Şengül Şirin
|
Tanburi Cemil Bey (1871-1916),
Tanburi Cemil Bey (1871-1916)

Tanburi Cemil Bey (1871-1916), Türk tanbur ve kemence virtüözü ve bestecisidir Ünlü tanbur ve viyolonsel sanatçısı Mesut Cemil'in babasıdır (bak Mesut Cemİl)
Ailesinde müzikle uğraşan, müziğe yakın ilgi gösteren kimseler vardı 10 yaşındayken kendi kendine keman ve kanun çalmayı öğrendi Daha sonra tanburla tanıştı ve kendini bütünüyle bu çalgıya verdi Kısa sürelerle, çeşitli amatör ya da profesyonel müzikçiler-den dersler almışsa da, kendi kendini yetiştirdiği söylenebilir İdadiyi (lise) bitirdikten sonra bir yıl da Mülkiye Mektebi'nde (bugün Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) okudu
Öğrenimini yanda bırakarak Hariciye Nezareti'nde (Dışişleri Bakanlığı) memurluğa başladı Bu yıllarda, alışılmadık bir üslupla çalan bir tanburi olarak ilgi çekti Dönemin müzik otoritelerinden bazıları onun, tanburu ud gibi çaldığını, bunun tanbu-ra uygun bir çalma biçimi olmadığını söylüyor, bazıları da onun bir virtüöz olduğunu savunarak hayranlıklarını dile getiriyordu
Tanburun dışında daha başka birçok çalgıya ilgi duyan Cemil Bey, dönemin en büyük kemençecisi olan ve Vasilaki diye de tanınan Vasil Efendi'den kemence öğrendi, kısa süre sonra da kemençeyi öğretmeninden daha büyük bir ustalıkla çalmaya başladı Lavta ve viyolonseli de şaşırtıcı bir hünerle çalardı Yaklaşık 150 plağının 100'ünde, tanbur, kemence, lavta ve viyolonsel taksimi yer alır Öbür plaklarında, bir ya da iki çalgı eşliğinde bir saz eseri (peşrev, saz semaisi ya da oyun havası) çalmış ya da bir hanendeye (ses sanatçısı) eşlik etmiştir Plakları sayesinde ünü bütün İslam dünyasına yayılmıştır

Cemil Bey saz sanatçısı (sazende) olarak, geleneksel tanbur çalma üslubunun unutulmasına yol açan, önceleri sapının çok uzun oluşu nedeniyle çok ağır tempoyla çalınan bu çalgıyı, neredeyse ud kadar kıvrak bir çalgı durumuna getiren; kemençeyi erişilmez bir müzikaliteyle çalan; lavtayı bir ritim çalgısı olmaktan kurtararak bir taksim çalgısı gibi kullanabilen; viyolonselle ilk kez çok başarılı taksimler yapan bir virtüözdür Türk müzik tarihinde birden çok çalgıya bu derece egemen başka bir saz sanatçısı yoktur
Tanbur çalışındaki şaşırtıcı hız, taksimlerinde, olgun bir istif içinde birbirine bağlanan parlak ve melodik müzik cümleleriyle birleşmiştir Gerek tanbur taksimlerinde, gerek kemence, lavta ve viyolonsel taksimlerinde, bu türü, giriş, gelişme, meyan ve karar olmak üzere dört bölümlü olarak ele almıştır Her zaman büyük önem taşımış olan ve bir saz sanatçısının ustalığının ölçütü sayılan taksim türünün en güzel, en olgun örneklerini Cemil Bey vermiştir
Cemil Bey besteci olarak, az yapıt veren, ama peşrev ve saz semaisi türlerinde, repertuarın belki de en değerli parçalarını bestelemiş bir sanatçıdır Toplam 36 bestesi vardır Bunların sekizi peşrev, yedisi saz semaisi, üçü oyun havası, 16'sı şarkı ve ikisi ninnidir Peşrev ve saz semailerinde Tanburi Büyük Osman Bey'in etkisi görülmekle birlikte, özellikle saz semailerinde ortaya koyduğu ustalıklı bölümleriyle, müzik cümlelerinin daha uzun ve sağlam oluşuyla ondan kesinlikle ayrılır Başlıca yapıtları Şedaraban Peşrev ve Saz Semaisi, Ferahfeza Peşrev ve Saz Semaisi, Muhayyer Peşrev ve Saz Semaisi, Mahur Peşrev, Kürdilihicazkâr Peşrev, Hicaz kâr Saz Semaisi, Hüseyni Oyun Havası ("Çeçen Kızı"), Şehnaz Şarkı ("Feryad ki feryadıma imdad edecek yok"), Hüseyni Şarkı ("Görmek ister gözlerim her dem seni"), Evç Şarkı'dn ("Nazilin yok senin ey mah yerde")
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|