|  | Türk Sinemasında Yılmaz Güney ve Sonrası |  | 
|  01-31-2010 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Türk Sinemasında Yılmaz Güney ve SonrasıTürk Sinemasında Yılmaz Güney ve Sonrası 1960'ların ikinci yarısında sessiz, üzgün bakışlı ama haksızlığa katlanamayan bir adam giderek milyonlarca izleyiciyi peşinde sürükleyen bir halk kahramanı tipi yarattı ve sinemanın "çirkin kral"ı olarak anılmaya başlandı  Bu adam, 1958'de  senaryo yazan olarak sinemaya adımını atan,  1959'da Tütün Zamanı'ylâ oyunculuğa  başlayan Yılmaz (Pütün) Güney'di  Yılmaz Güney oynadığı filmlerde haksızlığa uğramış halktan insanları canlandırdı  Bu  tür filmlerde izleyici kendini buluyor, kendi  yaşantısını izliyordu  Böylece  Güney yapımcılığını, yönetmenliğini,  senaryo yazarlığını ve oyunculuğunu  üstlendiği  Seyit Han/Toprağın Gelini (1968) filmiyle ileride kendi adıyla   anılacak olan film türünün, yani "Yılmaz Güney Sineması"nın ilk ürününü  verdi  Bu filmde sevdiği  kıza kavuşmak için  bütün kötüleri tek tek ortadan kaldıran,  ama sonunda bilmeden  sevgilisini de öldüren bir yalnız kahramanı  canlandırıyordu  Güney  sonraki Aç Kurtlar (1969), Umut (1970), Umutsuzlar  (1971), Acı (1971),  Ağıt (1971) gibi filmlerinde ülke gerçeklerine değinen ve  ezilen insanı  odak olarak alan bir anlatım geliştirdi  Hayatı olanca gerçekliği   içinde yansıtmaya çalışan bu sinema, bir yönüyle II  Dünya Savaşı  sonrasında  İtalya'da gelişen Yeni Gerçekçilik Akımı'm, bir yandan da  geleneksel halk  destanlarını hatırlatıyordu  Güney 1974'te yönettiği Arkadaş'ta ve daha sonra hapse girdiği için Şerif Gören tarafından tamamlanan Endişe'de (1974), gene hapse girdiği için sadece senaryosunu yazdığı, Zeki Ökten tarafından yönetilen Sürü (1978) ve Düşman'da (1979), senaryosunu yazıp Şerif Gören tarafından yönetilen Yol'da (1982), ölümünden önce yurtdışında yönettiği son filmi Duvar'da (1983) kendine özgü tema ve anlatım biçimlerini geliştirerek uyguladı  Yurtdışına çıktıktan sonra  kurgusunu yapıp gösterime  çıkardığı Yol, 1982 Cannes Film Şenli-ği'nde Kayıp  (Missing) adlı  filmle birlikte büyük ödül Altın Palmiye'yi paylaşarak Türk  sinemasına  tarihinin en önemli ödüllerinden birini daha getirdi  1970'lerin başlarında sinema izleyicisinin neredeyse taptığı Yılmaz Güney sonraki genç yönetmenleri derinden etkiledi  Ama 1975' ten sonra  televizyonun  yaygınlaşmasıyla birlikte sinemanın toplum hayatındaki  önemi azalmaya, izleyici  kitlesi küçülmeye, sinema salonları kapanmaya  ve film yapım sayısı düşmeye  başladı  "Seks filmleri furyası" diye  adlandırılan, açık saçıklığı ve cinselliği  ana amaç edinen değersiz filmler ortalığı kapladı  1977'de çekilen 124 filmin  önemli bir bölümü  seks filmiydi  Sinema salonları kapanınca bölge  işletmecilerinden gelen  avanslara dayanan ekonomik temel çöktü  Sinemacılar film çevirecek para bulmakta  güçlük çektiler  Bu zor koşullarda genç bir yönetmen kuşağı ilk önemli filmlerini yönetti  Zeki Ökten  Bitirim Kardeşler (1973), Kapıcılar Kralı (1976)  gibi popüler güldürülerin yanı  sıra Askerin Dönüşü (1974), Faize Hücum  (1982) gibi duygulu filmler de çekti  Yılmaz Güney'in asistanlarından  Şerif Gören Köprü (1975), Deprem (1976), Nehir  (1977), Tomruk (1982),  Derman (1983) gibi filmlerinde çetin doğa koşulları  içinde yaşayan  insanların sorunlarını ve duygusal ilişkilerini işledi  1974'te   yönettiği, yalın ve duyarlı Yatık Emine (Refik Halit Karay'ın  öyküsünden) ile  dikkatleri çeken Ömer Kavur, Yusuf ile Kenan'da (1979),  Ah Güzel İstanbul'da  (1981; Füruzan'ın öyküsünden), Kırık Bir Aşk  Hikâyesi'nde (1982) bu tavrını  geliştirdi  Ali Habib Özgen-türk, Hazal  (1979), At (1981) ve Orhan Kemal'in  Murtaza adlı romanından uyarlanan  Bekçi'de (1984) Yılmaz Güney'in çizgisini,  gerçeküstücü öğelerle  süsleyerek sürdürmeyi denedi  Erden Kıral, Yaşar Kemal'in  bir  romanından uyarladığı Kanal (1978) ve Orhan Kemal'in romanından  uyarladığı  Bereketli Topraklar Üzerinde'de (1979) Yılmaz Güney tavrını  sürdürürken  Hakkâri'de Bir Mevsim' de (1982; Ferit Edgü'nün bir  romanından) ve Ayna'da  (1984; Osman Şahin'in bir öyküsünden) toplumsal  gerçeklerden çok bireylerin  duygulan ve ruhsal sorunlarıyla ilgilendi  Sinemanın içinde bulunduğu zor koşullara karşın genç yönetmenlerin ve Yılmaz Güney'in filmleri uluslararası şenliklere katılarak ödüller kazandı ve Türk sinemasının uluslararası alanda tanınmasını sağladı  Bu arada Ertem Eğilmez, sahibi olduğu film şirketinin adıyla, "Arzu Film güldürüleri" olarak adlandırılan bir dizi güldürü yönetti  Hababam  Sınıfı filmleriyle süren  bu dizide Münir Özkul, Adile Naşit, Kemal  Sunal, Metin Akpınar, Zeki Alasya,  İlyas Salman, Şener Şen gibi  oyuncular rol alarak ün kazandı   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |