Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
camileri, kütahya

Kütahya Camileri

Eski 10-29-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kütahya Camileri



Kütahya Camileri

ANALCI MESCİDİ:

Kütahya' nın erken tarihli önemli yapılarındandır Tek kubbeli, kare planlı küçük bir yapıdır 1369 yılında Germiyanoğlu Süleyman Şah zamanında Yusuf oğlu Hacı Ahmet tarafından yaptırılmıştır Kitabesinin süleyman Şah' ın saltanatına ışık tutması açısından önemi vardır

KURŞUNLU CAMİİ:

Kütahya' da Paşam Sultan mahallesindedir 1377-1378 yılında Germiyanoğlu Süleyman Şah zamanında Ahilerden Şeyh Alaaddin oğlu Şeyh Muhammed tarafından yaptırılmıştır Osmanlılar zamanında 1520' de Anadolu Beylerbeyi Kasım Paşa tarafından onarıldığı için Kasım Paşa Camii olarak da bilinir Onarım sırasında önceden kiremitle örtülü olan kubbe kurşunla kaplandığı için "Kurşunlu Camii" adını almıştır

ÇATAL ÇEŞME CAMİİ:

Servi Mahallesinde Germiyanoğlu Süleyman Şah döneminde Hacı Süleyman tarafından yaptırılmıştır Mescit daha sonraları son cemaat yeri ve minare eklenerek yenilenmiştir Tek kubbeli, kubbesi tuğladan, kiremit örtülü, küçük bir yapıdır

BALIKLI CAMİİ:



Kitabesinden ilk yapılış şeklinin, Selçuklu devrinde Kütahya fatihi olarak kabul edilen Hezar Dinarı tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır Dönem olarak Anadolu Selçuklu Sultanı IIGıyaseddin Keyhüsrev zamanına (1237-1246) rastlamaktadır 1237 yılındaki inşasından 150 yıl sonra 1381-1382 yıllarında Germiyanoğlu Süleyman Şah zamanında Özbek Subaşı tarafından onarılmıştır

Çifte şerefeli minaresi 1642-1643 tarihini taşır Kaidesi kesme taş arasında üç sıra tuğla örülüdür Pabuç ve gövde kısmı tamamen tuğladandır

Camii daha sonraları da bir kaç kez tamir görmüştür

HIDIRLIK MESCİDİ:



Kitabesinden 1243-1244 yılında Gıyaseddin Keyhüsrev devrinde Anadolu Selçuklu emirlerinden İmaüddin Hezar Dinarı tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır

Kütahya' nın güneyinde Hıdırlık tepesinde ağaçlar içerisinde kaya blokuüzerine ıturtulmuş olan yapı 1980 yılında ressam Ahmet Yakupoğlu tarafından restore edilmiş, kubbenin üzeri karo seramikle geometrik desenli olarak kaplanmıştır İç kısmına da karo mozaik döşenmiştir Kütahya' daki ziyaret yerlerindendir

HEZAR DİNARİ MESCİDİ (ERGUN ÇELEBİ TÜRBESİ):

Ulu camiinin doğusunda "Dönenler Camii" adı ile anılan mevlevihanenin semahane mescidine batıdan bitişiktir Ergun Çelebi'nin buraya gömülmesinden sonra bunu diğerleri izlemiş ve burası mevlevihanenin türbesi durumunu almıştır

Kütahya Mevlevihanesi’nin ilk çekirdeğinin bu mescide kurulduğu geleneği yaşatılmaktadır Yine geleneğe göre Hezar Dinari' ye mal edilen mescidin 1243-1244 yıllarında yapılmış olması muhtemeldir Yapı özellikleri bu devre uymaktadır

Kütahya' da Anadolu Selçuklu Döneminden kalma bir de Hezar Dinari tarafından yaptırılan bir sakahane olup bugün Saaddettin Camii'nin altında bulunmaktadır Bir çok kereler tamir görmüştür Ayrıca Servi Mahallesindeki Çatalçeşme'nin de Hezar Dinari vakfı olduğu bilinmektedir

YONCALI HAMAMI VE MESCİDİ:

Yoncalı kaplıcasındaki hamam ve camii Selçuklu Sultanı IIAlaaddin Keykubat zamanında (1233) yapılmış ve devrinin özelliklerini büyük ölçüde koruyan eserlerdendir

ULU CAMİİ:



Gazi Kemal mahallesinde Vacidiye medresesi (bugünkü Kütahya Müzesi) ile IIYakup Çelebi İmaret Mescidi (Eski Vahitpaşa İl Halk Kütüphanesi) arasında yer alır 45*25 metrelik bir alanı kaplar Kütahya' nın en geniş iç hacmine sahip tarihi yapısıdır Avlusuzdur Tamamen kesme taştan yapılmıştır İki tam kubbe ve 6 yarım kubbe ile desteklenmektedir Dikdörtgen biçimlidir

Minaresinin kaidesi kesme taş, gövde kısmı tuğladandır Yapının bugünkü halinde doğu, batı ve kuzeyden olmak üzere üç girişi vardır Beş bölümlü bir son cemaat yeri vardır Batı tarafındaki bir bölüm 19yüzyılda örülerek "Vahitpaşa Kütüphanesi" olarak kullanılmıştır Dikkat çekici keçeli, saraçlı kapı örtüsü vardır

Kapılardan girildiğinde iç mekan ayrımı geniş, aydınlık ve ferah bir etkiye sahiptir Yüksek kaideler üzerine yerleştirilmiş, hafif yivli, antik altı büyük sütun geniş mekanı görmeyecek şekilde iki kubbe ile altı yarım kubbeyi taşımaktadır Sütun başlıkları sade, üstleri ise yastıklıdır Kemerler ise koyu kırmızı ve gri olmak üzere iki renkli işlenmiştir İki tam, altı yarım kubbe yanı sıra köşelerde de dört küçük kubbesi vardır

Caminin ortasında bir şadırvan vardır Şadırvan üzerine altı küçük sütuna oturtulmuş ahşap tavanlı bir müezzin mahfili vardır İç mekanın arka kısmının üstü boydan boya mahfilidir Cami iç mekanında bütün yazı ve istif levhaları ile kalem işleri yoğun bir şekilde kullanılmış olmasına rağmen dağılışları göze batmayan dengeli bir süsleme oluşturmaktadır Yapının bugünkü sahip olduğu mekan ferahlığı yanında kalem işleri 19yüzyıl sonunda gerçekleştirilen en başarılı yapılardan biri olarak tanımlanmaktadır Ancak çiniler diyarının bu muhteşem eserinde mihrabın sağında dört kareden meydana gelmiş kabe tasvirli çini kompozisyonu dışında çini bulunmaması dikkat çekicidir

Ulu Caminin ilk şekli ağaç direkli bir cami olarak Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmaya başlanılmış, Ankara savaşından (1402) sonra oğlu Musa Çelebi tarafından tamamlanmıştır (1410) Vakıf kayıtlarında camiden Yıldırım Beyazıt Han Camii olarak bahsedilmektedir Ünlü seyyah Evliya Çelebi caminin Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından tamir edildiğini de belirtmektedir

Kanuni, Rodos (1522-1523) ve Irakeyn (1534-1535) seferlerinde bir süre Kütahya' da bulunmuştur Bu sırada binanın onarımı için seferlere katılmış olan Mimar Sinan' a talimat vermesi mümkündür

Bundan sonra da bazı onarımlar geçirmiş olmakla birlikte cami son şeklini 1893' de Sultan IIAldülhamit Han zamanında almış ve bu son büyük onarım sırasında cami kubbeli olarak yapılmıştır

1888' de başlayıp 1893' de bitirilen bu onarımda duvarlar temellere kadar yıkılıp, yeniden kesme taştan yapılmış, Aizanoi (Çavdarhisar)' dan getirilen sütunlar ve mermer plakalar kullanılarak kubbeli şekilde yeniden yapılmıştır

Ulu Camii, bundan başka sonuncusu 1961-1962' de olmak üzere küçük onarımlar da geçirmiş, zaman zaman kurşun kaplamalar değiştirilmiştir

TAKVACILAR CAMİİ (Timurtaş Paşa Camii):

Yıldırım Beyazıt' in ilk Kütahya valiliğinden sonra Kosova savaşına katılmak üzere Murad Hüdavendigarın yanına gittiği sırada Kütahya ve civarının muhafızlığına görevlendirilmiş olan Timurtaş Paşa tarafından 1389-1402 yılları arasında yaptırılmış olmalıdır Aradan geçen uzun zaman içerisinde pek çok tamir görmüş olması gerekir 1761 tarihlerinde Silahtar Mehmet Paşa tarafından onarım ve değişiklik yapılmıştır 1834 yılında Kütahya Muaccelat nazırı Salih Efendi tarafından tekrar tamir ettirilmiştir

Yalnız Camii değil, İmaret, Medrese ve mescid olarak yapılmıştır Bir yandan kuyumcular çarşısı, diğer yandan bedesten ve kavaflar çarşısı ile çevrili olduğundan, çarşının ortasında kaybolmuş, dış görünüşü ile kendini belli etmeyecek durumdadır Uzaktan sadece 18yy' da eklenen kesme taş minaresi ile seçilebilmektedir Mimari tekniği itibariyle diğer camilerden farklı olarak basık bir yapıdır

MEYDAN CAMİİ (Aslan Bey Camii):

Kayıtlarda "Aslanzade Mescidi" olarak geçmektedir Şimdilerde Meydan Camii olarak tanınmaktadır

Kesme taş ile taş-tuğla kullanılarak yapılmış olup, kare planlı tek kubbelidir Üç bölümlü son cemaat yerine sahiptir Minaresi son cemaat yerindeki duvara bitişiktir Dere kenarında ve oldukça kalın duvarlara sahiptir

Evliya Çelebinin "Meydan Mahallesinde Bey Camii" dediği yapı olması muhtemel Aslan Bey Camii'nde kitabe yoktur Bicar Bey oğlu Aslan Bey' in Osmanlı emirlerinden olduğu anlaşılmaktadır Geyve ve Tokat taraflarında da eserleri bulunan ailenin Selçuklu Dönemi devlet adamlarına dayandığı anlaşılmaktadır 15yy' ın 2çeyreğinde (1425-1450) yapıldığı tahmin edilen camiinin pek çok onarım geçirmekle birlikte ana hatlarıyla günümüze ulaştığı söylenebilir

SARAY CAMİİ (Hisar Bey' i oğlu Mustafa Camii):

Saray mahallesinde, tarihi hükümet konağının arka kapısındadır Kütahya' da Saray Camii olarak bilinir Asıl adı Hisar Bey' i oğlu Mustafa camiidir Kitabeye göre camiyi yaptıran, IIYakup Bey'in Subaşısı Hisar Bey'i Oğlu Mustafa Bey' dir

Duvarları bir kat kesme taş, bir kat 3 sıra tuğla ile örülmüştür Tek kubbeli kare planlıdır Orijinal mermer bir mihrabı, yine orijinal taş kesme ve çinilerle kaplı minberi vardır Kütahya'daki en zengin çinili anıt eserlerden biridir Osmanlı Döneminde Kütahya'nın üç cuma camisinden biri olarak görev yapmıştır Sonuncusu 1957' de olmak üzere bir çok kez tamir görmüştür

SAADETTİN CAMİİ (Saadet Camii):


Büyük bedestenin kuzey çıkışı karşısında köşededir Bodrum katında Hezar Dinari tarafından yaptırılmış olan bir sakahane vardır Sakahanenin üzerinde bir de mescid bulunduğu ve Hezar Dinarinin burada gömülmüş olduğu bilinmektedir Camii 1700' de yangında yok olmuş, 1824' de Derviş Mehmet Paşa tarafından tekrar yapılmış ancak 1866' da tekrar yanmıştır Camii son şekli ile 1870 yılında İşkodralızade Hasan Hakkı Bey önderliğinde halktan toplanan paralarla kargir olarak yeniden, altında vakıf dükkanları ile birlikte yaptırılmıştır Ufak tefek onarımlarla bugüne kadar gelmiştir

KARAGÖZ AHMET PAŞA CAMİİ VE MEDRESESİ:



Cumhuriyet Caddesi üzerinde küçük çarşı denilen semttedir Camii, medrese ve sübyan mektebi ile imaret bir arada planlanmıştır

Beylerbeyi ve Anadolu valisi Karagöz Ahmet Paşa 1509 yılında kurduğu vakıfla burada yaptırmaya başladığı camii, medrese, mektep ve imaret bitmeden Şah Kulu isyanında asiler tarafından şehit edilmiştir (1511) Vasiyeti üzerine hanımı, yarım kalan camii, medrese ve mektebi tamamlamış, imaret bitirilememiştir

Tamamen kesme taş kaplamalı büyük, tek kubbeli, revaklı son cemaat yeri bulunan, minare gövdesi tuğladan bir yapıdır Eskiden kiremit çatılı iken sonradan çatı kaldırılarak (1970) onarımda kubbe ortaya çıkarılmış ve kurşunla kaplanmıştır

KÜPECİK CAMİİ:

Hamidiye mahallesi üzerinde taş köprü civarında, müderris yolu üzerindedir 1911-1912 yapımı, iki katlı, alt katının eskiden sübyan mektebi olduğu bilinen bir yapıdır Minarenin kaide kısmında tek çini üstünde Sultan Mehmet Reşat Tuğrası, caminin tavan göbeğinde sekizgen çerçeve içine alınmış dört parçadan meydana gelen çini levha dikkati çeker

SULTAN BAĞI MESCİDİ:

Gediz caddesi üzerinde, ara sokak başındadır 19yy'ın ilk yarısında yapıldığı tahmin edilen yapı, son yıllarda onarım görmüş ve birde taş minare eklenmiştir

ŞENGÜL CAMİİ (Celal Efendi Mescidi):

Börekçiler mahallesinde Şengül Hamamının arkasındadır Bitişiğinde bir çeşme ve çamaşırlık vardır Camii girişindeki sundurmada bir sübyan mektebi olduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır Çeşme duvarlarına kitabe sanılarak şair Pesendinin bir bilmecesi iki parça mermer halinde yerleştirilmiştir

Ammeten gördüm babamdan küçük amma etlice,

Kaldım aç, hemen çektim yedim lezzetlice,

Zahida korkma ya sende Rabbinden ruhsatlıca

Ara bul bahsi hadiste aç gözün dikkatlice

Şair Pesendi' ye ait bu bilmecenin cevabını Ak Takke Hoca Efendi bulabilmiştir; "ÇEKİRGE"

Şengül camiine, haziresinde yatan Molla Celal Efendi' den ötürü "Celal Efendi Mescidi" de denilmiştir Kare planlı tek kubbeli ve kiremit çatı ile örtülüdür 16yy' ın ilk çeyreğinde yapıldığı tahmin edilmektedir

LALA HÜSEYİN PAŞA CAMİİ:

Lala Hüseyin Paşa mahallesindedir Karşısında hamamı ile geniş bir avlu içinde ağaçlar arasındadır Tek kubbeli, beş bölümlü son cemaat yerine sahip, avlusunda iki şadırvanı, haziresi, tuğla minaresi vardır Mimar Sinan tarafından yaptırılmış olması kuvvetle muhtemeldir

Lala Hüseyin Paşa IISelim' in Lalası olup, onun padişah olması ile 1566' da Kütahya valisi, daha sonrada 1566-1568 arasında Anadolu Beylerbeyi olmuştur Camiinin yapımına bu yıllarda başlanmış olmalıdır Cami ile birlikte bugün artık olmayan bir sübyan mektebi de yaptırılmıştır

Kesme taş kaplamalı yapı dengeli görünümü ile dikkat çeker Minberi de taştır 16yy Osmanlı mimarisinin klasik özelliklerini taşır

HATUNİYE CAMİİ:

Mecidiye mahallesi hatuniye sokağından girişi bulunan cami, yüksek tuğla mimarisi ile dikkati çeker Planı asimetrik bir düzene sahiptir Tek kubbeli caminin batısına kubbeli kare bir mekan daha eklenmiştir Burası bu gün türbe halindedir Son cemaat yerinin kubbeleri oldukça geniştir 16yy sonlarında yapılmı, 17yy ortalarında Rabia Hatun tarafından onarılıp minare eklenmiştir Türbesinde Rabia Hatun ve kızının yattığı söylenmektedir

SULTANBAĞI HİSARALTI MESCİDİ (Dükkancılık Mescidi):

Macar evinin karşısında harap vaziyettedir Kitabesi ve hakkında bilgi yoktur

SULTANBAĞI ÇATALÇEŞME MESCİDİ (Ahi Arslan Mescidi):

Sultanbağı mahallesinde, şimdi kapatılmış olan derenin kuzeyindedir Güney kısmının altında çamaşırlık vardır Geiş saçakları ve külahlı ahşap ezan balkonu ile küçük mahalle mescidlerinin güzel örneğidir 16yy' ın ikinci yarısında yapılmış olması muhtemeldir

ÖZBEK CAMİİ:

Hamidiye mahallesindedir Külahlı şişkin taş minaresi ile dikkati çeker 1699' da Müderris yaylası sırtlarında çadır kuran Özbek aşiretinden İbrahim Ağa tarafından bir çeşme ve sonradan da mescid olarak yapıldığı bilinmektedir 1946' da onarım görmüştür 1974' de mihrabı Vedat Çinicioğlu imalatı çinilerle kaplanmıştır Bugünkü durumunu 18yy sonlarındaki onarımdan sonra almıştır

ALİ (Alo) PAŞA CAMİİ:



Cumhuriyet caddesi üzerinde, Gazi Kemal (Eski Şehreküstü) mahallesinde bulunmaktadır Kagir, ahşap çatılı, kiremit örtülü, külliye halinde yapılmış olan yapının bugün medrese, sübyan mektebi ile eski şadırvanı ortada yokturAhşap olduğu anlaşılan bu bölümler, yandıktan sonra bir daha ele alınmamış sadece camii bölümü yenilenmiştir Kareye yakın dikdörtgen plan ile, buna batıdan bitişen ahşap eklerden meydana gelmektedir Seyyit Süleymanağaoğlu Anadolu valisi Ali Paşa 1796' da yaptırmıştır Kitabesi yoktur Caminin çinilerle süslü mavi-beyaz kandil motifli orijinal bir mihrabı vardır Bugünkü şekli Şeyh Hacı Ömer Efendi' nin öncülüğü ile halkın yardımları ile yüz sene kadar önce yapılmıştır

MOLLABEY CAMİİ VE KÜLLİYESİ:


Kütahya' da 19yy ortalarında yaptırılan en önemli külliye olarak ele alınabilir Medrese, camii ve kütüphaneden müteşekkildir Sadettin camii gibi fevkani (üst katı olan) bir yapıdır Kütahya müftüsü Andız Köylü Abdurrahman Efendinin oğlu olan ve babasından dolayı ''Müftüzade Molla Bey'' olarak tanınan İbrahim Ethem Bey tarafından 1855-1856 tarihinde tamamlanan yapı halen Molla Bey Kur'an kursu ve camii olarak kullanılmaktadır Kütahya' da külliye yaptırma geleneğinin son halkalarındandır İbrahim Ethem Bey üç yıl kadar Kütahya kaymakamlığı yapmış, külliyenin minaresini annesi Fadik Hanım adına yaptırmıştır

AHIRARDI CAMİİ (Dilsizoğlu Hacı İbrahim Camii):

Onarım görmüş olmasına (1965) karşın, karakterini korumuş yapılarındandır ilk şekli ile 1876 öncesinde Osmanoğlu Dilsizoğlu Hacı İbrahim tarafından yaptırılmıştır 1965 onarımında mihrabı, vaaz kürsüsü ve mihrab duvarı Kütahya çinileriyle kaplanmıştır

YEŞİL CAMİİ:



Eski hükümet caddesi üzerinde Cumartesi pazarının girişindedir Kare planlı, tek kubbeli, iki sütuna oturtulmuş kubbeli bir girişi bulunan yapı, kesme taştan onikigen gövdeli, köşklü minaresi ile dikkati çeker Minare bu şekli ile Kütahya' da tektir Ana mekanın içi, kubbe kilidinden zemine kadar adeta boş yüzey bırakılmadan ağır bir süsleme ile bezenmiştir Alçı sıva üzerine kalem işi, yağlıboya, temperra, alçı kabartma malakari, altın yaldız, duvardan gelişen ve çok kollu kristal aplik ve avizeler, mahfilde kasetli, kakmalı bir tavan bulunmaktadır Önceleri Recep Ağa Mescidi olarak bilinen bu yapının yerine Yahya Paşa genişletip yenileyerek ahşap fevkani bir yapı yaptırmıştır Bu yapı yanınca 1858' de ahşap olarak tekrar yaptırılmış, sonunda Kütahya Mutasarrıfı Fuat Paşanın önderliği ve ilgisi ile 1905 yılında bugünkü şekli ile yapılmıştır

KADİTLER CAMİİ:

Lala Hüseyin Paşa caddesi üzerinde, hasır pazarı olarak bilinen bölgede çarşı içinde, üst katı tamamen kagir ve ahşap tavanlı olarak yapılmıştır Yapının kuzeyinde su tesisleri özelliklerinden olan küçük bir sakahenesi bulunması dikkati çeken geleneksel yapı unsurlarındandır

BÜLBÜL MESCİDİ (Yakup Çavuş Mescidi):

Mecidiye mahallesinden Hamidiye mahallesinden geçişte yer almaktadır Son yıllarda taş bir minare eklenen yapının kitabesi yoktur 19yy başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir

DEVE YATAĞI MESCİDİ:

Hamidiye mahallesi Deve Yatağı sokağındadır Son onarımlarla eski karakterini tamamen kaybetmiş, sonradan yeni bir minare eklenmiş, mihrabı ve duvarların bir kısmı karo çinilerle kaplanmıştır 19yy başlarında yapıldığı sanılmaktadır

CEDİD MESCİDİ (Yeni Mahalle Mescidi):

Nallı medrese karşısında yer almaktadır Bugün harap bir haldedir 1571'de yapıldığı bilinmekle birlikte 19yy başlarında yeniden ele alınıp onarılmıştır

KARADONLU MESCİDİ (Pirler Mahallesi Mescidi):

Pirler mahallesi, karadonlu sokağı köşesinde Şükrü Şeker evi ile Karadonlu Canbaba türbelerinin karşısındadır 16yy sonralarında aynı yerdeki başka bir mescidin yerine yapılmıştır 1980'de tamamen onarım görmüş, ahşap Ezan Köşkü yerine betondan yenisi yapılmıştır

AHİ EVREN MESCİDİ (Hacı Evren Mescidi):

Ahi Evren mahallesi cennet sokağındadır 16yy sonlarında yapılan mescid 1917' de yenilenmiş 1956-1957'de onarılarak minare eklenmiştir Mihrabı eski özelliğini korumuş olup karşı sokakta da bir zikir yeri bulunan Ahi Evren Türbe ve Tekkesi vardır

MOLLA HALİL MESCİDİ (Kazasker Mescidi):

16 yy başlarında yapılan medrese bugün ayak- ta değildir Sadettin cami köşesinden balıklıya giden yolda, Muvakkithane'nin arkasındaki boşlukta, Pamuk Hanı'nın doğusunda kalmaktaydı Yeri 20 yll öncesine kadar Kütahya Müftülüğü idi Halili diye meşhur olan Halil Bin Mahmut Germiyani, İstanbul'da müderrislik yaptıktan sonra Kütahya'ya gelmiş, burada kurduğu Medreseye hamamını da vakf etmiştir Yapının durumu hakkında da kayıtlarda bilgi yoksa da, avlulu bir medrese olması gerekmektedir

MEVLEVİHANE DÖNENLER CAMİİ (Ergun Çelebi Zaviyesi):



Eskiden 'Eski Kapan Altı' denilen yerde Ulu caminin doğusunda; Eydemir hamamı yanındadır Bu gün Dönenler Camii adıyla anılan Semahane bölümü 1959 yılında vakıflar tarafından onarılarak ibadete açılmıştır Mevlevihane Asitane olarak bilinirdi

Hezar Dinari Mescidi çekirdek baz alınarak etrafına semahane, dede hücreleri, meşruta ve kütüphane bina edilmiştir Semahane, sonradan mescit olarak da kullanılmaya başlanınca Hezar Dinari Mescidi türbe haline getirilmiştir Türbe de Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin torunu Ergun Çelebi ve yakınlarının sandukaları bulunmaktadır Kütahya, Konya ve Afyon'dan sonra mevlevilik tarikatının üçüncü büyük merkezi olarak bilinir Mevlana'nın torunu Ergun Çelebi' den başka oğlu Sultan Veled' de Kütahya' yı şereflendiren ve Kütahya'yı gerçekten seven beğenen meşhurlar arasındadır Sultan Veled Kütahya için:

"Kütahya'da bir ay kalana ne mutlu,

İki ay kalacak olursanız, daha fazla müstefid ve münfeyiz olursunuz

Kütahya kusursuz bir güzeldir

Böyle kusursuz güzele zeval olur mu?

Ya Rab, bu memlekete kaza-bela verme,

Cennet Kütahya'nın ya altındadır ya üstünde,

Feda olsun Lahor, Keşmir, Tebriz Kütahya' ya"

demiştir Bu sözleri Mehmed Dumlu Hoca, Feridun Nafiz Uzluk beyden,nakletmiştir Bu gazel "Divan-ı Sultan Veled" de mevcut olup yayınlanmıştır Semahanenin kütüphanesi sonradan Vahit Paşa Kütüphanesine devredilmiştir

İçeride türbeye açılan kemerin sağında "Adli" mahlası ile sultan IIMahmud' un tuğrası ve iki tane kitabe vardır Birinci 1812, ikincisi 1841' deki onarımlara ait kitabelerdir Son onarım tarihi 1959' dur Dede hücreleri olan kısım bu gün Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından fakirlere yemek dağıtımda aşevi olara kullanılmaktadır Kütahya mevlevihanesi, Konya ve Afyon' dan sonra erken dönem mevlevihaneleri içinde ve mevlevi dergahlarından 76 zaviye ve 14 asitaneden birisi olarak bilinirdi

ÇİNİLİ CAMİİ:



1973 yılı yapımı olan camii, iki katlı olup içi ve dışı tamamen çinilerle kaplıdır Orta Asya Türk Mimarisi örnek alınarak yapılan camii, tek kubbeli ve sekizgen biçimli yapısı ile dikkat çekicidir

Kubbenin içi hat sanatı örnekleriyle süslenmiştir Dünyada ve Türkiye' de bir benzeri olmayan camii, şehrimize pek çok hizmeti geçmiş meşhur Kütahyalı Ressam Ahmet YAKUPOĞLU'nun şehrimizin kültür ve sanat koleksiyonuna kattığı orijinal ve müstesna bir eserdir

Atalarımızın bizlere bıraktığı zengin tarihi ve kültürel mirası, bizim de sonraki nesillere ulaştırabilmemiz için, bir yandan da bu örnekte görüldüğü gibi yeni, ancak geçmişin zevk süzgecinden geçmiş şaheser niteliğinde eserler yapılması gereklidir

Bu kabil eserlerin çoğalması en büyük temennimizdir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.