Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arayışları, sinemasında, türk, üslup

Türk Sinemasında Üslup Arayışları

Eski 01-31-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Türk Sinemasında Üslup Arayışları



Türk Sinemasında Üslup Arayışları




Film sayısındaki artış 1960'larda da sürdü ve patlama boyutlarına vardı 1961'de 100'ü aşarak 113'e ulaşan film sayısı 1964'te 180, 1965'te 213,1966'da 240 oldu 1968'den başlayarak renkli filmlerin çekilmesiyle bu sayı daha da arttı ve 1972'de 158'i renkli olmak üzere sinema tarihinin en yüksek yapım sayısına, 299'a ulaşıldı 1975'te renkli filmler sinemaya tümüyle egemen oldu
Film sayısındaki artışa bağlı olarak yıldız sistemi ve belli başlı türler de iyice yerleşti 1960'ta Zeynep Değirmencioğlu'nun oynadığı Ayşecik filmiyle birlikte çocuk kahramanlı filmler furyası da başlamış oldu


Sinema sektörü bu dönemde, ABD sinemasının ilk yıllarına benzer bir ekonomik düzene oturdu Bu düzene göre, ülke düzeyinde belli bölgelerdeki sinema salonlarına film veren bölge işletmecileri mevsim başında İstanbul'a gelerek yapımcı firmalara o mevsim çekecekleri filmlere karşılık olarak avans veriyorlardı Bunu yaparken çekilecek filmlerin türlerini, içeriklerini ve filmde hangi oyuncuların oynayacağını büyük ölçüde belir-liyorlardı Bu tür bir düzenleme yerli filmlere izleyici tarafından geniş bir istek olduğu sürece yapımcıların ve yıldız oyuncuların yararına ve güvenceli bir işleyişti Çünkü işletmeciler genellikle iş yapmayacak filme para yatırmıyorlardı




İzleyici sayısı yükselir ve her yıl üretilen film sayısı artarken, 1960'lann düşünsel canlılık ortamında önemli bir atılım da gerçekleştirildi Bir kesim sinemacı, sinema dilini düzgün biçimde kullanmakla yetinmeyerek toplumsal ve çağdaş konularla ilgilenmeye, kendilerine özgü sinemasal anlatımlarını, kendi tarzlarını, yani özgün üsluplarını geliştirmeye başladılar

Bir durgunluk döneminden sonra Lütfi Ö Akad, Üç Tekerlekli Bisiklefte (1961) büyük kentin kenar mahallelerindeki insanların yaşamlarına eğildi Hudutların Kanununda (1966) gerçekçi bir anlatımla Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki kaçakçıları anlattı Kızılırmak/'Karakoyun'da (1967) destansı bir aşk öyküsünü perdeye getirirken son derece yalın ve etkili bir anlatıma ulaştı 1968'de çektiği, bir manavla bir pavyon fahişesinin olanaksız aşkını anlatan Vesikalı Yarim, Akad'ın en duyarlı ve yalın filmlerinden biri oldu Gene bir durgunluk döneminden sonra Akad, Gelin (1973), Düğün (1974) ve Diyet'ten (1975) oluşan üçlemesinde köyden kente göç eden insanların geçirdiği toplumsal değişimi, kültür ve düşünce yapılarındaki değişiklikleri işledi Daha sonra da başka "konulu" sinema filmi yapmadı

Değişik türde ve çok sayıda filmi belli bir düzeyin altına düşmeyecek biçimde yönetme-siyle tanınan Atıf Yılmaz 1960'ların başlarında daha çok Dolandırıcılar Şahı (1961), Allah Cezanı Versin Osman Bey (1961) gibi hareketli popüler güldürülere yöneldi Daha sonra kasaba ve köy filmleri çekti Bu arada 1966-67'de gerçekleştirdiği Ah Güzel İstanbul, bu büyük kente ve o kentin insanına duygulu ve hüzünlü bakışıyla Yılmaz'ın filmleri arasında özel bir yere sahip oldu

Metin Erksan, polisiye bir öykü çerçevesinde bir arkadaş topluluğunun ilişkilerini anlattığı Gecelerin Ötesi'nden (1960) sonra sansür tarafından yasaklanan ve ancak dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in özel izniyle gösterilen Yılanların Öcü'nü (1962) çekti Fakir Baykurt'un aynı adı taşıyan romanından sinemaya aktarılan bu filmde kırsal kesimdeki mülkiyet ilişkileri ve çekişmeleri arasında kadının konumu ve cinsel gerilimleri anlatılıyordu Film Erksan'ın simgelere ve ayrıntılara önem veren, nesneleri ve doğayı başlıbaşına birer anlatım öğesi olarak kullanan incelikli anlatımının izlerini taşıyordu Erksan, Necati Cumalı'nın aynı adı taşıyan uzun öyküsünden yola çıkarak çevirdiği Susuz Yaz'da (1963) kendine özgü üslubu geliştirdi

Film 1964 Berlin Film Şenliği'nde büyük ödül Altın Ayı'yı kazanarak Türk sinemasına ilk ve en büyük Ödülü getirdi
Para hırsının yol açtığı gerginlikleri Suçlular Aramızda'da (1964) bu kez büyük kent Ölçeğinde ele alan Erksan 1966'da en kişisel ve en olgun filmi Sevmek Zamanı'm (1966) çekti Soyut bir kavram olarak "aşk" temasını ele alan film derinliği, anlatım zenginliği ve şiirselliği bakımından Türk sinemasının en özgün yapıtlarından biri oldu
Kuyu'da (1968) yeniden kırsal kesim kadınının acı yazgısı üzerinde yoğunlaşan Erksan, Hamlet'i bir kadın karakter haline getirdiği, ama sonucu çıkış noktası kadar başarılı olmayan İntikam Meleği/Kadın Hamlet'i (1976) gerçekleştirdi




Sinema yazarlığından sonra Yasak Aşkla (1961) yönetmenliğe başlayan Halit Refiğ, Şehirdeki Yabancı'da (1963) toplumla çelişen aydınları, senaryosu Orhan Kemal'in aynı adı taşıyan romanına dayanan Gurbet Kuşları (1964) köyden kente göç eden bir aileyi anlattı 1965'te yönettiği Haremde Dört Kadın ise Osmanlı yakın tarihini, bireyler arası ilişkilerle birlikte en tutarlı biçimde eje alan yapıtlardan biri oldu Bunu Türk sinemasının en iyi edebiyat uyarlamalarından sayılan ve Halid Ziya Uşaklıgil'in yapıtından uyarlanan Kırık Hayatlar (1965) izledi 1960'ların ikinci yarısında "ulusal sinema" kavramını ortaya atarak tema ve üslup açısından geleneksel kaynaklara ve milli değerlere dönülmesini savunan Refiğ bu çerçevede Bir Türk'e Gönül Verdim'i (1969) çekti


Feyzi Tuna'nın gençlik sorunlarına eğildiği Yasak Sokaklar (1965), Erdoğan Tokath'nfı duygusal aşk öyküsü Son Kuşlar (1965), Duygu Sağıroğlu'nun gerçekçi denemesi Bitmeyen Yol (1965), Ertem Göreç'in, grev, sendika ve emekçi sorunlarına ilk kez yer verdiği Karanlıkta Uyananlar (1965) dönemin öteki önemli yapımları oldu Atilla Tokatlı'nm Denize İnen Sokak (1960) adlı filmiyle Alp Zeki Heper'in Soluk Gecenin Aşk Hikâyeleri (1966) sıra dışı özellikleri yüzünden pek ilgi görmedi

Bu dönemde Antalya'da Türkiye'nin ilk düzenli ve uzun ömürlü film şenliği düzenlendi Altın Portakal ödüllerinin dağıtıldığı bu şenliğin ilkinde (1964) Gurbet Kuşları en iyi film seçildi Bunu, 1969'da Adana'da düzenlenmeye başlayan ve 1973'e kadar süren Altın Koza Film Şenliği izledi Bu şenliğin ilkinde Metin Erksan'ın Kuyu'su en iyi film seçildi
Sinemanın sanat olarak geliştirilmesine yönelik girişimler de bu dönemde yoğunlaştı 1962'de Güzel Sanatlar Akademisi bünyesinde kurulan Kulüp Sinema 7, 1967'de Türk Film Arşivi'ne, 1975'te de sinema öğretimi veren Sinema-TV Enstitüsü'ne dönüştü 1965'te ise sinemanın seçkin örneklerini gösteren, sinemanın sorunlarının tartışılmasına ve sinema kültürünün yaygınlaştırılmasına ön ayak olan Türk Sinematek Derneği kuruldu Dernek 1980'de kapatılana kadar etkinliklerini sürdürdü

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.