|  | Tedavi'de Geleneksel Yöntemler |  | 
|  01-21-2010 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Tedavi'de Geleneksel YöntemlerTedavi'de Geleneksel Yöntemler Bilimsel tıbbın ancak 200 yıllık bir geçmişi vardır (bak  TIP)  Oysa insanlar yeryüzünde var oldukları andan başlayarak hastalıklarına çare bulmak zorunda kaldılar  Bunun için de kimi zaman doğaüstü güçlete sığındılar, kimi zaman doğal maddelerin iyileştirici etkilerine güvendiler  Binlerce yıldır kulaktan kulağa aktarılmış bilgi ve deneyimlerin ürünü olan bütün bu bilimdışı tedavi yöntemlerine "halk hekimliği" denir  Bütün dünyada en sık başvurulan geleneksel tedavi yollarından biri şifalı bitkilerden hazırlanan ilaçlardır (bak  ŞİFALI BİTKİLER)  İnsanlar çok eskiçağlardan beri birçok bitkinin, hayvansal yağların, hatta mineral kökenli bazı maddelerin çeşitli hastalıklara iyi geldiğine inanmışlardır  "Kocakarı ilaçları" denen bu karışımların çoğunun temelinde doğaüstü inançlar yatar; ama insanların umut bağladıkları bazı doğal maddeler sonradan bilim adamlarınca da denenmiş ve çağdaş ilaç sanayisınırı hammaddeleri arasına katılmıştır   Örneğin Amerika Yerlileri'nin yanık tedavisinde kullandıkları petrol yağları, bugün de çeşitli merhemlerin temel maddesi olan vazelinin esin kaynağıdır; bazı ilaçların etkin maddesi ise hâlâ bitki özütlerinden elde edilir (bak  İlaç)  Başlangıcı Eski Yunan tıbbına kadar uzanan su tedavisi de bugün hâlâ uygulanan geleneksel yöntemlerden biridir  Hidroterapi denen bu tedavinin temeli, mineraller açısından zengin olan şifalı sularda yıkanmaya ya da bu suları içmeye dayanır  Hiç tıp eğitimi görmedikleri halde kendilerine özgü yöntemlerle ya da doğaüstü güçlerle hastaları iyileştirebileceklerine inanılan insanlara hemen her toplumda rastlanır   Bunlardan bir bölümü, örneğin "kırık-çıkıkçı" denen kişiler, uyguladıkları tedavi yöntemlerini genellikle başka bir "usta"dan öğrenir ve zamanla kırık kemikleri ya da çıkık eklemleri yerine oturtmakta deneyim kazanırlar  Bazıları ise yalnızca dinsel bilgi birikimleriyle hastalıklara çare bulacaklarını savunurlar  Hastaya elleriyle dokunarak, dualar okuyarak, hatta şarkı söyleyip dans ederek "tedavi" uygulayan bu insanlardan bazılarının doğaüstü güçler ile insanlar arasında aracı olduklarına ve iyileştirici güçlerinin ruhlardan kaynaklarıdığına inanılır  İlkel toplumlarda oldukça yaygın olan bu tip iyileştiricilere şaman denir  İçlerindeki kötü ruhları duayla kovarak hastalan iyileştireceklerini öne süren "üfürükçüler" de, büyük olasılıkla, İslam öncesi Türk toplumlarında da görülen samanlığın günümüzdeki izleridir  Bazıları da hastalıkların "nazardan" ya da "kem gözlerden" ileri geldiğine inanır  Kendisine beddua edildiği, nazar değdiği ya da büyü yapıldığı için hastalandığına inanan insanları iyileştirmek için önce hastanın düşmanı ya da düşmanları saptanır, sonra da bu kara büyünün etkisini bozacak karşı büyüler yapılır, muskalar yazılır  Ortaçağ Avrupa'sında şifalı otlardan ilaç hazırlayanlar cadılıkla suçlanmıştır; oysa Afrika ülkelerinde bugün bile birçok insan "büyücü doktorlar"dan yardım bekler {bak  BÜYÜ VE BÜYÜCÜLÜK; CADILIK)  Bu tür inanışları pek de hafife almamak gerekir  Çünkü, kendisini huzursuz eden düşünceleri uzaklaştırmak için çare arayan bir hasta iyileşmek için ilk adımı atmış demektir  Nitekim çağımızda doktorların birçoğu da bazı hastalıkların stresten ya da mutsuzluktan kaynaklarıdığına ve stresin altında yatan nedenler saptandığında tedavinin daha başarılı olacağına inanıyorlar  Dünyanın en eski tedavi sistemlerinden biri de Çin'de doğmuştur  Eski Çinliler'e göre ruh ve beden sağlığı, yin ve yang denen karşıt güçler arasındaki dengeye bağlıdır  Suyla simgelenen yin dingin ve edilgendir; ateşle simgelenen yang ise sıcak ve etkindir  Bütün hastalıklar bu iki güç arasındaki dengenin bozulmasından kaynaklarıdığı için, iyileştiricinin görevi bu dengeyi yeniden kurmaktır  Bunu sağlamak için de şifalı bitkilerden yapılan ilaçlar, özel egzersizler ve akupunktur gibi çeşitli tedavi yöntemlerine başvururlar {bak  Akupunktur)   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |