Televizyon Nedir? |
01-20-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
Televizyon Nedir?Televizyon Nedir? Televizyon sözcüğü, "uzak" anlamındaki Yunanca tele ve "görme" anlamındaki Latince visio sözcüklerinden gelir Buna göre, televizyonun sözcük anlamı "uzaktakini görme"dir İlk televizyon görüntüsünü 1926'da İskoç mühendis John Logie Baird yayımlamıştır (bak Baird, John Logie) Önceleri görüntüler noktalar halinde ve titrekti, ama Baird bunla-n giderek iyileştirdi Baird'ın sisteminde mekanik olarak döndürülen diskler kullanılıyordu; bunun karşısında, Marconi-EMI sistemi gibi elektronik olarak işleyen rakip sistemler de vardı (Çeşitli ülkelerde televizyon yayınlarının gelişimine ilişkin ayrıntılı bilgiler RADYO VE TELEVİZYON YAYINLARI maddesinde verilmiştir) Televizyonda ilk sorun, görüntüyü, yani stüdyo ya da bir başka yerdeki sahneden yarısı yan ışığı, uzun mesafeleri aşabilecek, katı cisimlerin içinden geçebilecek ve köşeleri dolanabilecek bir biçime dönüştürebilmektir Elektrik akımı bunların hepsini yapabilir ve ışık da elektriğe dönüştürülebilir İkinci sorun, sahnenin görüntüsünü yeniden oluşturmak için, alıcıdaki bir ışık kaynağını bu elektrik akımıyla denetleyebilmektir FOTOSEL maddesinde, üzerine ışık düşen bazı maddelerin nasıl bir değişime uğradıkları anlatılmıştır Bu tür maddelerden yararlanılarak, değişen şiddetteki (parlaklıktaki) ışığı, bu değişimlere karşılık düşen elektrik akımlarıma dönüştüren aygıtlar yapılabilir Sahnenin önüne bir fotosel yerleştirirsek, bunun üreteceği akım yalnızca yarısı yan ortalama ışık miktarı kadardır Demek ki, oluşturulacak resmin niteliğine ya da hangi bölümlerinin aydınlık, hangi bölümlerinin karanlık olması gerektiğine ilişkin herhangi bir bilgi bu yöntemle elde edilemez Bu güçlüğün üstesinden gelmek için sahne küçük bölümlere ayrılır ve her bölümden gelen ışık sırayla fotoselin üzerine düşürülür Bunu yapmanın en basit yolu (ama en iyisi değil), üzerine sarmal düzende delikler açılmış disk biçiminde bir obtüratör (örtücü ya da ışık kesici) kullanmaktır Eğer bu obtüratör sahne ile fotosel arasına yerleştirilir ve delikleri sırayla açık kalacak biçimde döndürülür-se, her bir deliğin açık kalışında, sahnenin bir başka küçük bölümünden yarısı yan ışık fotoselin üzerine düşer Fotosel her ışık alışında, almış olduğu ışıkla orantılı bir elektrik vurusu üre tir'Tarama olarak adlandırılan bu yöntemi 1884'te Alman mühendis Paul Nip-kow (1860-1940) bulmuş, Baird de uygulamıştır Modern yöntemin temelinde ise, ışığa duyarlı maddeyle kaplanmış bir yüzeyin kullanılması yatar Bu türden işe yarar ilk aygıtı, yani kamera tüpünü, Rus asıllı fizikçi Vladimir Zworykin (1889-1982) geliştirdi Zworykin, ikonoskop adını verdiği bu aygıtın patentini 1923'te aldı, ama yapım güçlükleri nedeniyle bunu ancak 1929'da gösterime sunabildi Bugün uygulanmakta olan sistemler çok daha gelişmiş olmakla birlikte, temelde ikonoskop ilkelerine dayanır Kamera tüpü, bir biçimiyle, havası boşaltılmış ve kutu içine yerleştirilmiş bir cam silindir görünümündedir Silindirin bir ucunu düz bir cam yüzey oluşturur ve çekimi yapılan sahnenin görüntüsü merceklerin yardımıyla bu yüzeyin üzerinde odaklanır Bu yüzeyin iç yanı elektrik iletebilen, saydam bir maddeyle kaplıdır; bu katmana sinyal levhası denir Bu katmanın iç yanı da, ışığa duyarlı, ışıliletken (fotoiletken) bir maddeyle kaplıdır "Hedef" olarak adlandırılan bu katman, her biri minik bir fotosel işlevi gören milyonlarca tanecikten oluşur Görüntüden gelen ışık sinyal levhasından geçer ve hedefin üzerine düşer Bu durum heı taneciğin, üzerine düşen ışığın şiddetiyle belirlenen bir miktarda artı yüklü hale gelmesine yol açar Böylece hedefin üzerinde, çekimi yapılan sahnenin, değişken elektrik yükü dağılımıyla belirlenen bir görüntüsü oluşur Silindirin öbür ucunda, hedefe elektron demeti salan bir elektron tabancası vardır Silindirin dışına da, üzerlerinden elektrik akımı geçirilen bobinler yerleştirilmiştir Bu elektrik akımı, tarama üreteci denen devrelerce üretilir ve elektron demetini denetlemeye yarar Bu denetimin yardımıyla elektron demeti, üst köşesinden başlayarak hedefi bir uçtan öbür uca yatay olarak tarar; sonra ikinci satın taramak için yeniden başa döner ve hedef bütünüyle taranıncaya kadar bu böylece sürüp gider Sizin gözleriniz de bu sayfayı buna çok benzer bir biçimde taramaktadır Elektron demeti hedefin dibine ulaştığında akım değişir ve demeti tekrar başlangıç noktasına taşır Tarama işlemi sürekli olarak yinelenir Elektronlar eksi yüklü olduğundan, hedef üzerindeki fotoseller "mozaiği"ni bir baştan bir başa tarayan demet, taneciklerdeki artı yüklerin etkisini ortadan kaldırır, yani onlan nötrleştirir Bu, bir elektrik akımının oluşmasına yol açar Eğer sahnenin görüntüsü belirli bir noktada parlaksa yük de büyük olacağından, sonuçta oluşan akım da büyük olur Görüntüdeki karanlık bir nokta yalnızca küçük bir akım yaratır Böylece, elektron demeti hedefi taradıkça değişken bir sinyalin doğmasına neden olur Resim ya da görüntü sinyali denen bu değişken sinyal, resimdeki ışık ve gölgelerin elektriksel karşılığıdır Elektron demeti herhangi bir tanecik üzerindeki yükün etkisini yok edip o noktayı geçer geçmez, yük yeniden doğar ve demet aynı noktayı yeniden tarayıncaya kadar da varlığını sürdürür Bütün kamera tüplerinde görülen bu depolama etkisi, modern sisteme, Nipkovv diskini kullanan eski mekanik tarama yönteminde bulunmayan bir duyarlılık sağlar Demetin bir satınn ya da alanın sonuna her gelişinde, kameraya bağlı bir aygıt özel eşza-manlama (senkronizasyon) vurulan üretir (Bunun neye yaradığı daha sonra anlatılacaktır) Demek ki, stüdyodan gelen iki ayrı sinyal dizisi (resim sinyalleri ve eşzamanlama vurulan) ile stüdyo mikrofonlanndan gelen ses sinyallerini de sayarsak, üç ayn sinyal dizisi bulunmaktadır Dünyanın farklı yerlerinde, özellikle televizyon resmini oluşturmak üzere taranan satır sayısı açısından farklı standartlar uygulanır İlk günlerdeki Baird sisteminde, seçiklik derecesi düşük, yani aynntı sayısı görece az olan resimleri üretmek için 30 satır taranırdı Eğer bir tam taramada kullanılan satır sayısı artırılırsa, aynntı sayısı da artar ve resim daha net hale gelir Avrupa standardı 625 satırdır; tamamlanan 625 satırlık her dizi bir resim oluşturur Aynı standarda göre, bir saniyede oluşturulan resim sayısı 25'tir; ama, geçmeli tarama denen ve resimdeki titrekliği azaltan bir yöntemde (önce tek sonra çift satırlar tarandığından), her saniye 50 kez yanm resim taranmış olur ABD'de ise 525 satır taranarak saniyede 30 resim oluşturulur
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|