Şeytan'ı Kızdıran ve Ağlatan Ayet |
01-28-2010 | #1 |
bukett
|
Şeytan'ı Kızdıran ve Ağlatan AyetO kimselerki: Bir kötülük işledikleri, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı anarlar; günahlarının bağışlanmasını isterler Günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir? Bir de onlar, günaâh üzerinde bile bile ısrar etmezler Bunlara rablerinden mağfiret vardır; altından ırmaklar akan cennetler vardır Orada ebedî kalırlar Böyle yapanların mükâfatı, ne kadar güzeldir " (Âl-i İmrân sûresi, âyet: 135-136) Tevbe Fakih anlatıyor: -Rahmetlik babam (senedi saydıktan sonra) Hz Ali b Ebî Talib (ra) şöyle dediğini anlattı: -Resûlüllah (sav), müslümanlar arasında kardeşlik bağı kurdu Bu çeşitten olmak üzere , Said b Abdullah ile Sa'lebe Ensarî arasında bir kardeşlik bağı kurdu Bu sırada , Resûlüllah(sav) , Tebük gazasına çıkmıştı Said b Abdullah gaza niyeti ile yola çıktı Yerine kardeşi Sa'lebe'yi çoluk çocuğunun işi için vekîl bıraktı Sa'lebe odun taşıyor; su getiriyor Bütün bunları yaparken , sevabını Allahu Tealadan diliyordu Bir gün dönüşünde eve girdi İçeri girince ona iblis geldi: - Şu perdenin arkasına bak, deyince , Sa'lebe, perdeyi kaldırdı ve kardeşinin güzel hanımını gördü Dayanamadı; yanına girdi onu okşadı Kadın şöyle dedi: - Ey Sa'lebe! Allah yolundaki kardeşinin bizim için sana bıraktığı hakkı koruyamadın Bunun üzerine Sa'lebe : - Eyvah, mahvoldum! Diye bağırıp yola düştü Bir dağa çıktı Yüksek sesle şöyle yalvarıyordu: - İlahi Sen Sen'sin: ben de benim Sen mağfiretle karşılayansın Ben ise, günahlarla, hatalarla huzuruna geldim Resûlüllah (sav) gazadan döndükleri zaman, herkes kardeşini karşılamaya geldi Ama, Said'in kardeşliği gelmedi Said evine gitti; hanımına sordu: - Allah yolunda kardeş olduğumuz Sa'lebe nerede? Kadın şöyle anlattı: -O kendini hatalar denizine attı; dağa doğru çıkıp gitti Said kardeşini aramak üzere yola çıktı; gidip buldu Sa'lebe yüzüstü düşmüştü Başını iki eli arasına almıştı Yüksek sesle şöyle diyordu: - Zillet makamım ne kadar düşük! Rabbine âsi olan kimsenin makamı nasılsa öyle Said ona şöyle dedi: - Kalk ey kardeşim, bu gördüğüm hâl nedir? Sa'lebe şöyle dedi: - Seninle gelemem Ancak, şu şekilde gelebilirim: Elimi boynuma bağlamalısın Zelil bir kul, efendisinin kapısına nasıl götürülürse öyle götürmelisin Said onun dediğini yaptı Sa'lebe'nin Hamsane adında bir kızı vardı Gelip babasını aldı; Hz Ömer (ra)'in kapısına götürdü Evden içeri girdiler Sa'lebe , Hz Ömer(ra)'e şöyle dedi: - Allah yolunda gazaya çıkan kardeşimin hanımına dokundum Benim için tevbe yolu varmı? Hz Ömer (ra) şöyle dedi: - Git yanımdan, saçlarından tutup seni ezmek istiyorum Buradan çık, git; benim yanımda sana yer yok Buradan çıkınca , Hz Ebû Bekir (ra)'in yanına gitti; şöyle dedi: - Allah yolunda gazaya çıkan kardeşimin hanımına dokundum Benim için tevbe yolu varmı? Hz Ebû Bekir (ra) şöyle dedi: -Git buradan ; benide kendi ateşini yakma; Bana göre , senin için hiçbir tevbe yoktur Oradan çıktı; Hz Ali (ra)'nin kapısına gitti Şöyle dedi: - Allah yolunda gazaya çıkan kardeşimin hanımına dokundum Benim için tevbe yolu varmı? Hz Ali (ra) şöyle dedi: - Çık git buradan Bence, senin için bir tevbe yoktur Buradan çıkınca, şöyle dedi: - Ey kardeşim! Ey kızım! bu üç kişi beni ümitsiz bıraktı Ümidim o ki, Resûlüllah (sav) beni ümitsiz bırakmaz Bunun üzerine kızı, onu Resûlüllah (sav)'ın yanına götürdü Resûlüllah (sav) onu görür görmez şöyle dedi: - " Cehennemin zicirlerini ve bukağılarını, bana hatırlattın" Resûlüllah (sav)'a şöyle dedi: - Yâ Nebiyyallah! Allah yolunda gazi kardeşimin karısına dokundum Benim için tevbe yolu varmı? Resûlüllah (sav) şöyle buyurdu: - "Çık buradan ; bana göre hiçbir şekilde senin tevben yoktur" Oradan böyle çıktıktan sonra kızı ona şöyle dedi: - Ey baba, Muhammed (sav) ve ashabı senden razı oluncaya kadar; sen benim babam değilsin; ben de senin kızın değilim Bunun üzerine Sa'lebe yüksek sesle: - Yâ Rabbi! Ömer'in kapısına gittim; beni dövmek istedi Hz Ebû Bekir'e gittim; beni azarladı, tahkir etti Hz Ali'nin yanına gittim; beni kovdu Peygambere gittim; beni ümitsiz bıraktı Ey Mevlam! Benim için sen ne yapmayı istiyorsun Bu duâma "evet" diyecekmisin? yoksa cevabın "hayır" şeklinde mi olacaktır? Bunun üzerine semadan bir melek geldi; Resûlüllah (sav)'a şöyle dedi: -Allahu Teala soruyor: Halkı sen mi yarattın, yoksa ben mi? Resûlüllah (sav), Allahu Teala'yı murad edip, şu cevabı verdi: -"Sen, ey efendim!" Bunun üzerine melek şöyle dedi: -Allahu Tealâ şöyle buyuruyor: -Kuluma müjdele; onu bağışladım Bunun üzerine Resûlüllah (sav) ashabına sordu: - "Sa'lebe'yi kim bana getirecek?" Hz Ebû Bekir (ra) ve Ömer (ra) kalktılar: - Biz getiririz, Yâ Resûlallah! Dediler Hz Ali (ra) ve Selman (ra) da kalktılar: - Ya Resûlallah! Biz getiririz, dediler Resûlullah (sav) Hz Ali (ra) ve Selman (ra)'a izin verdi Sa'lebe'nin yolunu tutup gittiler Yolda Medine çobanlarından birine rastladılar Hz Ali (ra) ona sordu: - Resûlullah'ın ashabından birini gördünmü? Çoban şöyle dedi: - Galiba siz cehennemden kaçan birini arıyorsunuz? - Evet,i onu arıyoruz Bizi onun yanına götür, deyince çoban şöyle dedi: - Gece basınca, şu dereye gelir gider, şu ağacın altına oturur Sonra Yüksek sesle şöyle der: - Rabbine âsi olanın makamı ne kadar düşüktür! Orada beklediler Gece olunca Sa'lebe geldi; o ağacın altına gidip oturdu Sonra ağlayarak secdeye kapandı Selman onun ağlamasını duyunca, ona doğru yürüdü ve şöyle dedi: - Yâ Sa'lebe kalk Âlemlerin Rabbi seni bağışladı Bu sesi duyunca sordu: -Habîbim Muhammed nasıldır? Allah'ı ve seni seviyor, dediler Bilâl namaza kalktığı zaman, Sa'lebe'yi mescide getirdiler Safın son kısmında durdular Resûlüllah (sav) namazda : - "Çoklukla övünmek sizi oyaladı" (Tekâsür sûresi, âyet:1) âyetini okuduğu zaman, bir bağırırş bağırdı - "O kadar ki; kabirleri ziyaret ettiniz" (Tekâsür sûresi, âyet:2) âyetini okuyunca bir daha bağırdı;dünyadan ayrıldı Resûlüllah (sav) namazı bitirince Sa'lebe'nin yanına geldi -" Ey Selman, onun üzerine su serp" Selman: - Yâ Resûllallah, o dünyadan ayrıldı Sonra kızı geldi; Resûlüllah'a şöyle dedi: - Yâ Resûlallah, babam nerede? Ona hasret kaldım Resûlüllah (sav) ona: - " Mescide gir " dedi Mescide girince, babasını ölmüş buldu Elini başına götürdü - Ah perişan halim, ah babacığım, senden sonra bana kim bakacak? Demeye başladı Onun bu haini gören Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: -" Ey Hamsane! İstermisin: Ben, senin baban olayım; Fatımada kardeşin?" Buna karşılık şöyle dedi: - Olur Yâ Resûlallah! Resûlullah (sav) Sa'lebe'nin cenazesine gitti Kabrin kenarına geldiği zaman, parmak uçlarına basarak yürüdüğü görüldü Döndükleri zaman, Hz Ömer (ra) şöyle sordu: - Yâ Resûlallah! Kabrin başında parmak uçlarına basarak yürüyordun; nedendir? Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: - "Yâ Ömer! Meleklerin çokluğundan, ayağımın tabanını basacak yer bulamadım " FAKİH der ki: - Yukarıdaki hikâye çeşitli lafızlarla anlatılmıştır Söylendiğine göre şu âyet-i kerime o sahabe hakkında nâzil olmuştur - " O kimselerki: Bir kötülük işledikleri, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı anarlar; günahlarının bağışlanmasını isterler Günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir? Bir de onlar, günaâh üzerinde bile bile ısrar etmezler Bunlara rablerinden mağfiret vardır; altından ırmaklar akan cennetler vardır Orada ebedî kalırlar Böyle yapanların mükâfatı, ne kadar güzeldir " (Âl-i İmrân sûresi, âyet: 135-136)
__________________
G€rç€k ßana bîr adım daha yaklş gafl€t ßnd€n ßîr adm daha g€rî at ama uzak dr ßnd€n d€ssas |
|