![]() |
Halikarnas Balıkçısı - Alabandada |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Halikarnas Balıkçısı - AlabandadaHalikarnas Balıkçısı - ALABANDADA Saç maşası satan adam, güverte yolcularına ait sancak kıç omuzluğunun alabandasında dinelmiş, bağıra bağıra mallarını övüyordu ![]() ![]() Denizin mavisi koyulaşmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sözler burgaçlanarak ve köpürerek, ağızdan çağlayan halinde akıyordu ![]() ![]() ![]() "Kar" mı? Ne gezer efendim! Hatta zararına satıyordu ![]() ![]() ![]() Kendisi, abur cubur satan bir işportacı değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Satıcının dört yanında kalabalık halinde halka olmuş erkekler arasında, yalnız iki dişsiz ihtiyar kadın vardı ![]() ![]() ![]() Yalnız, halka dışında, gemi alabandasında, şiltelerini sererek bağdaş kurmuş kadınlar tepeden tırnağa göz kulak olmuşlardı ![]() ![]() ![]() Gezgin satıcı maşaların bu marifetine işaret ediyordu ![]() ![]() Alabandada oturanlar arasında iki çift de vardı ![]() ![]() "Bukle" sözünü duyunca, bu sözcüğün "u"sunu "o" çevirerek gevrek gevrek gülüşüyorlardı ![]() Saçlarının yarısı kıvırcık, yarısı düz olan kadın, sözümona utanıyormuş gibi, başını bir eğiyor, bir de sağa sola çeviriyordu ![]() ![]() Tezkere alarak köylerine dönmekte olan iki er, yavukluları için birer maşa aldılar ![]() Satıcı oradan ayrılınca, dört beş kadın da teker teker giderek birer maşa aldılar ![]() Alabandada şiltelerin üzerine bağdaş kurmuş da maşayla ilgilenmemiş olanlar arasında otuz beş yaşlarında, köy öğretmeni bir kadın vardı ![]() ![]() ![]() ![]() Öğretmen, elinden geldiği kadar hayret ve hayranlıkla, "Ah, ne güzel," dedi ![]() Oğlan, "Onun sahici direği, beyaz yelkeni var; bu kara kara tüten pis baca gibi değil," diye ekledi ![]() Çocuk devamla, "Biz babamla Amerika'ya giderken balık tutarız ![]() ![]() ![]() Sözlerinin öğretmeni etkilediğini görünce heyecanlandı ![]() ![]() ![]() Öğretmen, çocuğun her söylediğine inanıyor gibi yapıyordu ![]() Oğlanın gözlerinde, şanlı işler görenlere özgü bir gurur parladı ve konuşmasını sürdürdü: "Gemi giderken biz hep rakı içeriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öğretmen, "Aman ne güzel!" diyerek ellerini çırptı ![]() Bu kez çocuk, "Bu peri midir, melek mi?" diye düşünerek, öğretmene hayranlıkla baktı ![]() Kadın, cebinden bir avuç antepfıstığı çıkararak çocuğa verdi, "Rakım yok ama, bak, bunları ben tuzladım ![]() ![]() Küçük, yarı çekingen yarı hayran, fıstıkları yemeye koyuldu ![]() Oğlan, doğrusu pek erken yaşında, kadın kısmının entrika ve tuzaklarına uğruyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Oğlan kadına, "Sen evli misin?" diye sordu ![]() Öğretmen, "Hayır," karşılığını verdi ![]() Oğlan memnun oldu, "Ben büyüdüğüm zaman," dedi ![]() Kadın elini sallayarak, "Ona daha çok vakit var," dedi ![]() Çocuk, "İyi ya! Ben büyüdüğüm zaman seninle evleneceğim," dedi ![]() Öğretmen, güle güle çocuğa sarılarak öptü ![]() "Aman çok hoş olur ![]() ![]() ![]() Çocuk, "Ben büyüdüğüm zaman çok param olacak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öğretmen, "Hiç korkma, onları ben yaparım," diye cevapladı ![]() Öteki, "Elbette yaparsın, birlikte yiyeceğiz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlar böyle konuşurken, iki üç adım ötelerinde Denizci Davut alabandaya dayanmış, bir denize bakıyor ve sonra gözlerini yukarıda, birinci mevki güvertesinin parmaklığına göğsünü yaslayarak ihtiyar ikinci kaptanla görüşen genç kıza çeviriyordu ![]() ![]() Kız ona bakınca göz göze geliyorlardı ![]() ![]() ![]() Davut, gözbağıymış gibi, kızın bakışını tutuyordu ![]() Gözler birbirine bağlanıyordu ![]() İkinci kaptan, önemli bir şeyin olmakta olduğunu anladı ![]() Denizcinin gözünde ne merhamet, ne de arzu vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Deniz seyahati her insanı az çok, görenek zincirinden ve her günkü hayat çemberinden dışarı fırlatır ve insan gönülleri arasında sempati akıntısı dolaştırır ![]() İnsanlar gemiye, birbirlerinin yabancısı olarak binerler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birdenbire Davut gülümsedi ![]() ![]() Bu, yabancılığı bir kenara atmak, tanışmak ve birbirini kabul etmekti ![]() Belki de, aralarında geçen şeyde cinsellik farkının -yani birisinin erkek ve ötekinin dişi olmasının- payı vardı ![]() Aralarında, gözle görülmez kudretli bir bağ oluşmuştu ![]() ![]() Bir an için Davut'un gözü kızın dudaklarına ve göğsüne indi ![]() Kadının, farkına varmadan göğsünü kabartışı, bir "kendini veriş"ti ![]() ![]() ![]() Yaşlı ikinci kaptan, salonun merdivenlerinden inerken, gemi katibine rastgeldi ![]() ![]() Katip, "Acaba bizim moruk aklını mı oynattı?" diye düşünerek başını sallayıp işine gitti ![]() Tezkere alıp köye dönerken yavuklularına saç maşası almış olan erler, çocuğa bir avuç antepfıstığı vermiş olan köy öğretmeni kadın, Denizci Davut ve birinci mevkideki kız, artık ölünceye kadar, gelip geçen o kısacık anı unutamayacaklardı ![]() Ciddi ve önemli saydıkları bir anıyla dolu olan varlıklarına, bu ufak tefek şeyler, sanki cennetteki meleklerin geçer ayak gönüllerine düşürmüş olduğu gülümsemelerdi ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|