Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
askeri, doktrini, federasyonu, rusya

Rusya Federasyonu Askeri Doktrini

Eski 11-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rusya Federasyonu Askeri Doktrini



Rusya Federasyonu Askeri Doktrini kitap özeti

Yazar bu kitabında; Rus tarihine genel bakış, Rusya Federasyonunun ulusal güvenlik ve dış politika doktrini ve Rusya federasyonunun askeri doktrini konularını incelemiştir
Kitabın birinci bölümünde “Rus Tarihine Genel Bakış” ana başlığı altında: “Başlangıçtan Sovyetler Birliğinin Dağılmasına Kadar Olan Dönem” ile “Sovyetler Birliğinin Dağılması : Halef, Rusya Federasyonu” konuları hakkında bilgiler verilmiştir
Başlangıçta göçebe bir hayat yaşayan Ruslar 9 ncu yüzyılda Kiev prensinin etrafında toplanarak bir birlik oluşturmuşlar ve mütakiben de Hıristiyanlığı seçerek Ortodoksluğu resmi din olarak kabul etmişlerdir 13 ncü ve 14 ncü yüzyılda Moğollara tabi olarak yaşamışlardır 15 nci yüzyıldan itibaren yayılma siyaseti izlemeye başlamışlardır 17 nci yüzyılda Ramanov hanedanının işbaşına gelmesi Rusya için bir dönüm noktası olmuştur Rusya bu dönemden sonra devlet olarak kurumlaşmaya, Avrupaya yönelmeye ve bölgesinde genişlemeye yönelmiştir Batılaşma sürecini başlatan kişi olarak Deli Petronun sonraki dönemlerde belirgin bir yeri olmuştur 18 nci yüzyılın sonlara doğru isyanlar yaşamıştır 19 ncu yüzyılda Avrupayı etkisine alan akımlara karşı soğuk duran Rusya, reformları ve karşı reformları yaşamıştır 20 nci yüzyılda Sovyetler birliğine vücut verecek olan Sovyet Sistemi temel yönetim birimi olarak 1905 yılında Petesburg ayaklanması sırasında ortaya çıkmış ve halkın isteklerini doğrudan, eksiksiz yansıtan bir platform olması nedeniyle giderek Rus toplumunda otoritesini tesis etmiş ve meşruluk kazanmıştır Kasım 1917′de devrim başlamış, Leninin “Halk Komiserleri” hükümeti kurulmuştur 1924′ de Lenin ölünce yerine Stalin geçmiştir İhanet, casusluk yabancı gizli servislerle işbirliği, ölüm ve sürgün Stalin döneminde sıradan günlük işler olmuştur 1939′da sürpriz bir şekilde Almanlarla saldırmazlık anlaşması imzalamış, 1941′de ise Stalin yönetimine, Almanlar saldırmaya başlamıştır Stalin yönetimi zor koşullar altında özgürlük ortamı sağlayarak, Sovyet halkının dini ve milli duygularını öne çıkarmış ve bu yolla, Alman ilerlemesini durdurabilmiştir Coğrafi mevki itibariyle milli gücü artıkça çevresindeki ülkeleri etki altına alması nedeniyle Bulgaristan, Romanya, Çekoslovakya Sovyet yönetimini örnek alan siyasal rejimlerin kurulmasına yol açmıştır1953′ de Stalin ölmüş, yerine Kruşçev geçmiştir Kruşçevin ılımlı politikası Federal Almanyanın NATOya girmesine kadar sürmüş, bu olay Sovyetleri rahatsız ettiğinden buna tepki olarak Varşova Paktını kurmuştur1970 yılında ABDni her konuda geçme hedefini hayata geçirmeye karar vermiş; 1980′ e kadar komünizmin tamamlamasını öngören bir hedef belirlemiştir; Bu dönemde Rus dış politikası üçüncü dünya ülkelerini hedeflemiş ve Mısır, Suriye, Irak, Kongo ile yakın ilişkiler içine girmiştir Doğu Almanyanın tanınması amacına yönelik bir çaba içerisine de girmiş, ancak, bu çabasında başarılı olamayınca Küba ile ilişkileri yoğunlaştırarak ABDni baskı altına almaya çalışmış, ortaya 1963 Küba Krizi çıkmıştır 1964′ de Kruşçev görevinden ayrılmış ve yerine Brejnev geçmiştir Bu dönem de dinsel hareketler, Yahudi düşmanlığı, milliyetçi hareketler ön plana çıkmıştır 1982′de Brejnev ölünce yerine Yuri Andruponov geçmiş, 1984′ de onun yerine Konstantin Çernenko, 1985′de ise Mihail Gorbaçov geçmiştir
Gorbaçov dönemi Sovyetler Birliğinin özgürlüklerin en çok yaşandığı dönem olmuştur Basın üzerindeki denetim kaldırılmış, kilise-devlet ilişkilerindeki gerilim kalkmış, dinsel özgürlük sağlanmış, kilise saygınlığını tekrar kazanmaya başlamıştır1987 yılında kısa ve orta menzilli nükleer füzelerin devre dışı bırakılması konusunda hemfikir sağlanmış ve bir anlaşma imzalanmıştır 1989′ da Baltık Ülkeleri Letonya, Litvanya, Estonya bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir Ağustos 1991′de Gorbaçova darbe girişiminde bulunulmuştur 8 Aralık 1991 tarihinde Rusya Federasyonu, Ukrayna ve Beyaz Rusya devlet başkanları bir araya gelerek dünyada ilk kez bir büyük devletin kansız, savaşsız dağıldığını tüm dünyaya duyuruyorlardı Sovyetler Birliği bu andan itibaren artık Rusya Federasyonu olarak isim değiştirmiştir
Ortodoksluğun kabulünden itibaren 19 ncu yüzyıla kadar olan dönemde Rus siyasal yaşamına “Moskovanın, Bizansın halefi ve 3 Roma olduğu düşüncesi damgasını vurmuştur 19 ncu yüzyıldan 20 nci yüzyılın başına kadar ikinci dönemde genel olarak Slavizm Rus tarihine damgasını vurmuştur 1917-1985 yılları arasına Marksizim ve Leninizm damgasını vurmuştur Temel amaçları emperyalizmin ve kapitalizmin ortadan kaldırılması olmuştur 1985 yılından günümüze gelen dördüncü dönem içerisinde yeniden yapılanma ve açıklık dönemi olarak göze çarpmaktadır
Kitabın ikinci bölümünde “Rusya Federasyonunun Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Doktrini konusu, Rusya Federasyonunun Ulusal Güvenlik Doktrini ve Rusya Federasyonunun Dış Politika Doktrini” alt başlıkları altında incelenmiştir
Ulusal güvenlik doktrini kabul tarihi 10 Ocak 2000 ve dış politika doktrini kabul tarihi ise 28 Haziran 2000′dir En tepede ulusal güvenlik doktrini bunun altında dış politika doktrini ve en altta askeri doktrini yer alır
Rusya Federasyonunun Ulusal Güvenlik Doktrini 4 bölümden oluşmaktadır 1 nci bölümde; RF ye uluslar arası toplumun içinden bakılmaktadır, 2 nci bölümde; RF nin ulusal çıkarlarına değinilmekte, 3 ncü bölümde RF ye yönelik ulusal güvenlik tehditleri açıklanmaktadır 4 ncü ve son bölümde ise; RF nin ulusal güvenliğinin sağlanması üzerinde durulmaktadır
Uluslararası toplumun içinde RF, Avrasya coğrafyasındaki benzersiz stratejik konumu, köklü tarihi, zengin kültürü, her şeye rağmen sahip olduğu ekonomik, bilimsel, teknik ve askeri olanakları nedeniyle, dünya siyasetinde önemli rol oynamaya devam edecektir Ulusal çıkarları, bireyin toplumun ve devletin her alandaki, dengelenmiş çıkarlarıdır Ekonomik çıkarlar, RF için kilit önemde olan çıkarlardır
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse : Doktrinde etnik yapının çok çeşitli olduğu kabul edilmektedir Realist bir yaklaşım içermektedir Dünya ekonomisinden geri kaldığı açıkça belirtilmektedir Bunun giderilmesi için tedbirlere yer verilmiştir Bireyin, toplumun ve devletin çıkarlarının birlikte gözetileceğinin öngörülmesi RFdeki ideolojik değişimin somut bir ifadesidir Demokrasi, insan hakları, hukuka bağlılık serbest piyasa ekonomisi, yabancı sermaye, yerel yönetimler konularında liberal bir çizgiye yaklaştığı gözlenmektedir 1990 sonrası dünya koşullarını ve buna bağlı olarak ortaya çıkmış yeni tehdit unsurlarını belirlemektedir Yurt dışındaki vatandaşlarına ve Rus diline ilişkin olarak doktrinde yer alan ifadeler RFnin emperyalist eğilimlerinin sürdürdüğünü ortaya koymaktadır
Rusya Federasyonunun “Dış Politika Doktrini” 28 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir Beş bölümden oluşmaktadır 1 nci bölümde; genel prensiplere yer verilmiştir 2 nci bölüm; modern dünya ve RFnin dış politikası başlığını taşımaktadır 3 ncü bölümde; küresel sorunların çözümünde RFnin öncelikleri ele alınmaktadır 4 üncü bölümde; bölgesel önceliklere değinilmektedir 5 nci bölümde; RFnin dış politikasının şekillenmesi ve hazırlanması üzerinde durulmaktadır
Dünya, RFnin çıkarlarını etkileyen, köklü ve dinamik değişikliklere doğru gitmektedir Bu ortamda işbirliği imkanları artmıştır RF, bağımsız ve yapıcı bir dış politika izlemekte, dış politikası karşılıklı avantajlar dahilinde pragmatizm temeline dayanmaktadır Küresel konularda RF, BMnin ve BM Güvenlik Konseyinin rolünü azaltacak girişimlerin karşısında olmalıdır RF, ABD ikili uluslar arası anlaşmalar temelinde nükleer potansiyelini azaltmaya razıdır1972 yılında imzalanan antibalistik füzelerin sınırlandırılmasını öngören anlaşmanın korunmasından yanadır BDT üyesi ülkelerle, gümrük birliği ve ortak güvenlik anlaşması kapsamındaki ülkelerle ilişkiler belirleyici olmalıdır RFnun APEC, ASEAN ve ŞANGHAY beşlisi gibi organizasyonlardaki katılımı güçlendirilmelidir
Söz konusu doktrini genel bir değerlendirmesini yapmak gerekirse pragmatik ve batı yanlısı bir metindir ABD ve AB ile ilişkilere önem verilmektedir ABDin öne çıkmasından ve BM Güvenlik Konseyinin onayı olmadan girişilen operasyonlardan duyulan rahatsızlık vurgulanmaktadır RF dış politikayı, siyasal ve ekonomik açılardan daha uygulanabilir ve rasyonel hale getirmeyi amaçlamaktadır RF nin jeopolitik konumu ve artan stratejik değeri de bu çerçevede öne çıkarılmaktadır Doktrinde genel, barışcı, diyaloga açık bir yapı sergilenmektedirNATOnun genişlemesinden, NATOnun yeni üyelerinin topraklarına nükleer ve konvansiyonel silahların konuşlanmasından duyulan rahatsızlık özellikle vurgulanmıştır
Kitabın üçüncü bölümünde ise “Rusya Federasyonunun Askeri Doktrini” “1993 Askeri Doktrini” ve “Yürürlükteki Askeri Doktrin olmak üzere iki bölüm halinde incelenmiştir
1993 Askeri Doktrininde uluslar arası ortamda ideolojik bölünmüşlüğün ortadan kalktığı, ortaklık, işbirliği ve yakınlaşmanın önem kazandığı ifade edilmektedir Silahlı çatışmaların önlenmesi temel amaçtır Öz savunma hakkı hariç, hiçbir devlete karşı silahlı güç kullanılmayacağı belirtilmiştir Diğer önemli husus ise RFnin, nükleer güce ilk başvuran taraf olmama konusundaki genel taahhüdünden vazgeçtiğini gösteren hükümlere yer vermiş olmasıdır RF ile çıkarları çatışmayan her ülkenin RFnin ortağı olduğu ifadesine yer verilmesinin anlamı; çıkarları çatışan her ülkenin de RFnin rakibi olduğu değerlendirmesini beraberinde getirmektedir Burada Orta Asya ve Kafkaslar nedeniyle Türkiyeye üstü kapalı bir mesaj vardır RF, son dönemde insan hakları olgusu üzerinden öne çıkmış olan ülkelerin iç işlerine karışılmasından ve ABD nin başını çektiği bir grup ülkenin, BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan, BMyi devre dışı bırakarak küresel ölçekte barışı oluşturma - koruma - sürdürme faaliyetlerinden rahatsızlık duymaktadır
1993 askeri doktrinin yerini, 21 Nisan 2000 tarihinde, yeni askeri doktrin almıştır Yeni doktrin 3 bölümden oluşmaktadır 1 nci bölümde askeri-siyasi temeller, 2 nci bölümde askeri-stratejik temeller, 3 ncü bölümde askeri-iktisadi temeller ele alınmıştır Doktrinin savunma amaçlı olduğu, devletin ve silahlı kuvvetlerin yönetiminin merkezileşmesi suretiyle hayata geçirileceği öngörülmektedir RFye yönelik direkt askeri tehditin azalması, özellikle iki nedene dayandırılmıştır 1 nci neden; izlenen aktif ve barışcı dış politika, 2 nci neden ise nükleer caydırıcılık olarak ifade edilmiştir Doktrinde Beyaz Rusya ile birleşmek suretiyle ortaya çıkarılmaya çalışılan Birlik Devletinin savunma imkanlarının desteklenmesine yönelik tedbirlerin alınması ve BDT kapsamındaki kollektif güvenlik anlaşmasının güçlendirilmesi de öngörülmektedir Doktrinde önemli bir husus da istikrarın sağlanması ve devam ettirilmesi ile dış tehditlere karşı erken aşamalarda tepki oluşturulabilmesi için RF toprakları dışında stratejik olarak önem arz eden bölgelerde RF askeri birliklerin yer alabileceği belirtilmiştir
Yürürlükteki askeri doktrinin 1993 tarihli doktrini temel alarak bunun biraz geliştirilmesi olduğu söylenebilir Askeri tehditlerin önlenmesinde, öncelikle askeri olmayan unsurların kullanılmasını ve barışcı bir dış politika izlenmesini öngören yeni doktrin bir anlamda savaşı önleme doktrini olarak adlandırılabilir 1993 doktrinine göre nükleer caydırıcılık daha çok öne çıkarılmıştır BM Güvenlik Konseyi kararına dayanmayan kararların haksız ve hukuka aykırı olduğunun altını özellikle çizmektedir Doktrinde BM şartına aykırı hareket etmeyen ve RF nin çıkarlarına zarar vermeyen bir siyaset izleyen devletlerin RF nin ortağı sayılacağının öngörülmesi de ilginçtir Bölgesel çıkarlar açısından bakıldığında, Türkiyenin RF nin ortağı olması mümkün olmayacaktır Doktrin içerdiği bu ifade ile Türkiye ile RFnin bölgede beraber hareket etme olanağını ortadan kaldırmaktadır Enerji kaynakları açısından bölge devletlerine ve bölge dışı devletlere bakıldığında, belirtilen olanaksızlığın sadece Türkiye için değil, bütün devletler için sözkonusu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır Doktrinde RFnin çıkışlarını bulunduğu denizlerde mevcut olan güç dengesini bozabilecek askeri gruplaşmanın ortaya çıkmasının, dış tehdit unsurları arasında gösterilmesi, üzerinde durulması gereken bir husustur Bu ifadeden hareket edildiğinde Hazar Denizin statüsündeki gelişmeler, Doğu Akdenizde Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin AB girmesi, Yunanistanın Egede karasularını 12 mile çıkarma girişimlerinin RFnin çıkarlarını doğrudan ilgilendirdiği sonucuna kolaylıkla ulaşılmaktadır Türkiyenin Azerbaycana olan ilgisinin, RFnin çıkarlarına aykırı olduğu ve sonunda nükleer silahların kullanımını gerektiren durumlara yol açabileceği sonucuna ulaşılmaktadır Gorbaçov döneminde yaşanan yıldız savaşları projesi ile ilgili gelişmelerin etkisinde ABDnin son dönemde geliştirdiği ulusal füze savunma sisteminden duyulan rahatsızlığa da işaret edilmektedir Yurt dışındaki RF vatandaşlarının haklarının ve çıkarlarının korunmasının, askeri güvenliğinin sağlanması kapsamında görülmesi, Rus dış politikası açısından önemli bir girişimdir Doktrinde dikkat çeken bir başka husus ta BDT yi, BM ve AGİT ile bir tutma eğilimidir Hem misyon, hem de standart ve yöntem olarak BDT öne çıkarılmak istenmiştir
Sonuç olarak; RFnin yürürlükteki doktrini, bir taraftan değişim sürecinin devam ettiği, diğer taraftan buna bağlı olarak belirsizliğin hüküm sürdüğü, bir ara ürünüdür Doktrinde hem batıya yöneliş, hem de eski günlerin özlemi vardır 1993′ den sonra Rus dış politikası daha netleşmiştir 1993 yılında yürürlüğe giren doktrin ile karşılaştırıldığında askeri yapılanmanın sivil otoriteye bağlı olduğunun öngörülmesi ve stratejik nükleer silahların daha çok öne çıkarılmış olması dikkat çekmektedir 1993 doktrinde tam bunun tersidir Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Rus siyasal hayatında Atlantikçiler (Batıcılar) ve Avrasyacılar (Eski Sovyetçiler) şeklinde iki eğilim ortaya çıkmıştır Bu eğilimlerden; ağırlığın “Avrasyacılar” da olduğu görülmektedir Rus dilinin ve kültürünün yaygın kullanımının desteklenmesi, yurt dışındaki Rus vatandaşı olsun olmasın, yurt dışındaki bütün Ruslara sahip çıkılması, AGİTin faaliyetlerinin eski Sovyetler Birliği mekanına kaymasına karşı çıkılması gibi bir dizi husus, Avrasyacıların ağır bastığının işaretidir Doktrin 21 nci yüzyılda tekrar bir güç olarak girmenin alt yapısını oluşturma yönünde atılmış bir adım olarak görmek mümkündür Türkiyenin Orta Asyaya ve Kafkasyaya yönelmesi demek, RF ile karşı karşıya kalması demektir Bu RF ile aramızda savaşdan ziyade kriz ve gerginlik oluşmasına yol açar Türkiyenin RFna ve bu mekanda ortaya çıkmış yeni bağımsız devletlere ilişkin politikasında daha hassas olmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.