Türkçe Kelimeler (D-E) |
10-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türkçe Kelimeler (D-E)DADAKeğme, dokunma, tatma DADAL: Tat alan, sezen, farkına varan DAĞ: (Tağ,tağ,tak,tav) Dağmec genişlik, büyüklük, ululuk,heybet DAĞAÇA: Dağ gibi heybetli DAKAK: Ucu ataşli ok DAL: 1-Ayrı, bölünmüş 2- saldırı, büyüme, yayılma 3- batma, çıkma 4- yalınlık, çıplaklık DALAN: koridor, dehliz DALAŞ: Döğüş, karşılıklı saldırı DALAY: (Talay) Genişlik, ululuk, sonsuzluk mecaz eden, asıl anlamı , büyük deniz, okyanus DALBAY: 1- Vasi, ardına sığınılan kişi 2- Çuhadan yapılmış şapka Kırgızlarda- 3- avcı kuşları yakalamak için, tuzaklara bağlanarak bırakılan küçük kuş DALBOY: Vasi, ardına sığınılan kişi DALKILIÇ: birl Dal/Kılıç mec Zırhsız ve korunmasız DALKIRAN: Kırıcı, ayırıcı DAMLA: Su damlası , tane DANA: İnek yavrusu, iki yaşındaki genç inek DANİŞMAN: Müşavir, bilgi ve tecrübesine danışılan kişi DANSIK: (Tansık) Olağanüstü, fevkalade DARGA: Vali, üst düzey, bürokrat DARGUN: Alıngan, kırılan, narin DARI : 1- Bir tahıl türü 2- sıkı, sıkıntı, zorluk DARICA: 1- Darı gibi, darı niteliğinde mec Bereketli 2- sıkı, sıkıcı, zorlu DARSIK: Öfkeli, hiddetli DARUKA : (Darga) Vali, yönetici, bürokrat DARULGAN: alıngan, nazlı DAŞKI: Taşkı, taşmış, dışarı çıkmış, dışarıda olan DAYAK: Değnek, baston, dayanılan nesne DAYANÇ: 1- Dayanak, destek, güven 2- Dayanma gücü tahammül DAYANGAN: Dayanıklı, metin DAYANGI: Köşe minderi DAYAR: Hazır, hazırlıklı DEBRET: Kımıldayış, devinim DAĞER: Kıymet, para, nafız DEĞERBİLİR: birl Değer/Bilir Kadirşinas, vefalı DEĞERLÜ: Değerli, kıymetli DEĞİRMİ: Çevreli, yuvarlak, toparlak DEĞNEK: Dayanak, dayanılacak nesne DELİ: Usu gitmiş, azmış, dellenen, mecgözü kara, yiğit DEMİR: Demir madeni DEMİRAĞ: Zırh, örgülü göğüslük birl Demir/Ağ DEMİRDEN: Demir parçası DEMİRDÖĞEN: birl Demir/Döğen mec Acı kuvvet sahibi DEMİRGEN: 1- Demir, ham demir 2- temren, okun ucundaki demir parçası DEMİRHAN: birl Demir/Han Şamanist gelenekte “ Maden Tanrısı” DENERİ Dikkat, itina DENGİZİK: Denizcik, küçük deniz, göl DENİZ: Deniz, büyük göl DENLİ: Edepli, terbiyeli DEPEGEN: Tekmeleyen, iyi tekme atan DEPREM: Zelzele, sarsılma, kımıldama (Kişisel görüşüme göre bu ad çocuklara deprem sırasında yada deprem felaketi sonrası yaşanan, çileli günler sırasında doğan ve o günlerin anısına verilen bir addır) DERİN: Derinlikden mec Olgunluk, bilgelik DERMEK: Dirilik, canlılık, bir arada tutmak DERNEK: Eğlence, toy, birliktelik DEVİN: Hareket, kımıldanış, davranış DEVRİM: Devirme, yıkma, devirip yerine geçme,ihtilal DEYİM: Söyleniş, darbımesel DEYİŞ: Söyleyiş, şiirsel anlatım, ozan dili DIVRAK: Yakışıklı, alımlı, civan DİBEK: 1- Ağaçtan oyulmuş büyük havan 2- Yayık ağaç DİK: 1-Yükseklik, yükseliş 2- kararlılık, yıkılmazlık, caymazlık 3- inat DİKEÇ: Sütun, dikil, dikilmiş DİKMEN: İnatçı, kararlı DİLEK: Dil ile istenen, dile getirilen istek, arzu, murat, dilek DİLER: Dileyen, dileyici DİLİM: kesik, bölüm, bölünmüş, biçimlenmiş DİNÇ: Zinde, sağlam, dirençli DİNLER: Terbiyeli, munis, muti DİP Baht, talih DİPÇİN: 1- Bahtı açık 2- Sağlam, dayanıklı DİREK: 1- Dirilik, sağlamlık, ayakta kalmak 2- Temel, dayanak 3- Vezir,bakan DİREN: Direnç, karşı koyuş, dirilik DİRENÇ: Direnme gücü DİRENGEÇ: Destek, dayanak DİRGEN: 1-Dirilik,2- harmanda kullanılan demir çatal DİRİ: (diri, dirik, Tiri, tirik) Can, ruh, canlılık, canlı DİRİL: Can, ruh, tin DİRİM: Yaşam, sağlık, canlılık DİRLİG: Yaşam, hayat DİRSE: Derse, söylerse, konuşkan DİZİK: (dizi) Kolye, takı DİZLEK: Hazır cevap, konuşkan DODURGA: 1- Dolgun, doyumlu 2- doyuran, doyurucu 3- açık, net, berrak DOĞA: 1- Tabiat,doğallık, ortaya çıkış 2- Huy, yaradılış, fıtrat DOĞAN: 1- Soylu bir av kuşu 2- Doğmuş, olmuş, ortaya çıkan DOĞRU: Dürüst, yalansız, sözüne güvenilen DOĞRUL: 1-Doğruluk, dürüstlük 2- Ayakta duran, dirençli DOĞU: Güneşin doğuş yönü DOĞUÇ: Doğuş,doğma, ortaya çıkış DOĞUDAN: Doğulu, doğu yönünden gelen DOĞUŞ: Doğma, ortaya çıkış DOKUNAK: Dokunuş, değiş, mec Ağır, mahsun,yürek sızlatan, yüreğe dokunan DOKUNÇ: Dokunak, hüzün DOKUZ: Dokuz sayısı, Türklerin en çok eskilerden beri uğurlu sayılarındandır DOKUZ ARKA: Dokuz/Arka (Eski dönemlerde soyluluk gösterme ve belli etmesi açısından, bir kişinin babasından itibaren geriye doğru dokuz atasının sayılıp açıklanması) DOLANDI: Dolanan, gezgin DOLU: 1-Bilgin, tecrübeli, öğretmen 2- Bütün, tam, eksiksiz 3, Şamanist gelenekte ve Alevi_Bektaşi gelenekte, içki, şarap 4- kısa süren, iri taneli yağmur DOLUN: Tam, bütün, eksiksiz Yakut Türklerinin eski bereket Tanrılarından DOLUNAY: Ayın on dördü, ayın en güzel hali DOMANİÇ: 1-Dumanlı bölge 2- Tümsek, engebeli arazi DONAT: Giyim, kuşam, zenginlik, cömertlik DOMURCUK: Gül, tomurcuk DONATMIŞ: Giydirip, kuşatmış, sevindirmiş, cömertlik göstermiş DONATUR: Cömert, eli açık, bağışlayıcı DONSUZ: Çıplak, fakir, varlıksız DORA: Doruk, zirve, şahika DORAN: (Duran) Diri, canlı, yaşayan DORU: 1- Doruk, zirve 2- Kara ile kızıl arası renk (At rengi) DORUK: Zirve, uç, şahika DOYMADUK: Doyumsuz, sevilmeye doymayan, doyulmayan DOYUM: 1- Doymak, tatmin 2- Ganimet, bereket DOYURAN: mec Cömert, hayr sahibi, iyilik sever DÖĞEN: 1- Dövüşçü,döven 2- Ekin saplarını ezmeye yarayan, altında çakmaktaşı bulunan geniş tahta DÖĞER: 1- Döver 2- değer, kıymet 3- Kalın, enli bir ağaç DÖĞERLİ: Değerli DÖĞÜŞ: Dövüş, savaş, kavga DÖĞÜŞGEN: Kavgacı, savaşçı DÖKÜMHAN: birl Böküm/Han 1- Dökmekten döküm 2- Düğüm, bağ DÖLEK: 1- Çok döl veren 2- Koyunun kuzuladığı yer 3- İtibarlı, saygıdeğer, maharetli DÖLEN: Muti, sevgi gösteren DÖNDER: (Döne, döndü gibi “dönmek” fiilinden türetilmiş, çocukları ölen ailelerin, yeni çocukları olduğunda kullandıkları adlardan) DÖNDÜ: Dönüş yapan (Reenkarnasyon) çocukları ölen ailelerin verdiği adlardan DÖNGEL: Saat DÖNGÜ: Dönüşüm, başa dönüş DÖNGÜN: Dargın, gönlü kırık DÖNMEZ: Kararlı, cesur, azimli DULAK: Dolu, olgun, tecrübeli DUMAN: 1- Sis, kırağı 2- ateşten çıkan gaz DUMLU: 1- dumanlı, sisli bölge 2- Soğuk ve ayaz alan yer DUMRUL : 1- Okun sivri ucu 2- Başı dumanlı, efkarlı DURA: (Durak) 1- yaşam, hayat 2- Sağlamlık, dayanıklılık, kalıcılık 3- ev, yaşanılan yer, barınak (Bu ad, çocukları ölmüş ailelerin yeni çocukları olduğunda yaşamda kalıp uzun yaşaması ve sağlıklı olması dileğini içeren adlardandır ve çok eskilere dayanan bir gelenekle bu gün de sürdürülmektedirDurak, Dursun, Durmuş, Durdu, Yaşar, Tokta, Tok, Toka, Toktamış, Turan vb adlar da hep aynı psikoloji ve geleneğin ürünüdür DURAK: (Dura) Yaşam, hayat DURAN: (Turan) Durucu, kalıcı, yaşayan, canlı DURCU: Durucu, kalıcı canlı DURDU: 1- Duran, kalıcı, canlı, yaşayan 2- Yaşam, hayat DURGAÇ: Durak, durulan, yaşanılan yer DURGUN: 1- Durulmuş, süzülmüş, arınmış 2- Sakin, sükuna ermiş, kendi halinde DURMUŞ: 1- Duran, yaşayan, canlı 2- Yaşam, hayat DURSUN: Durması, yaşaması istenen DURU: 1- saf, sade, berrak 2- Duran, durgun DURUK: Duru, durucu DURUL: 1- Sükun bulmak, huzura kavuşmak 2- Günahsızlık, arınmışlık DURULCA: Masum, günahsız DURULMAZ: Afacan, yaramaz DURULMUŞ: Tatminkar, sakin DURUM: Yaşam, hayat, süreğenlik, duruş DUVA: (Düve) DUVAK: Örtül kapanmış, gelin başı DUVAN: (Doğan) DUYAN: Duyucu, hissedici DUYAR: Duyarlı, hisli, duygulu DUYARI: Duyarlılık, hislilik DUYGU: His, duyum DUYUŞ: Duyum, hissediş, duyarlılık DUYUŞAN: Duyan, hisseden DÜĞÜN: (Töğün, Toygün) Toy günü, yemekli eğlence DÜŞ: Rüya, aniden ortaya çıkış DÜŞELGE: Pay, hisse DÜŞERGE: Miras, pay DÜŞÜNGÜ: Düşünerek üzülme, kafaya takma, üzülme, teessür DÜVE:1- Genç inek, dananın büyüğü 2- Döven, dövüşçü DÜVECİ: Dövücü, dövüşçü DÜVEHAN: birl Düve/Han DÜVEN: (Döven) DÜYECİ: Dövüşçü, döğüşçü DÜZ: (Tüz) 1- Doğru, doğruluk, gerçek 2- Soy, kök, döl 3- Kural,kaide DÜZE: Düzen, uslup, tarz DÜZEN: Kural, kurallar bütünü DÜZGE: Süs, makyaj DÜZGÜN: 1- Düzülü, düzenli, muntazam 2- Gidişat, teamül EBİNEvin) Tane, öz EBİNÇ: Refah, huzur EBİRİ: Erim, erdem, fazilet EBREK: Dayanıklı, sebatkar EBREN: 1- Evren, kainat 2- Felek, talih EBRET: Ayrılım, ihtilaf EBRÜK: Dayanıklı, sebatkar ECE: (Eçe) ECEVİT: 1- Çalışkan ,, aktif 2- haşarı, yaramaz EÇE: 1- Dahi, çok akıllı, çok zeki 2- Saygıdeğer, görgülü hanım EÇİNE: Doğru sözlü, sözüne güvenilir EDE: (Edi, Ata) Atalık, hatırı sayılan, sözü dinlenen kişi EDERKON: birl Ede/Kon (Konmaktan can, ruh) EDGÜ: 1- İyi, güzel, hoş 2- Adil, adaletli 3- Eğitmen, öğretmen EDGÜDİ: 1- Eğitici, öğretici 2- İyi, ala EDİ: Eda, ata, saygıdeğer ulu kişi EDİGE: 1- İyi, iyi kalpli 2- öğretmen EDİK: Kısa konçlu çizme EDİL: (İdil,etil, atil) iyilik, güzellik EDİZ: 1- Kıymet, kıymetli 2- Yüksek, Yükselmiş EGE: (Eke,Öke)1- Dahi, çok akıllı 2- Egemen, sahip 3- Bakıcı, eğitici EGEMEN: 1- Hakim, sahip, kendinden başkasını dinlemeyen, buyrukçu 2- bilge kişi, dahi 3- ağa, ağabey EGİT: Göz değmesi ve nazara karşı göz kenarlarına sürülen bir ot EĞBER: Eğri, eğrilmiş EĞİLMEZ: Gururlu, mağrur, dik başlı EĞİN: Eğirilmiş EĞİR: 1- Sarış, çeviriş, kuşatma 2- bükme, kıvırma EĞNEZ: Narin, zayıf, ince EĞREK: Sık, bol EĞRİ: Eğik, bükük mec Saygılı, alçak gönüllü EĞRİM: Pınar, göze, küçük çağlayan EKE:1- Dahi, çok akıllı 2- Sahip, egemen 3- bakıcı, eğitici EKEÇ: Cana yakın ve çekici kız EKELİK: Deha, kıymet EKİM: 1- Ekin ekme eylemi 2- Yarım, ziraat EKİN: 1- Mahsul, tarla ürünü 2- tarlaya ekilip olması beklenen her türlü bitki EKİNCİ: 1-İkinci (erkek, ya da kız) 2- Rençber, çiftçi EKSÜK: Azlık, yokluk, yoksulluk EKŞİ: Eksi,eksik, azlık, yokluk EL: 1- İl, Ülke, Memleket 2- İlgi, bağlantı 3- Barış, Sukunet 4- Kolun, bilekten aşağısı ELA: (Ala) Renkli alacalı ELBAN: (İlban) Devletçi, devletine bağlı, sadık ELBİR: birl El/Bir mec Elbirliği, işbirliği, imece ELCEK: 1- Ekin biçme aracı 2- Munis, sessiz ELÇİK: Eldiven ELÇİ: 1- Devletine bağlı, devletçi 2- Devleti adına aracılık eden, haberci, temsilci ELÇİM: Demet, tutam ELÇİN: 1- Demet, bağ, buket 2- Ekin biçerken kullanılan bir alet 3- Devlet görevlisi, devletine bağlı ELDEK: 1- basiret, kabiliyet, eylem gücü 2- Yedek, elde bulunan ELDEM: 1-Alışkın, yetişkin 2- Sevimli, cana yakın 3- evcil koyun ELDÜZ: birl El/Düz Yurtsever ELEZ: (Eliz)Arı,duru, temiz, munis, uyumlu Yakut destanlarında bekaret tanrıçası (Ulu Tuyun’un kızı) ELGAY: Yurtsever ELGİN: 1- Konuk, öncelik verilen kişi 2- Gurbetçi, yurdundan uzak ELGÖRMÜŞ: Gezgin, seyyah ELGÜN: Halk, avam, halktan kişi ELİBOL: Cömert, eli açık, sahi ELİK: Usta, eli yatkın ELİŞ: Usta, maharetli ELİTAŞ: Cimri, eli sıkı ELİTEZ: Becerikli ELKATMIŞ: birl El/Katmış Ülke fethetmiş, algan ELKİN: 1- konuk 2- Yolcu ELÖVER: Yurtsever ELTUTAR: birl 1- El/Tutar mec Yardımsever, hayırşinas 2- Fatih, Algan ELVEREN: Olgunlaşan, yeterlilik kazanan EMÇİ: Doktor,eczacı EMEÇ: Amaç, gaye EMEK: 1- Gayret, cehd, zahmet 2- Güç, enerji EMEN: 1-Can, ruh, hayat 2- Ağaç dikmek için açılan çukur 3- meşe ağacı EMET: Sınır, mesafe EMGEK: Emek, zahmet, güçlük EMLEK: Duygulu, merhametli EMRE: (İmre) Düşkün, aşık, hayallerle yaşayan EN: (Yen)1- Derinlik, genişlik 2- Av 3-Kıyı 4- Arka ENÇU: Sükun,huzur,ruh derinliği ENDEŞ: Eşit, müsavi ENEÇ: Meyil, meyilli ENİK: (enük, enek)Genişçe, yayık ENGİN: 1- Genişlik, derinlik, yayıklık 2- ufuk, ufuk çizgisi ENİCUK: Hısım, kavim- kardeş ENİŞ: (Enuş) 1- İniş, yokuşun karşılığı mec Rahata ve huzura erme 2- Uçlarda, ekstrem ENKİŞ: Tecrübeli, deneyimli, olgun ER: 1- Olgun,olmuş, ergin, yetişkin erkek 2- Asker, çeri ERÇE: birl Er/ÇeErkeğe yakışır biçimde ERÇİN: Ülkenin idari bölümlerinden her biri (İl, ilçe, kasaba vb) ERDEM: ( Ertem) Fazilet, bilgelik, yücelik, hünerlilik ERDEMÇİ: Erdem sahibi ERDEMLÜ: Erdem sahibi ERDEN: Er parçası, erden olma ERDİN: Ermiş, olgun EREK: Erişilmek istenen, ülkü, hedef EREKLİ: (Ereğli) Ereği olan EREM: Müjde, iyi haber EREN: 1- Olgun, 2- Hür, bağımsız 3- Din ile bütünleşmiş ERENTÜZ: birl Eren/Düz TTuva ve Çuvaş Türklerinde, “Terazi Yıldızı” EREZ: 1- Erişilen, mutlu olunan 2- Cesur, gözü kara, dayanıklı ERGEN: Olgun, deneyimli ERGENE: 1- Güçlülük, egemenlik 2- Maden dağı 3- Dağlar arasındaki geçit ERGENEKON: 1- Maden dağı 2- Dağlar arasındaki yurt ERGİ: Eriş, olgunluk, deneyim ERGİL: 1- Bilgili, deneyimli, yetişkin 2- Savaşçı, cengaver ERGİN: 1- Ermiş, olgun, irfan sahibi 2- Savaşçı, cengaver ERGUN: 1- Yumuşak huylu kişi 2- Hızlı koşan at 3- Argun ERİK: Ermiş, olgun, bilge, filozof, becerikli ERİKEN: Ermiş, olgun, bilge ERİM: 1- Müjde, iyi haber 2- Felsefe, derin bilgi 3- Vade, zaman ERİNCİK: Mahçup, utangaç ERİNÇ: 1- Olacak, olması gereken, kaçınılmaz sonuç 2- Nimet, bolluk ERİŞ: Gaye, erişilmesi istenen ERİŞEK: Ülkü, gaye ERİŞEN: Ulaşan, vasıl olan ERİŞKİN: Olgun, kamil, ermiş ERK: 1- Güç, kudret 2- İktidar, erklik, hükümranlık 3- Bağımsızlık,egemenlik ERKE: 1- Egemen, güç 2- İşve, naz, cilve 3- Çekicilik, çekiciliği kullanma istek ve yeteneği Türk mitolojisinde, Ülgen’in dokuz kızından biri ve namus tanrıçası ERKELİ: Egemen ERKEM: Nazlım, işvelim, edalım ERKİ: 1- Güçlü, egemen, erke 2- Atik, çevik ERKİN: 1- Bağımsız, otorite tanımaz 2- Başına bıuruk, kendi bildiğini okuyan 3- Sürekli, süreklilik ERKİNDİK: Erkinlik, bağımsızlık, hürriyet ERKLİG: Egemen, kuvvetli, şevkatli ERKMEN: 1- Bağımsız, başına buyruk 2- Bekar, evlenmemiş ERLİK HAN: birl Erlik/Han Şamanist gelenekte “Cezalandırma Tanrısı” ERMAN: 1- Erdemli, güç, mert 2- Kutsal, mukaddes ERMİŞ: Olgun, müdrik ERNEK: Küçük parmak, serçe parmağı ERSE: Ermesi, olgunlaşması istenen ERSİN: 1- Uzun ömürlülük dileği 2- Olgunluk, bilgelik dileği ERSÜ: Fazla, çok fazlalık ERTE: 1- Seher, şafak 2- Yarın, gelecek, sonraki, halef ERTEGİ: Destan, lejant ERTEN: Tan, şafak ERTİK: Meslek, sanat ERTİM: Olgun, erişkin, bilge ERTİN: 1- Mahsun, hüzünlü 2- Kendine yeten ERTİNGÜ: 1- Olağanüstü, fevkalade 2- Efsane, mit ERZENE: Doruk, zirve, en üst ERZİ: Veli, vasi, yönetici ERZİK: 1- Asıl, ana, temel 2- Soylu ve yiğit ESBOL: birl Es/Bol Çok zeki, çok akıllı (Usu-bol) ESE: 1- Mutluluk, sağlık 2- Yel, esinti ESELİK: Selam, selamet ESEN: 1- Sağlık, selamet 2- Yel, yumuşak yel ESENLÜ: Esenli, sağlıklı ESER: Esinti, yel ESİ: Yel, esinti ESİM: Esinti ESİN: 1- Esinti, yel 2- soluk, sağlık, nefes 3- İlham ESİNTİ: Yel, hafif yel ESİRGEN: 1- Arkadaş, dost, yaren 2- korunan, yakınlık duyulan ESİRGENÇ: Nazlı, nazenin ESİRKİŞ: Merhamet, acıma duygusu ESKİN: Yel, yel alan ESLEK: 1- Yumuşak başlı, uysal 2- Selam, selamet ESNEK: Uzayan, genişleyen, esen ESRİGÜN: birl Esri/Günfırtına ESRİK: Mecnun, kendinden geçmiş ESRİMİŞ: Kendinden geçmiş ESTELİK: Yadigar, hatıra ESTİ: Yel, esinti EŞİM: Çalışkan, becerikli EŞİNGEN: 1- Çalışkan 2- Eşit, müsavi EŞİTGEN: İşitken, işiten, dikkatli EŞKİN: 1- Hızlı, atik 2- Dayanıklı, metin 3- Rüzgarlı bölge, rüzgar alan bölge EŞLİK: Dost, yaren, refik ETGÜ: 1- İyi, iyilik 2- Etki, şiddet ETİGE: Öğretmen, mürebbiye ETİL: İtil- idil ETİNGÜ: Olağanüstü, fevkalade ETİZ: Yüksek, ulu EVCİL: Evine bağlı, evcimen EVCİM: 1- Evcimen, evcil 2- İşgüzar, hamarat EVCİMEN: Evine bağlı EVCİMİK: Ekonomist, muktesit EVDEŞ: Hanım, erkeğin eşi EVGİ: İvedi, acele EVGİN: 1- Aceleci, telaşlı 2- Evcil, evine bağlı EVİN: Cevher, öz, nüve EVİRGEN: 1- Tedbir, tedbirli 2- Dönüşüm, çevirim EVREN: 1- Kainat 2- Ejderha, canavar 3- Baht, talih EVRENSEL: Evreni kaplayan, evreni içine alan EYGİ: İyi, salih, temiz EYGİŞ: İyi kişi, iyi insan EYGÜ: İyi, iyice EYİN: Vücut EYİNÇ: Refah, mutluluk EYLEM: 1- İş, iş görme, çalışma 2- Etkileyici davranış 3- Durdurma, önünü kesme EYLETMEZ: Amansız, aman vermez EYLETÜR: İyilik sahibi, cömert EYLİK: İyilik, yardım, iane EYMEN : 1- Alçak gönüllü, mütevazı 2- Yardımsever, hayırşinas EYMÜR: (Eymir) İyilik sahibi, hayırşinas EYTEMİŞ: Güzel konuşan, tatlı dilli, hatip EYÜGE: İyi,iyice EZDİ: Ezen, ezici, baskıcı EZGİ: 1- İyi, iyilik, 2- Uyum, ahenk 3- Acı, üzüntü 4- Name, hoş sada EZGİN: Ezik, ezilmiş, acı çekmiş, mahzun EZİLGEN: Mazlum, zulüm görmüş EZİM: 1- Belirti, iz 2- Zorunluluk, mecburiyet EZİNÇ: 1- Belirti, iz 2- Ezginlik, mahzunluk |
|