ağır düşmana doğru ilerlerken bütün asker Allah! Allah! sesleri ile etrafı inletiyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu korkunç sahneyi gören gerideki gemiler kaçmaya başladılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Artık Barbaros iyice ihtiyarlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fakat o, Türk denizcilerinin bir manevi kudret kaynağı olarak ebedileşmekte, bu da denizcilerimizin her sene onun türbesi önünde yaptıkları törenlerle dile getirilmektedir ![]() |
![]() |
![]() |
|