Prof. Dr. Sinsi
|
Halide Edib Adıvar Biyografisi Kitabı Tavsiyesi
Halide Edib Adıvar biyografisi Kitabı Tavsiyesi
İpek Çalışlar'ın Halide Edib Adıvar biyografisi bugünlerde okurla buluşacak Ayşe Arman'la Hürriyet'teki söyleşiyi okuduktan sonra, kitabı bir an önce elime almak istedim Çünkü, İpek Çalışlar âdeta birçok Halide'den söz açıyordu yanıtlarında
Kar Yağıyor Hayatıma'da yazdığım gibi, önce 'romancı' Halide Edib'le tanıştım O zamanlar Handan romancısının büyük ünü sürüyordu Öncelindeki bazı adlara, örnekse, Fatma Aliye'ye, Güzide Sabri'ye rağmen, Halide Edib bir bakıma ilk kadın romancımız olarak tanıtılıyor, kadın yazarlar arasında 'aşılamamış' sayılıyordu
Handan'ı, Sinekli Bakkal'ı, Yolpalas Cinayeti'ni severek okumuştum Ama galiba en çok Kalb Ağrısı'nı sevdim
Andığım dönemde, Halide Edib Mor Salkımlı Ev'i ve Türk'ün Ateşle İmtihanı'nı art arda yayımladı Bunların, epey eskilerde İngilizce yazılmış anılardan Türkçe'ye çeviri olduğu pek bilinmiyordu Kitap kurdu Ferit Amca, orijinalleriyle karşılaştırmış, bir yaz akşamıydı, Arnavutköyü'ndeki evlerinin küçük bahçesinde, Halide Edib'in "Gâzi" konusunda üslûbunu epey yumuşattığını söylemişti
Böylece, Kurtuluş Savaşı sonrasında Atatürk'le Halide Edib arasındaki dargınlığı öğreniyordum Hem yalnız Halide Edib değil, eşi Adnan Adıvar da Ankara'dan ayrılanlar arasındaydı
Kalb Ağrısı'yla Türk'ün Ateşle İmtihanı'nı yan yana okuyun, romandan anıya, daha doğrusu, yaşamdan romana, sonra anıya yol alıp gitmiş sahnelerle karşılaşırsınız Bu otobiyografik özellikler üzerinde yazık ki durulmamıştır
Ne olmuştu da, Adıvar'lar önce Ankara'dan, sonra İstanbul'dan ayrılmışlar, Atatürk'ün ölümüne kadar yurda dönmemişlerdi?
İşte 'hangi' Halide Edib dediğim bende bu soruyla başlar Okuduğum kaynaklar kemküm ediyor, açık seçik bir yanıt bir türlü belirmiyordu
Çevremdeki kişiler habersiz kalmayı ya da habersiz görünmeyi tercih ediyorlardı Üslûp yumuşamasından söz açmış Ferit Amca, siyasî anlaşmazlık diyerek geçiştirivermişti (Türk'ün Ateşle İmtihanı'nın İngilizce aslıyla karşılaştırılarak gerçekleştirilecek bir basımını uzun süre bekledim  )
O kadar çok Halide Edib var ki; meselâ Yahya Kemal'in anlattığı Halide Edib Gerçi Yahya Kemal de neredeyse iki Halide Edib anlatıyor
İlki, Yeni Tûran yayımlandığında kaleme getirdiği eleştirel yazıdaki romancı Peyam-ı Edebî'de 1913'te yayımlanmış bu yazı Günün kasırgalı koşullarında iyimser bir ütopya aranmış Halide Edib'i, Yahya Kemal, Yeni Tûran dolayısıyla hem övüyor, hem inceden inceye, olumsuz yönde eleştiriyor Bir yer geliyor, Yahya Kemal handiyse ironiye açılıyor:
"Halide Hanım'ın hikâyesinden sonra türeyen bugünkü Tûran lokantaları, Tûran berberleri, Tûran ocakları bütün pâyitahtı sarmış; İstanbul'un her kuytu mahallesinde, her sayfiyesinde âteşîn zâviyeler var "
Yahya Kemal, romandan sonra, "Türklük havarisi Gökalp'in Tûran dâüssılasından biz büsbütün başka bir şey anlıyorduk" diyor
Yeni Tûran Halide Edib'in 'ideolojik' romanları arasında sayılmış Bence haksızlık edilmiş Bu eserin "cemâhîr-i milliyeden müteşekkil bir Osmanlı saltanatı" özlemiyle yorumlanması, yeniden vurgulamak gerekirse, bence haksızlık O ağdalı milliyetçilikten soyutlayın, Yeni Tûran, tutkulu coşkusuyla başka şeyler de söyler
Yahya Kemal, ölümünden sonra yayımlanması düşüncesiyle kaleme aldığı portre yazılarından birinde Halide Edib'i betimler: Tanışmaları, dostlukları, izlenimler, hatta bir iki küçük dedikodu, ifşaat 'Ermeni meselesi'yle ilintili bölüm birdenbire kesilir Yahya Kemal mi sonradan yazmak üzere yarım bırakmıştır; yayımlayanlar mı alt alta nokta noktaları kondurmuşlardır, kestiremezsiniz
Şaşırdığım, Yahya Kemal'in, Yakup Kadri'den yola çıkarak söyledikleri Niye şaşırdığımı sonra söyleyeceğim; önce alıntı:
"O aralık Halide Edib Hanım hakkında 'Ocak'ta bir konferans vermiştim Yakup Kadri, Halide Edib Hanım'ı hiç sevmez, benim nazarımda muttasıl düşürürdü; gayet haris, riyakâr, ehemmiyet ve şöhret peşinde koşar, içyüzü karanlık, bilhassa dessas bir insan olarak tasvir ederdi "
Yahya Kemal, Yakup Kadri'nin söylediklerine kulak asmayarak görüşürmüş Halide Edib'le "Çok zaman akşam yemeğini beraber yerdik" diyor
Yakup Kadri'nin Edebiyat ve Gençlik Hatıraları'nı okuyanlar, hemen hatırlayacaklar: Yaban romancısı, Halide Edib'e hayranlığını uzun uzadıya dile getirir Bu hayranlık, Halide Edib'i tanımadan önce, Handan dolayısıyla başlamıştır Eseri çok seven Yakup Kadri, duygu ve düşüncelerini sıcağı sıcağına yazmış Gerçi bir yanlış anlama sonucu, Handan'ın yazarı Yakup Kadri'nin övgülerine gücenmiş ama, sonra sular durulmuş
Dahası, Ateşten Gömlek adı, Yakup Kadri'den edinilmiş Romanın başında Halide Edib anlatır:
"Size de bu kadar Anadolu'ya yakışan ve kendi başına bir şaheser olan isim için teşekkür etmek ve sizden af dilemek isterim, Yakup Kadri Bey "
Halide Edib, günün birinde, iki ayrı Ateşten Gömlek'in -hem kendininki, hem Yakup Kadri'ninki- "kütüphane raflarında yan yana" duracaklarına inanır O iki Ateşten Gömlek, birbirlerine uzak geçmişin derin acılarını söyleyeceklerdir 
Yahya Kemal'in Yakup Kadri'den yola çıkarak Halide Edib nitelendirmeleri, acaba gerçekten Yakup Kadri'nin sözleri, değerlendirişi miydi; sormadan edemiyorum Dahası, Yakup Kadri'nin portresini de çizen Yahya Kemal'in şu sözlerini okudukça: "Yakup Kadri'nin bana ve benim ona karşı duyduğumuz şedîd bir kin ikimizin hayatında başlıca bir safhadır "
Yakup Kadri noktalarken, "  artık Halide Edib'i Edebiyat ve Gençlik Hatıraları'nın içine sığdıramayacağım ve ona ancak bu kitabı takip edecek olan siyasî hatıralarımda yer verebileceğim" notunu düşmüş Politikada Kırk Beş Yıl'da, yani siyasî anılarda Zeyno romancısı hem hiç görünmez, ne yazar kimliğiyle, ne siyasî kimliğiyle
1990'larda Halide Edib'in vârislerinden Gülbün Türkgeldi beni aradı Özgür Yayınları Halide Edib külliyatını yeniden yayımlayacaktı Gülbün Hanım 'sadeleştirme' konusunda ne düşündüğümü soruyordu Önceki Halide Edib sadeleştirmelerinden duyduğum üzüntüyü belirttim "Peki, siz yapar mısınız?" Böylesi bir sorumluluğu taşıyamazdım Yapmadım ama, Gülbün Türkgeldi gibi çok değerli bir dostu kazandım
Aziz dostum Gülbün Hanım'ı kaybedeli yıllar geçti Onun Halide Edib anılarını elbette hatırlıyorum, yaşadıklarını, dinlediklerini; Yeşilyurt'taki zarif evinde birçok zaman bana anlatmıştı "Bunları mutlaka yazmalısınız" derdim Gülbün Hanım, ne yazık ki, yazmadı "Size emanet" derdi
Emanetleri -çok üzülerek- kaleme getirmeyeceğim En küçük bir sözün, en masum bir davranışın bile 'skandal-haber'e dönüştürüldüğü günümüzde, ne aziz dostumun, ne de Halide Edib'in hatırasını kurda yem yapmak isterim 
Yalnız şu kadarını söyleyeceğim: 1964'te, ölürken, Halide Edib Adıvar, gelecek için, memleket için derin kaygılar duyuyormuş
Önsezi olsa gerek, Ateşten Gömlek'in "Yakup Kadri Bey'e" mektubunda yazmış: "Kim bilir o uzak âtide Türk gençliğinin sırtındaki 'Ateşten Gömlek' ne kadar bizimkilerden başka olacaktır  "
SELİM İLERİ
|