Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
deneycilik, empirizm

Deneycilik (Empirizm)

Eski 01-19-2010   #1
[KAPLAN]
Icon3

Deneycilik (Empirizm)



Deneycilik, ampirizm veya empirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimletabula rasa) gibidir kazanılabileceğini öne süren görüştür Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur

Deneycilik akılcılığın karşıtıdır Akılcılığa karşıt olarak deneycilik, duyum ve deneyimle temellenen bilgileri bilgi olarak kabul etmektedir yalnızca İnsan bilgisinin tek kaynağı deneyim ya da duyumdur buna göre Bilginin kaynağında akılı gören rasyonalizm geleneğine karşıt olarak deneycilik her tür bilginin sonradan deneyimle, duyumlarla elde edildiğini ileri süren bir felsefi temele sahiptir

Konu başlıkları
  • 1 İlk Çağ felsefesinde deneycilik
    • 11 Demokritos
    • 12 Epikuros
  • 2 17 ve 18 yüzyılda deneycilik
    • 21 John Locke
    • 22 David Hume
    • 23 Thomas Hobbes
    • 24 George Berkeley
    • 25 Francis Bacon
    • 26 John Stuart Mill
  • 3 Condillac
  • 4 Çağrışımcı deneycilik
  • 5 Duyumculuk, Pozitivizm, Pragmatizm ve Deneycilik ilişkileri/ayrımları
  • 6 Viyana Çevresi
  • 7 Bertrand Russel
  • 8 Empirizm eleştirileri
  • 9 Gözat
  • 10 Kaynaklar
İlk Çağ felsefesinde deneycilik

İlk Çağ felsefesinde temel felsefi problemler özelikle evrenin başlangıcı ve oluşumu, varlığın sebebi ve varoluşun anlamı, bilginin kaynağı ve anlamı gibi meselelerdir Buna bağlı olarak deneycilik daha o zamanlardan bir epistemolojik tutum olarak belirir ve bilgiyi aklın yasalarına göre değil nesnelerin görünüşlerine göre belirleme yaklaşımı olarak şekillenir Sofistlerde, Septiklerde, Stoacılarda belirli ölçülerde deneyciliğin izlerini bulmak mümkün olmakla birlikte, esas olarak iki önemli filozof bu gelenek içinde belirgin bir yere sahip olarak görünmektedirDuyum, deneyim ve dolayısıyla empirik bilgiyi merkeze alan felsefi yaklaşımın izleri bu iki filozoftan itibaren belirginleşmektedir

Demokritos


Atomcu Demokritos

Atomculuk olarak bilinen ilk çağ felsefe akımının öncüsü Demokritos'tur Maddeci doğabilimi anlayışının kökleri Demokritos'a dayanır, aynı zamanda nedensel/zorunlu evren anlayışı ve bu anlayış ekseninde temellenen felsefi/bilimsel düşünce de köklerini Demokritos'ta bulur Her şeyin özü nedir sorusuna verdiği cevap "atom" olmuştur; bölünemeyen, nesnelerin son dayanak noktası, özü olarak atom Her şey atomlar ve atomların hareketliliğinden ibarettir Demokritos bu fikirlerinin felsefi çerçevesini, sonradan giderek sistematikleşerek deneycilik olarak adlandırılan akıma uygun bir nitelikte ortaya koymuştur Bu bakımdan birçok önemli felsefe tarihcisi Demokritos'u aynı zamanda deneycilik akımının öncü isimlerinden saymaktadır

Epikuros

Demokritos gibi deneyci filozofların öncülerinden sayılan Epikuros (ya da Epikur), soyut felsefi söylemlerden uzak durmuş, mutluluk problemini ele alarak farklı bir ahlak felsefesi geliştirmeye yönelmiştir Mutluluk, insanın doğayı ve evreni tanımasıyla mümkündür Epikuros'a göreHareketlerin yasalarını tespit edebilmek içinse bilgiye gerek olduğunu söyler Bilgi ise duyu verilerinden gelir; yani duyu verilerinin birçok kez tekrarlaması sonucunda elde edilen genel tasavvurlar, Epikuros'a göre, bilgilerdir Bu tasavvurlar ya da bilgiler nesnelerin kendileri değil onlardan gelen yansımalardırEpikuros, duyu organlarının yanıltıcı olabileceğini ya da yansımaları farklı şekillerde algılayabileceğini de öne sürerBöylece akıla da bir yer verilmiş olur bilgi sürecindeEpikur için duyu organları ve akıl, bilginin ortaya konulduğu araçlardır bir anlamdaDuyu organlarınca edinilen duyum ve izlenimler akıl vasıtasıyla tasavvurlara dönüştürülürler ve böylece bilgi ortaya çıkarAyrıca Epikuros, haz ve acı duygulanımlarının da bilgiyi etkilediğini, bilginin doğruluk değerinin kişilerin haz ve acı duyumlarına bağlı olarak değişiklikler gösterdiğini öne sürer

17 ve 18 yüzyılda deneycilik

İlk Çağ felsefesinde deneycilik, izlenimcilik ve duyumculuk akımlarının öncüsü sayılabilecek yaklaşımlar ortaya konulmakla birlikte, asıl olarak deneyciliğin sistematik bir felsefe olarak ortaya konulması Yeni Çağ olarak adlandırılan dönem ile birlikte meydana gelmiştirBu evrede deneycilik ilk çağ felsefesindeki duyumculuktan belirli ölcülerde ayrılarak sistematik bir yönelime girerİngiliz deneyciliği olarak bilinen ünlü empirizm akımı yalnızca empirizmin en önemli akımı olmakla kalmaz, felsefe tarihi içinde de belirleyici bir öneme sahiptir, özellikle bilgi sorunsalı açısından kendi açmazlarıyla birlikte derinlikli çalışmalar ortaya koymuşlardırLocke, Berkeley ve Hume ingiliz deneyciliğinin tartışmasız isimleridir ve kendilerinden sonraki felsefenin yönünü etkilemişlerdir

John Locke


Empirizmi sistematikleştiren filozof John Locke

John Locke İngiliz felsefesinin ve deneycilik felsefe akımının yeni çağda yeniden doğmasını ve gelişmesini sağlayan filozofturDeneyciliğin kendi başına ve sistematik bir felsefe olarak ortaya çıkmasında Locke öncü isimdirLocke'un etkisi özellikle 18 yüzyıl boyunca belirgindirHem insan düşüncesinin özgürlüğünü savunması hem de insan bilgisi ve eylemliliğini deneye dayandırması bakımından Locke, aydınlanmacı felsefeyi de önemli ölçüde etkilemiş düşünürlerden biridirBilgi düzeyinde Locke'a göre, doğuştan gelen ya da deneyimden önce varolan herhangi bir bilgi ya da önsel ilke (apriori) sözkonusu değildirAksine bütün bilgiler, düşünce ve kavramlar deneyden ileri gelmektedir, çünkü zihinde herhangi bir duyumla bağlantılı olmayan hiçbir düşünce mevcut değildirDaha önceden mevcut olduğu varsayılan kavram ve ilkeler ise, başka insanların kendi deneylerinden çıkarıp doğru ve geçerli saymış olmalarından ileri gelmektedirJohn Locke İnsan Anlığı Üzerine Deneme adlı kitabında felsefesini açıklarGenel anlamda insan unsurunu konu edinmekle birlikte, özel olarak bilgi sorunsalı üzerinde durmaktadır buradaİnsan zihninin dünyaya geldiğinde bir tabula rasa olduğunu teorik bir önerme olarak ileri sürer LockeBöylece bilgi ve bilginin dayandırıldığı bütün kavramların deneyle kazanıldığı tezi öne sürülürZihnimiz, deney ve gözlemlerin sonucu ortaya çıkan izlenimlerle zaman içinde dolarLocke deney alanını iki bölüme ayırır; dış algılar (sensation) ve iç algılar(reflexion)Bütün bilgi ve düşünceler bu ikili deneyden gelmektedirler


Empirizmin doruk noktası sayılan David Hume


David Hum

David Hume, emprizmin sistematikleştirilmesinde ve kuramsal gücünü felsefi bir akım olarak doruk noktasına taşınmasında daha da belirgin bir isim olarak ortaya çıkar17 yüzyılın doğa bilimi anlayışında geçerli olan nedensellik ilkesini Hume felsefî bir konumda yeniden değerlendirir; "her sonucun bir nedeni olduğu ve her etkinin bir sebebi bulunduğu" fikriyle öne sürülen bu düşünce, David Hume sonradan çagrışımcılık olarak bilinecek olan akımın öncüsü olarak tescillerÖyleki aklın ve mantığı ilkeleri ve temel kategorileri bile, sonucta izlenimlere dayanırHume nedensellik ilkesinin böyle olduğu belirtirBu bakımdan empirizm Hume'da doruk noktasına ulaşmıştırİnsan Doğası Üzerine Bir Deneme kitabında Hume, tıpkı önceli Locke gibi, insan kavramlarının ve fikirlerinin kaynağının ne olduğu sorusuyla ilgilenirHer iki filozof da empirist olmasına rağmen Hume, bazı noktalarda Locke'dan ayrılırİç ve dış algı ayrımını reddeden Hume, bu iki alanı birleştirmeye yönelir, insanın bilgi alanının bu şekilde bölümlenemeyeceğini ileri sürerHume'un ortaya koyduğu ayrımlar daha başkadır; izlenimleri ve kavramları ayırır Humeİzlenimler duyu organlarının algıladıklarından ileri gelir; kavramlar ya da düşünceler ise artık canlılığını yitirmiş olan izlenimlerin tasavvurlarından meydana gelirZihnin temel görevi, duyularla elde edilen verilerin üzerinde işlem yapmak, izlenimleri bilgiye dönüştürmektirBütün fikirlerin temeli bu izlenimlere dayanır çünküEn soyut idealardan bir olan Tanrı ideası bile, insanların deneyimlerindeki izlenimlerinden meydana gelmiştir

john locke rasyonalistlere karşı bir fikir ortaya koymuştur ona göre herşey deneyden türer gözle görmediğiniz ve deneyle kanıtlanmayan hiçbirşey yoktur
  • David Hume ve ampirizm üzerine: Gilles Deleuze, Empirisme et subjectivité, PUF, 1953 (Türkçesi: Ampirizm ve Öznellik, Ece Erbay (çev), Norgunk Yayıncılık, 2008)
Thomas Hobbes


Hobbes

Ana madde: Thomas Hobbes Belirli anlamda materyalizmin de Yeni Çağ felsefesi içinde temsilcisi sayılan Hobbes, fiziksel gerçekliği her şeyden üstün tutmuş, her şeyin fizik maddenin hareketinden ileri geldiğini öne sürmüştürHobbes asıl olarak ününü siyaset felsefesindeki düşüncelerine borçludurBununla birlikte Hobbes'i sözkonusu dönem içindeki deneycilik akımı içinde değerlendirmek yerinde olurHobbes da deneyci felsefenin kuramsal ve yöntemsel ögelerini sahiplenirBilginin kaynağı olarak fiziksel gerçekliğin deneyimini, yani duyu algılarının rolünü öncelikli olarak alırHobbes da diğerleri gibi tüm bilginin temelinde duyuların, yani duyu deneyinin olduğunu öne sürerBununla birlikte Hobbes empirik filozoflarda görülmeyecek şekilde matematikle, özellikle geometri ile ilgilenmiştir

George Berkeley



"İnsan Bilgisinin Prensipleri" George Berkeley

Berkeley, empirist felsefe akımının önemli isimlerinden olup geliştirdiği felsefi yaklaşımla materyalist yönelimli empirisitlerden farklı olarak tamamen idealaist yönelimli bir yaklaşım geliştirdiÖyleki, Berkeley sonuç olarak maddi varlığın gerçekte varolmadığı sonucunu öne sürdüJohn Locke'u, maddenin kendi başına varolduğunu düşündüğü, bu anlamdada eski soyut felsefelere inandığı gerekçesiyle eleştirdiBerkeley bu anlamda idealizmin en ünlü temsilcilerinden sayılır; ancak aynı zamanda empirist felsefe içinde de yer almaktadırİnsan Bilgisinin İlkeleri Üzerine İnceleme adlı kitabında temel felsefi kavramlarını geliştirirBerkeley'e göre, nesnelerin özü, algılanmış olmalarından ibarettirBuna göre nesneler düşünceden başka bir şey değildirlerAlgılar saf düşüncelerdir ve kendisiyle ilgili edindiğimiz düşünceler dışında madde diye bir şey yokturHer şeyin dayanak noktası duyumsal kesinliktir, bilginin değeri duyumsal kesinliğe dayanmasıyla anlam bulur

Francis Bacon

Bilimsel düşüncenin Yeni Çağdaki öncüsü sayılan Francis Bacon, aynı zamanda belirli bir şekilde deneyci felsefeninde öncü isimleri arasında yer alırLocke ile sistematikleşip Hume ile doruğuna ulaşan Mill ve Bertrand Russell ile devam eden ingiliz empirizminin bir anlamda kurucu Bacon'dırBacon'ın bilimsel yöntem olarak öne sürdüğü tümevarımsal yöntemi, gözlem ve olguların toplanması, bunlar üzerinden sonuclara gidilmesi yaklaşımını içerdiğinden, empirik felsefenin temel yöntemsel yaklaşımına denk düşerBacon'a göre bilim nedenlerin keşfedilmesi uğraşıdırNesnelerin biçimsel nedensellikleri onların fiziksel niteliklerinden ileri gelir ve tümevarımsal yöntem bu nedenselliklerin ortaya konulup bilgiye ulaşılmasının yöntemidir

John Stuart Mill


JSMill

John Stuart Mill asıl olarak yararcılık olarak adlandırılan bir düşünür olarak ün yapmış olan ingiliz filozofudurMantıkta tümevarımsal yaklaşın geliştirilmesine önemli katkılar sağlamıştırDeneyci filozların çizgisinde devam ederek, özellikle Berkeley'le bağlantılı önermeler geliştirmiştirMill, Berkely'den dış dünyanın/maddenin gerçekliği konusunda ayrılır, ona göre duyumların dayanak noktası, maddi gerçekliktir

Condillac

Fransız filozof Condillac, empirik felsefenin özellikle duyumculuk yönünde geliştirilmesini sağlamış ve bu yönde temellendirmiştirBilgi teorisi konusunda kapsamlı yapıtlar üretmiş olan Condillac, aydınlanma çağında özellikle İdeolog olarak adlandırılan düşünürleri etkilemiş ve günmüze kadar gelen biir çok tartışmanın teorik temellerini atmıştırCondillac için felsefe kısaca duyumların bilgisi üzerine düşünmek olarak tanımlanır ki, bu aynı zamanda her tür bilginin temelinde duyumlar olduğu tezinin öne sürülmesidir

Çağrışımcı deneycilik

Kurucuları David Hardey ve Joseph Priestley olan deneyci akım

Duyumculuk, Pozitivizm, Pragmatizm ve Deneycilik ilişkileri/ayrımları

Empirist felsefe, ince nüanslar ve kavram ayrımları üzerinden, ya da öncelikli ilkelerin neler olduğu ve yöntemsel yaklaşım noktasındaki ayrımlardan hareketle farklı kollara ayrılır ve kuramsal konumlanışları itibariyle birbirlerinden farklılaşırlarBelirli bir noktada bu farklılıklar farklı felsefe eğilimleri olarak belirlemelerini getirirBunun yanında, hepsinin öncelikli ilkesel kavramı farklı olmakla ve farklı bir felsefi konuma yönelmeleri sözkonusu olmakla birlikte, rasyonalist geleneğe karşıt olarak, deneye, gözleme, pratik olana, yaşama öncelik verdiğini iddia eden bir epistemolojik temele dayanırlarDuyumculuk duyu verilerinin bilginin temeli olduğunu, pozitivizm gözlem ve deneyin doğrulanabilirliğin tek kaynağı olduğunu, pragmatizm somut yaşamın ve pratiğin her şeyin ölçüsü olduğunu öne sürdüğünde deneycilik felsefesinin epistemolojik konumundan kalkış yapmaktadırlar

Viyana Çevresi

Mantıksal empirizm ya da mantıkçı olguculuk olarak bilinen bir felsefi konuma sahip olan Viyana Çevresi, belirli şekillerde deneycilik felsefesinin teorik öncüllerini sürdürürÖzellikle pozitivist anlamda deneyciliği değerlendirmişlerdirMantıksal empiristlerde "anlan" kavramı önemli bir yer tutarAnlamlı önermeler doğrulanabilir, yani gözlem ve deney ile açık seçik bulgulanabilir olan cümlelerdir bulgularDoğrulanabilirlik ilkesini öne sürmüşler ve bunun temeline de deney ve gözlemi koymuşlardırBu gruba göre gözlemle doğrulanamayan her şey metafiziktir ve metafizik olan her şey de anlamsızdır

Bertrand Russel

Bertrand Russell, matematiksel mantık alanındaki çalışmalarını felsefe alanına genişleterek bir mantıksal atomculuk öğretisini geliştirmiştirİngiliz filozofu olarak Russell epistemolojik olarak empirizmi benimser ve deneysel bilgimizin temel olduğunu, bunların betimsel ve tanışıklık yoluyla elde edilmelerine bağlı olarak iki türe ayrıldığını öne sürer Russell, analitik felsefeyle ve mantıksal empiristlerle ya da mantıksal olgucularla bazı bakımlardan benzer teorik konumlara sahiptir

Empirizm eleştirileri

Duyuları ve duyumları bilgi problemi açısından yeniden önemli kılmasıyla etkili olan deneycilik felsefesi, duyum ve deneye aşırı ve buna bağlı olarak da yanlış bir yer vermekle eleştirilirÖzellikle aklı tamamen geri plana itmesi ve hatta tamamen önemsiz kılması, deneyciliğe yönelik yoğun eleştirilerin gortaya çıkmasına yol açarZihnin boş bir levha olduğu önermesi, sonradan daha çok yanlışlanabilir bir önerme olarak belirmiştir; zihnin, duyumların etkisiyle hareket eden bir makine/araç olmadığı, ya da nesnelliği yansıtmaktan ibaret edilgen bir konum olmadığı psikanaliz, antropoloji gibi bilim alanlarından gelen katkılarla da eleştirilebilir olmuşturDil-zihin-gerçeklik ilişkisinde empirik önermelerin geçerli olmadığı, bağımsız bir deney ve gözlem alanı bulunmadığı, her tür gözlem ve deneyin, izlenimlerin belirli bakış açılarına göre üretildiği ileri sürülmüştürEmpirizm eleştirilerinin doruk noktası W V Quine´in Deneyciliğin İki Dogması adlı kitabıdırQuine, burada deneyciiliğin temel önkabullerine yönelik eleştirilerini yöneltirBir yandan, analitik önermeler ile sentetik önermeler arasında yapılan katı ayrım eleştirilir ve apiriori bilgilerin olduğu öne sürülürİkinci olaraksa, deneyciliğin öne sürdüğü deneyimin koşullarına yönelik bilginin nereden geldiğine ilişkin eleştiri dile getirilirAyrıca gözlem sonuclarının sentezlenmesini sağlayan tümevarım ilkesinin deneyimle nasıl temellendirileceği sorusu da deneyci felsefecilere yöneltilirprt

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.