Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşk, iskender, kitabı, pala

Kitab-ı Aşk \ İskender Pala

Eski 01-15-2010   #1
Yar'e

Kitab-ı Aşk \ İskender Pala





Kitâb-ı Aşk, bütün bu kavram kargaşası içinde aşkın katmanlarını, türlerini ve asaletini irdelemek, belki her düzeyden insanın gönlünde hissettiği, dimağında algıladığı ama asla net biçimde tanımlayamadığı duygularına açıklık getirmek için düzenlendi Kitâb-ı Aşk\'ın içindeki yazılar değişik zamanlarda ve farklı zeminlerde kaleme alınmış olmakla birlikte belli bir düzen ve bütünlük içinde bir araya getirilmiştir Bazıları farklı kitaplarımızda yayınlanan bu deneme ve öyküleri okurken bütün varlığımızı ve hatta varoluşu kuşatan aşkın yüzeysel, derin ve daha derin katmanlarında küçük yolculuklar yapacaksınız Bu yolculuklar sırasında, duygularınızın gerçekte sizi nereye doğru götürdüğü, ayağınızı bağlayan tensel arzulardan sıyrılıp platonik veya mecazi aşka doğru kanatlandığınızda kendinizi yeniden keşfetmeye başlayacağınız noktayı da bulacaksınız Orası, belki de sizin kendinizden vazgeçeceğiniz noktadır Çünkü canına sevgili isteyen ile sevgili için can isteyen arasında hayat yolculuğunun ta kendisi gizlidir

__________________
~ Seven, sevdiğinin sözünü, başkalarının sözüne tercih eder
~ Seven, sevdiğinin sohbetini, başkalarının sohbetine tercih eder
~ Seven, sevdiğini memnun etmeyi, başkalarını memnun etmeye tercih eder
İmam Gazâli (ra)
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Kitab-ı Aşk \ İskender Pala

Eski 01-15-2010   #2
Yar'e
Varsayılan

Cevap : Kitab-ı Aşk \ İskender Pala



Kitaptan alıntı

"Sevgili!…
Aşkın şiirini yazmak isterdim sana; sana aşkı şiir ile yazmak isterdim… Aşkı seninle tanımlamak ister, aşkı sende tanımak isterdim Ay ikiye bölündüğünde yanında olmak, Uhud’da dişini avucuma almak isterdim

Sevgili!…
Şimdi senden uzakta, aşk şudur diyebilsem eğer, son defa kendimi kandırmış olacağım Bildim dediğim bir aldanıştır çünki o, duydum dediğim bir yanlıştır Şimdi ayın, şın ve kaf’ları çıkardılar elifbelerden de sensizliğin mektebinde bir sabra mıhladılar bizi elif’lerle he’lerden Sensizlikte hasretin hüzzamlarını öğrendik kucak kucak ve aşkın nihavent saltanatını arar olduk köşe bucak Bildiğimizi sandıkça yandık da yolunda, yolunda yandığımızı sandıkça bildik sonunda Aşkın gerçeği değildi bildiğimiz, ama aşkın ateşiydi yandığımız Artık şüphedeyiz, canları yâre ulaştıran bir sel miydi!… Sana varacak yolların çilesi miydi; tutkular ötesi tutkunun zirvesi, hasretle yanışların sesimiydi!…

Galiba varlığın çekim alanına giren en ulvî acıydı aşk; ve maddeyi manaya veren en cömert sancıydı Ruhların çeşitli varlıklar arasında bölüştürülen süsüydü belki; belki ötelere yazgılı yitirişlerin Türküsüydü Kalp kalbe konana kelebek kanatlarında renk; kudümlerde düşünüp neylerde ağlayan ahenkti aşk Şarkın bütün şiir macerasıydı, belki Yesribli sevgililer için tutulan bir Anadolu yasıydı Yağmur yağmur belaya başını tutmaklar ve ateş ateş denizlere kendini atmaklardı Mansur’u dâra takan da, Halil’i oda yakan da oydu ve oydu Eyyub’u derde bırakan da Tuz kadar mübarek, ekmekçe aziz idi; toprakleyin bereket, su gibi temiz idi

Aşk iğnesiyle dikilince bir dikiş, kıyamete kadar sökülmez imiş Aşk ile insan elbet güneşe benzer; ve aşksız gönül misal-i taşa benzer Hayatı aşka bölünce hayat çoğalır; bütün hayatları toplasan geriye aşk kalır Gelip kemiğe dayanınca dünya, hayata atılan kement olur; göz kapaklarından vurulunca kasırgalar, annelerce deprem, babalarca bent olur Aşksız bahar dallarını kuru bir ayaz boğar, aşksız rahmini yargılayan bebekler nagehan doğar Mahrem düşüncelerle perdelenen odalarda ya ezel ya ebed olur; aşk kayıp giderse dünyadan ebed kıyamet olur; sevgisizlik gelir, dünya cehennem olur

Aşk gelince burukluğun şiirinde hüzün dokur heceler; ve azarlanmış kalpleri ısırır tam yarısında geceler Saban onunla sürerse toprağı koşarak, ancak o vakit yeşerir taze bir başak Atların nallarından yıldırımlar masallara dökülür ve yollanamayan mektuplarda nice kalplar sökülür Kayan yıldızlar gibi büzülür elem dehlizlerine diller ve melal süzülür gibi melek kanatlarında döker yapraklarını güller Kaderin dehşetini yakan şamdanlar özge pervaneler tesellikar, düşer, şefkatli bir ekmek kırıntısıdır kurutulmuş buselere yâr düşer

Sevgili!…
Kapına geldik; aşkı öğret bize; ve aşkını ver yüreklerimize…
Bir nihânîce gamzene gamzede âşıkların adına… Hani uykuya dalınca kenti ve yalnız başına kalına kendi… Hani yalnız gecelerde konuşmadan kalınca dilleri ve hal üzre gönüller anlar olunca bütün dilleri… Vicdan sesinden bîzar kürek mahkumlarına, hani âşıkların hasreti özlemle karınca… Hani gurbetin ucunda gönlüme gömen de seni, hani seni gurbet gurbet gönlüme gömende… Güneş ve ay nurunu aşkından alırken; güneşin ışığı aya vurur gibi âşığı aydınlatırken… Gel ey Sevgili bir huzmecik bahşeyle asi ve âciz üftadene ve umut ver peykin olmaya teşne kem zerrene Aşkları unutan bendene aşkını unutturma!…

Her şey sen olsun şu dünyada ve olmasın sen olmayan dünya da…
"

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Kitab-ı Aşk \ İskender Pala

Eski 01-15-2010   #3
Yar'e
Varsayılan

Cevap : Kitab-ı Aşk \ İskender Pala



"Sevgi neydi sahi? Bir mektubun ilk satırı mıydı, bir telefondaki ilk ses mi? İnsanı mutlu eden o ilk satır mıydı defalarca okunan, yoksa ilk satır arayışları mı tekrar be tekrarlanan? Telefondaki bir ses insanın bir ömrünü doldursa mı sevgiydi gerçekten, yoksa yeni sesler duymaya hiç yetmeyecek ömürlerin arayışı mı?"


*****


"Sevginin derecesi, ancak sevenin gayret derecesi kadardır Gayretin hedefi, sevgiliyi sevgi işinde tek tutmak, ona tek başına talip olmaktır Üçüncü kişilerden sevgiliye yönelik olarak meydana gelecek bir kötülük, ziyan veya saygısızlık sevenin can fedası ile ödenirse, işte o vakit aşka dair hakiki gayretten söz edilebilir Yani seven, sevgiliyi tüm insanlardan korumak istediği için onun güzelliğini de tekeline alır O aşktan payına düşen de genellikle bu gayretin deruni acılarıdır ki, seveni kemale erdirip ismet sahibi yapar Hem öyle bir kemal ki seven, sevgilisinin değil vuslatına hicranına bile sevinir; çünkü onun hicranı kalbinde durdukça sevgiliyi kalbinde sakladığı bir vuslatı yaşar Hicran ateşi ki aşığı ne kadar yakarsa o kadar da arıtır"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.