11-03-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Laik Dünyada İslam Kitabının Özeti
Laik Dünyada İslam kitabının özeti
Yaşar Nuri Öztürk burada öncelikle laikliğin tanımını yapmıştır Laikliği ne bir ideoloji, ne bir din, ne de bir felsefe olarak kabul etmiyor ve hiçbir kimse veya topluluğun Tanrı adına insanları yönetme yetkisinin olmadığını anlatmak istiyor Bu fikirden hareket edip, “insanı insan olduğu için sevmeyi ve saymayı gerektiren, hiçbir kimseyi inancı yüzünden farklı görmeyen hukuksal kurallardır” diyerek laikliği tanımlıyor Laikliğin amacı, ruhban sınıfını yok ederek, tanrı adını kullanarak insanları yönetmek amacı güdenleri durdurmaktır Ayrıca laikliğin dinin devlet işlerine karışmasını önleyerek devletin gelişmesinin önünü açtığı vurgulanıyor Ayrıca, ruhbanlığa karşı olan İslam dini aslında laik bir dindir Laikliğe sataşanların amacı, kendi konumlarını korumak ve insanların özgürlüklerini elde etmelerini önlemektir Yani, laiklik bizzat gerçek dindarların da sömürülmesini önleyen bir sistemdir Yazar laikliğin hem din hem de devlet yararına olduğundan bahsediyor Laikliğin olmadığı Libya ve Cezayir gibi ülkelerden örnekler gösterip İslamın siyasete alet olmasının nelere yol açabileceğinden bahsediyor Ayrıca siyasi İslamın ekonomik ve sosyal gelişmelerin yolunu tıkadığından bahsediyor
İslam dininin Fransa daki gelişmesi, büyümesi, tarihi inceleniyor Fransa da yaşayan müslüman azınlığa yol gösterilip seçenekler sunuluyor ve bunların tarihsel ve dinsel nedenleri yazar tarafından açıklanıyor Laikliğin İslam dininin gelişmesi için büyük bir nimet olduğundan bahseden yazar Fransa daki müslüman azınlığa “laikliğe karşı olmayın, çünkü sizin geleceğiniz laikliğin ömrünün süresi kadardır” diyerek önemli mesajlar veriyor Laikliğe dayanılarak yapılan yasaların ileride değiştirilebile-ceğinden ama dine dayanılarak yapılan bir yasanın yanlış bile olsa “kutsaldır” denilerek değiştirilmesinin kolay olmayacağından bahsediyor Yazar bu bölümde baş örtüsüne de değiniyor Başörtüsünün o zamanlarda edepli olma anlamı taşıdığını ve İslamda mecburi bir şey olmadığından bahsediyor Başörtüsünün artık günümüzde anlamını yitirdiğini ve genç kızların artık baş örtüsünün yerini okulun almasıyla eğitim seviyelerini yükselterek kötü davranışların engellenmesi gerektiğinden bahsediyor
Cumhuriyetle İslam dininin barışamamasının nedenlerini inceleyen yazar bunun nedenin atalarımızdan ve bazı çıkarcılar tarafından öne sürülen fikir ve davranışların din diye benimsenmiş olmasından kaynaklandığını ileri sürülüyor Laiklik çoğunluğun yanında azınlığın da haklarını korur Azınlığın serbestçe ibadetlerini yerine getirmesini sağlar Ayrıca yazar, İslamiyetin; dünya üzerinde her yerde imajının kötü olduğunu üstüne basa basa vurgulamaktadır Yazar bu bölümde “İslam çağdışı olmaktan kurtarılıp, tüm dünyaya tanıtılmalıdır” fikrini savunuyor Yazar özellikle din görevlilerini eleştiriyor İstismarcı ve cahil din adamlarının camiyi ve kutsal şeyleri kullanarak halkın beynini yıkadıklarını, halkı kandırdıklarını ve bölüp parçaladıklarından bahsediyor ve İslamiyetin hiçbir dünya ülkesinde doğru öğretilmediğinden bahsediyor Bu nedenle insanların Kuran-I Kerimden faydalanmalarını öğütlüyor
Yazar bu bölümde özellikle kilise ve İslam dinin yakınlaşmasını anlatıyor Hıristiyanlık ve Müslümanlığın birbiri ile olan ilişkilerinden bahsediyor Kuran-ı Kerim ve İncilden öğütler vererek Müslüman ve Hristiyanları kardeşliğe çağırıyor Geçmişte olduğu gibi savaşarak, vurup kırarak bir yere varılamayacağının artık anlaşılması gerektiğini, sorunların diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini söylüyor
Bu son bölümde laikliğin tartışılmaz bir kavram olduğundan, yasa gücüyle bütünleşmiş ve özdeşleşmiş hale geldiğinden bahsediliyor Fransa da yaşamayı seçmenin laikliği kabul etmekle mümkün olduğu belirtiliyor Fransa da laikliğin tümüyle uygulanmasını isteyenlerin Fransızlardan çok müslümanların olduğu tespitine yer veriliyor Müslümanlık Fransa da kabul etmek ve ortadan kaldırmak zorunda olduğu birçok zorlamayla karşılaşırken yanındaki kalkanın her zaman laiklik olduğu söyleniyor Her toplulukta olduğu gibi uygarlık eksiği ve fanatizm nedeniyle kamu düzenini sarsan gruplar varsa bu sorun kanunlar tarafından halledilir Laiklik olan yerde yasalar herkese eşit uygulanır Yazar dinsel aşırılığı yok etmek için önce onu besleyen etkenleri yok etmenin gerektiğinden bahsediyor Bir doktoru örnek verip, ”Hastadan iğrenmeyeceksin, sadece hastalıktan iğreneceksin ” sözünü gündeme getiriyor Müslümanlarda özellikle müslüman gençlikte görülen bu hastalık ve aşırılık aslında kimliklerini tanımamaktan, temel haklarını bilmemekten, düzgün bir dini eğitim almamaktan kaynaklanır derken, Fransada hiçbir müslüman din adamı yetiştiren kurumun olmaması, dinlerinin düzgün öğretilmemesini aşırılığa kaynak gösteriyor
Eskiye dayanmışlık ve bu tür yokluklar demokratik olması istenen müslüman bir temsilciliğin ortaya konmasını zorlaştırdığından bahseden yazar şu anda dinsel yaşam karşısında toptan bir yenileşmeye girişen müslümanların arasında bölünmelerin oluştuğunu ilave ediyor Bunun için Fransadaki İslamın toptan uyarlanmaya ihtiyacı vardır Dinsel işlerin örgütlenmesinde Fransadaki siyasal irade tarafından desteklenen Müslümanlardan ve Müslüman olmayanlardan kurulu bir grubun yapacağı hukuksal bir düşünceyi oluşturmak gereklidir Bunun için vakıf, araştırma ve eğitim kurumu, modern bir temsilcilik, imam statüsünün tanımlanması, Müslüman din adamlarının örgütlenmesi, camilerin kurulması gerekmektedir Vakfın amacı Fransadaki İslam dininin yabancı ülkelerden bağımsız olmasını sağlamaktır Topluluğun dinsel ve siyasal tavırlarının birleştirilmesi için tek bir dinsel otoritenin olması şarttır İmamların statülerinin belirlenmesi zorunludur Bağlı olacakları bir otorite tarafından atanmaları gerekir Bunun da belli bir devlet kurumu tarafından yapılması sağlanmalıdır Belediyelerin cami inşasına çıkardıkları zorluklar önlenmeli, belediye arazilerinde cami inşası kolaylaştırılmalıdır Bu binaların mülkiyeti devlete kalır, yönetim dinsel derneklerde bulunur Bu İslami görüş kamuoyundaki İslamın kötü ününü biraz azaltır
|
|
|