Şiirde Ölçü Nedir |
10-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şiirde Ölçü NedirŞiirde ölçü nedir Vikipedi, özgür ansiklopedi Ölçü, şiirde ritmi sağlar ve edebiyatımızda 3 türlü kullanılmıştır 1 - Hece ölçüsü: Dizelerdeki hecelerin sayıca eşit olması kuralına dayanır Ağırlıklı olarak halk edebiyatımızda kullanılmıştır Her görünen dost yüzü, 7 hece/ Ondan ayırmam gözü, 7 hece/ Gitmez dilimden sözü 7 hece/ 2 - Aruz ölçüsü: Dizelerdeki hecelerin açıklık(kısalık)-kapalılık(uzunluk) esasına bağlı olan bir ölçü sistemidir Sonu ünlüyle biten heceler kısa() ile gösterilir Ünsüz ile biten heceler ve aslında uzun olan heceler (-) ile gösterilir Aruz ölçüsü gereği dizenin son hecesi kısa da olsa uzun kabul edilir Aruz kalıbına uyulmadığında imale, ulama, medd, ziyaf gibi kusurlar yapılır Bu ölçü ağırlıklı olarak klasik(divan) edebiyatta kullanılmıştır 3 - Serbest ölçü: Herhangi bir ölçüye uymadan, hatta bazen kafiyeye bile uymadan yazılan şiirlerdir DETAYLI BİLGİ VE ÖRNEKLER AŞAGIDA |
Şiirde Ölçü Nedir |
10-28-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şiirde Ölçü NedirHece Ölçüsü Nedir ? Şiirde mısralardaki hece sayısının eşit olmasına dayanan ölçüye hece ölçüsü denir Hecelerin sayısı parmakla sayıldığı için "parmak ölçüsü" adıyla da bilinir Türkçenin yapısına uygundur Türkçede heceler uzunluk kısalık bakımından hemen hemen aynı değerdedir Bu yapısal özellik şiirde hece ölçüsünün kolayca kullanılmasına imkan verir İlk yazılı Türk edebiyatının ürünleri olarak bilinen Göktürk Yazıtlarında şiir bulunmamasına rağmen şiirsel özellikler taşıyan ve hece ölçüsüne uyan bölümler vardır Kaşgarlı Mahmut'un Divanü Lugatit Türk eserindeki şiirler de hece ölçüsüyle yazılmışlardır Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra divan edebiyatı ve aruz ölçüsünün yaygınlaşması hece ölçüsünün yalnızca tekke ve aşık edebiyatına özgü bir ölçü olmasına yol açtı Hece ölçüsünde kalıbı dizelerdeki hecelerin sayısı belirler Her dizesinde 11 hece bulunan bir şiirin kalıbı "11 li hece ölçüsü" olarak gösterilir Bir hecenin belli bölümlere ayrılmasına "durgulanma", bu bölümlerin okuma sırasında hafifçe durularak vurgulanan yerlerine de "durak" denir Kalıplar 2 liden başlayarak 20 lilere kadar çıkar Az heceli, yani 2 liden 6 lıya kadar kalıplar tekerleme, atasözü, bilmece gibi ürünlerin şiirsel parçalarında uyum öğesi olarak yer alır Bu tür kısa kalıpların durakları dizenin sonundadır Hece ölçüsünde durağın önemi büyüktür Bir kalıp en az 2, en çok 5 duraklı olabilir Bir durakta bulunan hece sayısı ise 1 ile 10 arasında değişir Hece kalıpları duraklar ve duraklardaki hece sayıları bakımından bölümlenir Bu kalıplar içinde en çok kullanılanlar 7 li, 8 li, 11 li ve 14 lü olanlardır 7 li ölçü daha çok mani türünde kullanılmıştır 8 li kalıp semai, varsağı, destan ve türkülerin ölçüsüdür 11 li ölçü ise başta koşma ve destan olmak üzere aşık ve Tekke Edebiyatı şiirlerinde kullanılmıştır 14 lü hece ölçüsüne ise daha çok tekke şiiri ve çağdaş Türk şiirinde rastlanır Gök-te u-çan kuş-la-ra (7 Hece) ar-ka-daş o-la-ma-dım (7 Hece) Kuş yap-tı yu-va-sı-nı (7 Hece) Kuş ka-dar o-la-ma-dım (7 Hece) ---------***--------- E-le-dim e-le-dim öl-lük e-le-dim (11 Hece) ay-na-lı be-şik-te be-bek be-le-dim (11 Hece) Bü-yüt-tüm bes-le-dim as-ker ey-le-dim (11 Hece) git-ti de gel-me-di bu-na ne ça-re (11 Hece) Bazı kimseler bazı Türkülerimize sahip çıkıyorlar ya aslında net bir cevap hece ölçüsü: Er-zu-rum çar-şı pa-zar (7 Hece) İ-çin-de bir kız ge-zer (7 Hece) E-lin-de di-vit ka-lem (7 Hece) kat-li-me fer-man ya-zar (7 Hece) --------****--------- Dam üs-tün-de çul se-rer (7 Hece) Bil-mem yar ki-mi se-ver? (7 Hece) Be-nim bir sev-di-ğim var (7 Hece) gün-de on çe-şit gi-yer (7 Hece) Hece ölçüsü, içinde ki duyguyu en eksiksiz anlatmana hiç mani olmaz: Mı-zı-ka çal-ın-dı dü-ğün mü san-dın? (11 Hece) Al be-yaz bay-ra-ğı ge-lin mi san-dın? (11 Hece) Ye-me-ne gi-de-ni ge-lir mi san-dın? (11 Hece) |
Şiirde Ölçü Nedir |
10-28-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şiirde Ölçü NedirARUZ ÖLÇÜSÜ ''Aruz ölçüsü''', nazımda uzun veya kısa, kapalı ya da açık hecelerin belli bir düzene göre sıralanarak ahengin sağlandığı ölçü Sözlük anlamları ‘yön’, ‘yan’, ‘bölge’, ‘bulut','Gök yüzü’, ‘keçi yolu’, ‘deli', 'sarhoş deve’, ‘çadırın orta direği’, ‘karşılaştırılan', 'ölçü olan şey’ gibi çeşitlidir Edebi kavram olarak, bu anlamlardan hangisine dayandığı tam olarak bilinmemektedir Develerin yürüyüşünden, demircilerin sistematik çekiç vuruşundan veya çamaşırcı kadınların tokmak seslerinden çıktığı görüşleri vardır Bir çadırı direğin ayakta tutması gibi, divan şiiirini ayakta tutan en büyük unsurun aruz olduğu düşünülür Aruz bilimini bir öğreti biçiminde ilk olarak ortaya koyan ünlü Arap dilcisi İmam Halil bin Ahmed'dir Aruz ölçüsü, Arap, Türk, Fars, Kürt, Afgan, Pakistan ve kısmen Hint edebiyatında kullanılmaktadır Aruz hecelerin sayısını değil, şeklini esas alır Aruzla yazılmış şiirlerde, her bir mısranın heceleri, diğer mısraların aynı hizadaki heceleriyle aynı açıklık(kısalık) ve kapalılık(uzunluk) noktasında birbirlerine denktir Açık(kısa) hece ( ) işaretiyle; kapalı(uzun) hece (-) işaretiyle gösterilir Ayrıca med'li adı verilen, bir buçuk hece değerinde ( - )işaretiyle gösterilen hece değeri de dört sesten oluşan heceler için kullanılır Bu temel parçaların birleşmesinden 8 ana kalıp ortaya çıkmıştır: 1 fa'ûlün (fe'ûlün) (_ _) 2 fâ'ilün, fâ'ilât (__) 3 mefâ'ilün (__) 4 fâ'ilâtün (__ _) 5 müstef'ilün (_ __) 6 mef’ûlâtü (_ _ _ ) 7 müfâ'aletün (__) 8 mütefâ'ilün (__) Her beyitte en az dördü bulunan bu parçalara tef'il, tef'ile ya da cüz adı verilir Divan şiirinde aruz ölçüsü [değiştir] Divan şiirinin kullandığı ölçü aruzdur Aruzun, değişik uzunlukta ve ahenkte kalıpları vardır Bu kalıplar uzun ve kısa hecelerin belirli sayılarda art arda gelmesinden oluşur ve uzun ve kısa hecelerden yapılmış kelimeleri karşılar Divan şiirinin temeli beyit, yani ikili dizelerdir Beyitler arasında anlam birliği bulunması şart değildir A)Düz Kalıplar: 1- Mefâilün / Mefâilün / Mefâilün / Mefâilün ( - - ) x 4 2- Müstef’ ilün / Müstef’ ilün / Müstef’ilün / Müstef’ilün ( - - - ) x 4 3- Müstef’ilâtün / Müstef’ilâtün / Müstef’ilâtün / Müstef’ilâtün ( - - - - ) x 4 4- Feûlün / Feûlün / Feûlün / Feûlün ( - - ) x 4 B)Karışık Kalıplar: 1- Mefâilün / Mefâilün / Feûlün ( - -) ( - - ) ( - - ) 2- Feilâtün ( Fâilâtün) / Feilâtün / Feilâtün / Feilün ( fa’lün) ( - -) ( - -) ( - -) ( - ) 3- Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün ( - - - ) ( - - - ) ( - - - ) ( - - ) 4- Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün ( - - - ) ( - - - ) ( - - ) 5- Müfteilün / Müfteilün / Fâilün ( - -) ( - - ) ( - - ) 6- Feûlün /Feûlün / Feûlün / Feûl ( - - ) ( - - ) ( - - ) ( - ) 7- Mefâilün / Feûlün / Mefâilün / Feûlün ( - - ) ( - - ) ( - - ) ( - - ) 8- Feilâtün ( Fâilâtün ) / Mefâilün / Feilün ( Fa’lün ) ( -- ) ( - - ) ( - ) 9- Fa’lün / Feûlün / Fa’lün /Feûlün ( - ) ( - - ) ( - ) ( - - ) 10- Mef’ûlü / Fâilâtü / Mefâîlü / Fâilün ( - - ) ( - - ) ( - - ) ( - - ) 11- Mef’ûlü / Mefâîlün / Feûlün ( - - ) ( - - - ) ( - - ) 12- Mef’ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün ( - - ) ( - - ) ( - - ) ( - - ) 13- Mef’ûlü / Mefâîlün / Mef’ûlü / Feûlün ( - - ) ( - - - ) ( - - ) ( - - ) 14- Mef’ûlü / Mefâîlü / Feûlün ( - - ) ( - - ) ( - - ) 15- Müfte’ilün / Fâilün / Müfte’ilün / Fâilün ( - - ) ( - - ) ( - - ) ( - - ) Aruz ölçüsünde kurallar * Ulama : Bağlama, bağlayış anlamındadırSessiz harfle biten kelimeyi sesli harfle başlayan kelimeye bağlayarak okumaktır Hece ölçüsünde de kullanılmaktadır * İmale : Aruz kalıbına uydurmak için kısa hecenin uzun sayılmasıdır İki türlü imale bulunmaktadır 1 İmale-i Maksûr: Kısa uzatma manasındadır Kısa olan hecelerin uzun okunmasıdır Arapça ve Farça kelimelerde zaten uzun ünlü olduğu için kullanılmasına gerek duyulmamıştır Daha çok Türkçe kelimelerde kullanılır 2 İmale-i Memdûd: Buna "medd" de denilmektedirUzun bir heceyi bir kapalı bir açık hece halinde okumaktır Sonu iki ünsüz veya bir uzun ünlü bir ünsüz ile biten kelimelerde kullanılır Fazladan bir hece oluşacağı için eksik hece bulunan durumlarda kullanılır * Zihaf : Aruz kalıbına uydurmak için uzun hecenin kısa sayılmasıdır Aruzda kullanılması sakıncalı görülür Çok büyük bir aruz kusurudur bu sebeple şairler tarafından pek tercih edilen bir uygulama değildir Aruz ölçüsünün Türk edebiyatındaki yeri Öğrenciler için Uygun Aruz vezni arap edebiyatının resmi ölçüsüdür Eski çağlardan beri, halk şiiri ve hece vezninin türk edebiyatında güçlü bir yeri olmuştur İranlılar İslâmiyet’i kabul edince, Arap kültürünün de büyük tesiri altında kaldılar Şiirde, Arap’ların kullandığı nazım ölçüsü olan aruz’u kullanmaya başladılar Ancak Arap’ların kullandıkları aruz ölçüsünü olduğu gibi kabul etmediler Kendilerine göre bir ayıklamaya tabi tutarak kulaklarına hoş, tabiatlarına uygun gelenleri seçtiler ve kullandılar Talas Savaşı sonrasında, İslamiyeti kabul ettikten sonra, İran edebiyatının etkisiyle Türkler de farsça şiirler yazmışlar ve iran aruzunu kullanmaya başlamışlardır Aruz vezni, 5 - 11 yüzyıllarda Hakaniye Türkçesi’ne 7 - 13 yüzyıllarda, Anadolu Türkçesi’ne 8 - 14 yüzyıllarda, Çağatay ve Azeri Türkçesi’ne girmiş ve zamanımıza kadar bir çok şiirler yazılmıştır Türkçe olarak yazılan ilk ve temel eserlerden Kutadgu Bilig'de aruz kalıpları kullanılmıştır: (fa'ûlün fa'ûlün fa'ûlün fa'ûl) Türkçenin yapısının arapça ve farsçaya benzememesi ve türkçede uzun sesli bulunmaması türk şairlerin aruz ölçüsünü kullanırken güçlüklerle karşılaşmasına yol açmıştır Bu problemler ilk zamanlarda hece ölçüsüne en yakın olan kalıpların seçilmesiyle aşılmıştır Divan şiirinin ünlü şairleri arasında Fuzûlî,Baki, Nefi ve Nedim sayılabilir Aruz, birkaç ünlü divan şairi dışında, ancak 19 ve 20 yüzyıllarda Tevfik Fikret, Mehmed Akif Ersoy, Yahya Kemal gibi şairlerin elinde bir türk aruzu durumuna gelmiştir 1911 yılında başlayan Milli Edebiyat akımıyla ve özellikle Ziya Gökalp`in “ aruz sizin olsun, hece bizimdir” söyleyişiyle, aruzdan kopan şairler hece veznine sarılmışlar Bu örnekleri inceleyerek de aruzun güzelliği görülebilir İstiklâl Marşından, Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım Sultan Veled Karnım açtır karnım açtır karnım aç Rahmet etgil Tanrı bana kapı aç Yunus Emre Us yine aşkın beni mest-ü harâb eyledi Yaktı gönül evini bağrı kebâb eyledi Hacı Bayram Veli N’oldu bu gönlüm N’oldu bu gönlüm Derd ü gam ile doldu bu gönlüm Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm Yanmada derman buldu bu gönlüm Süleyman Çelebi Allâh adın zikredelim evvelâ Vâcib oldur cümle işte her kula Her nefeste eyledik yüz bin günâh Bir günâha etmedik hiçbir gün âh Fehim-i Kadîm Varur zâhid ibâdetgâhına meyhâneden sonra Gelür mestâne başı secdeye ammâ neden sonra İbrahim Hakkı Hak şerleri hayr eyler Zannetme ki gayr eyler Ârif onu seyreyler Allah görelim neyler Neylerse güzel eyler Şinasi Kişiye her işi âlâ görünür Kuzguna yavrusu ankaa görünür Namık Kemal Ölürsem görmeden millete ümid ettiğim feyzi Yazılsın seng-i kabrime vatan mahsûn ben mahzûn Eşref Kabrimi kimse ziyâret etmesin Allah için Gelmesin reddeylerim billâhi öz kardaşımı Gözlerim ednâ-yı ademden o rütbe kıldı kim İstemem ben fâtiha tek çalmasınlar taşımı Neyzen Tevfik Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler Kimi alçak kimi hırsız kimi deyyus dediler Künyeni almak için partiye ettim telefon Bizdeki kayda göre şimdi o meb’us dediler Nahifî Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım Kurbanın olam var mı bunda benim günâhım Ahmed Paşa Aşkın yolunda hicre tahammül günâh imiş Uşşakın işi anın içün her gün âh imiş Fuzuli Meni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı Felekler yandı âhımdan mur3adım şem’i yanmaz mı Nedim Şivesi nâzı edâsı handesi pek bî-bedel Gerdeni püskürme benli gözleri gaayet güzel Yahya Kemal Ey kimsesizler el verin kimsesizlere Onlardır ancak el verecek kimsesizlere Muallim Naci Divânece sözler mi demektir edebiyyât Âsârı terakki diyoruz biz buna heyhât Faruk Nafiz Çamlıbel Seni ben bekliyorum göğsüm açık bağrım açık Hançer ol göğsüme saplan ecel ol karşıma çık Orhan Veli Ömrün o büyük sırrını gör bir bak ta Bir tek kökü kalmış ağacın kökü toprakta Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta M Fatin Baki Bundan yana insanlığa kıymet veriyorsan Öksüz ve yetimlerle de paylaş ne yiyorsan Şair değilim sadece manzum yazarım Gerçi bu değildir ki benim yok nazarım Öz Türkçe aruz veznine uymaz diyenin Ben kabrini kurşun kalemimle kazarım M Turan Yarar Acı bensiz yola çıkmaz yara bensiz kanamaz Ve cehennem bile benden daha yetkin yanamaz Dili insâf okuyanlar söker elbet yazımı Kınayanlar beni bilmez tanıyanlar kınamaz Ters aktı sular gerçeği susturdu yalan Yağmaydı zaman aldı alan çaldı çalan Attım gölü bin bir kıyısından yüreğin Artık bir avuç kumla çakıl bende kalan M Nuri Parmaksız Görmediler aşkını yollar boyu ağladı Yokluğunun zulmünü altın gibi sakladı Dindiremez yaşları hicrân onu dağladı Kaçmayı düşlerdi o sevdâsı yasakladı Dalgınsam ey gönül sakın sanma bıktı gönlümü Kızdın da sözlerin harâb etti yıktı gönlümü Sensizlik anladım nefesten yakın durur bana Birden gelen bu ayrılık bil ki yaktı gönlümü Serdar Öncül Ne ümit yokken ümitlen,ne ümitsizce yaşa, Ne meyil ver mala,mülke,ne de dost,arkadaşa, Ne sevâbınla gururlan,ne günâhından utan, En nihâyet gelecektir yazılan neyse başa ------------------------------ Düşlerden arınsan, gerçeklere dolsan, Bıkmaz yürürüm ben, ufkumdaki yolsan, Lûtfet sönecektir gönlümdeki yangın, Deryâ ya gerek yok, bir damla su olsan ------------------------------ Firkât denilen şey güle meylettiğin andır Bülbül deki feryâd ne de beyhûde figandır Heyhât, yüreğim geçti o sevdâlı bahardan Takvimleri yırt at yine sen kendini kandır Bizler bu yolun yolcusu, dünyâ ise handır Bir hükm`ü müebbet ki bu, zindancı zamandır Vuslat çok uzaklar daki gülşende açan gül Bülbül deki feryâd, yine beyhûde figandır |
Şiirde Ölçü Nedir |
10-28-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şiirde Ölçü NedirSerbest Ölçü düzeni olmayan şiirlerin ölçüsüdür Bu ölçüyle oluşturulan şiirlerde uyum, hece sayısı ve uyakla değil, sözcüklerdeki ses ilişkileriyle sağlanır19 yüzyılın sonlarında doğmuş ve hızla gelişmiştir Şiir dizelerindeki hece sayılarında eşitlik yoktur Vezin anlayışını ortadan kaldıran bir düşüncenin ürünüdür Şairin hiçbir ölçüye bağlı kalmadan dilediği gibi yazmasıdır Türk edebiyatında ilk defa bunu kullanan Garipçiler'dir Özellikle 1950'lerden sonra kullanılmıştır Örnek: Baş Ağrısı Yollar ne kadar güzel olsa, Gece ne kadar serin olsa, Beden yorulur, Baş ağrısı yorulmaz Şimdi evime girsem bile Biraz sonra çıkabilirim Mademki bu esvaplarla ayakkaplar benim Ve madem ki sokaklar kimsenin değil Orhan Veli KANIK Günümüz şairleri daha çok bunu kullanmaktadırlar Örnek: Boşuna koşma çocuk Sahil boyu balıklarını Artık göremezsin! Kalbi kırık dalgaların Deniz küskün Balıklar yitik |
|