Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kandili, miraç

Miraç Kandili

Eski 10-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Miraç Kandili





"Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir" (İsra :1)

Mirac Gecesi, Recep ayının 27 gecesidir Mirac mucizesi, hicretten bir buçuk yıl önce, 621 yılı başlarında vuku bulmuştur Olayın iki aşaması vardır Birinci aşamada Hz Peygamber (sav) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür Kur'an'ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında isra adını alır İkinci aşamayı ise Hz Peygamber (sav)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi oluşturur Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da anılmaz, ama çok sayıdaki hadis-i şerifde ayrıntılı biçimde anlatılır

Hadis kitaplarında rivayet edildiği üzere:

Hz Peygamber (sav) Burak ile Beytü'l Makdis'e vardıktan sonra oradaki büyük ve sert kayadan göğe çıkarıldı Her bir gökte peygamberlerden biriyle görüştü, nice nice melekler gördü Cennet ve cehennemin durumlarını gördü, Sidre-i Müntehâ'ya geçti, Allah'ın melekût âleminden bir çok acaib şeyler gördü Nihayet beş vakit namazın farz kılınması emri ile aynı gecede geri döndü

Sabahleyin Mescid-i Haram'a çıkıp Kureyş'e haber verdi Hayret etmek ve kabul etmemekten kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu İman etmiş olanlardan bazıları dönüp dinden çıktı Birtakım erkekler Ebû Bekir'e koştular

Ebu Bekir;

"Eğer o, bunu söylediyse şüphesiz doğrudur" dedi

Onlar:

"Onu bu konuda da mı tasdik ediyorsun?" dediler

O da:

"Ben onu bundan daha ötesinde tasdik ediyorum, sabah akşam gökten getirdiği haberleri yani peygamberliğini tasdik ediyorum" dedi Bunun üzerine kendisine Sıddık unvanı verildi

Kureyşliler içinde Beytü'l-Makdis'i o zamanki haliyle bilenler vardı Bunlar, onun vasıfları ve durumuyla ilgili sorular sordular, tanımlamasını istediler Derhal Hz Peygambere Beytü'l-Makdis gösterildi Bunun üzerine ona bakıp anlatıyordu

"Gerçi Beytül-Makdis'i tanımlamada isabet etti" dediler

Sonra:

"Haydi bakalım bizim kervandan haber ver, o bizce daha önemlidir, onlardan bir şeyle karşılaştın mı?" dediler

Peygamber (sav)

"Evet, falancanın kervanlarıyla karşılaştım, Revhâ'da idi Bir deve kaybetmişler arıyorlardı Yüklerinde bir su kadehi vardı Susadım onu alıp su içtim ve yine eskiden olduğu gibi yerine koydum Geldiklerinde sorun bakalım kadehte suyu bulmuşlar mı?" buyurdu

"Bu da diğer bir alâmettir" dediler Sonra sayıların, yüklerini ve görünüşlerini sordular

Bu defa da kervan olduğu gibi Hz Peygambere gösterildi ve sorduklarının hepsine cevap verdi ve buyurdu ki:

"İçlerinde falan ve falan önde, boz renkte bir deve üzerinde dikilmiş iki harar olduğu halde falan gün güneşin doğması ile beraber gelirler"

Bunun üzerine:

"Bu da diğer bir âyettir" dediler ve o gün hızla Seniyye'ye doğru çıktılar Güneş ne zaman doğacak da onu yalancı çıkaracağız diye bakıyorlardı Derken içlerinden birisi:

"Güneş doğdu!" diye haykırdı Diğer birisi de:

"İşte kervan geliyor, önünde boz bir deve ve içlerinde falan ve falan da var, tıpkı (Hz Muhammed'in) dediği gibi" dedi Böyle olduğu halde yine iman etmediler de:

"Bu apaçık bir büyüdür" dediler

Bazıları göğe yükselmenin de "Burak" üzerinde meydana geldiğini söylemişler ise de gerçek olan şudur: Mescid-i Aksâ'ya kadar İsrâ (gece yolculuğu) Burak ile olmuş Ondan sonra Mirac, asansör kurulmuştur

Ebu Sa'îd-i Hudrî'den rivayet olunduğu üzere Resulullah buyurmuştur ki:

"Beytü'l-Mak-dis'te olanları bitirdiğim zaman Mirac getirildi ki, ben ondan güzel bir şey görmedim Ve o, odur ki, ölünüz can çekişme vaktinde gözlerini ona diker Arkadaşım, beni, onun içinde kapılardan bir kapıya ulaşıncaya kadar çıkardı ki, ona "Koruyucu melekler kapısı" denir Koruyucular kapısı, gök koruyucularının beklediği dünya göğü kapısıdır

Nitekim bu konuda

"Ve onu, her kovulmuş şeytandan koruduk" (Hicr, 15/17) buyurulmuştu

Ve Ebu Sa'îd-i Hüdrî'nin diğer bir rivayetinde şu detaylı açıklama vardır:

"Sonra Mirac getirildi -ki insanların ruhu onda göğe yükselir Baktım ki, gördüğüm şeylerin en güzeli; görmez misin ölmek üzere olan kimse, ona nasıl gözünü diker? Bunun üzerine dünya göğü kapısına kadar yükseltildik Cebrail kapının açılmasını istedi

"O kimdir?" denildi

"Cibril" dedi

"Yanındaki kim?" denildi

"Muhammed" dedi

"Öyle mi?

O Peygamber olarak gönderildi mi?" denildi

O, "evet" dedi

Hemen kapıyı açtılar ve beni selamladılar Bir de ne bakayım görevli bir melek gördüm ki göğü koruyor ve ona İsmail deniliyor, emrinde yetmişbin melek ve her birinin emrinde yüzbin melek var

Alıntı Yaparak Cevapla

Miraç Kandili

Eski 10-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Miraç Kandili



"Burada Resulullah (sav) şu âyeti okudu:

"Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir Rabbinin ordularını Kendisi'nden başka (hiç kimse) bilmez Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür"

(Müddessir, 74/31)

ve buyurdu ki:

Derken bir adam ile beraberim ki, şekli Allah'ın yarattığı günkü gibi, ondan hiçbir şey değişmemiş, kendisine soyundan olan insanların ruhu arzediliyor: "Mümin ruhu, hoş ruh, hoş kokuludur Bunun kitabını (iyilerin defterin)de kılın" diyor "Kâfir ruhu ise; kötü ruh, kötü kokuludur Bunun kitabını (kötülerin defterin) de kılın" diyor

"Ey Cibril! bu kim?" dedim

"Baban Âdem" dedi Ve o, bana selam verdi, gönlümü aldı, hayır ile dua etti

"Hoş geldin salih peygamber ve salih evlad" dedi

Sonra baktım bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi Onlara bir takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar, bu taşlar makadlarından çıkıyordu

"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim

O: "Yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir" dedi

Sonra baktım bir toplum vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor Ve yediğiniz gibi yiyiniz deniliyor Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor

"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim

"Bunlar o koğucular, fitnecilerdir ki, insanların etlerini yerler ve sövmek ile ırz ve namuslarına saldırırlar" dedi

Sonra baktım bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarında da leşler var Onlar, o güzel etleri bırakıp bu leşlerden yemeğe başladılar

"Bunlar kim? Ey Cebrail!" dedim O:

"Bunlar zinakarlar" dedi "Allah'ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler"

Sonra baktım bir toplum var ki, karınları evler gibidir Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken bunlara uğruyor, uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar, fırlayınca her biri karnının ağır basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar

"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim

Dedi ki:

"Bunlar, karınlarında faiz yiyenlerdir "onların misali kendisini şeytan çarpmış olan kimse gibidir"

Sonra birtakım kadınlar memelerinden asılmış ve birtakım kadınlar, baş aşağı ayaklarından asılmış

"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim O:

"Bunlar zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlardır" dedi

Sonra ikinci göğe çıktık Orada Yusuf ile buluştum Ümmetinden kendine tabi olanlar da etrafında idi Yüzü, ayın ondördündeki dolunay gibiydi Bana selam verdi, hoş geldin dedi

Sonra üçüncü göğe geçtik Orada iki teyzeoğlu; Yahya ve İsa ile buluştum Giyimleri ve saç sakalları birbirine benziyordu Bana selam verdiler Hoş geldin dediler

Sonra dördüncü göğe geçtik İdris ile buluştum Bana selam verdi, hoşgeldin dedi Nitekim yüce Allah:

"Biz onu yüce bir yere yükselttik" (Meryem, 19/57) buyurmuştur

Sonra beşinci göğe geçtik Orada milletine sevdirilmiş olan Harun ile buluştum Etrafında ümmetinden birçok tabileri vardı, uzun sakallı idi Sakalı hemen hemen göbeğine değecekti Beni selamladı, hoşgeldin dedi

Sonra altıncı göğe çıktık, Orada Musa b İmran ile buluştum Çok kıllı idi Üzerinde iki gömlek olsaydı kılları onlardan çıkardı Musa dedi ki:

"İnsanlar beni "Allah katında en şerefli olan yaratık" diye iddia ederler Bu ise Allah katında benden yalnız daha şerefli olsaydı aldırış etmezdim Fakat her peygamber ümmetinden kendine uyanlarla beraberdir "

Sonra yedinci göğe geçtik Ben, orada İbrahim ile buluştum Sırtını Beyt-i Ma'mur'a dayamıştı Beni selamladı

"Salih Peygamber ve Salih evlad hoş geldin" dedi Bunun üzerine bana denildi ki:

"İşte senin yerin ve ümmetinin yeri"

Sonra Resulullah,

"Gerçekten İbrahim'e insanların en yakını, zamanında ona tabi olanlarla şu Peygamber (Hz Muhammed) ve ona iman edenlerdir Allah müminlerin yardımcısıdır"

(Al-i İmran, 68) âyetini tilavet etti ve buyurdu ki:

"Sonra Beyt-i Ma'mur'a girdim, içinde namaz kıldım Ona her gün yetmişbin melek girer, Kıyamete kadar geri de dönmezler Sonra baktım bir ağaç var ki bir yaprağı bu ümmeti bürür Bunun kökünde bir kaynak akıyor, iki kola ayrılıyordu

"Ey Cibril! Bu nedir?" dedim O:

"Şu rahmet nehri, şu da Allah'ın sana verdiği Kevser'dir" dedi Bunun üzerine rahmet nehrinde yıkandım, geçmiş ve gelecek günahlarım bağışlandı Sonra Kevser'in akış istikametini tuttum ve nihayet cennete girdim Bir de ne bakayım orada hiçbir gözün görmediği, kulağın işitmediği, insan kalbine gelmeyen şeyler var

Namaz Emri

Sonra yüce Allah bana emrini emretti ve elli namaz farz kıldı Ondan sonra Musa'ya uğradım

"Rabbin ne emretti?" dedi

"Üzerime elli namaz farz kıldı" dedim

O:

"Dön, azaltması için Rabbine yalvar Çünkü ümmetin bunun altından kalkamaz" dedi

Rabbime döndüm, azaltması için yalvardım O benden on vakit namaz indirdi Sonra Musa'ya döndüm Bu şekilde Musa'ya uğradıkça Rabbime dönüyordum Sonunda beş vakit namaz farz kıldı

Musa, yine:

"Rabbine dön, azaltmasını iste" dedi

Ben:

"Çok müracaat ettim, artık utandım" dedim

Bunun üzerine bana denildi ki:

"Sana bu beş vakit namaz, elli namazdır Bir iyilik on katı iledir Her kim iyilik yapmaya gayret eder de onu işlemezse, onu bir iyilik yazılır, işleyene de on iyilik yazılır Her kim de bir günah yapmaya teşebbüs eder de işlemezse bir şey yazılmaz, işlerse bir günah yazılır"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.